Antik Roma Da Ölü Gömme Gelenekleri | Define işaretleri ve anlamları

Antik Roma Da Ölü Gömme Gelenekleri

aliveli44

ONURSAL ÜYE
Forum Düzeni
Admin
Super Moderatör
Vip Üye
Katılım
12 Haziran 2012
Mesajlar
11,018
Beğeni
20,950
Puanları
426
Konum
Malatya
Antik mezarlıkların bize gösterdiği kadarıyla ölüler şehri eşitlikçi bir yer değildir. Ölümün arkeolojik ve antropolojik incelemesi bizlere ölülere yaklaşımın statü gösterimleri ile yakından ilişkili olduğunu bizlere göstermektedir. Bir Roma Mezarlığı anıtsal bahçeli mezarlar ya da resmi devlet mezarları, gösterişli gömüleri ve kentin alt tabakaları için toplu gömülerin yapılacağı katacompları içermektedir. Roma döneminde de ölüm, basit bir olay olarak algılanmamış, cenaze törenlerine ve adetlerine büyük önem verilmiştir. Ünlü Romalıların ölümlerinde uygun bir cenaze töreni yapılmış, ölü maskeleri ve cenaze nutukları gibi çeşitli uygulamalar ile ölüye verilen değer gösterilmeye çalışılmıştır. Köleler ve suçlular dâhil Romalıların tümü gömülme hakkına sahiptiler. Mitolojiye göre Styx ırmağında ruhları Hades’e götüren kayıkçı Charon bile gömülmemiş bir kişinin ruhunu taşımayı reddediyordu. Roma’da gömülmeden bırakılan kişiler çok ağır suçlar islemiş olanlardı. Bu tür suçlardan bir tanesi kendini asarak intihar edenlerdi. Ancak bu tür bir uygulama ile cezalandırılan suçlar zaman içinde de değişiklik göstermiş ve örnek olarak kendini asarak intihar etmek girişimi Tiberius zamanında eğer uygun bir gerekçe var ise tam tersi bir muamele görmüş ve onurlandırılmıştır. Gömülmeme dışında bir başka cezalandırma ise cesedin tanınamayacak hale getirilmesidir. M.Ö. 87 yılında Cinna ve Marius’un terör esen dönemlerinde öldürülen senatörler vahşi hayvanlara ve köpeklere parçalattırılarak kimliklerinin tespiti imkânsız hale getirilmiştir. Roma’ya karşı ayaklanan gladyatör Spartaküs ve arkadaşlarının kilometrelerce boyunca yol kenarlarındaki çarmıha gerilmiş cesetlerinin çürüyene kadar çarmıhlarda bırakılması bu tür sıra dışı uygulamalara en bilinen örneklerden birisidir. Romalıların kremasyon, inhumasyon ve ölü gömme işlemlerinin şehir dışında yapılmasını ifade eden ‘hominem mortuum in urbe ne sepelito neve urito’ gibi ifadelerle ortaya konulmuştur. Kent dışına gömmenin hijyenik nedenlerden çok dönemdeki inançların etkisiyle olduğu düşünülmektedir. Yunanlar gibi Romalılar da ölü ve yasayan arasındaki sınırların oldukça geçirgen olduğuna inanmışlardır. Onlara göre Hades’e gitmiş olan bir ruh bir amaçla (örneğin intikam için) dünyaya gelebiliyordu. Ruhların çeşitli vesilelerle huzura erdirilmeleri önemliydi çünkü Romalılar ölünün gittiğine ama aralarından ayrılmadıklarına inanmaktaydılar. Romalıların, ölüm ve sonrası ile ilgili inançları hakkında bilgiler almak için dönemin heykel, resim, mozaik, rölyefleri ile yazılı eserleri gibi pek çok veri bulunmaktadır. Roma dünyasının pek çok kültür ile kaynaşması ve daha sonrasında Hıristiyanlık dininin imparatorlukça kabulü ile inanç alanında büyük bir değişim yaşaması ölü gömme adetlerinin de değişimler geçirmesine neden olmuştur. İmparatorluğun bünyesinde yasayan topluluklarda çok doğal ve bazen de baskın bir metot olarak tercih edilen kremasyonun yerine öncelikle Roma ve İtalya’da olmak üzere inhumasyonun tüm imparatorlukta baskın ölü gömme âdeti hale gelmesi bu duruma en iyi örneklerden bir tanesidir. Ancak inhumasyonun baskın hale gelişinin tek nedenini de inanç ile açıklamak da kesin doğru kabul edilemez. Romalılar ölümden sonra bir hayatın olduğuna ve kişinin bu hayatın daha soluk bir benzeri olan gölgeler içinde ölen kişinin hayatını sürdürdüğüne inanmışlardır. Ölüm ve ölen kişi Roma uygarlığının her döneminde saygı görmüş ve ölüye gerekli saygıyı göstermek için çeşitli törenler yerine getirilmiştir. Ancak antik dönemde büyük bir coğrafya kaplayan Roma uygarlığının her yöresinde aynı adetlerin sıkı sıkıya uygulandığını düşünmek doğru olmayacaktır.
 
Üst