Çeşitli Buluntu Ve Bilgileri | Define işaretleri ve anlamları

Çeşitli Buluntu Ve Bilgileri

esrarengiz2828

Kullanıcı
Katılım
12 Mart 2016
Mesajlar
3,241
Beğeni
6,237
Puanları
113
Konum
nicopolis


1.Parthenon Heykelleri:
Bu heykeller: Atina Akropol’u üzerinde, 5. yüzyılda yapılan bir tapınak harabesinden sökülmüş ve 1816 yılında Lord Elgin tarafından satın alınarak buraya getirilmiştir. Bu yüzden “Elgin” heykelleri olarak da bilinir. Heykel frizi: 75 metre uzunluğundadır ve müzenin en değerli eseri olarak bilinir.
Ancak, bu heykeller ile ilgili olarak İngiltere-Yunanistan arasında halen devam eden diplomatik kriz bulunmaktadır.



2.Ceyhun Treasure:
Biri insanlı ve dört at tarafından çekilen araba: MÖ.180 yılında Pers İmparatorluğu dönemine ait altın ve gümüşten yapılmıştır. Eser, dönemin sanatının ne kadar geliştiğini ve doruklara yükseldiğini göstermektedir.



3.Rosetta Stone:
Bu kara taş, yüzyıllar sonra Mısır hiyerogliflerinin çözümüne yardımcı olmuştur. Taş üzerindeki yazıt, özellikle heyecan vericidir. MÖ.196 yılımda, 13 yaşındaki Ptolemy V’ in taç giymesinin birinci yılında yapılan tören ve bu konudaki kararnamedir. Taş üzerindeki bu kararname yazısı: aynı metnin Mısır hiyeroglifi ve Yunanca yazılması ile gerçekleşmiş ve biraz önce söylediğim gibi, yüzyıllar sonra Mısır hiyerogliflerinin gizemi bu sayede çözülmüştür.

Taş: İskenderiye şehrinin 35 km kuzeyinde bulunmuştur. Bulunuşu: Napolyon Mısır’ı işgal ettiğinde, burada bir kale güçlendirilmesi sırasında, Fransız ordusunda mühendis yüzbaşı olarak görev yapan Pierre-François Bouchard tarafından, Rosetta şehrinin Mısır limanı yakınındaki “Fort Julien” kalesi güçlendirme çalışmaları sırasında 15 Temmuz 1799 tarihinde bulunmuştur. Granit veya siyah bazalttan yapılan bu taş: MÖ.196 yılında Nil nehri üzerindeki bir ada olan “Philae” tapınağında oyulmuştur. Neden üç dil kullanılmıştır? İskender’in Mısır’ı fethinden sonra, Mısırlı hükümdarlar ve asilzadeler Yunanca konuşmaya başlamışlardır. Mısır halkı ise “Demotik” dil ve hiyeroglif kullanıyorlardı. Bu yüzden: taş, belli-başlı üç Mısır tapınağına gönderilmek üzere: üç dilde yazılmıştır. Böylece: Mısır halkı, Mısırlı asiller ve Yunanlılar bu antlaşmayı okuyabilmişlerdir. Taş “Reşit” yani “Rosetta” kasabasında bulunduğu için buranın ismiyle anılmaktadır. Taşın ağırlığı 760 kg. dır. Uzunluğu 114 cm. genişliği 72 cm ve yüksekliği 28 cm dir. Ptolemaios hükmünün buna benzer kopyaları, pekçok tapınak avlusuna dikilmiştir.

1801 yılında, İngilizler Mısır da Fransızları yenince, taşı da ele geçirmişler ve Londra British Museum a taşımışlardır. 1822 yılında, araştırmacı Jean Francois Champollion tarafından taş üzerindeki yazılar dikkate alınarak Mısır hiyeroglifleri çözülmüştür, yani bu taş bulunmasa idi çözülemeyecekti, bu yüzden taş çok önemlidir. Yüzyıllar boyunca çözülemeyen ve anlaşılamayan hiyeroglifler bu taş sayesinde çözülmüştür. Çözülmeden önce, hiyerogliflerin, yani bu şekillerin, Mısır da tufandan önceki yaşama ait şekiller oldukları düşünülüyordu.





4.Lewis Figürleri:
93 satranç taşı: 1831 yılında İskoçya da Lewis isimli bir adada, plajda kumlara gömülü olarak bulunmuştur. Taşların muhtemelen MS.1150-1200 yılları arasında Norveç hükümdarı tarafından yapıldığı düşünülmektedir. Ancak, neden gömülü olduğu yani saklandığı ve kimler tarafından, kim için yapıldığı net değildir. 11. yüzyılda satranç, Avrupa da aristokrasi arasında popüler bir oyun haline gelmiştir. 1832 yılında Sir Frederic Madden: bunlar bulunduğunda, bunların kökeninin İzlanda olduğunu söylemiştir ancak diğer bazı araştırmacılar bunların kökleri hakkında İrlanda ve İskoçya ülkelerinin de isimlerini söylemektedirler.

Evet bu satranç taşları mors dişi ve balina dişinden oyulmuştur. İlk olarak 11 Nisan 1831 tarihinde İskoçya Edinburg şehrinde sergilenmiştir. Muhtemelen bu taşların: Norveç-İrlanda arasında seyahat eden bir tüccara ait olduğu düşünülmektedir, ama niye toprağa gömülmüştür, meçhul.

Taşlar 93 adet bulunmuş ve günümüzde bunlardan 82 tanesi British Museum ve 11 tanesi İskoçya Edinburg Müzesinde sergilenmektedir. Bir diğer ilginç buluntu: genelde satranç tahtalarının siyah-beyaz olduğu düşünülmektedir. Ancak, bu figürler üzerinde kırmızı lekeler görülür, bu yüzden bunların kırmızı-beyaz bir satranç tahtasında kullanıldığı düşünülmektedir.



5.Katebet.Mumya:
British Museum’da birçok mumya bulunmaktadır ama içlerinde en ilgi çekeni budur. Mumyanın geç 18.Teb hanedanına ait ve MÖ.1250 yılından kaldığı, “Amun Chantress” isimli birine ait olduğu ama kişinin tapınak ritüelleri ile birlikte hazırlandığı, bir saygın şarkıcıya ait olduğu düşünülmektedir. Bu mumyada: özellikle zengin dış ziynet eşyaları, altın maske, ayrıntılı peruk ve oyma ellerin parmaklarındaki gerçek halkalar dikkati çekmektedir.



6.Portland Vazosu:

British Museum’un en değerli 5 eserinden biri olan bu cam vazo: üfleme ve kesme tekniğinin ilk olarak kullanıldığı döneme ait bir cam vazo olması ile önem kazanmaktadır.

Vazonun Roma dönemine ait olduğu düşünülmektedir. Hatta: MÖ.50 yılları civarında, üfleme tekniği henüz emekleme aşamasında iken, Cameo cam kaplarının muhtemelen çeşitli denemeler sonucunda üretildiği ve bu cam vazonun da onlardan biri olduğu düşünülmektedir.

Evet: vazonun MÖ.1. yüzyılda yapıldığı kesindir. Bulunduğu yer olarak iki teori ortaya atılmıştır. Birincisi: İmparator Alexander Severus lahit mezarında bulunduğu, diğer teorinin ise Kuzey Afrika kıyılarında bulunduğudur. Yani, yapılış tarihi, kökeninin büyük ihtimalle İtalya olduğu söylenmektedir. Ancak: net olarak, nerede bulunduğu ve ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı bilinmemektedir.

Bir düğün hediyesi olarak yapıldığı düşünülen vazonun yüksekliği24 cmve çapı ise17.7 cmdir. Ağırlığı ise1.3 kmdır. Vazo üzerinde mitolojik aşk sahneleri tasvir edilen 7 figür bulunmaktadır. Bunlar: yüzyıllar boyunca tarihçiler tarafından incelenmiş, görüntüler hakkında çeşitli yorumlar yapılmıştır. Bunlar arasında en çok kabul gören yorumlar şunlardır: Arka planı kaplayan opak beyaz zemin üzerinde, derin ve saydam kobalt mavisi karakterler, bunlardan yalnızca birinin kimliği bellidir; bu kişi, bir yay ve meşale tutmaktadır, havada çırpınan ve bacaklarının arasında bir kaygan canavar, muhtemelen bir deniz yılanı var. Yarı çıplak kadın, kahraman gence dönük, onu ikna etmeye çalışıyor. Hani biraz önce düğün sahnesi dedim de, burada Roma imparatoru Augustus’un imparatorluğu da kutlanıyor diyenler vardır. Ancak, dediğim gibi bilim adamları bu muhteşem cam vazonun üzerindeki figürler hakkında fikir birliğine varamamışlardır.

Gelelim vazonun hikayesine:

Vazo:1601 yılında İtalya’da Kardinal del Monte koleksiyonunda iken, kardinalin ölümünün ardından 150 yıllık süreçte, Barberini ailesi tarafından satın alınmıştır. Sonunda ise, 1778 yılında İngiliz Büyükelçisi Sir William Hamilton tarafından satın alınmış ve İngiltere’e getirilmiştir. 1786 yılında vazo: Portland Düşesi Margaret tarafından satın alınmıştır. Ardından, vazo 1810 yılında, ufak bir hasarı nedeniyle Brisith Museum’a teslim edilir ve vazo ufak hasarı giderilip müzede sergilenmeye başladığında: ölçüsüz bir ziyaretçi tarafından kırılır, paramparça olur. Takip eden 100 yıl boyunca: 37 küçük parçaya ayrılan vazo: müze ustaları tarafından restore edilir, yani yapıştırılarak bir araya getirilir. 1945 yılına gelindiğinde, eksik parçalar da bulunur ve vazo, Brisith Museum idaresi tarafından, Yedinci Duke’den satın alınır.

Bu güzel vazonun hikayesi bununla bitmedi: 1987 yılına gelindiğinde, vazo değerlendirildi ve aradan geçen 30 yıllık süreç nedeniyle yapıştırıcının önemli ölçüde zayıfladığı ve vazonun hafifçe sarsıldığı görüldü. Bunun üzerine, vazo yoğun fotoğraflandı ve sökülmeden önce parçaların konumları kaydedildi ve birçok farklı yapıştırıcılar kullanıldı, ama tüm bu uğraşlar başarısız oldu. Çok daha uzun süreli bir yapıştırıcı bulma telaşına düşen müze yetkilileri ve bilim adamları, son olarak mükemmel yaşlanma özellikleri gösteren bir epoksi reçine kullanmaya karar verdiler. Birkaç küçük parçalar hariç, bütün parçalar mavi ve beyaz renkli epoksi reçine kullanılarak birleştirildi ve vazo yeniden ziyarete açıldı.



Müze Gezi Planı:



Mısır-Sudan ve Antik Yakın Doğu:
Great Court’un batı yakası boyunca Mısır Heykel Galerisi (Oda 4) uzanır. Burada: tarih yaklaşık 6000 yıl öncesi Asur Ninive sarayındaki göz alıcı rölyeflerle başlamıştır. Burada: mumyalar ve ksarabeler gibi eşsiz eserlerden oluşan 70.000 parçalık koleksiyon görülmeye değer güzelliktedir. Mumyaların hemen yanlarında, içlerindekinin röntgen ışınları ile çekilen görüntüsü bulunuyor ve bu ilgi çekiyor.

Kalabalığı aşabilirseniz “Rosetta Stone” u görün.



Evet müzenin flaş eserlerinden Rosetta taşı hakkında, yukarıda kısa bilgi vermiştim.

Mısır galerilerindeki masif insan başlı-kanatlı boğalar Kral II Sargon’un sarayından getirilmiştir ve Asur Galerilerine (Oda 6-10) konulmuştur. En ilgi çekici parçalardan biri olan “duvar kabartmaları” MÖ.7.yüzyıldan, modern Irak’daki Nineveh Sarayından kalmıştır. Bu duvar kabartmaları: Asil aslanın avlanma sahnelerinin dramasını anlatır. (Oda 10)


Bölümde dikkati çeken bir diğer obje: II Ramses’in (MÖ.1275) yılına tarihlenen Teb’deki görkemli anıtsal mezarından bugüne kalan firavunun bu granit heykelidir. Heykel: 18.yüzyılın sonunda, Roma Büyükelçisi Charles Townley tarafından müzeye getirilmiştir.



Mumyalar:
Antik Mısır’dan daha fazla parça görmek için üst kata çıkın. (Oda 6-66) Burada tabutlar ve mumyaları görebilirsiniz. Bunların arasında “mumyalanmış bir “kedi” dikkat çekmektedir. Antik Mısır’da kediler ve kutsal inekler de mumyalanırdı. MÖ.30 yılına tarihlenen bu kedi mumyası “Abydos” tan getirilmiştir. Duvar resimlerinde ise hayvan biçiminde betimlenmiş Mısır tanrıları görülür.
Burada bir diğer ünlü mumya: MÖ.1300 ile 1280 yılları arasında ölmüş olan Tibet’den getirilen “Katabet” mumyasıdır. Katabet: bir peruk, yüzükler ve onu ölümünden sonra koruyacak olan karnındaki bokböceği ile gömülmüştür.



Yunan ve Roma’nın Başarıları:
Bu bölümde: Parthenon heykelleri başta olmak üzere, Yunan ve Roma vazoları gibi klasik dünyanın (MÖ.3000-MS.400) göz alıcı koleksiyon bulunmaktadır.

Müzede sergilenen koleksiyonun mücevheri “Parthenon Sculptures” ayrıca “Elgin Mermerleri” (Oda 18) olarak da bilinirler.
MÖ.6.yüzyıldan kalma friz “Perikles” döneminden kalmadır. Frizde: tanrıça Athena onuruna düzenlenmiş bir geçit töreni görülmektedir. Ayrıca: Atina’daki Parthenon için yapılmış olan bu kabartmalarda: insanlar ve iki cinsli yaratıklar arasındaki savaşlar anlatılmaktadır. Bu eser: 1779 yılında Lord Elgin tarafından müzeye hediye edilmiştir.
Video şovunda, kabartmaların bir zamanlar süslemekte olduğu antik Atina tapınağında, renkli ve bütün halde nasıl göründüklerini izleyebilirsiniz.
Yunan ve Roma galerileri üst katta devam eder. (Odalar 69-73)
Burada günlük hayatın yanı sıra seramoniler için kullanılan objeleri görebilirsiniz. Yukarıda sözünü ettiğim Porland vazosunu da burada görebilirsiniz.


Amerika ve Asya:
Great Court’un kuzey tarafı: Amerika, Asya ve İslam dünyasının eserlerine ev sahipliği yapar.
Buradaki sanat eserleri arasında “East “ (Oda 24) heykeli, yerel Amerikalıların şapkaları (Oda 26) ve
“Turquoise Serpent” (Oda 27) gibi eserlerin yanı sıra maskeler, yeşim taşları, seramikler ile günlük ve dinsel yaşamdan eserler vardır.
Bu bölümde bulunan diğer eserler:
Mikstek-Aztek Mozaik Maskı: Mikstek zanaatkarlarının Meksika’daki Aztek kraliyet sarayı için ürettikleri, 15.yüzyıldan kalma bu mozaik mask: tanrı Quetzalcoatl’a adanmıştır.
Kwakwaka’wakw: Kuzey Amerika’dan gelme bu boyalı obje: Pasifik kıyılarındaki kabile şeflerinin sahip oldukları her şeyi paylaştıkları potlaç törenlerinde: büyük fırtına kuşu heykellerinin yapımında kullanılan bakırı dövmeye yarayan bir örs olarak kullanılmıştır.
Bölümün: Japon ve Doğu sanatı kısmında: Hindistan’dan “Buda” rölyefleri, Antik Çin eserleri, İslami seramikler ve Japon sanat eserleri o kadar kapsamlıdır ki, dönüşümlü olarak izleyicilere sunulurlar. Bunlar arasında önem kazanan ise: “Amitabha Budası” olarak bilinen etkileyici Buda heykelidir. Heykel: Çin Sui hanedanı döneminde, Budacılığın resmi din olarak kabul edildiği MS.585 yılında yapılmıştır.



İngiltere Hazineleri:
Geniş bir yelpazeye sahip bu koleksiyonda ilgi çekici eserler bulunmaktadır.
Bunların birçoğu: zaman zaman İngiltere’nin gömülü hazineleri genellikle mezarlıklardan veya yer altındaki saklı yerlerden ortaya çıkarılmıştır. Bu bölümde: ortaçağ mücevherleri ve Rönesans saatlerini görebilirsiniz.
Serginin özellikle görmenizi önereceğim objeler şunlardır:
“Anglo Sakson hazinesi” 1939 yılında Sutton Hoo’dan çıkarılmıştır. (Oda 41). Bu hazinede: özellikle bronz ve lal ile süslenmiş nadir bir miğfer ilgi çekmektedir. Bu miğfer: bulunduktan sonra, 500 parçanın birleştirilmesiyle oluşturulmuştur.
Sutton Hoo bölgesindeki kazılarda ortaya çıkarılan ve buraya taşınan bir diğer obje “gemi enkazı” da görülmelidir.
41 nolu odadaki: harika oyma “Lewis Chessmen’de ilgi çeker. İskoçya’nın Lewis adasında 1939 yılında bulunan bu satranç takımı: Norveç morslarının azı dişlerinden ve balina dişlerinden MS. 1150 yılında oyulmuştur.
4.yüzyıldan kalma: 34 parça gümüş tabaktan oluşan erken dönem İngiliz hazineleri ise: Suffolk bölgesinde Mildenhall’de bulunmuştur. Tabaklarda: deniz perileri ve satyr’ler gibi mitolojik figürler betimlenmiştir.
Evet, bölgenin en önemli buluntusu ise: bir gübrelikte 2000 yıl korunarak kalmış ve 1831 yılında bulunmuş 2000 yaşındaki “Lindow man” adamıdır. (Oda 50)



Ortadoğu:
Orta Doğu Galerilerinde (Oda 52-59) dünyanın en erken yazıtlarından “Sümer İşaretleri” ile yazılmış olan ve MÖ.3000 yılından kalma ticaret kayıtları vardır. Sümerli Asil Ur’un Kraliyet Mezarı günümüzde modern Irak’da bulunmuştur ve MÖ.3.yüzyılın ortalarına uzanmaktadır. Bedeni ile birlikte gömülen objelerin arasında antik bir oyun olan “Ur’un Kraliyet Oyunu” (Oda 56) vardır.



Çizimler ve Basımlar:
Müzede en az 50.000 çizim ve milyondan fazla baskıdan oluşan Rönesans’tan modern günümüze kadar ulaşan bir koleksiyon vardır. Dürer, Michelangelo, Rembrand ve Goya’nın eserlerini görmek için 90.Nolu odaya girin. Objeler, dönüşümlü olarak sergi halinde gösterilmektedir. Ancak, her zaman muhteşem bir şeyin orada olacağına güvenebilirsiniz.
 
Üst