Definecinin Sağlığı: Pankreas | Define işaretleri ve anlamları

Definecinin Sağlığı: Pankreas

aliveli44

ONURSAL ÜYE
Forum Düzeni
Admin
Super Moderatör
Vip Üye
Katılım
12 Haziran 2012
Mesajlar
11,018
Beğeni
20,950
Puanları
426
Konum
Malatya
Pankreas karın boşluğunun üst kısmında midenin arkasında yer alan, oniki-parmak bağırsağından dalağa kadar uzanan bir endokrin organdır. Yaklaşık 12-15 cm uzunluğunda 60-80 gr ağırlığındadır. Baş, boyun, gövde ve kuyruk olmak üzere dört bölümden oluşur. Baş bölümü onikiparmak bağırsağının oluşturduğu kavis içinde yer alır. Kuyruk bölümü dalak damarlarının girişine kadar uzanır. Yerleşim yeri nedeniyle hastalıklarında şikayetlerin karında hissedilmemesi tanısal gecikmelere neden olabilmektedir. Çok sayıda organla komşu olmasıda gene hastalıklarının başlangıç döneminde farklı organların problemleri olarak algılanmasına neden olabilmektedir.

Pankreas anatomisinin bir diğer özelliği birçok önemli damarla olan komşuluğudur. Bağırsaklar için en kritik damarlar pankreasın altından geçerler. Dalak atar ve toplardamarı da pankreasla çok yakın ilişkidedir. Bu damarlarla yakın komşuluk birçok pankreas hastalığında tedaviyi belirlemede önemli rol oynar. Özellikle pankreas başı kanserlerinde cerrahi tedavinin planlanmasında bu damarlarla tümör ilişkisi çok belirleyici bir öneme sahiptir.

Pankreas insülin, glukagon gibi kan şekerinin düzenlenmesinde ana belirleyici olan hormonların salgılanmasının yanı sıra gıdaların sindiriminde rol alan birçok enzimin de yapımında yer alır. Hormonlar kan damarları aracılığıyla dolaşıma verilirken, enzimler pankreas kanalı ile (Wirsung-Santorini) pankreas sıvısı olarak adlandırılan günlük 750-1000 ml’ lik salgısıyla bağırsağa akarlar. Pankreas cerrahisi sonrası görülen problemlerinde ana nedeni bu sıvıdır. Bu sıvı içindeki birçok sindirim enzimi dokuları da sindirebildiği için hem enfeksiyonlara hem de kanamalara neden olabilmektedir. Pankreasın bir kısmı çıkartıldığında çeşitli boyutlardaki pankreas kanalının da kesilmesi gerekmektedir. Değişik yöntemlerle cerrahi sırasında bu kanalların ağzı kapatılır. Ancak %15 hastada pankreas sıvısı bu kanallardan karın içine sızabilir. Ameliyat sırasında konulan drenler aracılığıyla bu sıvı karın içine yayılmadan dışarı alınırsa derinin uzun süre kalması dışında bir problem olmaz.

Pankreasın tamamı çeşitli nedenlerle alınmak zorunda kalınabilir. Total pankreatektomi dediğimiz bu durum nadir olarak gereklidir. İnsülin bağımlı şeker hastalığı bu durumun kaçınılmaz sonucudur. Sindirim enzimleri gereksinimi ise ağızdan kullanılan haplarla kolaylıkla sağlanabilir.
Alıntı merkezi:
 

aliveli44

ONURSAL ÜYE
Forum Düzeni
Admin
Super Moderatör
Vip Üye
Katılım
12 Haziran 2012
Mesajlar
11,018
Beğeni
20,950
Puanları
426
Konum
Malatya
Pankreas Kanseri Önlenebilir mi ?
Pankreas kanseri batı toplumlarında kansere bağlı ölüm nedenleri arasında üst sıralardadır. Bunun ağırlıklı nedeni de tanı anında hastalığın genellikle ileri evrede karşımıza gelmesidir.

Son yıllarda akciğer, meme, prostat ve kalın bağırsak kanserlerine bağlı ölüm oranlarında düşüş yaşanmasına rağmen aynı durum pankreas için geçerli olmamıştır. Bazı tümörlerde ölüm oranlarında düşüş yaşanması sadece etkin tedavi yöntemlerinin bulunmasına değil erken tanı ve tarama programlarının başarılı bir şekilde uygulanmasına da bağlıdır. Bu anlayıştan doğan yeni bir cerrahi yaklaşımda önleyici cerrahidir. Önleyici cerrahi kavramı kansere yatkınlığı bilinen bir kişide kanser öncesi değişiklikler yada erken kanser olarak tanımlanabilecek doku değişiklikleri bulunması durumunda kanser gelişmeden yapılan cerrahi girişimlerdir.

Geçmişte pankreas kanseri tarama veya erken tanı programları açısından az sıklıkta görülmesi nedeniyle uygun bulunmamıştır. Günümüzde oluşan bilgi birikimi bu görüşü kısmen değiştirmiştir. Pankreas kanseri tanı konulduğunda ileri bir aşamada olsa bile yıllarca süren bir kanser gelişim sürecinden geçerek bu aşamaya gelmektedir.

Pankreas kanseri başlangıçta iyi huylu olarak gelişen bazı öncül lezyonlardan zaman içerisinde kansere dönüşmektedir. Bu öncül lezyonların günümüzde daha fazla saptanır olması pankreas kanserlerinin önlenmesini veya daha fazla tanınmasını sağlayabilmektedir.

Pankreas kanserlerinin görülme sıklığının düşük olması genel toplum taramalarını anlamlı kıldırmamakla beraber, bazı yüksek riskli hasta gruplarının özel tarama programlarıyla incelenmesi erken kanserlerin ve öncül problemlerin saptanmasını sağlayarak kansere bağlı ölümleri azaltabilecektir.

Pankreas Kanseri Risk Grupları
Genetik olmayan risk faktörleri arasında en net olarak bilinenler sigara kullanımı, obesite, kronik pankreatit ve diabet varlığıdır. Bu risk faktörlerinden sadece kronik pankreatit tarama programlarına dahil olmayı gerektirecek kadar yüksek riske sahiptir. Kronik pankratitli kişilerde risk 16 kat fazladır. Genetik olmayan risk faktörleri arasındaki diğer grup ise bizim kontrol edemeyeceğimiz faktörler içerisinde yer alan pankreas kistleridir. Özellikle İPMN ve müsinöz kistler ile kansere dönüşüm arasındaki ilişki çok net olarak ortaya konmuştur.

Genetik risk faktörleri arasında üç ana grup vardır. Ailevi pankreas kanseri en yüksek risk faktörüdür ancak nadir bir durumdur. En az üç birinci derece yakınında pankreas kanseri olanlar bu gruptadır ve bu durum riski 30 kat arttırmaktadır. Birinci dereceden bir aile bireyinde pankreas kanseri olması riski 4. 5 kat arttırmaktadır ve böyle bir durumda pankreas kanserine yakalanma riski 70 yaşına gelindiğinde yaklaşık %2 ‘dir.

Diğer genetik rahatsızlıklar familial polipozis coli, meme ve yumurtalık kanser sendromu, Peutz-Jeghers sendromu ve herediter pankreatittir.

Riskli Hastalarda Tarama Yöntemleri
Kalıtsal olmayan risk grubundaki hastalar kronik pankreatit ve pankreas kisti olan hastalardır. Bu hastalar genellikle bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans(MR) ile görüntülenerek incelenirler. Bunlara ek olarak son yıllarda gerektiğinde endoskopik ultrasonografi de uygulanmaktadır. Kalıtımsal risk grubundaki hastalara da benzer yöntemler uygulanmaktadır.

Bu tarama programlarında amaç erken kanserleri saptamak olduğu kadar kanser öncesi gelişen ve kansere dönüşebilen doku değişikliklerini saptayabilmektir. Genel olarak topluma göre 5-10 kat risk taşıyan hastalarda 50 yaşta bu tarama programlarını başlatmak önerilmektedir.

Risk taşıyan hastalarda tarama programlarında solid lezyon, kist veya PanIN-3 olarak adlandırılan problemler saptandığında cerrahi tedavi koruyucu olarak önerilmektedir.
 

osi

Kullanıcı
Katılım
17 Mayıs 2013
Mesajlar
646
Beğeni
1,538
Puanları
93
Konum
ankara
Konu saglık olunca verılen bılgıler yapılan yardımlar hayatı olur bılmeden bunları okuyunca aynı belırtılelerın kendımızde olduğunu veya başlangıçta olduğunu anlayıp gereklı tedavıye baslanabılıyor hayatı deger taşıdığına ınanıyorum bu tarz konuların ALLAH razı olsun alıvelı44 ustad Emeğe saygı
 
Üst