Dinimizde Burçların Yeri Var Mıdır?

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
8,207
Beğeni
23,420
Puanları
113
Konum
Erzincan
Dinimizde burçların yeri var mıdır?

“Dinimizde burçların yeri var mıdır? Bir takım karakterlerimizin doğum tarihlerimizle ilgisi var mıdır?
Konu hakkında bilgi verebilir misiniz?”


Sözlükte kale, kule, hisar mânâlarına gelen “burç” kelimesi, astronomi dilinde, güneş sisteminde yer alan on iki takım yıldızının her birisine verilen addan ibârettir. Çoğulu burûctur.
Buruc, aynı zamanda Kur’ân’ın 85. sûresinin de adıdır. Bu sûre, gökyüzünün burçlarına yeminle başladığı için Burûc Sûresi adını almıştır. İfâde ilk âyette geçer. Mânâsı şöyledir: “Yemin olsun burçlarla dolu gökyüzüne.”1

Dînimizde burçların yeri, astronomi ilminin konusunu teşkil edecek derecede vardır. Astronomi ilmi bu konuda derinleşebilir. Araştırmalarını ilerletebilir ve bu yıldızlarla ilgili bir çok bilinmeyeni ortaya çıkarabilir. Teleskop ve sâir uzay inceleme araçlarından istifade edebilir. Bu yollar açıktır. Nitekim, NASA’nın ve sâir uzay merkezlerinin yaptığı iş bundan ibârettir. Netice olarak, konu genel itibarıyla pozitif bilimlerin, özel olarak da astronomi ilminin konusu oldukça İslâmiyet’e ters düşmez.

Fakat konuyla astroloji denilen, gök bilgilerini fal alanına çekerek kullanan fal-bilim (!) de ilgileniyor. Her ne kadar insanoğlu astrolojiye, yani yıldız falıyla ilgilenen bu özel alana bilim süsü vermeye çalışsa da, bunun pozitif bilimlerden uzak, yıldız ve galaksi hareketlerine dayalı olarak yapılan muhtelif kişilik ve karakter yorumlamalarından ibâret bir dal olduğu açıktır. Bu yorum dalı (bilgi dalı veya bilim dalı değil), yıldızların, galaksilerin, takım yıldızlarının veya gezegenlerin hareketleriyle insan kişiliği, insan karakteri ve insan davranışları arasında ilişki kuruyor, insanın doğumunun veya önemli olayların meydana geliş tarihine göre insanları gruplara ayırıyor. İnsanların karakter yapılarını doğum tarihlerine göre çözmeye çalışıyor. Bu yorum dalına eskiler yıldız falcılığı mânâsında “müneccimlik” diyorlardı.

Böyle ispattan, delilden ve burhandan, yani pozitiflikten uzak yorumlamaları İslâmiyet’in onaylamasını “beklemek bile” doğru değildir. Yapılan yorumlar sadece yapanları bağlar. Yorumun yanlışlığının sorumlusu kişinin kendisidir. Nitekim kişinin karakter yapısını doğrudan Allah’a vermek gibi bir Tevhid inancı dururken; bu yapıyı Allah’ın elinden alıp yıldızların bir takım hareketleriyle ilişkilendirilecek biçimde doğum tarihlerine vermek, Tevhid inancıyla da, pozitif gerçeklerle de bağdaşmaz.

Tevhid inancına göre kişiyi karakteriyle birlikte yaratan Allah’tır. Kişinin, sahip olduğu karakteri çerçevesinde terbiye edicisi de Allah’tır. Allah kullarını doğrudan terbiye ettiği gibi, din göndererek kullarının irâdesine kapı açmak sûretiyle de terbiye eder. İnsan davranışlarını sahip oldukları karakterler içinde eğiterek dizginleyen müessese dindir. Neticede kul, karakteri nasıl olursa olsun, terbiye edilmeye hazır bir potansiyel hüviyetindedir.

Oysa yıldız falcılığında doğum tarihine göre kişiye sabitlenen karakter, eğitilir olmaktan uzaktır. Kişiye doğum tarihine göre bir karakter biçeceksiniz ve onu bu biçilmiş karaktere göre yargılayacaksınız, ona buna göre davranacaksınız. Meselâ, eğer müneccim (yıldız falcısı) hesabına göre kişiye çok alıngan olduğu söylenmişse, artık kişiye alıngan nazarıyla bakılacak, artık ona bu yaklaşımla davranılacaktır. Alıngan olmasının sebepleri araştırılmayacak. Kişi eğitime alınmayacak. Alıngan değilse bile, bu ithamla kişinin kendisini alıngan bilmesi gibi bir ucube ortaya çıkacaktır. Oysa alınganlık belirli ölçülerde herkeste vardır. Eğer birisinde fazla miktarda alınganlık varsa da, bu, doğum tarihiyle ilgili bir olay olmadığı gibi, olumlu yaklaşımlarla ve eğitimle kişinin bu yanını düzeltmesi zor değildir. Oysa yıldız falcılığı anlayışında bu çabaya yer yoktur.

Kaldı ki, kişinin karakterini doğum tarihine göre tespit etmenin pozitif bir değeri de yoktur. Konu pozitif bilimle ispatlanmış değildir. Binlerce yıldır insanoğlu boş yere yıldız falcılığıyla uğraşıyor. Konu hâlâ burhana, delile ve ispata muhtaçtır. Konu hâlâ zanna dayalı yorumlamalardan ibârettir.

Netice olarak, eskiden “ilm-i nücum” olarak bilinen astronomi, bir ilimdir. Kur’ân’dan destek alır. Fakat, astronomi bilgilerini burçlara dayalı bir takım gaybî haberler üretmekte ve gelecek hesapları yapmakta kullanmanın, yani “astroloji” olarak bilinen falcılığın gerçekliği yoktur. Bu açıdan, Tevhîd inancı da böyle fiillere değer vermiyor.
 

Mirkut

Vip Üye
Katılım
3 Nisan 2016
Mesajlar
1,948
Beğeni
5,406
Puanları
113
Buhâri’de geçen bir hadiste, Zeyd ibni Halid el-Cühenî (r.a.) şöyle anlatıyor:

“Rasûlullah (s.a.v.) Hudeybiye’de gece yağan yağmurun ardından sabah namazını kıldırdı. Namazı bitirince insanlara yöneldi ve şöyle hitap etti:

‘Rabbinizin ne buyurduğunu biliyor musunuz?’

Sahabeler:

− Allah ve Rasûlü daha iyi bilir, dediler.

Rasûlullah (s.a.v.) şöyle devam etti:

− ‘Allah Teâlâ buyurdu ki: Kullarımdan bazıları bana inanmış, bazıları da inkâr etmiş oldu. Kim Allah’ın kerem ve rahmetiyle bize yağmur yağdı derse, o kimse inanmış ve burçların tesirini inkâr etmiştir. Kim de şu ve şu yıldızın tesiriyle bize yağmur yağdı derse, o kimse beni inkâr etmiş ve burçların tesirine inanmıştır.”

 

Abdullah313

Kullanıcı
Katılım
18 Mart 2016
Mesajlar
531
Beğeni
1,328
Puanları
93
Allah razı olsun sizden. İman/itikad hayatımızdaki en önemli şeydir şüphesiz. Yanlış itikad insanı dinden eder ve Rabbimizin kabul etmeyeceği inanışlardan sevdiklerimizi korumak, onlara doğrusunu öğretmek boynumuzun borcu. Şüphesiz kimse çoluk çocuğunun ebedi veya uzun miatlı zararlar görmesini istemez. Bunları başta, çocuklarımıza sevdiklerimize mutlaka vermeliyiz. Hele ki kız çocukları günlük yaşamlarında çevrelerinden bu falcılık inanışına sahip olma ihtimalleri hiç de azımsanmayacak seviyede. Saygı ve sevgiler...
 

MAVRAN

Vip Üye
Katılım
31 Aralık 2014
Mesajlar
3,093
Beğeni
8,736
Puanları
113
Konum
Trabzon_Kocaeli
Eline emeğine sağlık Dostum. Herşey inanç ve iman eksikliğinden kaynaklanıyor. ALLAH imandan ayırmasın.
 
Üst Alt