Duru Görü..

SEVALİ

Kullanıcı
Katılım
14 Kasım 2012
Mesajlar
1,451
Beğeni
2,680
Puanları
113




Beş duyusunu kullanmadan ya da bu duyuları aşarak, olanı biteni biliveren birçok insan bulunduğunu biliyoruz. Bunların bir bölümü geçmişteki, bir bölümü o andaki olayları, bir bölümü de gelecekte olacakları biliyorlar.

Bunlara inanmayanlar olabilir; ama ortada tanıklar var, onlar gördüklerini unutmuyorlar… Denemeler yapılıyor. Konu bilimsel yönden araştırılıyor; didik didik ediliyor… İşte olaylardan bazıları…




Dünyanın Her Yanını Görüyor

ABD’de California’daki Stanford Araştırma Enstitüsü’nün doktorlarından Russell Targ ve Harold Puthoff’un çalışma odalarındaki telefon çaldı. Bu iki doktorun, duyu dışı algılama konusundaki araştırmalarını işitmiş olan kuşkucu bir bilim adamı, onları bir denemeye çağırıyordu.

Telefondaki bilim adamı, Targ ve Puthoff’un deneylerinde kendisinden yararlandıkları Ingo Swann adlı bir medyumun, coğrafi enlem ve boylamı verilen yerleri tanımlayabileceğinden söz ettiklerini işitmişti…

Deney için bir araya geldiler. Swann’den 49°20’ güney enlemi ile 70°14’ doğu boylamının kesiştiği yerde “görebildiklerini” anlatmasını istediler. Medyumun haritaya bakması kuşkusuz söz konusu değildi.

O yerde, kayalık bir ada gördüğünü söyledi. İklim soğukmuş ve adada yapılar varmış. Yapılardan biri turuncu renkliymiş ve önlerinde birkaç yük aracı duruyormuş. Swann, kıyı şeridini de betimledi. Sözlerini, adanın belirli noktalarını bir harita taslağı üstünde işaretleyerek sürdürdü.

Medyumun anlattıkları bütünüyle doğruydu. Kuşkucu bilim adamının verdiği enlem ve boylam, Hint Okyanusu’nun güney kesimindeki Kerguelen Adaları’nın üstüne düşüyordu. Adalar, Fransız güney ve güney kutup bölgeleri yönetiminin bir parçasıydı ve üst atmosferin incelenmesiyle ilgili bir Fransız-Sovyet ortak araştırma projesinde üs olarak kullanılıyordu.



Kerguelen Adaları




Swann’in betimlediği yapıların çoğu adadaydı ve onun bu konuda önceden bilgisi bulunmasına olanak yoktu.

Targ ve Puthoff, “Zihnin Ulaştığı” adını verdikleri ortak kitaplarında bu olayı anlattılar. Stanford Araştırma Enstitüsü’nde bu olay, duyu dışı algılamanın bir türü olarak “uzaktan görünümleme” diye adlandırıldı.

Bunun gibi başka deneyler de gerçekleştirilmişti. Tümünde de, enlem ve boylama göre tanımlama yapanlar, o yerlere daha önce gitmemişlerdi…

Telepati Deneyi

İki araştırmacı, Stanford Araştırma Enstitüsü’ndeki araştırmalarını sürdürdüler. Pat Price, eski bir polis komiseri ve California’daki Burbank kentinin belediye başkan yardımcısıydı. Duyu dışı algılama yeteneği yüksekti. Targ onunla konuşmaktayken, Puthoff elinde çok sayıda kapalı zarf arasından rastgele seçilmiş bir örnekle Stanford Araştırma Enstitüsü’nden ayrıldı.

Dışarı çıktıktan sonra zarfı açtı ve kendisini gideceği yere yöneltecek yazıyı okudu. Gittiği yerde yarım saat kalıp, yalnızca çevresine bakındı. Bu arada Price, telepati yoluyla, Puthoff’un gördüklerini “görmeye” çalışmaktaydı.

Pat Price, “dağınık” denebilecek bir anlatımla gördüklerini betimlemeye başladı. Anlattıkları yavaş yavaş derli toplu ve tutarlı duruma geldi. Yavaş yavaş kule biçimli bir yapının tanımlamasına girişti. Sonunda “Sanki Hoover Kulesi” dediği işitildi.

Hedef noktası, Price’ın gördüğü” gibi, Stanford Üniversitesi’nin tanınmış yapılarından Hoover Kulesi’ydi.

Bazı kişilerin “uzaktan görünümleme”yi öğrenebileceklerini düşünürsek, ortaya ilgi çekici durumlar çıkabilir. Bunlar çok gizli siyasal ya da ticari konuşmalara kulak misafiri olabilirler mi? Özel planları ya da belgeleri “görebilirler” mi? Gizli askeri bölgeleri gezip oralarda çalışan kişilere ilişkin bilgiler verebilirler mi? Duyu dışı algılamada en iyi sonuçlar, böyle durumların pek mantığa uzak sayılamayacağını gösteriyor…

Bir gün biri çıkıp da, her istediği zaman ve yerde duyu dışı algılama yeteneğini kullanırsa, o zaman ne olacak?





Hoover Kulesi




İnananların Farkı

New York City Üniversitesi’nde çalışan Dr. Schmeidler, 1940’ların sonu ile 1950’lerin başında binlerce durugörü (clairvoyance) denemesi yaptı. Deneklerin her birine, denemeden önce, deney koşulları altında duyu dışı algılamanın olabileceğine inanıp inanmadıklarını soruyordu. Amacı, duyu dışı algılamaya inananların, inanmayanlardan daha yüksek sayıda doğru oranına ulaşıp ulaşamayacaklarını görmekti.

Gerçekten de Dr. Sehmeidler’ın değerlendirmeleri böyle bir farklılığın olduğunu gösterdi. İnananlar, kendilerini olaya daha çok veriyorlar, daha çok doğru oranına ulaşıyorlardı. İnanmayanların doğru sayıları daha azdı…

Duyu dışı algılama ile kişilik arasındaki bir başka bağlantı, Duke Üniversitesi Parapsikoloji Laboratuvarı’nda Dr. Betty Humphrey tarafından bulundu. Araştırmacı, duyu dışı algılama için deneyeceği kişilere, deneyden önce boş bir kâğıt parçası vererek, istedikleri herhangi bir şekli çizmelerini söyledi.

Kâğıdın büyük bir bölümünü kaplayan iri resimler kişinin “rahat ve sakin” (dışa dönük) bir tip olduğunu anlatıyordu. Küçük, ürkek ya da basmakalıp çizimlerse, kişinin “kapalı” bir tip olduğunu gösteriyordu. Bunların duyu dışı algılamada aldıkları sonuçlar karşılaştırıldı. Rahat ve sakin kişiliklerin kapalı kişiliklerden daha başarılı oldukları ortaya çıktı.

Modern parapsikoloji uzmanları, günün ya da gecenin herhangi bir anında, bilinçlilik durumunda bir değişme yaratmaya dayanan bir yöntem kullanıyorlar. Bu yöntem şöyle uygulanıyor:

Önce, üstünde deney uygulanacak kişiden bir yatağa uzanması istenir. Gözleri, ortadan ikiye kesilmiş masatenisi toplarıyla örtülerek, üstlerine renkli ışık düşürülür ve kulakları kulaklıkla kapatılarak, aygıtın içine daha önce banda alınmış tatlı bir ıslık sesi verilir.

Bu durumda, kişinin zihnini çelecek görsel ya da işitsel bir bağlantı olmaz. Belirli bir uzaklıkta bulunan, önündeki resme dikkatini yoğunlaştırmış olan bir başka kişiden, duyusal sinyaller alması beklenir.

Bu yöntem, denek üstünde “Grenzfeld Durumu” denen bir etki oluşturmaktadır. Dr. Carl Sargent, bu yolla Cambridge Üniversitesi’ndeki araştırmalarında önemli sonuçlar elde etmiştir.

Fotoğraftakileri Biliyor

Dr. Carl Sargent’ın yaptığı denemelerde en iyi sonuçları aldığı kişilerden biri, genç bir bilgisayar uzmanı olan Hugh Aston dur. Aston bir denemede şunları anlatmıştı:

“İtfaiyecileri ve itfaiye merkezini görüyorum… İtfaiyecileri kesinlikle gördüm; siyah ve beyaz. Kişileri, ama yüzlerini değil. Sanırım yerde öndeki biri bu yana bakıyor… Genç bir yüz; sanki fotoğrafçı ‘hey’ diye bağırıyor ve yalnızca o dönüyor…”

Başka bir odada önündeki fotoğrafa bakmakta olan kişinin dikkatini yoğunlaştırdığı görüntü, özel eğitim yapılarında hortumla yangın söndürme çalışmaları yapan itfaiyecilerle ilgiliydi. Tümü fotoğraf makinesine arkalarını dönmüşlerdi (biri dışında). O bir kişi de, doğrudan doğruya fotoğrafçıya bakıyordu. Denemenin sonunda, fotoğrafa bakmakta olan kişi, odaya 4 fotoğraf getirdi. Bunların yalnızca biri deneyde kullanılmıştı. Hugh Aston’dan deneyde kullanıldığım sandığı resmi belirlemesi istendi; o da bunu hemen başardı.

Hipnozla Duyu Dışı Algılama

Duyu dışı algılamayı sağlamak için başarıyla kullanılan bir başka yöntem de, hipnozdur. Hipnotizmanın iki yüzyıl önce en yaygın türü olan Mesmerizm, kişiler üstünde paranormal etkiler yaratmakta kullanılıyordu. Marki du Puysegur, Victor Race adlı bir köylünün mesmerik bir trans sırasında Puysegur’un zihninden geçenleri söyleyebildiğine birkaç kez tanık olmuştu.

Eski SSCB’deki duyu dışı araştırmacıları, duyu dışı algılamayı sağlamak için hipnozdan yararlanmaya yoğun biçimde eğilmişlerdi. ABD’de yaşamakta ve çalışmakta olan Çekoslovak Dr. Milan Ryzl tarafından yürütülmekte olan çalışmalar, onların etkisiyle doğmuştur.

Bu doktor, daha Çekoslovakya’dayken, durugörü konusunda deneyler yapmıştı. Bir gün hipnotize ettiği genç kıza, bir arkadaşının başına gelebilecek tatsız bir olayı göz önüne getirmesini, böylece bu arkadaşının uyarılabilmesini söyledi.




Dr. Milan Ryzl



Josefka adlı bu kız, hipnotize edilir edilmez, 80 km uzakta oturan bir kız arkadaşının, bir lokantada, bir yabancıyla karşılaştığı sahneyi ayrıntılarıyla anlatmaya başladı. Onların oradan ayrıldıklarını, motosiklete binip hızla uzaklaştıklarını, gördüğünü söyledi. Sonra ansızın durduklarını söyleyip, haykırdı:

“Aman Tanrım! Oğlan onun bluzunu yırttı.” Sonra da, arkadaşına vahşice tecavüz edilen korkunç sahneyi ayrıntılarıyla anlattı.

Ertesi gün, gelecekteki bir olayı önceden görmüş olduğunu sanarak, kız arkadaşına telefon etti ve onu yabancı birinden gelecek bir motosiklet gezisi önerisini kabul etmemesi için uyarmak istedi. “Çok geç kaldın” karşılığını aldı. “Çoktan oldu. Dün gece. ” Josefka, ilgi çekici olayı bütün ayrıntılarıyla görmüştü.

İlgi Çekici Soruşturma

İngiltere’nin en ünlü gelecek bilimcilerinden Francis Kinsman, duyu dışı algılamanın pratik kullanımına yönelik ilgi çekici bir girişimde bulundu.

1979 yılının Mart ile Haziran ayları arasında, duyu dışı algılamada en ünlü 15 kişiye şu basit soruyu sordu: “İngiltere’nin dünyadaki rolünün 1980’lerde ne olacağım düşünüyorsunuz?”

Yanıtlar siyaset, iktisat, teknoloji ve toplumsal gelişmeleri de içerecek biçimde dallanıp budaklandı. Sonuçlar “Gelecek Zaman” adlı bir kitapçıkta yayınlandı. Kehanetler arasında, günümüzün dünya ekonomik sisteminin çökmesi, büyük depremler, yeni bir Ortadoğu savaşı ve Kraliçe’nin tahttan ayrılması da bulunuyordu…

Ancak belki de en ilgi çekici olanlar, duyu dışı algılama konusunda söylenenlerdi. Soruşturmaya katılanlar, tıp alanında duyu dışı tekniklerin kullanılmasında artış olacağını öne sürdüler. Söylediklerine göre, SSCB’deki uzmanlar duyu dışı araştırmalar alanında da büyük adımlar atmışlardı ve gizlice duyu dışı savaş deneyleri yürütmekteydiler. SSCB yöneticileri güvenliklerini sağlamak gerektiğinde Batı karşısında güçlü olabilmek için, bu alana büyük önem veriyorlardı…


Kaynak: Bilinmeyen Dergisi, Sayı:8
 

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,504
Beğeni
16,963
Puanları
113
Konum
İstanbul
Cevap: Duru Görü..

slm,

dostum güzel konu saolasın.

bir ara araştırmıştım,nedeyse uçacaktım,sonra işin tehlikesının farkına vardım,manevi anlamda sıkıntılı işler.uzak durulmasını tavsiye ederim.ben merak edip araştırdıgım için biraz takılmıştım.

çakralarım açılmadı uçamadım :D
 

SEVALİ

Kullanıcı
Katılım
14 Kasım 2012
Mesajlar
1,451
Beğeni
2,680
Puanları
113
Cevap: Duru Görü..

slm,

dostum güzel konu saolasın.

bir ara araştırmıştım,nedeyse uçacaktım,sonra işin tehlikesının farkına vardım,manevi anlamda sıkıntılı işler.uzak durulmasını tavsiye ederim.ben merak edip araştırdıgım için biraz takılmıştım.

çakralarım açılmadı uçamadım :D

Sayın BoZKurT Dostum sen sağolasın paylaşmamın amacı sadece bilgilendirme amaçlıdır.:p

Çakralara gelince aman deyim mazallah..silah?
 

impossibleman

Kullanıcı
Katılım
22 Şubat 2013
Mesajlar
381
Beğeni
185
Puanları
43
Cevap: Duru Görü..

Bozkurt ustam bu araştırmalar benimde çok ilgimi çekiyor. Benim anlamadığım bazı olaylar var. Şuna inanıyorum ki Gaybı Allah C.C. den başkası bilemez. Bunu en baştan belirterek sözlerime başlayayım ki yanlış anlaşılmayayım.
Define konusu ile tanışdığımdan beri garip olaylar başıma geldi ve bunları nasıl yaptıklarını bir türlü anlayamıyorum. bilgisi olan arkadaşlardan yardımcı olmalarını isteyeceğim.
2 kişi tanıyorum ve bu arkadaşlar daha önce define ile ilgili bazı olaylar yaşayıp böyle yeteneklere sahip oluklarını iddaa ediyorlar. biz burada perili diye tanımlıyoruz bu arkadaşları. Define konusunda yardımcı olamıyorlar ama yaptığımız birçok işi bize anlatıyorlar. Gezdiğimiz yerleri para alınan kazılmış yerleri ve orada araştırma yapılacak yerleri anlatıyorlar. Başımıza gelen traji komik olayları sanki orada imiş gibi anlatıyorlar. Yanımızda gittiğimiz yabancı yada tanıdıkları kim varsa boy ve posları ve kaç kişi olduğumuza kadar anlatıyorlar.
Bu konu hakkında bilgisi olan varmı acaba. Merak ediyorum. Gaybdan haber veremiyorlar genelde olmuş olayları anlatıyorlar. Ben 2 kişi tanıyorum ve bulunduğum yerden aradığımda orda olanları harfiyen nerdeyse anlatıyor. Bu tarz olaylarla karşılaşan oldumu acaba daha önce. :) Saygılarımla
 

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,504
Beğeni
16,963
Puanları
113
Konum
İstanbul
Cevap: Duru Görü..

selamunaleykum,

impossibleman ustam bu konuda daha evvel bir hocamdan sohbet dinlemiştim,gayb konusunda ve bahsettiğiniz kişilerin nasıl bu konulardan haberdar olduguna dair.

örnek verilmesi gereken ilk konu,namaz dır, şeytan yeni namaza başlamış kişilere azcık doğa üstü haller veya esrarlı haller gösterir,buda şuna yol açar,insan vay be nasıl namaz kılıyorumda Allah bana böyle lutuflar verıyor kalp gözüm açılıyor der,(kibir ve böbürlenme başlar) daha sonra yemi yutan bizler,buna benzer ne yaşarsak artık bunu kıldıgımız namaza bağlarız,çok güzel ibadet edıyorum,herşeyi çok iyi yapıyorum der,olanları önce kendimizden sonra Allah tan biliriz.(yaşanmış olaydır ;) ]

bunların arkasından aşağıdaki şu ayetler ,konuya netlik getirmiş olur inş.

saffat suresi 6,7,8,9,10

6. Biz yakın göğü, bir süsle, yıldızlarla süsledik.
7. Ve (gökyüzünü) itaat dışına çıkan her şeytandan koruduk.
8. Onlar, artık mele-i a’lâ’ya (yüce topluluğa) kulak veremezler. Her taraftan taşlanırlar.
9. Kovulup atılırlar. Ve onlar için sürekli bir azap vardır.
10. Ancak (meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onu da delip geçen bir parlak ışık takip eder.

burada bahsedilen ise,görüldüğü üzere,yukarıda anlattıgım hallerin oluşmasına sebep olan şeytandır.

semada ve çevresinde dolaşıp meleklerin dünyada olanları anlattıkları veya Allah c.c den gelen emirleri dinlemekte oldukları anları bu kulak hırsızı şeytanlar dinler,
ve melekler dünyaya henüz inmeden şeytan o haberleri kahinlere falcılara cinlere ulaştırır,onlarda insanlara haber verir,bizlerde dinleyip büyüleniriz.

vay be nerden bildi diyip şirk in küçük olanına istemeden gireriz,daha sonra olay yaşanıncada vay anasını bildi diyip şirke düşmüş oluruz.

umarım açıklayıcı olmuştur.

bir kısmı tarafımca yaşanmış gerçek olan kısmıdır,
kibirden ve şeytan ı racim den Allah a sıgınırım.

bir örnek; vaktinde yetişemediğim bir namazı camide yalnız kılarken yanıma biri geldi,benimle birlikte namaz kıldı yanımda.

namaz bittiğinde baktım,üzeri başı pis,sakalı bıyıgı karısmıs üstü başı yırtık biri, bana dediki, bizde senin için namaz kıldık senin için dua ettik.
benim el ayak dolaştı dilim tutuldu falan :D

o an dedimki vay be,nasıl namaz kılıyorsam artık hızır bile etrafımda dolaşır oldu diyorum,arkasından çıktım baktım,bir sigara yaktı ve bastı gitti,arkasından gidemedim.

kime anlatsam hızırdır falan dediler, sanmıyorum,üstü başı pis gelip camiye öyle girecek değil,sigara iççek değil, ama şeytan veya cin olma olayı yüksek, yoksa aban senın ıcın namaz kıldık sana dua ettık dıycek sıradan biri olamazdı.

işin sonrası ise ; bendeki kibir ve hırsı görceniz,böyle namaz kılarsanız bunlar gelir başınıza benım gıbı davranın bunları yaşarsınız falan dıe sohbet verıom, ani şeytan alacağını almaya başlamıştı.

takii horlandadan türkiyeye bir aetin tefsirini yazmak için gelen abdullah adlı bir arkadaşla tanışana kadar sürdü bu, bu ayaetleri olayları güzeşce açıkladı,kalbim bu konuda mutmain oldu,ve Allah c.c ın izni ile o hallerden kurtuldum, kibirden kurtuldum,mümkün oldukça gizli ve sessiz yapmaya çalışır,vakit oldukça arkadaşlarımı davet ederim.

burdanda bu vesile ile dostlarımı arkadaşlarımı geç olmadan davet etmek isterim,

gençline güvenme , ölen hep ihtiyarmı sözü ile,

iyi forumlar hayırlı günler.
 

A21MEDLi

Admin
Katılım
11 Eylül 2011
Mesajlar
4,025
Beğeni
9,205
Puanları
113
Cevap: Duru Görü..

Bozkurt ustam bu araştırmalar benimde çok ilgimi çekiyor. Benim anlamadığım bazı olaylar var. Şuna inanıyorum ki Gaybı Allah C.C. den başkası bilemez. Bunu en baştan belirterek sözlerime başlayayım ki yanlış anlaşılmayayım.
Define konusu ile tanışdığımdan beri garip olaylar başıma geldi ve bunları nasıl yaptıklarını bir türlü anlayamıyorum. bilgisi olan arkadaşlardan yardımcı olmalarını isteyeceğim.
2 kişi tanıyorum ve bu arkadaşlar daha önce define ile ilgili bazı olaylar yaşayıp böyle yeteneklere sahip oluklarını iddaa ediyorlar. biz burada perili diye tanımlıyoruz bu arkadaşları. Define konusunda yardımcı olamıyorlar ama yaptığımız birçok işi bize anlatıyorlar. Gezdiğimiz yerleri para alınan kazılmış yerleri ve orada araştırma yapılacak yerleri anlatıyorlar. Başımıza gelen traji komik olayları sanki orada imiş gibi anlatıyorlar. Yanımızda gittiğimiz yabancı yada tanıdıkları kim varsa boy ve posları ve kaç kişi olduğumuza kadar anlatıyorlar.
Bu konu hakkında bilgisi olan varmı acaba. Merak ediyorum. Gaybdan haber veremiyorlar genelde olmuş olayları anlatıyorlar. Ben 2 kişi tanıyorum ve bulunduğum yerden aradığımda orda olanları harfiyen nerdeyse anlatıyor. Bu tarz olaylarla karşılaşan oldumu acaba daha önce. :) Saygılarımla

güzel bi konuya değinmişsin,bir çok insan bu anlattığın olaylara kesinlikle inanmaz,kendileri açısından haklı sebepleride vardır.çünkü bu iş ranta dönüşünce ister istemez insan kuşku duyar.
ben bu anlattığına inanlardanım,define yerini neden bilemiyor söylemiyor sözüne gelince,defineyi bulan şahıs zengin hayat sürer saptırır veya başına bela gelir.bundan dolayı bu bir gaybdır,o şahsa gelen periye vs.vs.definenin yerini söylemek bu yetki verilmemiş,ve söyleyemezde
onun dışnda geçmiş olayları ve anlık durumlarınıda söyleyebilirler.bu konuda seninle hem fikirim.

buna bire bir şahit olduğum bir örnekle açıklık getireyim.
bir söylentinin olduğu bir yere gittiğimiz yerde o çam ağacının dışında başka çam ağacı yoktu.sözde ağacın dibinde gömü var denildi,işaret felanda yoktu geri döndük.
bunu çok sevdiğim hocama sordum.:D bana dediği şuydu ağacın etrafı büyük kayalıkla çevrili evet dedim,batıya dönüp ağaca sırtını versen kaya kesilmiş sadece bir kişi geçebilir bir çıkış olacak dedi evet var dedim,o çıkışı takip etseydin daha başka kesilmiş kayaların arasından geçeceksin..
onlarda vardı dedim.
sen o yarma kayaların arasından geçseydin kayalar seni bir yere yönlendirecekti.sen olayı çakmadın dedi
gerçekten ben o kayaların arası çok dar diye geçmeye üşendim.sağından solundan geçtim.
bu durumuda hocamın sayesinden öğrendim.çiçek sana
 
Son düzenleme:

MURATS44

Kullanıcı
Katılım
16 Mart 2013
Mesajlar
248
Beğeni
70
Puanları
28
Cevap: Duru Görü..

Çok ilginç bir konu. İnsan beyninin bu zamanda bu teknoloji ile daha %20 si çözülmüşken , kimbilir bilinmeyen daha neler var.
 

ikizceli

çalışmalarınızı yasal yapınız.
Vip Üye
Katılım
11 Eylül 2013
Mesajlar
7,166
Beğeni
25,688
Puanları
113
Konum
ORDU- SAMSUN-ANKARA
Cevap: Duru Görü..

Bozkurt ustam bu araştırmalar benimde çok ilgimi çekiyor. Benim anlamadığım bazı olaylar var. Şuna inanıyorum ki Gaybı Allah C.C. den başkası bilemez. Bunu en baştan belirterek sözlerime başlayayım ki yanlış anlaşılmayayım.
Define konusu ile tanışdığımdan beri garip olaylar başıma geldi ve bunları nasıl yaptıklarını bir türlü anlayamıyorum. bilgisi olan arkadaşlardan yardımcı olmalarını isteyeceğim.
2 kişi tanıyorum ve bu arkadaşlar daha önce define ile ilgili bazı olaylar yaşayıp böyle yeteneklere sahip oluklarını iddaa ediyorlar. biz burada perili diye tanımlıyoruz bu arkadaşları. Define konusunda yardımcı olamıyorlar ama yaptığımız birçok işi bize anlatıyorlar. Gezdiğimiz yerleri para alınan kazılmış yerleri ve orada araştırma yapılacak yerleri anlatıyorlar. Başımıza gelen traji komik olayları sanki orada imiş gibi anlatıyorlar. Yanımızda gittiğimiz yabancı yada tanıdıkları kim varsa boy ve posları ve kaç kişi olduğumuza kadar anlatıyorlar.
Bu konu hakkında bilgisi olan varmı acaba. Merak ediyorum. Gaybdan haber veremiyorlar genelde olmuş olayları anlatıyorlar. Ben 2 kişi tanıyorum ve bulunduğum yerden aradığımda orda olanları harfiyen nerdeyse anlatıyor. Bu tarz olaylarla karşılaşan oldumu acaba daha önce. :) Saygılarımla
evet yetenek olduğu ve herkesin başaramayacağı bir alan olduğu doğrudur. iki ustamız güzel yorumlamış ve açıklık getirmiş.biz biraz daha açarsak, perili deyilde ,üç harflili terimi daha uygun olur.geçmişe ait ne sorarsanız cevabını alırsınız. bir bölge veya kişi ismi verin ,kaldığı evden sokağına ,tırnağınızdan başınıza kadar, simasından fiziğine,rahatsızlıklarına kadar bir bir anlatır.
bu türler hüddamı olan cincilerdir. cinciyimde demezler.bunların tanınmışları olur,bazı kurumlar bile bunlardan istifade eder.medyum ... filan gibi,resmi izinli büroları olanlarda vardır.
cinler hızlı varlık olmalarından,istenilenede çok kısa zamanda ulaşırlar
yalnız her hangi bir işinizde bilhassa define konusunda asla ne rağbet ediniz ne fikir sorunuz. konuşmaktan ileriyede gidemezler.
ustalarımızdan biri,abi bir hoca varmış ,bir arkadaşa böyle böyle demiş,beraber gidecekler,seninde gelmeni istesem,mümkünmü,türünden ifadelerden sonra.
benden bahsetmeyeceksin, ben onun foyasınıda orda birşeyler varsada açığa çıkarmak senin için gelirim. gittik.
siz yanlış yeri kazıyorsunuz,para onun hemen yanında diyen sözde hoca,arazide bir o yana bir buyana,sanki tavaf yapıyor.öbürleri peşinde.
arkadaşıma dedimki ,şu kayaya bakarmısın. sırtında yumruk gibi kabartma,arka duvar kısmındada gizli bir üçgen. hoca bir nokta versinde ,biz sonra konuşalım. hoca,tavafı bitirmiyor, diğerleri duymasın diye yaklaştım,dedim ne arıyorsunuz ALLAH aşkına , gösteremeyeceğini ben biliyorum da ,göstersenizde dönsek. kem küm kem küm. sonunda acizliğini ,abi sen olmasaydın bir yer gösterirdimde,sen yardımcı olurmusun sözleriyle ifade etti.
yer altı olaylarında ,bütün detayları söyler ama asla ve asla son nokta kendilerine verilmez.
ANAİTİS kardeşimizinde gönlüne sağlık.
 
Üst