'' Hele Salla Bahım Degiymi'' | Define işaretleri ve anlamları

'' Hele Salla Bahım Degiymi''

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan
Gümrük kapısından bir İngiliz, bir Fransız, ve bizim aliveli geçmek için bekliyorlarmış. Gümrük görevlileri valizlerini kontrol etmeye başlamış. Önce İngiliz'in valizine bakmışlar. İçinden 7 adet don çıkmış. "Niye 7 tane?" diye İngiliz'e sormuşlar. O da "Haftanın yedi gün var. Hepsi için bir tane. Pazartesi, Salı, Çarşamba..." demiş. "Vay be! Helal olsun medeniyete, temizliğe bak adamlardaki." Sıra Fransız'ın valizine gelmiş. açmışlar bakmışlar 8 tane don. "7'yi anladık da niye 8?" diye sormuşlar. Fransız "Pazartesi, Salı, Çarşamba... Hergün için bir tane, bir tane de ne olur ne olmaz diye yedek aldım" demiş. "Vay be! Adamlardaki temizliğe medeniyete bak!" demiş görevliler. Sıra bizim aliveliye gelince açmışlar bakmışlar tam 12 adet don. "Vay be! Ne varsa bizim insanımızda var. Şu medeniyete, şu temizliğe bak!" Sormuşlar "Neden 12 adet?" Bizimki cevap vermiş "Ocak, Şubat, Mart,......"
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan
Tevfik ustam, lüks erkek kuaföründe oturmuş bir yandan sakal tıraşı yapılırken bir yandan da elleri manikürlenmektedir. Manikürü yapan sarışın kadın
tevfik ustanın ilgisini çekmekte gecikmez.
- Gız, bu gece bennen çıkmaya ne dersin gare?
Kız gülümser ;
- Özür dilerim ama ben evliyim.
- Boş versene!!! der tevfik usta ve :
- Seninkine tilifon et bu gece bi işim çıktı beya eve gelmiyeceğini söle!
- İstersen sen söyle, şu anda seni tıraş ediyor.
 

wolf_52

Kullanıcı
Katılım
19 Ocak 2015
Mesajlar
3,812
Beğeni
9,771
Puanları
113
Yaş
52
Gümrük kapısından bir İngiliz, bir Fransız, ve bizim aliveli geçmek için bekliyorlarmış. Gümrük görevlileri valizlerini kontrol etmeye başlamış. Önce İngiliz'in valizine bakmışlar. İçinden 7 adet don çıkmış. "Niye 7 tane?" diye İngiliz'e sormuşlar. O da "Haftanın yedi gün var. Hepsi için bir tane. Pazartesi, Salı, Çarşamba..." demiş. "Vay be! Helal olsun medeniyete, temizliğe bak adamlardaki." Sıra Fransız'ın valizine gelmiş. açmışlar bakmışlar 8 tane don. "7'yi anladık da niye 8?" diye sormuşlar. Fransız "Pazartesi, Salı, Çarşamba... Hergün için bir tane, bir tane de ne olur ne olmaz diye yedek aldım" demiş. "Vay be! Adamlardaki temizliğe medeniyete bak!" demiş görevliler. Sıra bizim aliveliye gelince açmışlar bakmışlar tam 12 adet don. "Vay be! Ne varsa bizim insanımızda var. Şu medeniyete, şu temizliğe bak!" Sormuşlar "Neden 12 adet?" Bizimki cevap vermiş "Ocak, Şubat, Mart,......"
(kahkaha)ho hi ho hiii(kahkaha)(kahkaha)
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan
İzmir'den trene binen tevfik usta, kondüktöre Ege şivesiyle
-" Menemene gelence beni haber et yavrıım, unutma" der.

Gecenin ilerleyen saatlerinde kondüktör Menemeni geçer geçmez yaşlı moruğun Menemen'de ineceği aklına gelir, hemen makiniste gidip haber verir.

Makinist de gecenin bu saatinde gözden kulaktan düşmüş biçareyi buralarda indiremeyeceğimize göre geri geri gideceğiz, soran olursa "tren makas
değiştiriyor" deriz der.
Bir yarım saat geri geri giderek Menemen'e gelinir ve kondüktör gidip tevfik ustaya haber verir
-" Hadi amca Menemen'e geldik" diye.

Tevfik usta;
-"sağol yavrıııııııııım" der
ve çorabından çıkardığı ilacını içer ...)))
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan
Ülkede kriz başlayınca iki genç Türk atmışlar kendilerini yurtdışına... Bir iki hafta barlarda zaman geçirip, hayatın tadını cıkartmışlar. Sonra iş aramak için kapıları çalmaya başlamışlar.

Bir gün, iki gün, bir hafta, iki derken, ümitleri iyice kırılmaya başlamış. O sırada bir ilanı görünce gözleri parlamış.

"Çiftlikte çalışacak işçi aranıyor."

Koşarak gitmişler. Çiftlik sahibi, tepeden tırnağa süzmüş bizimkileri, sonra ellerine birer kürek tutuşturmuş, büyükçe bir ahırın kapısına götürmüş. Günde üç öğün yemek, saati 5 Euro karşılığında, ahırdaki gübreyi, 50 metre ilerideki kuyuya taşımalarını istemiş. Yatacak yer de vermiş. Umutsuzluktan umuda ulaşan bizim Genç Türkler bir haftalık işi iki günde bitirivermişler. Ahır pırıl pırıl olmuş. Çiftlik sahibi ağzı kulaklarında, bizimkilerin çalışmalarından son derece memnun, çiftlikte sürekli iş önermiş.

Bizimkiler, bir daha sokaklara düşmemek için kabul etmişler. Adam, bu sefer onları tavuk çiftliğine götürmüş. Makinenin başına gelmişler, anlatmış olayı. "Düğmeye basın, yürüyen bant çalışmaya başlar. Önünüzde iki kutu var, irileri sağ taraftakine, küçükleri sol taraftakine koyup, kutuları bantlayıp, ait oldukları kolilere yerleştireceksiniz. İş bu kadar basit...;, demiş ve gitmiş.

Geçmişler bizimkiler birer tarafa daha önce tavukçuluk tecrübeside olan bizim kafadarları tanıyorsunuz zaten o yüzden isimlerini zikretmeye gerek duymadım... basmışlar düğmeye, bant hareket etmiş, önlerine bir yumurta gelmiş, almışlar ellerine, bir aliveli alıyor bir tevfik usta bakmışlar, bakmışlar, "iyi mi, kötü mü, büyük mü, küçük mü ? " tartışmaya başlamışlar. Bu arada bant akıyor ve tabii ki yumurtalar da, bantın ucundan çöp tenekesine düşüyor... Çiftlik sahibi tesadüfen gelmiş yanlarına. Bir bakmış ki onlarca yumurta boşa gidiyor, bizimkiler hala ellerinde bir yumurta tartışıyor. Durdurmuş bantı, "Ne yapıyorsunuz?" demiş kızgınlıkla... Gençler şaşkın bakınca,

"Siz Türkiye'de ne iş yapıyordunuz?" diye sormuş.

Bizimkiler ne desek acaba teretdütünden sonra "Gazeteciydik!" deyince, Belli" demiş adam,

"Bok atmayı çok iyi beceriyorsunuz ama, iyiyle kötüyü ayırt etmeyi bir türlü beceremiyorsunuz!"
 

wolf_52

Kullanıcı
Katılım
19 Ocak 2015
Mesajlar
3,812
Beğeni
9,771
Puanları
113
Yaş
52
Ülkede kriz başlayınca iki genç Türk atmışlar kendilerini yurtdışına... Bir iki hafta barlarda zaman geçirip, hayatın tadını cıkartmışlar. Sonra iş aramak için kapıları çalmaya başlamışlar.

Bir gün, iki gün, bir hafta, iki derken, ümitleri iyice kırılmaya başlamış. O sırada bir ilanı görünce gözleri parlamış.

"Çiftlikte çalışacak işçi aranıyor."

Koşarak gitmişler. Çiftlik sahibi, tepeden tırnağa süzmüş bizimkileri, sonra ellerine birer kürek tutuşturmuş, büyükçe bir ahırın kapısına götürmüş. Günde üç öğün yemek, saati 5 Euro karşılığında, ahırdaki gübreyi, 50 metre ilerideki kuyuya taşımalarını istemiş. Yatacak yer de vermiş. Umutsuzluktan umuda ulaşan bizim Genç Türkler bir haftalık işi iki günde bitirivermişler. Ahır pırıl pırıl olmuş. Çiftlik sahibi ağzı kulaklarında, bizimkilerin çalışmalarından son derece memnun, çiftlikte sürekli iş önermiş.

Bizimkiler, bir daha sokaklara düşmemek için kabul etmişler. Adam, bu sefer onları tavuk çiftliğine götürmüş. Makinenin başına gelmişler, anlatmış olayı. "Düğmeye basın, yürüyen bant çalışmaya başlar. Önünüzde iki kutu var, irileri sağ taraftakine, küçükleri sol taraftakine koyup, kutuları bantlayıp, ait oldukları kolilere yerleştireceksiniz. İş bu kadar basit...;, demiş ve gitmiş.

Geçmişler bizimkiler birer tarafa daha önce tavukçuluk tecrübeside olan bizim kafadarları tanıyorsunuz zaten o yüzden isimlerini zikretmeye gerek duymadım... basmışlar düğmeye, bant hareket etmiş, önlerine bir yumurta gelmiş, almışlar ellerine, bir aliveli alıyor bir tevfik usta bakmışlar, bakmışlar, "iyi mi, kötü mü, büyük mü, küçük mü ? " tartışmaya başlamışlar. Bu arada bant akıyor ve tabii ki yumurtalar da, bantın ucundan çöp tenekesine düşüyor... Çiftlik sahibi tesadüfen gelmiş yanlarına. Bir bakmış ki onlarca yumurta boşa gidiyor, bizimkiler hala ellerinde bir yumurta tartışıyor. Durdurmuş bantı, "Ne yapıyorsunuz?" demiş kızgınlıkla... Gençler şaşkın bakınca,

"Siz Türkiye'de ne iş yapıyordunuz?" diye sormuş.

Bizimkiler ne desek acaba teretdütünden sonra "Gazeteciydik!" deyince, Belli" demiş adam,

"Bok atmayı çok iyi beceriyorsunuz ama, iyiyle kötüyü ayırt etmeyi bir türlü beceremiyorsunuz!"
emeğine sağlık hocam, çok güzel bir ironi olmuş bu...
 
Üst