İnsanlara merhamet etmeyen kimseye, Allah merhamet etmez. | Define işaretleri ve anlamları

İnsanlara merhamet etmeyen kimseye, Allah merhamet etmez.

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM...

Ey dost! Ayna’ya iyi bak! Güzelliğin kaynağını gör!
Ey dost! Aynaya iyi bak! Gizli hazineyi bul!
Ey dost! Aynaya iyi bak! Aşkı gör!
Ey dost! Aynaya iyi bak! Son nakşı gör!
Ey dost! Bu ayna, gönül aynasıdır. Ona iyi bak!




İnsanlara merhamet etmeyen kimseye, Allah merhamet etmez.


Rıfk ve merhametten mahrum olan kimse, bütün hayırlardan, iyiliklerden
mahrum olabilir ve olur.
Şefkatten daha hayırlı bir şey yoktur.
Başkalarının sık sık affedin, fakat kendinizi ve nefsinizi asla.
Ölürse iman ve ahlâkıyla, Allah'a ibadet ve takvasıyla din kardeşlerine olan
şefkat, hürmet ve sevgisiyle yer beğensin. Kalırsa el beğensin.
Rıfk, mülâyemet, nezaketle muamale. Bunun zıddı huşûnet, sertliktir. Rıfktan
mahrum olan, hayırlardan mahrum bulunur.
Mü'mine eziyet haramdır.

Lütf, güzellikle, tevazu ve mahviyetle, gönül alarak yapılan muameledir.
Temiz kalplilik ve yüksek insanlık hislerinin eseridir.

Bağışlamak, affetmek ve müsamaha göstermek, başkalarının hatalarından ziyade
kendi hatalarını aramak, bulmak ve kurtulmaya çalışmak, olgunluğun,
kâmilliğin şiarıdır. Peygamber ahlâkıyla ahlâklanmaktır.

Allah, yumuşak huylu, din kardeşlerine şefkat ve merhamet eden kulu sever.
Yerde olanlara merhamet ediniz ki, size de gökte olanlar merhamet etsin.
İslâm dini, hamiyet hissinin kaynağıdır. Her Müslüman, iman ve İslâmiyeti,
namus ve haysiyetini hizbü'l-Kur'ân müntesiplerini, birbirlerini dinsizlere
karşı korumak, müdafaa etmek, ihtimam göstermekle mükelleftir.

İnsaf dinin yarısıdır.

Mağrib tarafındaki tövbe kapısı, halk için kıyamete kadar açıktır.
Mesai arkadaşlarına hürmet ve sevgi beslemeyenler dava ve idare adamı
olamazlar. Sevgi, şefkat, müsamaha, hürmet, müdebbir ve muvaffakiyetlere
namzet bir dava adamının mümtaz hasletleridir.

Hiçbir şey ilim ve hilimden daha efdal olarak toplanmış değildir.
Cemaatin bütün düzen ve ahengi, cemaat fertlerinin yekdiğerine şefkat,
merhamet, sevgi, hürmetkâr münasebetiyle mümkündür.

Merhamet tohumunu eken, muhakkak huzur ve saadet meyvesini elde eder.
Allah'ın rızasını kazanmak, aziz ve muhterem olmak istersen, din hizmetinde
devamlı muvafak olmanın sırrını ara; hizmet arkadaşlarının hürmete şayan
olduklarını bil ve hürmet et. Onlara şefkat, müsamaha, muhabbet ve merhamet
et.
Allah merhamet edenlere merhamet eder. Sen de merhamet et ki; Allah'ın
merhametine nail olasın.

Sulh, cenkten daha iyidir.

Dava arkadaşlarınla ve ehl-i imanla bir iş göreceğin zaman tatlılıkla,
mülâyemetle, mahviyet ve tevazu ile muamele et. Bu güzel ahlâklara riayetle
hâsıl olacak bir hizmette, sertlik, şiddet, hiddet, inatçılık göstermek
mânâsız, hattâ ahmaklık olur.
İslâm düşmanları karşısında çarpışan yiğitlere şefkat, muhabbet ve hürmet
et. Tâ ki, Kur'ân ve iman hizmeti yolunda başını koyarlarken, senden zorluk
çekmesinler. Hizmet-i iman meydanına yeni girenlerin veya fıtrî hususiyet
taşıyanların iplerini uzat. Onları pek sıkma, kabiliyetine göre
kaldırabileceği bir hizmet göster. Herkesin mizacı bir olmaz. Bu dirayet ve
feraseti, müsamaha ve şefkati gösteremezsen, onun ipini koparmış, kaçırmış,
bir adam kaybetmiş olursun. Bu acemilik, bu hamlık ve idaresizliği yapmamak
için sık sık kendinle konuş, idare ve müsamaha icaplarını zaman zaman oku ve
kendine ihtar et.

Babam beni "Oğlum!" diye kucakladığı zaman, kendimi taçlı bir padişah
sanırdım.
Din kardeşlerine elinden geldiği kadar merhamet et ki, Allah da sana
merhamet etsin.
Bir kitapta, "Kerem, iyilik, merhamet, ihsan büyüklerin âdetidir" diye
okumuştum. Hayır, yanlış söyledim, peygamberlerin âdetidir.

Âciz kimsenin beline kuvvetli yumruğunu vurma. Olur ki, birgün onun ayağına
düşersin.
Cenab-ı Hak, hikmeti olarak bir kapıyı kaparsa, fazl-u keremiyle başka kapı
açar.
Muarız, lütuf, kerem, semahat görürse, artık ondan kötülük gelmez.
Kötülük etme, sonra iyi dosttan dahi kötülük görürsün.

Ferasetli ve iyi adam kötülerin bir iyi tarafını bulur, o iyiliği takdir
eder.
Şerri ve kötülüğü hafifletmeye veya gidermeye böylece muvafak olur. Zira
köpek bile ekmeğini yediği takdirde seni muhafaza eder.
Erler, hizmet ve dava arkadaşlarını kendilerine tercih etmekle muvaffakiyete
berdevam olmuşlardır.

Kötülük düşünen, kötü kimsenin gönlünü iltifatla kap.
Öfke zamanında hürmet ve merhamet ne güzel şeydir.
Din ve dâva kardeşlerinden gelen acı tatlıdır; hakaret takdirdir; tokat,
şefkattir; tükrük misk-ü amberdir. Bu da Nur-u Kur'ân hizmetkârlığının şiarı
ve şe'nidir.
Dünyada mağrur olan kimse, din yolunda selâmetli gidemez. Kendini gören kişi
hakkı göremez.

Alçakların yaptığı gibi din ve davadaki kardeşlerine hakaret gözüyle bakma,
onları küçük görme; onları büyük, kendini küçük gör. Eğer yaşlı isen iman ve
İslâmiyet davasında çalışan, Nur Risaleleriyle nurlanan gençleri, yaşı küçük
ruhu büyük bil. Bu güzel ahlâk, ne güzel ahlâk...

Merhametsizliğin bir alâmeti, nisyan-ı nefisle (kendi nefsini unutarak)
kendi kusurlarını unutmakla din kardeşlerinin her birinde bir kusur bulmak,
onlara karşı sevgisini ve merhametini kaybederek tenkit gözlüğünü
takınmaktır. Kendi kusurlarına yakını uzaklaştırıcı, sisli gösterici âletle
bakıp, din kardeşlerinin kusurlarına ise, mikroskopla bakmaktır.

Kendi kusurlarını gören, kardeşlerininkini örten, kendi kabahatini büyük,
din ve dava kardeşinin kabahatini küçük gören, hattâ göremeyen Müslümanlar,
Allah ve Resûlullahın rahmet ve mağfıretine nail olan, yüksek ahlâklı,
yüksek seciyeli Müslümanlardır. Ehl-i iman nişanını taşıyan dindarlardır.
Öyle fertlerden müteşekkil azlar çoktur, küçükler büyüktür, zayıflar
kuvvetlidir.

Merhametsizlikten, münekkitlikten kurtulma yolunda ilerle, ey kardeş! Aksi
halde, ya yakında, ya uzakta, ya dünyada, ya Haktan, ya halktan inmesin sana
adem-i merhamet. Zira, "Men dakka dukka." (Eden bulur.)

Merhametsizlik etme, sonra merhametli dosttan dahi merhametsizlik görürsün.
*Ger görmezsen dünyada mukabil, ukbada görürsün muzaaf ceza, bunu bil.
Merhametsizliği körükleyen, hürmetsizliği alevlendiren öfke zamanında hürmet
ve muhabbet, cennetmekân kimselerin güzelliklerindendir.

Öfke zamanında hürmet ve merhamet ne güzel ahlâktır.

Merhamet tohumunu eken, muhakkak huzur ve saadet harmanını elde eder.
Güya kendisi kusurdan müberra olmuş, hattâ hata ve yanlışlarından kurtulmuş
gibi, çoklarının ve içinde yaşadığı muhitteki ehl-i imanın kusurları ile
fiilen, amelen ve hayalen uğraşmak, merhametsizliktir. Bu fena huya sahip
olanlar, bu tehlikeli merhametsizliği işleyenler, nisyan-ı nefis illetine
tutulmuş ve nefsinin şımarmış olma ihtimalinden titresinler.

Ey nefsim, sen titre, kendine bak, kendini gör, kendini bil, kendini anla,
kendini tecessüs et. Ancak nefsine müfettiş, nefs-i emmarene murakıp olma
yüksekliğine çık.

Cennete giren fazilet sahiplerine melekler sorarlar:
"Faziletiniz nedir?"
Onlar cevap verirler:
"Zulme uğradığımız vakit sabrederdik, bize kötülük edilince de, rıfk ile
davranırdık." (Hadis meali)

Allahü Teâlâ sertlik ve kabalığa vermediği ecir, sevap ve mükâfatları, rıfk
ve mülâyemete verir. Rıfktan mahrum olan ev halkı, çok şeylerden mahrum
kalırlar. (Hadis meali)

Rıfktan, şefkatten mahrum olanlar hayırdan, sevaplı amellerden mahrum
kalırlar. (Hadis meali)

Hiddete getirilince kızmayıp, hilm ve sabır gösteren kimse, Allah'ın
sevgisine mazhar olur. (Hadis meali)

Peygamberimiz, Sahabilerine sordu: "Allahu Teâlâ'nın şerefleri ne ile
kıymetlendirdiğini ve dereceleri ne ile yükselttiğini size bildireyim mi?"
Ashab cevap verdi: "Buyur, bildir, yâ Resulallah." Hz. Peygamber buyurdular:
"Sana karşı cahilane hareket edildiği zaman halim ve yumuşak olursun, sana
zulmedenleri bağışlarsın, sana ermeyenlere sen verirsin ve senden alâkasını
kesenlerle sen alâkalanırsın."

Allahu Teâlâ rıfk sahibidir, her hayırlı işte rıfkı sever. (Hadis meali)

KAYNAK: Zübeyir GÜNDÜZALP; "Nefis Muhasebesi"

Sesini haykıralım asırdan asırlara‏



Kal'a gibi dik başın bulutlarla yarışsın.
Dalga dalga saçların rüzgârlara karışsın.
Adını nakşedelim, eski-kadîm surlara
Sesini haykıralım asırdan asırlara

Savletinden titresin yeniden Doğu, Batı
Ve kurulsun ebedî Allah'ın saltanatı
Ufukları kaplasın bayraklarımız al al
Göklere zaferini çizsin vahşi bir kartal

Kahramanlar büyüsün masalda dev misali,
Eğilsin öpsün gökler canım nazlı hilâlli.
Ordularım yeniden Tuna'ya akın etsin
Bir yıldırım çıksın da uzağı yakın etsin.

Selâm dursun karşımda bütün şerefler şanlar,
Namını tebcil etsin, yıldızlar, kehkeşanlar.
İçimde hiç sönmeyen bir fetih sevdası var,
Yavuz gibi diyorum: Bir dünya insana dar!

Bir seda duymak için, sahralara düşmeyim,
Helâl olsun bu yolda varım yoğum her şeyim.
Volkan gibi lâv atmış, ne susmuş ne sönmüşüm,
Ben fikir uğruna çılgınlara dönmüşüm.

Bir deha bekliyoruz, gençliğe mihrap olsun,
Ruhları tutuşturan bir ateş mihrak olsuun.
Sinesinde birleşsin sağa sola sapanlar
Kahrolsun Hak dururken yabancıya tapanlar

Çık nerdesin zuhur et, biz seni bekliyoruz
Yıllardır yollarında, yorgun emekliyoruz
Musa ol Hakka yüksel, tecelli et de Tûr'a
Zulmet yıkılsın gitsin, cihan garkolsun Nûra

İstiyorum yeniden bir hilkat istiyorum
Ne hayâl ne kuruntu, hakikat istiyorum.
Hakikat, hakikat, hakikat istiyorum..

Osman Yüksel Serdengeçti
 
Son düzenleme:

aliveli44

ONURSAL ÜYE
Forum Düzeni
Admin
Super Moderatör
Vip Üye
Katılım
12 Haziran 2012
Mesajlar
11,018
Beğeni
20,950
Puanları
426
Konum
Malatya
Cevap: İnsanlara merhamet etmeyen kimseye, Allah merhamet etmez.

Allah (c.c.) razı olsun ustam:rolleyes:
...Allah merhamet edenlere merhamet eder. Sen de merhamet et ki; Allah'ın
merhametine nail olasın...
 
Üst