Islâma Davette Tebliğ Yöntemi

BoZKurT

"R@m@z@N" ☪︎
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,746
Beğeni
17,855
Puanları
113
Konum
İstanbul
Allah (Azze ve Celle) yumuşaklığı emrediyor. Örneğin; İbrahim’in davetindeki yumuşaklığı. Musa ve Harun’a Allah-u Teâlâ’nın, o azgınlar azgını, kâfirlerin başı, ilahlık iddiasında bulunan Firavun’a yumuşaklıkla tebliğ etmesini tavsiye ediyor.

Allah-u Teâlâ, insan rıfk ile yani yumuşaklık ile davet ederse mükâfatını verecektir. Üstelik dinimiz hayvanlara bile yumuşak davranmamızı emrediyor. Müslüman tatlı dilli olmalıdır. Bu konuda bir atasözü vardır:

“Tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır.” Bu konuda Allah-u Teâlâ mü’min kullarına şöyle buyuruyor:

“Allah’ın bir rahmeti dolayısıyladır ki, sen onlara karşı yumuşak davrandın; eğer kaba, katı kalpli olsaydın, elbette etrafından dağılır giderlerdi. Bu itibarla onları bağışla ve onlar için Allah’tan mağfiret dile; işlerinde de onlara danış. Bir şeye azmettiğin zaman da, Allah’a güven, Allah, şüphesiz (kendisine) güvenenleri sever.

Âl-i İmran 159

Allah (Azze ve Celle) şöyle buyuruyor:

“Firavun’a gidin; çünkü o azmıştır. O’na yumuşak söz söyleyin; belki öğüt alır yahut korkar.”

Tâ-Hâ 43, 44

Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Yumuşak huyluluk, her hangi bir şeyde bulunursa onu muhakkak ziynetlendirip güzelleştirir. Sökülüp koparıldığı her hangi bir şeyi de muhakkak çirkinleştirip kötüleştirir’buyurdu.”

Müslim 2594/78

Başka bir hadiste Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Ya Aişe! Şüphesiz ki Allah Rafik’dır kullarına karşı lütufkârdır. Rıfkı sözde, işte nazikliği, yumuşak huyluluğu sever. Şiddete sertlik ve kabalığa karşı vermediği hatta ondan başkalarına da vermediği şeyleri rıfka verir’ buyurdu.”

Müslim 2593/77

Allah (Azze ve Celle) şöyle buyuruyor:

“Rabbinin yoluna, hikmetle ve güzel öğütle davet et. Onlar’a en güzel bir şekilde münakaşa et. Şüphesiz ki kendi yolundan sapanları en iyi bilen Rabbindir; doğru yolda olanları da en iyi o bilir.”

Nahl 125
 

esrarengiz2828

Kullanıcı
Katılım
12 Mart 2016
Mesajlar
3,223
Beğeni
6,200
Puanları
113
Konum
nicopolis
nuh aleyhisselamın 950 yıl süren islama davet tebliği biz ne yapıyoruz(Allah1 c.c) yar ve yardımcımız olsun ustam
 

Mirkut

Vip Üye
Katılım
3 Nisan 2016
Mesajlar
1,948
Beğeni
5,406
Puanları
113
Bismillahirrahmanirrahim
Deki ey kitap ehli. bizimle sizin aranizda ortak bir soze gelin. (kelimei tevhide) yalniz allah a ibadet edelim.ona hicbirseyi ortak kosmayalim. Allah i birakipta kimimiz kimimizi ilah edinmesin. Eger onlar yine yuz cevirirlerse deyin ki. Sahit olun biz muslumanlariz. Sadak allahul azim.
Peygamber efendimiz rasulullah sallallahu teala aleyhi vessellem nasilki tevhidi haykirdi allah teala ya birligi haykirdi en yakinlari dahi ona dusman kesildi ve islama giren muslumanlarin yakinlarida ve muslumanlarda onlara dusman kesildi. Aslinda ebu cehil gibi musrikler rasulullah in s.a.v efendimizin ne demek istedigini iyi biliyorlardi neden cunki onlarin putlarini inkar etmelerini istiyordu rasulullah s.a.v. nitekim mekke musrikleri rasulullahin s.a.v yanina gelip sirf bu davadan yani allah azze ve celle nin seriatindan vazgecsin diye kendi meclislerine baskan olmasini dahi istediler.
Tevhidi yaklasimimiz nasil olmali hocam allah azze ve celle burada nasihatte bulunuyor yapmasi gereken uslubu soyluyor sizin verdiginiz ayeti kerimelerde. Simdi hocam butun peygamberler selat ve selam uzerlerine olsun allah i birlemek icin gonderilmislerdir yani lailaheillallah.
Hocam lailahillallah in manasina bakildiginda hakkiyla tevhidi bir usulde yaklasildiginda genelde insanlarin iki guruba ayrildiklarini goruruz eger bu olmazsa demekki tevhidin hakini geregiyle yerine getirememis ve gerektigi gibi davet edememisiz demektir. Neden derseniz peygamberlerin selat ve selam uzerlerine olsun hayatlarina baktigimizda tevhid konusunda baba es cocuk akraba vb bunlar arasinda ayriliklar olmus eski dostlar biri birine dusman olmus.
Bismillahirrahmanirrahim
Andolsun ki semuda da kardesleri salihi gonderdik.hemen biri birleriyle cekisen iki zumre oldular. Sadakallahul azim
Allah azze ve celle musa a.s ma yaklasmasi gereken uslubu soylediginde hem davetcinin boyle olmasini istemis hemde ahirette falan kisi bana guzellikle anlatmadi beni asagiladi beni rencide vb gibi sozlerinin onunu kesti oysaki allah teala onun ve onun gibilerin iman etmeyeceklerini biliyordu nitekim davette ilk etapta hep bu uslupla yumusak ve allah c.c i birleyerek davet etmislerdir.
Gunumuze bakildiginda insanlar bazen ölümlu olanlari yada seriatin disindaki baska yasalari yada kendi orf ve adetlerini kendilerine ornek ve gidilmesi gereken yol olarak gormuslerdir bu sekilde yasayan insanlarin lailaheillallah demelerinde samimiyet varmidir allahualem yoktur.
Nasil bir yol tutmamiz gerekir bu durumda yani islami devette.
Allah celle celelu sizdende bizdende razi olsun insallah selametle
 

BoZKurT

"R@m@z@N" ☪︎
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,746
Beğeni
17,855
Puanları
113
Konum
İstanbul
kişiye islam tebliğ edilir, güzellikleri anlatılır. bunu yapan kişide usule uygun kisveye girmiş olmalı ki, tebliğ ettiği kişiye tesir etsin. bu durum bir kaç kez telkin edilir. karşıdaki alacaksa alır almayacaksa almaz taktir ve hidayet Allaha kalır. Kalpleri ve gönülleri en iyi bilen Allah tır.
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
8,207
Beğeni
23,420
Puanları
113
Konum
Erzincan
İBRAHIM AMCA VE CADALLAH KURAN’IN HIKAYESI

Bu kaleme aldığım, yaşanmış gerçek bir hikaye.. Mısırlı doktor Saffet Hicazi’den dinledim bir Tv kanalında..Kendisi de, olayın kahramanından bizzat dinlemiş..

İbrahim Amca bir Türk..Fransa’da yaşıyor ve mütevazı bir bakkal dükkanı var, daha doğrusu küçük bir marketi..
O’ndan alışveriş yapan bir sürü site sakini var dükkanının çevresinde..
Her milletten, her dinden, her renk ve ırktan pek çok insanlar..

Olayımızın kahramanı Cad, 7 yaşında bir Yahudi çocuğudur..
Cad, hergün gelir ve İbrahim Amca’dan alışveriş yapar, her gelişinde de sahibine hissettirmeden(!) bir çikolatayı cebine indiriverir..
Bu aylarca böyle devam eder..
Birgün yine gelir, alışveriş yapar ama her zaman yaptığı gibi çikolata almaz, çıkar..
İbrahim Amca, arkasından seslenir şefkatle;
“Caad, bugün çikolatanı almadın ” Ve uzatır ona her zaman Cad’ın aldığı çikolatayı..
Şaşırır çocuk ve; “Biliyor muydun?” der hayretle..
İbrahim Amca başını okşar Cad’ın ve;
“Sakın bir daha çalma Cad, hırsızlık büyük bir suçtur..Başkasının hakkına tecavüzdür! Buraya geldiğinde yine al çikolatanı, ama benden hediye olarak” der şefkatle..

Bundan sonra Cad ile arkadaş hatta dost olurlar..İbrahim Amca 50 yaşında, Cad ise 7 yaşında bir çocuktur..Aradan yıllar geçer..Ne zaman Cad’ın bir sıkıntısı olsa, doğru İbrahim Amca’sına koşar Cad.. O’nun şefkatli sinesine sığınır; Ailesiyle, arkadaşlarıyla vb. tüm sorunlarını anlatır bu dostuna ve nasihatlarini, çözümlerini hayranlıkla dinler, uygular..

Ne zaman sıkıntıyla İbrahim Amca’sına koşsa Cad, İbrahim Amcası çekmecesinden bir kitap çıkarır ve Cad’a vererek; “Hadi aç bir yeri” der, sonra Cad’ın açtığı yeri okur, Cad’a anlatır ve sorununu böylece çözümlerler birlikte..Hayrettir ki, her defasında da teşhis ve çözümler doğrudur!..
Böylelikle tam 17 yıl geçer; Cad 24 yaşında koca bir genç delikanlı, İbrahim Amca da ötelere yürüyen bir fani..Ama dostlukları hep bu minval üzeri devam etmiştir..

Bir gün emr-i Hakk vaki olur ve İbrahim Amca, Hakk’ın rahmetine kavuşur..Ölmeden önce çocuklarına bir vasiyeti vardır İbrahim Amca’nın; İçerideki küçük Sandık olduğu gibi hiç açılmadan Cad’a verilecektir..
Cad, bu en büyük dostunun ölümüyle yıkılır..Çok ağlar, çok yanar..Artık elinden yüreğinden tutan, sorunlarına çözümler bulan, sırdaşı-dert ortağı yoktur..
Vasiyet üzerine sandık Cad’a ulaştırılır..
Ama ilk anların hüznüyle açmak bile istemez Cad..

Neden sonra yine büyük bir sorunla baş başa kalır Cad ve içinden çıkamadığı, çok daraldığı bir vakit aklına İbrahim Amcası gelir, gözleri dolar; Seslenir dostuna; “Ah keşke burada olsaydın da, çözümleseydin yine, bak yalnız kaldım, bak ortada kaldım…” derken aklına sandık gelir..Koşar açar sandığı..Bir de bakar ki sandıktan, İbrahim Amca’sının eline verip açtırdığı ve okuduğu böylelikle sorunlarını her seferinde çözümlediği o Kitap çıkar..

Kur’an’dır O!..

Ama bilmez bunu Cad.. Koşar, okutmak için birini arar, herkese gösterir kitabı..Sonunda bir Tunuslu okur açtığı sayfayı ve tercüme eder Cad’a..Sorun yine çözümlenmiştir o Kitap sayesinde..
Merak eder Cad, sorar “Bu Kitap nedir?”
Tercüme eden Tunuslu; “Bu Kur’an-ı Kerim’dir, Müslümanların kitabı”
Cad şaşırır, şoktadır!
Demek ki yıllarca bilmeden okudukları, her derde deva olan o esrarengiz kitap Kur’an’dır ha?
Zerre tereddüt etmez Cad ve sorar hemen;
“Müslüman olmam için ne yapmalıyım?”
Tunuslu gerekeni söyler-öğretir-yönlendirir ve Cad müslüman olur..
CadAllah Kur’an adını alır..

Hikaye burada bitmiyor..

Cadallah Kuran, öyle ilerler, öyle kendini yetiştirir ki bu yolda, sadece Avrupa’da 5000 kişinin Müslüman olmasına vesile olur..Her geçen gün artar, hidayetine vesile oldukları..
Daha sonra Cadallah Kuran, Afrika Kıtasına geçer, orada da 5 milyondan fazla kişi, sayesinde Müslüman olur..
Dr. Saffet Hicazi, Bizzat tanışır O’nunla ve hikayesini dinler, elinden hiç bırakmadığı hayli yıpranmış Kur’an’ı sorduğunda Cadallah; “Ammu İbrahim’in Kur’an’ı işte bu” der, yanında gezdirmektedir hep..
Dr. Saffet; “Niçin Afrika Kıt’ası diye sorunca da;
Açar elindeki İbrahim Amca’nın Kur’an’nını ve kabını sıyırıp son sayfasında çizili Afrika haritasını gösterir..Ve der ki;
“İbrahim Amcam biliyordu benim Müslüman olacağımı ve bana işaret etti ki bu haritayla, Afrika’ya gideyim ve bu Nur’u gönüllere koyayım Rabbimin izniyle”

Yine Dr. Safet’in anlattığına göre, bir gün Nijerya dan bir heyet gelir Mısır’a, yardım heyeti..Bu heyetin sözcüsüyle konuşurken Saffet Bey, kabilesini, nerede oturduğunu vb sorar adama..O da söyleyince, “Sen der Cadalllah Kur’an’ı tanıyor musun?..
Bunu sorunca, adam çok şaşırır ve heyecanla; “Evet!” der ve “Sen nerden tanıyorsun, yoksa gördün mü O’nu, konuştun mu O’nunla?” peşpeşe sıralar sorularını..
“Evet” deyince Saffet Bey, ellerine sarılır, elini-yüzünü öper, öper gözyaşlarıyla..
Ve der ki; “Ben O’nun sayesinde Müslüman oldum. Madem bu eller O’nun elini tuttu, madem bu gözler O’nu gördü, ben sanki O’nu öpüyorum”
2004 yılında vefat etmiş Cadallah Kur’an..
Rabbim mekanını cennet eyleye, amin..

Rabbim İbrahim Amca’ya da rahmet ede, O gibilerin emsallerini arttıra..
Avrupa’nın batağında bir Nur..
Dirayet, şefkat, din, ırk ayırmadan seven yüce bir gönül..
Her yaşa hitabetmesini bilen bir kocaman bir yürek,
O’na sallallahu aleyhi ve sellem benzeyenbir can..

Sana, senin gibilerine ne kadar muhtacız ya Ammu İbrahim!
Bir Arap kanalında Kur’an’ı, O’na sarılmayı, Kur’an’la amel etmenin lüzumunu anlatan bir Mısırlı Tebliğci, konuşmasının sonunu senin kıssana ayırmıştı.

Gözyaşlarıyla anlattı seni..
Gözyaşlarıyla dinledik..Gurur duyduk seninle İbrahim Amca!
Hele zerafetle, hiç örselemeden yetiştirdiğin fidanının, dünyanın dört bir köşesinde, ab-ı hayat dağıtması hiç olacak şey miydi İbrahim Amca?
Hele bu asırda!..Herkesin maddeye meftun olduğu, herkesin “ben ben” dediği, kendi çocuklarını bile önemsemeyip, nefsinin bitmez tükenmez arzularının peşinde olduğu şu talihsiz asırda…..

Senin amel defterin mahşere kadar hiç kapanmayacak ne mutlu sana İbrahim Amca..
Sana, senin gibilerine ne kadar muhtacız ya Ammu İbrahim!
Nefesini yolla bize, diriltici yüreğindeki o nefhaları..
Silkinip dirilelim, şu ölüm uykusundan kendimize gelelim..

Muhabbetle efendim..

Dostlar tebliğ nasıl olmalıdır sualine güzel bir cevabi yaşanmış öykü paylaşmak istedim yumuşaklık sabır yaşayarak örnek olmak en güzel yöntem değilmidir...
 

Mirkut

Vip Üye
Katılım
3 Nisan 2016
Mesajlar
1,948
Beğeni
5,406
Puanları
113
kişiye islam tebliğ edilir, güzellikleri anlatılır. bunu yapan kişide usule uygun kisveye girmiş olmalı ki, tebliğ ettiği kişiye tesir etsin. bu durum bir kaç kez telkin edilir. karşıdaki alacaksa alır almayacaksa almaz taktir ve hidayet Allaha kalır. Kalpleri ve gönülleri en iyi bilen Allah tır.
Esselamunaleykum.
Allah c.c razi olsun. Sabirla ve yumusak bir tutum sergileyerek daveti yapmalayiz haklisiniz hocam. Unutmayalim ki karsimizdaki kim olursa olsun zulmedersek illaki allahazze ve cell bizden hesabini soracak davette geri kalirsakta yine yuce rabbim buzden hesabini soracaktir. Yapmamiz gereken ilim talep edip onunla amel edip sonra kuran ve sunnete uygun davet yapmaktir tevhid ve akide konusunda musluman hicbirzaman nefsi hareket etmemelidir tebligdede geri kalmamalidir cunki herbir fert musluman davetcidir yeryuzunde birtek musluman kalsa dahi teblig etmek zorundadir.
Islamda cihadin bir cepheside dini teblig etmektir dini butun aleme duyurmaktir. Bu metoduda kurani kerim cizmis sarulullah s.a.v de uygulamistir. Peygamberlerin gonderilmesindeki asil gaye zaten davet degilmidir. Gerek davet gerek yasanti bize rehber kuran ve sunnet olmalidir.
Selam ve dua ile.
 
Üst Alt