kars tarihi | Define işaretleri ve anlamları

kars tarihi

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,459
Beğeni
16,766
Puanları
113
Konum
İstanbul
Kars adı M.Ö. 130-127 tarihleri arasında Kafkas Dağları’nın kuzeyinden Dağıstan üzerinden gelerek bu havalide yerleşen Bulgar Türkleri’nin Velentur boyunun Karsak oymağından gelmektedir. Türkiye de bundan daha eski Türkçe isim taşıyan bir şehrimiz daha yoktur.
Kaşgarlı Mahmut’un Lugat’ında Kars kelimesi için deve veya koyun yönünden yapılan elbise olarak açıklanır. Eski Türkçe’de Karsak karnının altı beyaz 75-80 cm. boyunda bir tilkinin adıdır.
Buharalı Şeyh Süleyman da Şal, kuşak, dokuma, belbağı, futa, miyanbet, karsak, tilki demektedir.
Batlamyus Kars’a Khorsa demektedir. Strabom ise Batlamyus’a çok yakın olarak Khorzene demektedir. Gürcü dilinde Kapı kenti anlamına gelen Karis Kalaki den gelmektedir.
İlk olarak yedinci asırda Asırda Gevond, Kars şehri adından bahsetmiştir.
Britanya, Rusya ve Kanada da birer kasabaya Kars adı verilmiştir.
Genel Tarihi
Kars’ın bilinen ilk sâkinleri Hurrilerdir. Daha sonra Hititlerin hâkimiyetine girmişlerdir. Hurriler bölgeye “yüksek ülke” veya “yukarı eller” demişlerdir. Bölge, daha sonra Urartuların işgâline uğradı. M.Ö. 8. asırda Kimmerler buradan geçtiler. Asurlar ve Babiller buraya hâkim olamadılar. İskitler M.Ö. 7. asırda bu bölgeye hâkim oldular. M.Ö. 6. asırda Perslerin istilâsına uğradı. Dârâ, Kafkasya Seferini buradan geçerek yaptı. M.Ö. 4. asırda Makedonya Kralıİskender, Persleri yenerek burasını ele geçirdi. Partlar ve bunlara bağlı Ermeni derebeylikleri zaman zaman bölgeye hâkim oldular. M.Ö. 1. asırda Pontos Krallığını yıkan Romalılar bu bölgeye yaklaştı.

M.S. 2. asırda Romalıların eline geçti. Daha sonra Partlar ve onların yerine geçen Sâsânîler ile Romalılar arasında el değiştirdi. M.S. 395’te Roma ikiye bölününce bu bölge, bütün Anadolu gibi Doğu Roma (Bizans)nın payına düştü. Bu bölge, Bizans ile Sâsânîler arasında sık sık el değiştirdi ve buradaki derebeyleri bâzan İran bâzan da Bizans’a tâbi oldular.

M.S. 7. asırda İslâm orduları bu bölgeyi fethedince Ermeni derebeyleri, Abbâsî halifelerine tâbi oldular. Bölge ahâlisi, kütleler hâlinde İslâmiyetle şereflenerek, İslâmiyet, Kars ve civarında hızla yayıldı. Türk Sâcoğulları ve onların yerine geçen Şeddâdiler bu bölgeye hâkim oldular ve Ermenilerle mücâdele ettiler. Onuncu asrın ortasında Kars’a 50 km mesâfede Ani şehrini başşehir yapan Ermeni derebeyleri 1044’te Bizanslılar tarafından bölgeden kovuldular. Yirmi senelik Bizans hâkimiyetinden sonra büyük Türk Hakanı Selçuklu Sultanı Alparslan 1064’te Ani’yi fethederek Bizanslıları buradan attı. Kars, Anadolu’nun Türkler tarafından fethedilen ilk parçası oldu. Bu fetih 1071 Malazgirt Zaferinden yedi sene önce olmuştur.

Türkiye Selçukluları Devletini kuran Kutalmışoğlu Süleyman Şahın babası Kutalmış Bey, 1049 ve 1053 Anadolu akınlarına giderken Kars’tan geçti. 1058 akınında Selçuklu şehzâdelerinden Yakuti Kars’ın dış mahallelerini fethetti. Sultan Alparslan, 1068’de Ardahan’ı fethetti. Alp Arslan’ın oğlu SultanMelikşah, Kars’ı geri almak isteyen Bizanslıları 1080’de yenerek bu bölgeyi Erzurum’u merkez yapan Saltukoğullarına verdi. 1124’te Gürcüler, Ani ve Kars’ı ele geçirince, Saltukoğulları 1153’te Kars’ı geri aldı.

1226’da Celâleddin Harezmşah, Ani’yi kuşatmış fakat alamamıştır. Tiflis’i fethetmiştir. 1239’da Moğollar Kars ve Ani’yi alarak, Gürcüleri buradan uzaklaştırmışlardır. Sırasıyla İlhanlılar, Celâyirliler, Tîmûrlular, Karakoyunlular ve Akkoyunlular bölgeye hâkim oldular. Tîmûr Han, 1394, 1400 ve 1403’te Kars’tan geçti. Safevîler, Akkoyunlu İmparatorluğunu yıkınca, mîrasına konarak Kars’a hâkim oldular. Bu sırada Osmanlı Devletinin sınırları da Kars’a dayanmıştı. Yavuz Sultan Selim Han, Çaldıran Seferinden dönerken Kars Kalesi yakınında konakladı. Kars ve çevresi, 1534’te Kânûnî Sultan Süleyman Hanın ilk yıllarında Safevîlerden Osmanlılara geçti.

Osmanlı Devleti ile Safevî Devleti arasındaki stratejik çarpışmalar, Kars bölgesinde cereyan etti. 1548’de Sultan Süleyman Han, Kars Kalesini tahkim ettirdi. Safevîler, zaman zaman Kars’a saldırdılar. Sultan ÜçüncüMurâd Han, 1579’da birkaç hafta içinde Kars şehrini yeni baştan inşâ ettirip, kale, sur, câmi ve her türlü tesisleri yeniden yaptırdı, böylece 16. asırda Türk ordusunun istihkâm sınıfı burada parlak bir imtihan verdi. Kars, Osmanlıların askerî bir üssü ve serhat şehri oldu. 1604’te Safevîler, âni bir hücumla Kars’ı işgal ettilerse de tekrar çıkarıldılar. 1616’da Kars Kalesi yeniden geniş ölçüde tahkim edildi. Sultan Dördüncü Murâd Han, Revan Seferinde buradan geçti ve Kars’ı yeniden îmâr etti. On yedinci asırda Kars ve Çıldır, iki ayrı beylerbeyliğin merkezleri oldular. 29 Mayıs 1664’te başlayan ve bir hafta devam eden zelzele büyük zarar verdi. 1734’te Nâdir Şah Avşar, Kars’ı iki defa, 1744’te üçüncü defa kuşattı ise de alamadı. 1807’de Ruslar, Kars’a kadar yaklaştı fakat Osmanlı ordusu, Rusları yenerek, Tiflis’e geri çekilmek mecburiyetinde bıraktı. 1821-1823 arasında İranlılar, Kars topraklarına akınlar yaparak Osmanlıları yıprattılar. Sonra da Ruslar, saldırarak 15 Temmuz 1828’de Kars’ı işgal ettiler. 8 ay sonra Edirne Muâhedesi ile Kars’ı terk ettilerse de Kars’ın üçte ikisini ve târihi bütün eserlerini, câmi ve türbeleri imhâ ettiler. 1853-1856 Kırım Harbinde bu bölgede büyük savaşlar oldu. Rusların 29 Eylül 1855 taarruzu Kars halkının (genç, yaşlı, erkek, kadın ve hatta çocukların) desteği ile Müşir Mehmed Vâsıf Paşa emrindeki Türk ordusu tarafından geri püskürtüldü. Bu zaferin hatırası olarak altın, gümüş ve bronz“Kars 1272” madalyaları bastırıldı ve Kars şehrine “Gâzi” ünvanı verildi. Halk üç sene vergi ve askerlikten muaf tutuldu. Ruslar, 1856’da Paris Antlaşması ile bu bölgede 5 ay kaldıktan sonra geri çekildiler. Kars çevresinin ikinci Rus işgali böylece sona erdi.

Doksanüç Harbi denen 1877-1878 Türk-Rus Harbinde Kars çevresinde dünyâ çapında önem taşıyan muhârebeler olmuştur. Bu târihte Kars 20 bin nüfuslu ve 25 câmili bir kale şehriydi. Müşir Gâzi Ahmed Muhtâr Paşa, sayıca üstün Rus kuvvetlerini üç meydan muhârebesinde yendi. Bunun üzerine komutanını Rus Çarı azletti. Müşir Gâzi Muhtâr Paşa dördüncü bir savaşa girmedi. Osmanlı ordusu kazansa bile ordunun zâyiâtı ile bütün doğu bölgesi Rusları durduracak bir güçten mahrum kalacaktı. Böyle stratejik sebeplerle orduyu Erzurum’a geri çekti. Bu sebeple Kars, 18 Kasım 1877’de üçüncü defa işgal edilmiş oldu. Ruslar, üç gün üç gece Kars’ı yağma ettiler. Bütün câmi, türbe ve târihî eserleri imhâ ettiler ve Müslüman Türk halkını korkunç bir katliam ile öldürdüler. Kars’ı, Tiflis’te bulunan Kafkasya Umûmî Vâliliğine bağladılar. 1878-1881 arasında üç yıl içinde 82.000 Türk, Kars’ı terk edip, Erzurum çevresine yerleşti. Bunun 11.000’i Kars’ın içindendi. Ruslar, Kars’a Ermeni, Rum, Süryânî, Eston ve hattâ Ukraynalı yerleştirdiler. 1897’de Kars’ta yüzde 51 Türk kaldı; 1914’te Türklerin miktarı yüzde kırka indi. Birinci Dünyâ Harbinde Ruslar, Kars Türklerini Osmanlı ordusuna yardım ediyor diyerek katlettiler. Bu katliamdan sadece 22.000 Türk kurtularak Bakü’deki Müslüman Cemiyetinin himâyesinde yaşadılar. Azerbaycanlı Türkler soydaşlarına sâhip çıktılar.

1918 başında Osmanlı ve müttefiklerine yenilen Rusya, silâhlarını bırakıp, Brest-litovsk Muâhedesi (Antlaşması) ile Kars, Artvin ve Batum’uOsmanlı Devletine terk etmiştir. Az sonra İngiltere ve müttefikleri gâlip gelince, İngilizler bu antlaşmayı kabul etmeyip, Ruslar ve İngilizler Kars’a Ermeni doldurup, Kars’taki bütün Türkleri katlettirdiler. Bu katliamdan sâdece üç Türk kurtuldu. Posof ve Ardahan’ı Gürcüler işgâl ettiler.

Türk İstiklâl Harbinde 15’inci Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa, 30 Ekim 1920’de Kars’ı kurtardı. Kars Kalesine şanlı Türk Bayrağını 34. Alay subaylarından Yüzbaşı Abdurrahman Bey “Besmele-i şerif” ile yeniden çekti. Rusya 16 Mart 1921 Moskova Muâhedesi ile Batum hâriç olmak üzere, Kars ve Arvin’in Türkiye’ye iâdesini kabul etti. Bu muâhede, 13 Ekim 1921 Kars Muâhedesi ile Ermenistan ve Gürcistan tarafından da kabul edildi. Hıristiyan azınlıklar Kars’ı boşalttılar. Şehrin eski sakinleri yurtlarına yerleştiler. İkinci Dünyâ Harbinden sonra Rus devlet başkanı Stalin, Kars ve Ardahan’ı istedi ise de, bu arzusunda ısrar edemedi.

Ermeni terör teşkilâtlarının Türkiye aleyhtarı faaliyetlerinin hedefi Türklerin Anadolu’da ilk fethettikleri bu toprakları Rusya’nın işgaline yeniden sokmaktır. Kars, buram buram Türklük kokan, gâzi, kahraman bir serhat şehridir. Şanlı bir târih ve o derece sıkıntılı günler yaşamıştır. Ruslar üç işgal ile Kars’ı tamâmen imhâ ederek, harâbe hâline getirmişlerdir.
Tarihi alanlar
Kars tabiî güzellikleri ve târihî eserleri bakımından zengindir. Târihî eserlerin çoğu yıkık durumdadır. İlk yapılış şeklini koruyan eser çok azdır.

Kars Kalesi: 1152’de Saltukoğullarında Sultan Melik İzzeddin tarafından Mîmar Firuz Ağaya yaptırılmıştır. Sultan Üçüncü Murad Han devrinde büyük ölçüde tamir ettirilmiştir. İçkale günümüze kadar sağlam olarak gelmiştir. Dışkale surlarının kalıntıları vardır. Kalede 220 burç ve kule 2000 mazgal bulunur.

Evliyâ Câmii: 1579’da yapılmıştır. Bu devirde yapılan camilerin en önemlilerindendir. 1628’de yıkılmışsa da sonradan tâmir ettirilmiştir.

Beylerbeyi Sarayı: 1579’da devrin Beylerbeyisi için yapılmış iki katlı bir binâdır. Osmanlı devri sivil mîmârîsinin güzel örneklerindendir. 1828’de Osmanlı-Rus savaşında yıkıldı ise de yeniden yapılmıştır.

Havarîler Kilisesi: 932-937 seneleri arasında yaptırılmıştır. 1579’da câmiye çevrilmiş ve Kümbet Câmii ismini almıştır. 1778’de Ruslar tarafından tâmir ettirilerek tekrar kiliseye çevrilmiştir. Günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.
 
Üst