Kazı Yaparken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar | Define işaretleri ve anlamları

Kazı Yaparken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

ASİAVCI

Kullanıcı
Katılım
10 Kasım 2012
Mesajlar
295
Beğeni
-26
Puanları
0
Konum
ankara
Kazı yaparken dikkat edilmesi gereken kurallar. Unutmayın her defineci bir arkeologdur.

Sıkılmadan okuyun..lütfen..

Önceden de belirtildiği üzere, b,r ören yerinin kültür tarihi, tabaklarının nitelik ve niceliğiyle yakından ilgilidir. Kazı tekniği bu tabakların ve farklı dönemlere ilişkin yapı katlarının tanınması ve ele geçirilen buluntuların hangi tabakaya ait olduğunu doğru olarak belirlenmesiyle ilgilidir. Bu türde bilimsel kazı tekniklerinin genel ilkeleriyse her dönem için aynıdır.
Bir kazı öncesinde yapılacak en önemli işler, amacın belirlenmesi, uygulanacak yöntem konusundan çalışmalarda bulunulması ve ayrıntılı bir programının yapılması olmalıdır. Arkeolojik, yasal,parasal ve lojistik sorunlar çözülmeden bir kazıya başlanması hiçbir zaman uygun değildir. Çünkü amacı açıkça belirlenmemiş, yöntem ve programı saptanmamış bir çalışmanın başarı şansı yok denecek kadar az, yıkım şansı ise o denli fazla olacaktır. Hangi döneme ait olursa olsun bir kazı ancak bütün bu ön değerlendirmeler yapıldıktan sonra başlamalıdır.Küçük çaplı kimi Paleolitik Çağ kazılarında yararlanılan, arkeoloji eğitimi gören öğrenciler dışında, kazılar genelde işçilerle yapılır. İşçilerin sayısı ise çoğu kez ekonomik durum ve kazı alanının büyüklüğüne göre değişebilir. Çalışma programının gerçekçi olabilmesi için, kazının parasal kaynakları göz önünde bulundurularak, ne kadar işçiye ne kadar ücret ödeneceği gibi ayrıntılı konular da önceden hesaplanmalıdır. Ancak her ne olursa olsun, değişmez kurallardan biri kazı alanında yönetebilecekten çok işçi olmamasıdır. Somut bir bilgi vermek gerekirse, 90 m kare genişliğindeki bir açmada 8-9 dan fazla insanın etkili bir biçimde çalışması olanak dışıdır.Bir kazının bütçesi ne denli zengin ne denli yoksul olursa olsun değişmeyen şey toprağı kazabilmek için gereksinim duyulan bir tama aletlerdi. Bunların en başında da kazma,kürek,çapa ve mala gelmektedir. Modern kazılar sırasında kullanılan en yararlı aletler ise, ince uçlu ve keskin kenarlı malalarla, bir ucu sivri bir ucu keskin küçük çapalardır. Mala daha çok kazma işi için kullanılır, kazma işinde fazla iş görmez. Bu türde küçük aletler karışık tabaklanmaları izlemek ya da eserlerin yerlerini doğru olarak saptamak daha kolaydır. Kazılar sırasında devamlı olarak kazma ve kürek gibi büyük aletlerle çalışılması sakıncalıdır. Dar alanlarda kazılan ve incelenmesi biten toprak küçük kürek ya da faraşlarla kovalara ya da Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da “ zembil” denen oto lastiğinden yapılmış çift kuplu selelere doldurulur ve açma dışına çıkarılır. Kazı alanı genişse açmanın içine, üzeri özel olarak ahşap kaplanmış yollardan yürütülmek koşuluyla, el arabası da sokulabilir. Hatta son zamanlarda artan teknolojik olanaklar çerçevesinde, kimi kazı alanlarında bahçe türü küçük traktörlerce çekilen ramörklerden bile yararlanılabilir.Kazılarda en çok kullanılan ara gereçlerden bir başkası da, temizlikle ilgili olarak, çeşitli sertlikteki fırçalarlar süpürgeler ile daha da ince temizlikler için basınçlı hava pompalarıdır. Bunların yanında, ağızları çeşitli genişlikte spatülalar, ince uçlu madeni kalemler ve dişçi aletleri de arkeologun vazgeçilmez gereçleri arasındadır.Toprağı kazma ve temizleme ile ilgili bu araç ve gereçlerin yanında, bunlar kadar vazgeçilmez durumdaki bir başka alet grubunu da kayıtlara ilgili olanlar oluşturur. Şerit metreler, çekül, su düzcesi, gelişmiş bir pusula, ayrıca çeşitli ölçülerle ilgili olarak nivo veya teodolir ve bunların parçaları durumdaki mira ve jalonlar bunlardan başlıcalarıdır.Bir kazı kurulunda kesinlikle olması gereken bir başka alet grubu da fotoğraf makineleridir günümüzde fotoğraf çekilmeyen kazı düşünülemez. Her kazıda ilk fotoğraflar kazıya başlamadan önce alanın çeşitli yönlerden ve değişik açılardan alınmış pozları olmalıdır. Fotoğraf çekimi sırasında her belge fotoğrafında, aşağıda “ F. Kayıtları” bölümünde belirtileceği üzere kuzey yönünü gösteren bir ok, metrik bir ölçek, kazı alanının bir köşede yer almalıdır.
Arkeolojik kazıların vazgeçilmez ilkelerinden bir başkası da, kazı çukurlarının daima dik kenarlı olarak açılacak olmasıdır. Genellikle “açma” yada “ tranşe”, ender olarak da “ ocak” adalar taşıyan bu kazı birimlerinde, çok özel zorlayıcı bir durum olmadıkça, dik kenarlılık genel bir kuraldır. Eğer açma kenarı dik olmazsa, hem düşey denetimi sağlayan kesit iyi okunamaz, hemde derinleştikçe alan küçülerek yer kaybı ortaya çıkar. Arkeologa büyük avantajlar sağlayan dikliği sağlamak üzere, açma kenarının devamlı olarak tıraşlanması gerekir.Açmaların genişlik ve derinliklerinde kesin bağlayıcı kuralları yoktur. Bunlar kazılan yerin durumuna ve kazının tekniğine göre değişebilir. Buna karşılık daima doğru ve düzenli olmaları; yerlerinin köşelerine kazık çakılarak belirlenmesi ve bunların arasına da ip çekilmesi; iç bir zaman göz kararı ölçü alınmaması değişmez kuralları arasındadır. Genişlik daha çok kazılacak alanın derinliğiyle ilgili olmakla birlikte, dar ve derin alanlarda kazı denetiminin hem oldukça güç, hem tehlikeli ve hem de ekonomik olamadığı bir gerçektir.Açmaların köşelerini belirlemek amacıyla kullanılacak olan ahşap kazılar 5 x 5 cm kadar boyutlarında ve 30-40 cm kadar yükseklikte olmalı; tepelerine uçları biraz dışarıda kalacak şekilde çivi çakılmalıdır. Bu çivi çelik metrelerle yapılan ve aşağıda anlatılacak olan ölçümler sırasında metrenin baş kısımında ki halkanın takılmasına yaramaktadır. Kazılar daima gezi yollarının ortalarına yada açma kenarının tam köşesine çakıldığı takdirde, kazı ilerledikçe derinlik artıkça yerinde kalması olası değildir.Özellikle düzensiz planlı yapılar içeren ve mimarlık kalıntılarının dayanıksız malzemeden oluştuğu çok tabakalı kazı alanlarında, denetimin daha iyi yapılabilmesi ve tüm ayrıntıların görülebilmesi için kazının geniş alanlarda yürütülmesinde yarar vardır. Bu konuda farklı sistemler geliştirilmiştir ki ayrıca aşağıda bunlara ayrıca değinilecektir. Ancak hangi sistem benimsenirse benimsensin, değişmeyecek kurallardan öteki ikisi de kazılacak alanın ön araştırma, ölçme ve değerlendirmesinin yapılmasıyla doğru kayıt yapabilmek amacıyla üzerine, aşağıda değinileceği üzerine plan kare sisteminin döşenmesidir. Burada her plan kare, haritacılıkta olduğu gibi ayrı bir ad taşımalıdır. Bu adlandırma kuzey güney yönündekilere harfler; doğu-batı yönündekilere rakamlar verilerek ya da Romen rakamları ve Arap rakamları kullanılarak yapılabilir.Kazı sırasında daima az bir toprak kazılıp ardından temizliğe gidilmelidir. Bunun aksi yapıldığı taktirde denetim azalır tabaka karışmaları olabilir. Ve buluntuların hangi tabakadan ele geçirildiği konusunda karışıklıklar çıkabilir. Toprağın sertliği, yumuşaklığı ve tabakanın inceliği ya da kalınlığıyla ilgili olarak her kazışta ne kadar toprak kazılacağı, kazıyı yöneten arkeologların sorumluluğundadır. Sözgelimi Prehistorik kazılarda bu derinlik çoğu kez birkaç santimetreden fazla olmadığı gibi daha yakın dönemlere ait kalın molozlu tabakalarda da, bir kazma boyu denen 10–15 cm. yi aşmamalıdır.Dolayısıyla kültür toprağı içinde, onu oluşturan insanlara ait günümüze değin bozulmadan kalabilen pek çok buluntunun kalmış olması daha kolaydır. Kazılan toprak içindeki buluntular açısında dikkatle incelenmeli; buluntuların hangi tabaka içinde ele geçirildiği konusu kesin olmalıdır. Binlerce yıl önce sahibinin gözünde hiçbir önemi kalmamış olan kırık bir çömlek parçası bile arkeologun gözünde geçmişle köprü kurmamızı sağlayan önemli bir belge durumuna gelebilir. Ancak kültür katların çoğu kez oldukça karmaşık karakterleri nedeniyle sağlıklı olarak kurmak kolay bir iş değildir. Çünkü arkeolojik tabakalar soğanın kabukları gibi düzgün bir gelişim göstermiş değillerdir. Bu yüzden arkeolojik stratigrafide derinlik her zaman eskiliğin göstergesi değildir.
Kazılan toprağın incelenmesinde gösterilecek özen kazılan tabakaya göre azalıp çoğalabilir. Fazla önem taşımayan tabakalara aşırı dikkat harcamak zaman ve maddi israftır. Kimi tabaka kuru ya da sulu eleklerden geçirilebilecek denli titiz bir incelemeye tabi tutulmalıdır. Elek gözlerinin boyu mm ile cm arasında değişebilir.
Bütün bu nedenlerle kazıların değişmez ilkelerinden biri de temizliktir. Buna göre kazılan alan anında elden geldiğince iyi bir biçimde temizlenmelidir. Bazen bıktırıcı gibi görünen bu temizlik işi ise arkeoloğun kazı alanının denetimini her an elinde bulundurmasına neden olacaktır.Her kazı alanında ele geçirilecek buluntuların güvenliği açısından ahşap, plastik vb. dayanıklı maddelerden yapılmış kutular bulunmalı ve çıkarılan eserler kayıtları yapıldıktan sonra kazı evine taşınmalıdır.Kazılan toprak incelendikten sonra açmanın dışına çıkarılmalıdır. Bu işlem kazılan yere göre ya açmanın bir kenarına yığılarak ya da alanında uzağına aralarla taşınarak yapılabilir. Toprak açma kenarında biriktiriliyorsa, yığının açma kenarında hiç olmazsa 1 m kadar uzakta tutulmasına ve yeniden açma içine dökülmemesine özen gösterilmelidir. Özellikle uzun süre yürütülen höyük gibi çok tabakalı ören yerlerinde kazılan toprak hiçbir zaman harabe yüzeyine dökülmemeli, daima alanın dışına taşınmalıdır. Çünkü aksi taktirde höyük üzerinde yeni bir tabakanın oluşması kaçınılmazdır.
 
Üst