KISSADAN HİSSELER | Define işaretleri ve anlamları

KISSADAN HİSSELER

GÜLBAHÇELi

USTA
Super Moderatör
Katılım
5 Şubat 2021
Mesajlar
1,666
Beğeni
4,790
Puanları
113
YAKIŞANI YAPMAK
Zamanın birinde adamın birisinin eşeği yolda çamura batmış. Oldukça sulak olan araziden eşeğini bir türlü çıkaramayan gariban köylü, öfkeyle hem eşeğe hem Padişaha sövmeye başlamış. Tam o sırada tesadüfen ordan geçmekte olan Padişah, köylünün söylediklerini duymuş. Maiyetindekiler hemen, Padişaha küfreden kişinin kellesinin vurulması gerektiğini söyleseler de Padişah onlara kulak asmamış, içinden;
‘Ne ister ki benden? Ben mi batırdım eşeğini çamura? Hele bir soralım demiş.
Köylüyü getirmişler padişahın huzuruna,demişler: ‘Anlat bakalım, nedir bu celalli halin? Ne diye küfredersin kudretli Hükümdara?’. Köylü korkmuş, sıkılmış, kapanmış Padişahın eteğine, af dilemiş çaresizce. Görenler iç geçirmişler haline, demişler:’Yakındır kellesine veda etmeye’. Ama öyle olmamış, Padişah, bekledikleri gibi vurun dememiş kellesini, üstelik affetmiş bu gariban köylüyü. Şaşırmışlar görenler. Nasıl oldu da affetti diye meraklanmışlar. Önce sormuşlar köylüye: Niye küfür ediyordun Padişaha? Çok sinirliydim demiş gariban köylü. O anda kendime yakışanı yapıyordum. Peki demişler nasıl oldu da affetti Padişah seni?O ‘da aynısını yaptı demiş köylü. Yani? Yani O da kendisine yakışanı yaptı…
 

GÜLBAHÇELi

USTA
Super Moderatör
Katılım
5 Şubat 2021
Mesajlar
1,666
Beğeni
4,790
Puanları
113
PARLAYAN KILIÇ
Venedik elçisi Antonio Jüstiniani, Yavuz Sultan Selim’in huzuruna girer. Yeri öpüp itimatnamesini sunar, görüşmesini tamamlar.
Ülkesine döndüğünde herkes, adeta bir ütopya medeniyetinin sultanı gibi gördüğü, hayalinde canlandırmaya çalıştığı Cihan Padişahı Sultan Selim Han ‘ın nasıl birisi olduğunu sorar:
— Göremedim, der Jüstiniani…
Merak ederler :
— Odasına girdiğin, yanına kadar gitiiğin halde nasıl göremedin?
Jüstiniani şu müthiş itirafda bulunmak zorunda kalır:
— Kılıcı öyle parlıyordu ki, yüzüne bakamadım.
Venedik elçisinin bu sözlerini duyan haşmetli hünkar:
— Paşalarım, der. Osmanlı ‘nın kılıcı parladığı sürece düşmanların başı daima öne eğik kalır. Amma Allah korusun, bu kılıç bir kınına girerde paslanmaya başlarsa, o zaman işte bu kafalar yavaş yavaş dikilir ve bize bir gün yukardan bakar.
 

GÜLBAHÇELi

USTA
Super Moderatör
Katılım
5 Şubat 2021
Mesajlar
1,666
Beğeni
4,790
Puanları
113
DENİZ YILDIZI
Gece denizde fırtına çıkmış, deniz yıldızları sahile vurmuşlar. Bir genç, deniz yıldızlarını teker teker alıp tekrar denize atıyormuş. Yanına bir ihtiyar yaklaşmış. Yüzlerce metre uzunluğundaki sahili göstererek :
— Evladım, sahil çok uzun ve deniz yıldızları da sayılamayacak kadar çok. Sen, bu kadar deniz yıldızından kaç tanesini denize atabileceksin ve ne değişecek? demiş.
Genç adam önce sahili sonra ihtiyarı süzmüş.
— Haklısın, demiş ve eline aldığı bir deniz yıldızını ihtiyara göstererek eklemiş :
— Ama bunun için çok şey değişecek…
 

GÜLBAHÇELi

USTA
Super Moderatör
Katılım
5 Şubat 2021
Mesajlar
1,666
Beğeni
4,790
Puanları
113
HABİB BABA
Doğu Anadolu’dan, Habib Baba isimli bir şahıs, 4.Murad devrinde, gemiyle Hacca gitmek için İstanbul’a gelmiş. Fakat ne yazık ki, Hacca giden gemiye yetişememiş. “Bunda da vardır bir hayır” demiş içinden…
Aylarca yol aldığından toza toprağa batmış, yaralar içinde kalmış, uyuz olmuş. Memleketine dönmeden önce güzelce bir yıkanıp temizlenmek amacıyla bir hamama gelmiş.
Yıkanmak istediğini söylediği hamamcıdan red cevabını alınca sebebini sormuş.
Büyük Sultan Murad Han’ın vezirleri vardır hamamda. Kimseyi almamam için emir verdiler, diye cevaplamış hamamcı.
Yıkanmadan bu uyuz illetinden kurtulamayacağını bilen Habib Baba, adeta yalvarmış hamamcıya :
İzin ver evladım, bir köşede yıkanıvereyim. Kimseler farketmez beni.
Hamamcı, yaşlı adamın ısrarlarına dayanamamış, vezirlere görünmeden yıkanması için sıkı sıkı tembihte bulunduktan sonra içeriye almış.
Biraz sonra, hamama, tebdil-i kıyafet, Sultan 4.Murad Han’da gelmiş, yıkanmak istediğini söylemiş. Hamamcı aynı şekilde, tanıyamadığı bu gence de durumu anlatmış, içeri alamayacağını söylemiş. Sultan’ın ısrarları hamamcıyı bir kez daha yumuşatmış, O’nu da sıkı sıkı tembihledikten sonra, Habib Baba’nın yanına göndermiş.
Başlamışlar beraberce yıkanmaya. Birbirlerine su döküyor, sırayla sırtlarını keseliyorlarmış. Bir ara 4.Murad ihtiyarın düşüncelerini öğrenmek amacıyla sormuş:
Sen de istemez miydin baba şöyle vezir olmayı? Baksana koskoca hamamı kapatmış, gönüllerince yıkanıyorlar. Biz ise şu daracık alanda debelenip dururuz. A be evladım, demiş Habib Baba. Böyle vezir olacaksında ne olacak?
Şu dünyada öyle bir Sultana vezir olacaksın ki, vezirlerinin bile karşısında tir tir titrediği Sultana, senin uyuzlu sırtını keseletsin
 

GÜLBAHÇELi

USTA
Super Moderatör
Katılım
5 Şubat 2021
Mesajlar
1,666
Beğeni
4,790
Puanları
113
ŞEYH EDEBALİ’NİN OSMAN BEY’E NASİHATI
İnsanlar vardır , şafak vaktinde doğar , akşam ezanında ölürler.
Avun oğlum , avun…güçlüsün , kuvvetlisin , akıllısın , kelamlısın ama bunları nerede ,nasıl kullanacağını bilemezsen,sabah rüzgarında savrulursun gidersin.
Öfken ve nefsin bir olup aklını yener.daima sabırlı , sebatlı ve iradene sahip olasın… Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir.
Bütün fethedilmemiş sırlar , bilinmeyenler , görünmeyenler senin fazilet ve erdemlerinle gün ışığına çıkacaktır.
ananı , atanı say… Bereket büyüklerle beraberdir.
Bu dünyada inancını kaybedersen yeşiller çorak olur, çöllere dönersin.
Açık sözlü ol , her sözü üstüne alma… Gördün söyleme , bildin bilme.
Sevildiğin yere sık gidip gelme. Kalkar muhabbetin,itibar olmaz.
Üç kişiye acı :cahiller arasındaki alime
zengin iken fakir düşene,
hatırlı iken itibarını kaybedene.
Unutma ki , yüksekte yer tutanlar aşağıdakiler kadar emniyette değildir…
Haklı olduğunda mücadeleden korkma!
Bilesin ki atın iyisine doru , yiğidin iyisine deli derler…
 

GÜLBAHÇELi

USTA
Super Moderatör
Katılım
5 Şubat 2021
Mesajlar
1,666
Beğeni
4,790
Puanları
113
Padişahın biri veziriyle birlikte tebdil-i kıyafet gezintiye çıkmış. Tebaası nasıl yaşıyor, nasıl geçiniyor, sıkıntıları neler görmek istemiş. Gezi sırasında bir köye gelmişler. Küçük, şirin bir evin önünde oturmuş, örgü ören bir genç kız görmüşler. Padişah kızın yanına yaklaşıp sormuş:

- Merhaba kızım. Baban evde mi?

Kız: - Babam evde yok! Azı çok etmeye gitti.

Padişah: - Annen evde mi?

Kız: - Annem de evde yok! O da biri iki etmeye gitti.

Padişah: - Kızım eviniz çok güzel ama bacası eğri.

Kız: - Bacası eğridir ama dumanı doğru tüter.

Padişah: - Sana bir kaz yollasam yolar mısın?

Kız: - İzninizle en ince tüylerine kadar yolarım!

Padişah kıza "Öyleyse selametle kal!" deyip, veziriyle tekrar yola koyulmuş. Saraya varınca padişah vezirine sormuş:

- Kız ile ne konuştuğumuzu anladın mı?

Verzir:

- Doğruyu söylemek gerekirse anlamadım padişahım, demiş.

Padişah:

- O hede tez vakitte git öğren! Yoksa seni vezirlikten azlederim! demiş.

Vezir telaşla fırlamış. "Nasıl öğrenirim?" diye düşünürken, en iyisi ilk ağızdan bilgi almak deyip, gitmiş padişahın konuştuğu kızı bulmuş. Vezir:

- Aman kız, hanım kız!... Biz bu gün yanımda biriyle senin yanına gelmiştik. Yanımdaki kişi senle sohbet etmişti. O sohbette konuştuklarınız ne anlama geliyordu? Onları bana bir deyiver. Dile benden ne dilersen.

Kız:

- Konuştularımızı açıklarım ama her cevap için on altın isterim, demiş.

Vezir kabul etmiş. Kız anlatmaya başlamış:

- O amca bana babamı sorduğunda "Azı çok etmeye gitti" demekle; babamın çiftçi olduğunu, tarlaya tohum ekmeye gittiğini anlatmak istedim.

Vezir on altını vermiş, kız devam etmiş:

- O amca annemi sorduğunda "Annem biri iki etmeye gitti" demekle; annemin ebe olduğunu, doğum yaptırmaya gittiğini anlatmak istedim.

Kız vezirden on altın daha alıp devam etmiş:

- Amca "Eviniz çok güzel ama bacası eğri" demekle; benim güzel olduğumu ama gözelerimin şaşı olduğunu söyledi. Ben de "Bacası eğridir ama dumanı doğru tüter" diyerek; şaşıyım ama gözlerim iyi görür demek istedim.

Vezir kıza on altınını verip hemen atılmış:

- Peki ya "Sana bir kaz yollasam yolar mısın?" ne demek?

Kız tebessüm edip açıklamış:

- O kaz da sizsiniz, demiş. Bunları öğrenmek için bana onlarca altın verdiniz!...
 

OKLiT

DENETİM SORUMLUSU
Super Moderatör
Katılım
4 Mayıs 2022
Mesajlar
2,876
Beğeni
5,295
Puanları
113
Padişahın biri veziriyle birlikte tebdil-i kıyafet gezintiye çıkmış. Tebaası nasıl yaşıyor, nasıl geçiniyor, sıkıntıları neler görmek istemiş. Gezi sırasında bir köye gelmişler. Küçük, şirin bir evin önünde oturmuş, örgü ören bir genç kız görmüşler. Padişah kızın yanına yaklaşıp sormuş:

- Merhaba kızım. Baban evde mi?

Kız: - Babam evde yok! Azı çok etmeye gitti.

Padişah: - Annen evde mi?

Kız: - Annem de evde yok! O da biri iki etmeye gitti.

Padişah: - Kızım eviniz çok güzel ama bacası eğri.

Kız: - Bacası eğridir ama dumanı doğru tüter.

Padişah: - Sana bir kaz yollasam yolar mısın?

Kız: - İzninizle en ince tüylerine kadar yolarım!

Padişah kıza "Öyleyse selametle kal!" deyip, veziriyle tekrar yola koyulmuş. Saraya varınca padişah vezirine sormuş:

- Kız ile ne konuştuğumuzu anladın mı?

Verzir:

- Doğruyu söylemek gerekirse anlamadım padişahım, demiş.

Padişah:

- O hede tez vakitte git öğren! Yoksa seni vezirlikten azlederim! demiş.

Vezir telaşla fırlamış. "Nasıl öğrenirim?" diye düşünürken, en iyisi ilk ağızdan bilgi almak deyip, gitmiş padişahın konuştuğu kızı bulmuş. Vezir:

- Aman kız, hanım kız!... Biz bu gün yanımda biriyle senin yanına gelmiştik. Yanımdaki kişi senle sohbet etmişti. O sohbette konuştuklarınız ne anlama geliyordu? Onları bana bir deyiver. Dile benden ne dilersen.

Kız:

- Konuştularımızı açıklarım ama her cevap için on altın isterim, demiş.

Vezir kabul etmiş. Kız anlatmaya başlamış:

- O amca bana babamı sorduğunda "Azı çok etmeye gitti" demekle; babamın çiftçi olduğunu, tarlaya tohum ekmeye gittiğini anlatmak istedim.

Vezir on altını vermiş, kız devam etmiş:

- O amca annemi sorduğunda "Annem biri iki etmeye gitti" demekle; annemin ebe olduğunu, doğum yaptırmaya gittiğini anlatmak istedim.

Kız vezirden on altın daha alıp devam etmiş:

- Amca "Eviniz çok güzel ama bacası eğri" demekle; benim güzel olduğumu ama gözelerimin şaşı olduğunu söyledi. Ben de "Bacası eğridir ama dumanı doğru tüter" diyerek; şaşıyım ama gözlerim iyi görür demek istedim.

Vezir kıza on altınını verip hemen atılmış:

- Peki ya "Sana bir kaz yollasam yolar mısın?" ne demek?

Kız tebessüm edip açıklamış:

- O kaz da sizsiniz, demiş. Bunları öğrenmek için bana onlarca altın verdiniz!...
Bunun benzeini okumustum yinede güzel teşekkür ediyorum ALLAH CC razı olsun
 
Üst