KÜÇÜK HAFIZ FATMA | Define işaretleri ve anlamları

KÜÇÜK HAFIZ FATMA

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan
KÜÇÜK HAFIZ FATMA
İlkokulu bitirip kursa gelmişti. Ailesi kendi isteğiyle
> geldiğini söylemişti. Kayıt yapmak için adını sorduğumda:
> -Fatma , dedi. Hiç de çekinmeyen bir tavırla… Ve ekledi:
> -Eğer hafız yaptırmazsanız kayıt yaptırmak istemiyorum . Böyle tehdit
> edercesine konuşması onu yaşından daha olgun gösteriyordu. Tebessümle:
>
> -Korkmayın küçük hanım siz isteyin hafız da yaparız, hoca da… O küçük
> gözlerinin içi parıldadı birden. Annesi:
>
> -Hoca hanım kusuruna bakma hele sen, ille de hafız olacam der de başka bir
> şey demez. Bizim köyün hocasından duymuş. Peygamberimiz hafız olanlara
> cennette taç giydirilecek demiş herhalde. Siz daha iyi bilirsiniz ya köylü
> kafası, biz de bu kadar duyduk anladık. Bu da çocuk işte .
>
> -Tabi teyze ne demek, keşke herkes sizin gibi duyduklarından etkilense de
> teslim olsa… Siz hiç merak etmeyin kızınız önce ALLAH’a sonra bize
> emanet.

>Kadıncağız elime yapıştı, öpecekken geri çektim, utandım. Tuttum, ben onun
> elini öptüm. Gözleri yaşardı.
>
> -Hoca hanım bu eller, gözler hep günahlı asıl sizinkiler öpülmeye layık .
>
> -Estağfirullah teyze , dedim. O ahirette belli olur.
>
> Bu konuşmadan sonra kaydını yaptığım Fatıma’nın Erzurumlu olduğunu
> öğrendim. Bir an düşündüm. “Küçük nasıl kalacak bu kadar zaman
> buralarda”…
>Zaman ilerledikçe Fatıma’nın edepli tavırları daha da çok etkiledi beni.
> Azimliydi. Geceleri uykusunun arasında ayetleri sayıklarken görüyordum çoğu
> kez… Böyle devam ederken arada bir bana gelip sorular soruyordu. Bir gün:
>
> -Hocam hafız olmak için Kur’an ı bitirmek mi lâzım diye sordu. Ben de:
>
> -Tabiiki hepsini ezberleyeceksin ki hafız adını alacaksın . Bu cevabıma çok
> üzülmüş gibiydi. Birşeyler demek istiyordu sanki… Teşekkür etti ve döndü
> arkasını gitti. Derslerim arasında onlara sürekli Kur’an ezberlemekle işin
> bitmeyeceğini mutlaka içindekileri uygulamanın gerektiğini hatırlatıyordum.
>
> Talebelerden biri:
> -Hocam , dedi. Fatma’nın annesi ona abdestli olmayanın hafızlara
> okunamayacağını söylemiş doğru mu diye sordu.Çok ilginçti doğrusu. MaşALLAH
> dedim. Osmanlı zamanında atalarımız Kur’an’a ve hafıza kıymet
> verdiklerinden öyle yaparmış dedim. Çok hoşlarına gitmişti bu iş. Hepsi
> adeta kendilerini
> ulaşılması zor, kasa içindeki altın gibi görüyorlardı. Görsünler dedim
> içimden, bu yaşta buralara gelmişler. ALLAH’ın kelamını ezberliyorlar,
> onlara fazla görmem bunu.
>
> Bu arada Fatma ara sıra rahatsızlanıyor ve revirde yatıyordu. Zaman
> geçtikçe Fatma’nın morali ve sağlığı daha da çok bozuluyordu. Bir gün
> dersini 2 kez
> aksatınca sordum.
>
> -Ne oldu yoksa anneni mi özledin
>
> -Hayır , dedi.
>
> -Neden moralin bozuk Sık sıkta hasta oluyorsun dedim.
> -Yanlış anlamayın, inan ki annemi özleyipte gitmek istediğim yok. Burayı
>çok seviyorum. ALLAH’ım’dan çok korkuyorum. Buraları terk edersem bana
> ahirette
> hesabını sormaz mı
>
> Bir şey diyemedim. Suçlu bile hissettim kendimi. O küçük kalpte bu ne
> imandı Ya Rabbi! Onu hayranlıkla izliyordum.
>
> Bir gün çok rahatsızlandı. Doktora götürmek zorunda kaldık. Bir çok
> tahlillerden sonra arkadaşım olan doktor hanım:
>
> -Hoca hanım derhal bu talebeyi ailesinin yanına gönder dedi. şaşkınlıkla:
>
> -Neden diye sordum. Bana:
>
> -Belki üzülecek hatta inanmayacaksın ama bu talebe “Kanser”.
>
> Adeta başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü. Sanki her tarafıma Rabbimin
> Rahmet sıfatı tecelli etmiş, şefkat sarmıştı. Hastahaneden ayrılırken
> Fatma’ya hiç bir şey diyemedim. Oysa anlamış gibi bana sorular sorup
> dikkatimi dağıtmaya çalışıyordu. Kulağıma eğilerek “-Hocam” dedi. Azrâil
> insanların canını
>alırken nasıldır
>
> Ağlamamak için zor tuttum kendimi:
> -Güzel bir surettedir, mü’min kullara , dedim. Sevindi, sanki mırıldandı:
>
> -Belki hafız olamam ama Elhamdülillah mü’minim diye. şimdi anlamıştım bana
> önceden sormuş olduğu soruyu. Demekki hastalığını biliyordu. Hafız olmak
> için
> Kur’an ı bitirmek gerektiğini söylediğimde neden üzüldüğünü şimdi
> anlamıştım. Bir kaç gün sonra eşyalarını hazırlamaya başladık. Çünkü
> dayanılmaz acılar içinde olduğunu görüyorduk. Evine gitmesi gerekiyordu.
> Ailesi geldi. Fatma yanıma gelerek:
>
> -Bana kızmadınız değil mi Eğer söyleseydim belki kursa almazdınız .
>
> -Ne demek nasıl kızarım sana dedim. Hem sonra sakın üzülme hafızlığımı
>bitiremedim diye. Bu yola girdin ya. Rabbim seni hafızlar zümresinden
> yazmıştır
> ınşaALLAH , dedim. Öyle sevindi ki sarıldı boynuma;
>
> -Gerçekten ben şimdi hafız sayılır mıyım Anne bak duydun değil mi
>
> Ya Rabbi bu ne aşktı. Rabbimin hikmeti tecelli etse de iyi olsaydı şu Fatma
> ne güzel bir kul olurdu. Böylece Fatma’yı Erzurum’a uğurladık. Çok geçmedi.
> Bir iki
> hafta sonra ailesi ağırlaştığı haberini verdi. Bu bir iki hafta içinde
> ondan iki mektup almıştım. Bana hep hafızlık tacını merak ettiğini,
> rüyalarına bile
> girdiğini yazıyordu. Bir gün sabah namazından sonra telefon çaldı. Fatmanın
> annesiydi karşımdaki ses.
>
> Ağlamaklı bir sesle:
> ”-Hoca hanım Fatma’yı uğurladık. Rica etsem bir hatim okurmusunuz” deyince
> bende dayanamadım ağlamaya başladım. Annesi beni teselli edercesine
> telefonu kapatmadan:
>
> -Size ölmeden önce şunu söylememi istedi , dedi.
> Hıçkırarak:
>
> -Anneciğim hocama söyle Azrâil söylediğinden de güzelmiş .
>
> ”Ey Rabbim senin kelamın için yanıp tutuşan, yoluna yapışıp kelamına
> sımsıkı sarılan kulunu sen son nefesinde yalnız bırakır mısın hiç “
 
Üst