Kut-ül Amare Unutturulan Zaferimiz... | Define işaretleri ve anlamları

Kut-ül Amare Unutturulan Zaferimiz...

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan
KUT-ÜL AMARE UNUTTURULAN ZAFERİMİZ

29 Nisan 1916...Türkiye´nin NATO´ya üye olduğu 1952 yılına kadar, bu tarih Silahlı kuvvetlerde ´KUT bayramı´ olarak kutlanmaktaydı. Çünkü bu tarihte Irak /Kutül Amare´de Halil paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri İngilizleri perişan etmiş ve Çanakkale zaferinin hemen ardından kazanılan bu zaferle düşmana büyük bir darbe daha vurulmuştu. İngiliz ordusunun generali Towshend dahil 13 bin İngiliz askerinin esir alındığı ve onbinlercesinin öldürüldüğü bu bayramın bugün yıl dönümü

KUTUL AMARE NEDİR?

Tarih 29 Nisan 1916’dır. Unutulan bugün tıpkı Çanakkale gibi diline, ırkına, memleketine bakılmaksızın Müslüman Osmanlı Ordusunun Irak’ın Kut bölgesinde İngilizlere karşı kazandığı büyük bir zaferidir.

Kut’ül Amare’de 13 bin 300 İngiliz askeri ile 13 general 481 subay esir alınıyor ve 40 bini aşkın İngiliz askeri öldürülüyordu. İngilizlerin müttefiki olan tüm ülkeler ve tabi İngilizler bu zafer karşısında şaşkınlık gösteriyordu

Büyük kuvvetlerle Çanakkale’ye saldıran İngilizler, aynı tarihlerde de diğer Osmanlı topraklarında adım adım ilerliyorlardı. Çanakkale yenilgisinden sonra ağırlıklı olarak Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Irak Cephelerine kuvvet kaydıran İngilizler bölgenin kalbi Bağdat’ı ele geçirmek istiyorlardı.

General Tawshend komutasındaki birlikleri 24 Temmuz 1915 günü Bağdat’a doğru hücuma geçti. Bu ilerleyiş karşısında Irak Umum Kumandanı Nurettin Bey komutasındaki birlikler 28 Eylül 1915 tarihinde İngilizler karşısında Kut’ül Amare’den çekildi ve İngilizler burayı işgal etti.

22 Ekim günü ise İngiliz birlikleri Bağdat üzerine iki koldan yürümeye başladılar. Bu birlikler Selman Pakt’ta Nurettin Bey komutasındaki birlikler tarafından 22 Kasım günü durduruldu. İngilizler tekrar Kut’ül Amare’ye geri çekilmek zorunda kaldılar. 23 Kasım günü de Osmanlı birlikleri hücuma kalktı. Birçok yerde çok çetin çatışmalar oldu. Zaman zaman Müslüman birlikleri geri çekilse de Müslüman Osmanlı askerinin genel saldırısını İngiliz kuvvetleri durdurmadı.

5 Aralık günü Osmanlı birlikleri, Kut’ül Amare önlerine geldiler. Aralık ayı boyunca Kut’ül Amare’de sıkışan İngiliz birlikleriyle çok çetin çatışmalar oldu ve İngilizler kuşatıldı.

Osmanlı ordusu Kut’ül Amare’de İngilizleri tam manasıyla kuşatmış ve bir çember içine almışlardı. Bunu yarmak için İngiliz birlikleri zaman zaman takviye aldıysa da başarılı olamadı. Mart ayına kadar süren bu kuşatma sırasında İngilizler içinde büyük kayıplar oluyordu. Nehirlerden yapılan cephane ve yiyecek yardımı yeterli olmuyordu. Bu yarma sırasında Sabis bölgesinde Ali İhsan Bey komutasındaki birliklerle de başarılı çarpışmalar oluyordu. Sabis Meydan Muharebesi olarak da tarihe geçen bu çatışmalarda Müslüman Osmanlı Askeri büyük başarılar elde ediyordu.

10 Mart 1916 günü zor durumda bulunan İngiliz birliklerine, Halil Paşa, tarafından teslim olma önerisi verildi. İngilizler buna olumlu cevap vermedi. İngilizler 6 Nisan günü büyük bir saldırıya geçerek yarma harekâtına giriştiler, ancak başarılı olamadılar ve çok büyük kayıplar verdiler.

9 Nisan günü İngiliz Generali Tawshend’e, Kut’ül Amare Kahramanı Halil Paşa’nın "teslim ol" çağrısı gitti. General buna, "Türkler, muharebe sahasında daima iyi asker ve necip insandırlar; fakat ben henüz teslim olmayı düşünmüyorum" cevabını verdi.

22 Nisan günü İngiliz birlikleri General Tawshend komutasında 5 bin kişilik bir birlikle hücuma geçtiler. Bundan da sonuç alamadılar. 3 bin ölü vererek geri çekildiler. Arada Hali Paşa’ya rüşvet teklif ederek kuşatmanın kaldırılmasını istediler.

Hali Paşa da bu tarihî teklife şu anlamlı cevabı verdi: "Baltacı devirleri geride kaldı!"

29 Nisan günü İngilizler, Osmanlı ordusuna teslim oldular. Bu tarihi zafer üzerine Altıncı Ordu Komutanı Mirliva Halil Paşa, ordusuna şu mesajı çekiyordu:

"Bugüne ‘Kut Bayramı’ namını veriyorum."

Bu zafer Avrupa’yı tam manasıyla şok etti. Bütün gazeteler Osmanlının zaferini yazmak zorunda kalırken, İngilizler için de "Çanakkale’den sonra en büyük hezimete uğradı" değerlendirmesini yaptılar.

Bir süre sonra buradaki Osmanlı birlikleri, Almanya’nın etkisiyle, İran cephesine gönderildi ve zayıf kalan bu cepheye İngilizler 1917 yılı başında büyük kuvvetler yığarak bekledikleri güce ulaştı ve 11 Mart 1917’de Bağdat’ı geri aldılar. Daha sonra da Musul’a doğru ilerlediler. Petrol yatakları Musul’u, Müslüman Osmanlının direnişi karşısında alamadılar.

Ancak bu zaferlerin bu direnişlerin seyri Mondros Mütarekesi’yle değişti. Mondros Mütarekesi’nden üç gün sonra Irak ve İran Cephelerinde savunulan Müslüman toprakları işgal edildiler.

Kut’ül Amare ve çevresindeki bölgelerde görev yapan ve adlarını iki büyük zafere attıran Ali İhsan ve Halil Paşalar yıllar sonra soy ismi olarak bu bölgenin isimlerini aldılar. Sabis ve Kut.
Kut’ül Amare’de Osmanlı ordusu bizim bugün bu topraklarda bir Müslüman olarak yaşamamız için 25 bin şehit verdi.

Halil paşa kut zaferi üzerine 29 Nisan 1916 tarihli günlük ordu emrinde şu tarihi notları düşüyordu:

“ORDUMA

Aslanlar!
- Bugün Türker’e şeref ü şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın müşemmes semasında şühedamızın ruhları şadü handan pervaz ederken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum.

- Bize iki yüz seneden beri tarihimizde okunmayan bir vakayı kaydettiren Cenab-ı Allah’a hamdü şükür eylerim. Allah’ın azametine bakınız ki, bin beşyüz senelik İngiliz Devleti’nin tarihine bu vakayı ilk defa yazdıran Türk süngüsü oldu. İki senedir devam eden Cihan harbi böyle parlak bir vaka daha göstermemiştir.


- İşte Türk sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci vakayı Çanakkale’de, ikinci vakayı burada görüyoruz.

- Bugüne KUT BAYRAM I namını veriyorum. Ordumun her ferdi, her sene bu günü tesit ederken şehitlerimize Yasinler, Tebarekeler, Fatihalar okusunlar. Şühedamız, hayatı ulviyatta, semevatta kızıl kanlarla uçuşurken, gazilerimiz de gelecekteki zaferlerimize gözcü olsunlar.”

Mirliva Halil
Altıncı Ordu Komutanı
29 / Nisan / 1916- Bağdat

Onları rahmet ve minnetle anıyoruz...
 

esrarengiz2828

Kullanıcı
Katılım
12 Mart 2016
Mesajlar
3,241
Beğeni
6,237
Puanları
113
Konum
nicopolis
Çanakkale savaşı sırasında gerçekten Allah'ın yardımı ile esrarengiz olaylar yaşanmıştır. Daha sonraları anlaşılan bu olayları bir ingiliz komutanın dilinden dahi duyuldu. Aşağıda çanakkale savaşında gerçekleşen olağan üstü olayları okuyacaksınız.

GAZİ MEHMET AŞKIN’IN ANLATTIKLARI:

“İngiliz donanması Saroz’dan top atışları ile bize son derece ağır kayıplar verdiriyordu.Böyle bir atıştan sonra, aynı, birlikte silah arkadaşım Recep Eniştemin iki ayağı kopmuş çalıların üzerinde gördüm, henüz sağ idi.Yanına kadar gidebildim.Onu o vaziyette görünce ağlamaya başladım. Henüz ruhunu teslim etmeyen Recep Eniştem:

“Kardeşim niçin böyle ah edip aglarsin, benim cigerimi daglarsin! Allah’ in verdigine merhaba! Takbir- i Rabbani böyle imiş! Onun kazasi geri çevrilmez ve hükmüne mani yoktur. Elimizden ne gelir.Arzuladigim savaş yolunda oldu.O saadet bana yeter! Sen sag kalirsan, anamin elini benim içinde öp! Emzirdigi sütleri helal etsin!” dedikten sonra:

“Başimi kibleye dogru çevir!” diye bildi… Ruhu çoktan uçmuştu…

“Halil, bölükte süngü hücumuna kalkmıştı, ağır bir yara alarak yanıma yıkıldı.Bir mütted sessiz kaldı ve sonra: “Ahiretlik ölümüm yaklaştı, öldükten sonra cesedimi geriye götürtme, buraya ellerinle göm! Üzerimde harbediniz! Ta ki Gazilerin ayak seslerini Allah! Allah! Nidalarını rahatlıkla duyayım!” dedi ve gülerek ruhunu teslim etmişti

“Karayürek deresi’ne doğru iniyorduk: Bir akşam beni keşif kolu çıkardılar bu derenin yatağında geziniyordum.Çok susamış idim. Dere şırıldıyordu, mataramı doldurdum. Birkaç yudum içtiğimde, içtiğim suyun tadı çok başka idi avucuma mataradan su aldığımda, matarama doğdurduğum suyun kan olduğunu anladım.”

KINALI HASAN :

Yüzbaşi Sirri Bey, ikindi vakti yeni gelen erati teftiş ederken, içlerinde bir tanesinin saçinin bir tarafi kinalanmiş oldugunu görür ve takilir: “Hiç erkek kinalanir mi? Mehmetçik: Buraya gelmeden evvel, anam kinalamişti komutanim” der ve sebebini bilmedigini ilave eder.Komutanin istegi üzerine anasina haber salar, “Niye benim saçimi kinaladin?” Gelen cevabi mektupta şunlar yazar:

“Ey gözümün nuru Hasan’ım,

Köyümüzde rahat rahat oturalım mı? Vatan sevgisi içimizde alev alev yanıyor.Sen ecdadından, babandan aşağı kalamazsın… Ben, senin anan isem.Beni ve seni Allah yarattı, vatan büyüttü.Allah, bu vatan için seni besledi. Bu vatanın ekmeği iliklerinde duruyor…

Sen bu ailenin seçilmiş kurbanisin…

Hasan’ım, söyle zabit efendiye… Bizim köyde kurbanlık ayrılan koyunlar kınalanır… Ben de seni evlatlarımın arasından vatana kurban adadım.Onun için saçını kınalamıştım…

El-hükmü billah. Allah, seni İsmail Peygamber’in yolundan ayırmasın.

Seni melekler şimdiden rahmetle anacaktir. Gözlerinden öperim…

Anan – Hatice”

Çanakkale Savaşı Sırasında Yaşanmış Bir Olay

Kocadere köyünde büyük bir “ Sargı Yeri ” kuruluyor. Kimi Urfalı , kimi Bosnalı , Kimi Adıyamanlı , Kimi Gürünlü, Kimi Halepli çok sayıda yaralı getiriliyor…
Bunlardan biri Çanakkale Lapsekinin Beybaş Köyündendir ve yarası oldukça ağırdır. Zor nefes alıp vermektedir. Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır. Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından.
” Ölme ihtimalim çok fazla… Ben bir pusula yazdım… Arkadaşıma ulaştırın…”
Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur:
” Ben…Ben köylüm Lapseki’ li İbrahim Onbaşından 1 Mecit borç aldıydım…Kendisini göremedim. Belki ölürüm. Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin ”
” Sen merak etme evladım ” der Komutanı, kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar. Ve az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözüde ” söyleyin hakkını helal etsin ” olur…
Aradan fazla zaman geçmez. Oraya sürekli yaralılar getiriliyor. Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor. Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor. İşte yine bir künye ve yine bir pusula. Komutan göz yaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır. Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır. Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine nede göz yaşlarına engel olamaz :
“Ben Beybaş Köyünden arkadaşım Halil’e 1 mecit borç verdiydim. Kendisi beni göremedi. Biraz sonra taarruza kalkacağız. Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim

İNSANLIK DERSİ :

Çanakkale Savaşlar’ında savaşıp, bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali Bridges, yurduna döndükten sonra anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor:
“Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için daima iftihar edebilirsiniz.Hiç unutmam.Savaş sahasında döğüş bitmişti.Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zaliyat vermişlerdi.Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağım.Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeride kendi göleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu.Tercüman vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık:
- Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun? Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi:
“Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı.Birşeyler söyledi, anlamadım ama herhalde annesi olacaktı.Benim ise kimsem yok.İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün”. Bu asil ve alicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım.Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtı.O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşlarımı dondurduğunu hissettim.Çünkü, Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutan ot tıkamıştı.Az sonra ikisi de öldüler…”

Fransız Generali BRIDGES
Çanakkale Savaşları komutanı.

,


Yazının Devamı: buda benden olsun ustam esrarengiz olaylar
 

esrarengiz2828

Kullanıcı
Katılım
12 Mart 2016
Mesajlar
3,241
Beğeni
6,237
Puanları
113
Konum
nicopolis
:(Aynen... klavyeyi kollarımla sildirdi bana hain...
ustalarım ne güzel bi dedelerin torunlarıyızki şu an yinede rahat rahat yaşıyoruz aslında ağlamamızın böyle güzel bi soydan geldiği belli değilmidir(Allah1 c.c) onları nur içinde yatırsın varsa içimizde hainler onlarda (Allah1 c.c) dan bulsun şidiki düşman bile o günkü düşman kadar olamaz bence
 

MAVRAN

Super Moderatör
Katılım
31 Aralık 2014
Mesajlar
3,121
Beğeni
8,761
Puanları
113
Yaş
56
Konum
Trabzon_Kocaeli
Esrarengiz kardeşim Manisada misafirlikdeyim çok iyi biliyorum okursam hüngür hüngür aglayacağım. Her Çanakkale filmini izledim, yazılanları okuduğumda aynı oluyorum. Ancak eve varınca hem senin için hemde ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ İÇİN söz okuyacağım, ağlasamda okuyacağım.
 
Üst