MÜMİNİN NURU NAMAZ
"Namaz müminin nurudur. (Onun yüzünü dünyada da ahirette de aydınlatır, nurlandırır)."
Namazlar pek büyük bir ibadettir. Namazları eda edebilmek Allah'ın büyük bir lutfudur. Yalnız farz namazları değil, sünnet ve nafile olan namazlara da riayet etmelidir. Hele geceleyin kalkıp birkaç rekaat namaz kılmak çok rahatlık verir. Kulluğun bir nişanesi olan bu namaza teheccüd namazı denir.
Bununla ilgili bir hadis-i şerif vardır: "Geceleyin kalkıp namaz kılmaya gayret ediniz. Çünkü bu, sizden önceki salih kulların bir adetiydi." Bununla ilgili şu kıta güzeldir:
"Dila ber hiz taat kün taat bih ziher karset
Saadet ankesi dard ki, vakt-i subh bidaresi
Hurusan Derseher güneyt: Kum, ya eyyühe'l-gafil!
Tu ezmesti ne midani kesi danet ki hüş yarest."
Anlamı: "Yahu, kalk biraz da ibadet ve taatle meşgul ol! İbadet ve taat her işten daha iyidir.
Saadete o kimse erer ki, sabahleyin uyanıktır, sabah namazını kılar, tesbih ve tehlil ile kalbini nurlandırır.
Horozlar seher vaktinde derler ki: Ey gafil insan! Uyan, kalk! İbadet ve taatle meşgul ol.
Sen ise sarhoş ve akılsız olduğundan bu nidayı duyup anlamıyorsun. Fakat bunu aklı başında olan kimse pek güzel anlar."
Velhasıl namaz gibi, oruç gibi ibadetleri büyük birer nimet bilmelidir. Bunlar ifaya zevkle, neşeyle çalışmalıdır. Cenab-ı Hakk'a itaat, muhabbet ve hürmet bu ibadetlerle yerine getirilmiş olur. Böyle bir delile dayanmayan muhabbet ve taat iddiası kabul olamaz.
Bir insan düşünün ki sizi sevdiğini söylüyor, size karşı hürmet duyduğunu iddia ediyor. Fakat sizin hiçbir sözünüzü tutmuyor, hiçbir istediğinize riayet etmiyor. Onun muhabbet ve hürmetine itimat edebilirmisiniz.? O halde Allah Teala'nın ve O'nun muhterem peygamberinin tavsiyelerine, emir ve yasaklarına riayet etmeyen bir şahsın Hak Teala'ya, O'nun Resul-i Ekrem'in muhabbet ve taat iddiasında bulunmasına nasıl kıymet verilebilir.?
Buna göre gerçek muhabbet ve taat, emir ve yasaklara seve seve riayet etmekle mümkündür.
"Namaz müminin nurudur. (Onun yüzünü dünyada da ahirette de aydınlatır, nurlandırır)."
Namazlar pek büyük bir ibadettir. Namazları eda edebilmek Allah'ın büyük bir lutfudur. Yalnız farz namazları değil, sünnet ve nafile olan namazlara da riayet etmelidir. Hele geceleyin kalkıp birkaç rekaat namaz kılmak çok rahatlık verir. Kulluğun bir nişanesi olan bu namaza teheccüd namazı denir.
Bununla ilgili bir hadis-i şerif vardır: "Geceleyin kalkıp namaz kılmaya gayret ediniz. Çünkü bu, sizden önceki salih kulların bir adetiydi." Bununla ilgili şu kıta güzeldir:
"Dila ber hiz taat kün taat bih ziher karset
Saadet ankesi dard ki, vakt-i subh bidaresi
Hurusan Derseher güneyt: Kum, ya eyyühe'l-gafil!
Tu ezmesti ne midani kesi danet ki hüş yarest."
Anlamı: "Yahu, kalk biraz da ibadet ve taatle meşgul ol! İbadet ve taat her işten daha iyidir.
Saadete o kimse erer ki, sabahleyin uyanıktır, sabah namazını kılar, tesbih ve tehlil ile kalbini nurlandırır.
Horozlar seher vaktinde derler ki: Ey gafil insan! Uyan, kalk! İbadet ve taatle meşgul ol.
Sen ise sarhoş ve akılsız olduğundan bu nidayı duyup anlamıyorsun. Fakat bunu aklı başında olan kimse pek güzel anlar."
Velhasıl namaz gibi, oruç gibi ibadetleri büyük birer nimet bilmelidir. Bunlar ifaya zevkle, neşeyle çalışmalıdır. Cenab-ı Hakk'a itaat, muhabbet ve hürmet bu ibadetlerle yerine getirilmiş olur. Böyle bir delile dayanmayan muhabbet ve taat iddiası kabul olamaz.
Bir insan düşünün ki sizi sevdiğini söylüyor, size karşı hürmet duyduğunu iddia ediyor. Fakat sizin hiçbir sözünüzü tutmuyor, hiçbir istediğinize riayet etmiyor. Onun muhabbet ve hürmetine itimat edebilirmisiniz.? O halde Allah Teala'nın ve O'nun muhterem peygamberinin tavsiyelerine, emir ve yasaklarına riayet etmeyen bir şahsın Hak Teala'ya, O'nun Resul-i Ekrem'in muhabbet ve taat iddiasında bulunmasına nasıl kıymet verilebilir.?
Buna göre gerçek muhabbet ve taat, emir ve yasaklara seve seve riayet etmekle mümkündür.