.................................. MÜMİNLERİN VASIFLARI...................................
"Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüzün hakkını bilmeyen bizden değildir. Bizleri aldatan da bizden değildir. Kul kendi nefsi için secdiğini müminler için de sevip istemedikçe gerçek mümin olamaz."
Hakiki bir müslüman merhametli, herkesin hakkına riayet eden, bütün dindaşları hakkında hayırlı biri olmalıdır. Bu hadis-i şerif bizlere bu konuda çok güzel bir toplumsal ders veriyor ve bizim takip edeceğimiz yolu mükemmel bir şekilde gösteriyor.
Biz müslümanlar birbirimize karşı daima şefkatli ve merhametli olup birbirimizin haklarına riayet edeceğiz ve hiçbir zaman birbirimizi aldatmak zilletine düşmeyeceğiz. Belki hepimiz kendimizi bir vücut gibi sayarak birbirimize hayırlı olup, elden gelen yardımları birbirimizden esirgemeyeceğiz. İşte biz müslümanların vazifesi bu yolda hareket etmektir. Bunun tersine hareket edenler bu kutsal vazifelerine riayet etmemiş olurlar. Mesela, birtakım müslümanlar birbirine cephe alıp düşmanlıkta, hakarette bulunurlarsa, birbirinin zararına çalışırlarsa aralarındaki yetimleri, fakirleri ve diğer yardıma muhtaçları düşünmez, yalnız kendi zevk ve sefalarına dalarlarsa elbette bu önemli vazifelerini ihlal etmiş olurlar.
"Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüzün hakkını bilmeyen bizden değildir. Bizleri aldatan da bizden değildir. Kul kendi nefsi için secdiğini müminler için de sevip istemedikçe gerçek mümin olamaz."
Hakiki bir müslüman merhametli, herkesin hakkına riayet eden, bütün dindaşları hakkında hayırlı biri olmalıdır. Bu hadis-i şerif bizlere bu konuda çok güzel bir toplumsal ders veriyor ve bizim takip edeceğimiz yolu mükemmel bir şekilde gösteriyor.
Biz müslümanlar birbirimize karşı daima şefkatli ve merhametli olup birbirimizin haklarına riayet edeceğiz ve hiçbir zaman birbirimizi aldatmak zilletine düşmeyeceğiz. Belki hepimiz kendimizi bir vücut gibi sayarak birbirimize hayırlı olup, elden gelen yardımları birbirimizden esirgemeyeceğiz. İşte biz müslümanların vazifesi bu yolda hareket etmektir. Bunun tersine hareket edenler bu kutsal vazifelerine riayet etmemiş olurlar. Mesela, birtakım müslümanlar birbirine cephe alıp düşmanlıkta, hakarette bulunurlarsa, birbirinin zararına çalışırlarsa aralarındaki yetimleri, fakirleri ve diğer yardıma muhtaçları düşünmez, yalnız kendi zevk ve sefalarına dalarlarsa elbette bu önemli vazifelerini ihlal etmiş olurlar.
Bütün kainat, lisan-ı hal ile bizlere şöyle hitap etmektedir: "Ey dinini ve milletini sevenler! Ey mukaddesatına bağlı olanlar! Artık uyanınız, dostlarınızı ve düşmanlarınızı tanıyınız, birbirinizin hukukuna riayet ediniz. Hala mı anne baba, eş ve çocuklarınızın nafakalarına ait kazancınızı sefahat yollarında, gayri meşru gayeler uğrunda sarf edip duracaksınız? Eğer fazla servetiniz varsa dinen vazifeniz olan zekatı veriniz, yardıma muhtaç din kardeşlerinizin imdadına koşunuz, zayıfları koruyunuz, zayıfları koruyan hayır müesseselerine yardım ediniz, birbirinizin hayrına çalışınız. Ta ki güzel bir İslam ahlakına sahip olduğunuzu sahip olduğunuzu ispat etmiş olasınız.
c.c. razı olsun sevgili üstadım elinize yüreğinize sağlık güzel manevi bilgiler için çok teşekkür ederim.
