Pompei Helakı ve Taşlaşmış Insanlar | Define işaretleri ve anlamları

Pompei Helakı ve Taşlaşmış Insanlar

star21

Kullanıcı
Katılım
11 Ağustos 2012
Mesajlar
2,733
Beğeni
430
Puanları
83

Bunu görüpde iman etmeyen zaten artık kafirdır..allahı çokca zikrediniz..ve çokca halimize şükrediniz..çokca tövbeistiğfar getiriniz..allah cc tövbeleri kabuledendir..
Buyrun konumuzu okuyalım..bence pompei tam bir ibret tablosu.
M.Ö. 79 yılında Vezüv yanardağından
yükselen dumanlar birkaç saat içinde
Pompei kentini büyük bir mezarlığa
dönüştürdü. İki yüz bini aşkın insan yok
oldu. İnsanlar lavların içinde kavrulup iki
bin yıl boyunca taşlaşmış bir halde kaldılar. Pompe’indeki refah düzeyinin yeniden
yakalanması için 1900 sene daha beklemek
gerekecekti. Roma İmparatorluğu’nun
ihtişamını yansıtan Pompei şehrinin trajik
sonunu bugün yeryüzünde bilmeyen hemen
hemen yok gibi. Vezüv Yanardağı’nın eteklerinde kurulu olan Pompei ve
Herculaneum, Roma’nın ‘‘zevk şehirleri’’ydi.
Zengin ve asil Romalılar, genelevleriyle
ünlü bu iki kentte hayatın tadını çıkarırdı. Pompei ve Herculaneum kentleri, milattan
sonra 79 yılının 24-28 Ağustos tarihlerinde
birdenbire faaliyete geçen Vezüv
Yanardağı’nın külleri altında kalarak yok
oldular. 19′uncu yüzyılın ortalarında
başlayan ve günümüzde de halen devam eden arkeolojik kazılar sonucu, Pompei’nin
görkemli geçmişi parça parça gün ışığına
çıkarıldı ve çıkarılmaya devam ediyor.
Pompei, her türlü zevk ve sefahatın
sunulduğu genelevleriyle ünlüydü.
Genelevlerin duvarları, müşterilerin iştahını kabartacak erotik ve pornografik fresklerle
süslüydü. Romalı ünlü fahişeler, duvarlara
kendi özel yeteneklerini ve müşteriye
sundukları ‘‘spesiyalite’’ lerini fresklerle
yansıtıyorlardı. Pompei, Roma’da ahlaki dejenerasyonun
sembolüydü. Pompei halkı cinsel
sapkınlıklara yönelmiş, ahlaka aykırı bir
yaşam tarzını tercih etmişti. Pompei’nin
helakı, Vezüv Yanardağı’nın patlamasıyla
gerçekleşmişti. Vezüv Yanardağı, İtalya’nın, özellikle de Napoli kentinin sembolüdür.
Yaklaşık, 2000 yıldan beri suskun olan
Vezüv “İbret Dağı” şeklinde adlandırılır.
Ünlü Sodom ve Gomorra kentlerinin başına
gelen felaketle, Pompei faciası birbirine çok
benzemektedir. Vezüv’ün batı yamacında Napoli, doğu yamacında ise Pompei kenti yer
alır. Yaklaşık 2000 yıl önce yaşanan bir
lav ve kül felaketi, bu kentin insanlarını ani
bir biçimde yakalamıştı. Felaket öylesine
ani olmuştu ki, herşey 2000 yıl öncesinde
olduğu gibi kaldı. Sanki zaman dondurulmuştu. Pompei’nin böyle bir felaketle yeryüzünden
silinmesinde elbette çıkarılabilecek dersler
vardı. Tarihi kayıtlar, şehrin yok olmadan
önce tam bir sefahat ve sapkınlık merkezi
olduğunu gösterir. Şehrin en belirgin özelliği,
fuhuşun çok yaygın olmasıydı. Ancak Vezüv’ün lavları bir anda tüm kenti
haritadan sildi. Olayın en ilginç yanı ise,
kentin günlük yaşantısı içinde, Vezüv’ün
korkunç patlamasına rağmen, kimsenin
kaçamamış ve adeta olduğu yerde
donakalıp felaketin farkına bile varamamış olmasıydı. Yemek yiyen bir aile, o andaki
gibi aynen taşlaşmıştı. Sapıklıkları
esnasında taşlaşmış pek çok çift bulunmuştu.
Daha da önemlisi, bu çiftler arasında, aynı
cinsten olanlar, küçük erkek ve kız çocuklar
da vardı. Pompei kalıntılarından çıkarılan taşlaşmış insan cesetlerinin, bazılarının
yüzleri hiç bozulmadan kalmıştı. Genel yüz
ifadesi şaşkınlıktı. Bu resimlerde görülen bazı taşlaşmış insan
görüntüleri şu şekilde elde edilmiştir ;
Herculaneum’da insanlar sert lav
kalıntılarının altında kaldıkları için
bozulmadan çıkarılabilmiş ama Pompeii’de
tam aksine yumuşak küller arasında kaldıklarından çıkarma esnasında toz gibi
dağıldıkları için dayanabildikleri son
seviyeye kadar temizlenmiş, sonrasında ise
iç kısımlarına sıvı alçı dökülerek sertleşmesi
beklenmiş ve ancak bu şekilde
çıkarılabilmiştir Napoli Körfezi kıyılarındaki sönmüş Vezüv
yanardağının civarında yer alan beş
şehirden birisiydi ve Roma
İmparatorluğunun sefahat merkeziydi.
Romalı aristokratlar, her türlü ahlaki kaygı
ve kayıttan sıyrılmış olarak burada işret eder, oluk gibi para akıtırlardı. Onları
eğlendiren fahişeler ve rahipler ise,
keselerini doldurmaya bakarlardı. Ama ne
kadar devam edecekti bu çılgınlık?.. Günümüzden yaklaşık 1918 sene önce,
imparator Caligula döneminde 23-24 Ağustos
79 günü Vezüv gürlemeye başladı ve
Pompei’nin üzerine ölüm yağdırdı. Komşu
dört şehir de bu felaketten nasiplerini alarak
lavlar altında kalarak haritadan silinmişlerdi.
Bugün, kalıntılarından anladığımız
kadarıyla felaket günü şehirde normal
hayat devam ediyordu. Akşam yaşanacak
rezillikler için hazırlıklar sürdüren insanlar
o gün havanın oldukça boğucu olduğunun farkındaydılar. Üstelik çok hafif olan bir
yer sarsıntısını da hissetmişlerdi ama
önemsememişlerdi. Saat 13.00 sularında
hafif bir kül yağmuru başlar. İnsanlar, el
darbeleriyle silkelenebilecek olan bu külü
önemsemezler. Muhtemelen yaşlı Vezüv daha önceleri de böyle ufak tefek faaliyette
bulunmuş olmalı ki halk; “birazdan geçer”
düşüncesiyle aldırış etmemiştir Ancak kül yağmurunu önce lapilli (küçük
taşlar), sonra bir kaç kiloluk sünger
taşlarının gelmesi takip edince tehlikenin
büyüklüğü ortaya çıkar. Halk, birden paniğe
kapılır, yükte hafif pahada ağır eşyalarını
sırtlayarak limana doğru delicesine kaçışmaya başlarlar. Ne var ki iş işten
geçmiştir artık Evlerine sığınanlar, yoğun kükürt
dumanından boğulmamak için kendilerini
dışarı atmakta, bu defa da üzerlerine yağan
taşlarla helak olmaktaydılar. Korkunç
felaketten kimse kurtulamamıştır. 48 saat
içerisinde 18 km. lik bir alan içerisindeki Pompei ve diğer şehirler lavlar altında
kalmıştı. Bunlardan yalnız Pompei’de 16 bin
kişi, nüfusun tahminen %80′i yok olmuştu.
Vezüv öylesine kuvvetli püskürmüştü ki, kül
bulutları, felaketi haber verircesine
Anadolu, Suriye hatta Mısır’a kadar uçuşmuştu. 1748 yılında ciddi bir şekilde kazılar
başlatıldı. Dünyanın pek çok yerinden bilim
adamları akın ederek şehir bugünkü
görüntüsüne kavuşturuldu. Lavlar Pompei ve
komşu şehirleri öylesine konserve etmişti ki;
bugün o insanların günlük yaşayışlarını, yeni kurulmuş bir film seti gibi
görebilmekteyiz. Ocaktan indirilmemiş bir domuz yavrusu,
fırından çıkarılamamış ekmekler,
sırtlarındaki mücevher çuvallarıyla sokak
kapısını açmaya çalışırken yığılıveren
kadınlar ve erkekler, şehir kapısı önünde
üstüste yığılmış cesetler, bir zengin evinde cenaze şölenine katılan ve yerlerinden
kalkmaya bile fırsat bulamayanlar, evler,
İsis tapınağı, tiyatro… Hepsi de yaşadıkları son anları
dondurulmuş bir şekilde duruyor. Yazıcı
dükkanında balmumu tabletler, kitaplıktaki
papirüs tomarları, hamamlarda kaşağılar,
meyhane tezgahlarında kadehler ve son
müşterilerin bıraktıkları paralar, ev ve dükkan kapılarında sahiplerinin isimleri,
umumi tuvaletlerdeki pislik bulaşıkları bile
aynen duruyor. Pompei’de sıra sıra sütunları, havuzları,
heykelleri ve kütüphanesiyle, muazzam bir
köşk, kelimenin gerçek anlamında bir saray
keşfedilir. Kütüphanedeki yanmış ya da hiç
zarar görmemiş kâğıt tomarları sonradan
açılmış ve kısmen okunmuştur: burası, Piso köşküdür. Ama, ne yazık ki, yerin altından
çıkan karbon dioksit, kazılardan vazgeçmeyi
zorunlu kılar. Yeni bir kasabanın yoksul
evlerinin altında duran bu yeraltı sarayı,
hâlâ gün ışığına kavuşmayı bekliyor. Pompei'nin yokoluşunun Kuran'da anlatılan
helak olaylarına benzediğini gösteriyor.
Çünkü Kuran'da, helak olayları anlatılırken
"birden yok olma" üzerinde durulur. Örneğin
Yasin Suresi'nde anlatılan "şehir halkı", tek
bir anda topluca ölmüşlerdir. Surenin 29. ayetinde bu durum şöyle anlatılır: (Onlara) Yalnızca bir tek çığlık (yetti);
anında sönüverdiler. (Yasin Suresi, 29)
 

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,476
Beğeni
16,846
Puanları
113
Konum
İstanbul
Cevap: Pompei Helakı ve Taşlaşmış Insanlar

s.a

evet ustam,onların o hallerini ilk gördüğümde,ilk olarak Allahuekber demiştim.Rabbim ümmedi muhammedi (s.a.v) helaklardan korusun,bizlere iman nasip etsin inş.
 

star21

Kullanıcı
Katılım
11 Ağustos 2012
Mesajlar
2,733
Beğeni
430
Puanları
83
Cevap: Pompei Helakı ve Taşlaşmış Insanlar

amin değerli güzel dostum amin inşallah
 
Üst