Sabah ve Akşam Yapılan Dualar | Define işaretleri ve anlamları

Sabah ve Akşam Yapılan Dualar

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,478
Beğeni
16,850
Puanları
113
Konum
İstanbul



Yüz kere:
سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ

1) “Allah’a hamdederek O’nu tüm noksanlıklardan tenzih ederim.”
Müslim 4/2071
Yüz kere:
أَسْتَغْفِرُ اللهَ وَأَتُوبُ إِلَيْهِ

2) “Allah’tan mağfiret diler ve O’na tevbe ederim.”
Buharî, Müslim
On kere:
اَللَّهُمَّ صَلِّ وَسلِّمْ عَلَى نَبِيِّنَا مُحَمَّدٍ

3) “Allah’ım! Nebimiz Muhammed’e salât ve selâm eyle.”
Taberâni, Albâni Sahihu’t-Terğib ve’t-Terhib 1/273
Akşamlayınca üç kere:
أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللهِ التَّامَّاتِ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ

4) “Yarattıklarının şerrinden, Allah’ın eksiksiz kelimelerine sığınırım.”
Ahmed, Nesei Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle, Albâni Sahihi Tirmizi, Albâni Sahihi İbni Mace
Sabahlayınca:
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ عِلْماً نَافِعاً وَ رِزْقاً طَيِّباً وَ عَمَلاً مُتَقَبَّلاً

5) “Allah’ım! Senden, faydalı bir ilim, temiz bir rızık ve Kabul olunan bir amel isterim.”
İbni Mace, Zâdü’l-Meâd
اَلْحَمْدُ للهِ وَحْدَهُ، وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى مَنْ لاَنَبِيَّ بَعْدَهُ

6) “Hamd, yalnızca Allah’adır. Salât ve selâm, kendisinden sonra Nebi gelmeyecek olan Muhammed’in üzerine olsun.”
Albâni Sahihi Ebu Davud 2/698
Sabahlayınca üç kere:
سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ، عَدَدَ خَلْقِهِ، وَرِضَا نَفْسِهِ، وَزِنَةَ عَرْشِهِ وَمِدَادَ كَلِمَاتِهِ

7) “Yarattıklarının sayısınca, kendisinin râzı olacağı kadar, arşının ağırlığı ve kelimelerinin çokluğunca hamdederek Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim.”
Müslim
اَللَّهُمَّ بِكَ أَصْبَحْنَا، وَبِكَ أَمْسَيْنَا، وَبِكَ نَحْيَا، وَبِكَ نَمُوتُ وَ إِلَيْكَ النُّشُورُ

8) “Allah’ım! Senin yardımınla sabahlar ve yine senin yardımınla akşamlarız. Senin yardımınla yaşar ve senin yardımınla ölürüz. Dönüş, yalnızca sanadır.”
Albâni Sahihi Tirmizi
Üç kere:[FONT=&quot][/FONT]
بِسْمِ اللهِ الَّذِي لاَيَضُرُّ مَعَ اسْمِهِ شَيْءٌ فيِ الأَرْضِ وَلاَ فيِ السَّمَاءِ، وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ

9) “İsmiyle yerde ve gökte hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın adıyla. O, hakkıyla işiten ve her şeyi bilendir.”
Ebu Davud, Tirmizi, Albâni Sahihi İbni Mace
يَاحَيُّ يَا قَيوُّمُ! بِرَحْمَتِكَ أَسْتَغِيثُ، أَصْلِحْ ليِ شَأْنِي كُلَّهُ، وَلاَ تَكِلْنيِ ِلىَ نَفْسِي طَرْفَةَ عَيْنٍ

10) “Ya Hayy, Ya Kayyum! Senin rahmetinle yardım dilerim. Bütün işlerimi düzelt ve beni göz açıp kapayınca kadar bile olsa nefsime bırakma.”
Hakim, Albâni Sahihu’t-Terğib ve’t-Terhib
On kere:
لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَشَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

11) “Allah’tan başka hak olarak ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur. O, birdir ve hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd da O’nadır. O, her şeye gücü yetendir.”
Ebu Davud, İbni Mace, Nesei Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle, Albâni Sahihu’t-Terğib ve’t-Terhib
Sabahlayınca yüz kere:
لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَشَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

12) “Allah’tan başka hak olarak ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur. O, birdir ve hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd da O’nadır. O, her şeye gücü yetendir.”
Buhari, Müslim
أَصْبَحْنَا وَأَصْبَحَ الْمُلْكُ ِللهِ وَالْحَمْدُ ِللهِ، لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ، رَبِّ أَسْأَلُكَ خَيْرَ مَا فيِ هَذَا الْيَوْمِ وَخَيْرَ مَا بَعْدَهُ وَ أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا فِي هَذَا الْيَوْمِ وَشَرِّ مَا بَعْدَهُ، رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكَسَلِ، وَسُوءِ الْكِبَرِ، رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابٍ فِي النَّارِ وَعَذابٍ فِي الْقَبْرِ

13) “Mülk, Allah’a âit olduğu halde sabahladık. Hamd Allah’adır. Allah’tan başka hak olarak ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur .O, tektir ve ortağı yoktur. Mülk O’nundur. Hamd, O’nadır. O, her şeye gücü yetendir. Rabbim! Senden bu günde olan ve bu günden sonraki hayrı ister bu günün şerrinden ve bu günden sonraki şerden de sana sığınırım. Rabbim! Tembellikten ve ihtiyarlığın kötülüğünden sana sığınırım. Rabbim! Cehennem ve kabir azabından sana sığınırım.”
Müslim
اَللَّهُمَّ أَنْتَ رَبِّي لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ خَلَقْتَنيِ وَ أَنَا عَبْدُكَ، وَ أَنَا عَلَى عَهْدِكَ وَ وَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ، أَبُوءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلَىَّ، وَأَبُوءُ بِذَنْبيِ فَاغْفِرْ ليِ فَإِنَّهُ لاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ أَنْتَ

14) “Allah’ım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka hak olarak ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur. Beni sen yarattın ve ben senin kulunum. Gücüm yettiğince sana verdiğim söz üzereyim. Yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım. Üzerimdeki nimetini ve günahlarımı kabul ediyorum. Beni bağışla. Şüphesiz günahları ancak sen bağışlarsın.”
Buhari
اَللَّهُمَّ عَافِنِي فيِ بَدَنِي، اَللَّهُمَّ عَافِنيِ فيِ سَمْعيِ، اَللَّهُمَّ عَافِنيِ فيِ بَصَرِي، لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ. اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكُفْرِ وَالْفَقْرِ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ، لاَ إِلَهَ إِلاَ أَنْتَ

15) “Allah’ım! Bedenime âfiyet ver. Allah’ım! Kulağıma âfiyet ver. Allah’ım! Gözüme âfiyet ver. Senden başka hak olarak ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur. Allah’ım! Küfürden ve fakirlikten sana sığınırım. Kabir azabından sana sığınırım. Senden başka hak olarak ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur.”
Ebu Davud, Ahmed, Nesei Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle, Buhari Edebu’l-Müfred
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلـُكَ الْعَفْوَ وَالْعَافِيَةَ فيِ الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ، اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلـُكَ الْعَفْوَ وَالْعَافِيَةَ فيِ دِينيِ وَدُنْيَايَ وَأَهْليِ، وَمَاليِ، اَللَّهُمَّ اسْتُرْ عَوْرَاتِي، وَآمِنْ رَوْعَاتِي، اَللَّهُمَّ احْفَظْنيِ مِن بَيْنِ يَدَيَّ، وَمِنْ خَلْفِي، وَعَنْ يَمِينيِ، وَعَنْ شِـمَاليِ، وَمِـنْ فَوْقِي، وَأَعُوذُ بِعَظَمَتِكَ أَنْ أُغْتَالَ مِنْ تَحْتيِ

16) “Allah’ım! Dünya ve âhirette senden af ve âfiyet dilerim. Allah’ım! Dinim, dünyam, âilem ve malım hakkında senden af ve âfiyet dilerim. Allah’ım! Ayıplarımı gizle ve beni korkularımdan emin kıl. Allah’ım! Beni önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden (gelecek belâlara karşı) koru. Altımdan yere batırılarak helak edilmekten senin azametine sığınırım”
Ebu Davud, Albâni Sahihi İbni Mace
اَللَّهُمَّ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَـادَةِ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ، رَبَّ كُلِّ شَيْءٍ وَمَلِيكَهُ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ نَفْسِي، وَمِنْ شَرِّ الشَّيْطَانِ وَشِرْكِهِ، وَأَنْ أَقْتَرِفَ عَلَى نَفْسِي سُوءاً، أَوْ أَجُرَّهُ إِلىَ مُسْلِمٍ

17) “Gizli ve âşikarı bilen, göklerin ve yerin yaratıcısı Allah’ım! Her şeyin Rabbi ve sahibi! Senden başka hak olarak ibâdete lâyık hiçbir ilah olmadığına şehâdet ederim. Nefsimin şerrinden sana sığınırım. Şeytan ve şirkinin şerrinden, nefsime kötülük etmekten veya o kötülüğü bir müslümana götürmekten sana sığınırım.”
Ebu Davud, Albâni Sahihi Tirmizi
أَصْبَحْنَا عَلَى فِطْرَةِ الإِسْلاَمِ،وَعَلَى كَلِمَةِ اْلإِخْلاَصِ،وَعَلَى دِينِ نَبِيِّنـَا مُحَمَّدٍ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، وَعَلَى مِلَّةِ أَبِينَا إِبْرَاهِيمَ، حَنِيفاً مُسْلِماً وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

18) “İslâm fıtratı, ihlas kelimesi ve Nebîmiz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in dini üzere hanif ve müslüman olan, müşriklerden olmayan babamız İbrahim’in milleti üzere sabaha eriştik.”
Ahmed, İbni es-Sünnî, Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle Albâni Sahihu’l-Cami
اللَّهُ لاَ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَ لاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَ مَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَ مَا خَلْفَهُمْ وَ لاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَ سِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَ الأَرْضَ وَ لاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ

19) “Allah, O’ndan başka ilah olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, Hayy, Kayyum’dur. Göklerde ve yerde olan ancak O’nundur. O’nun izni olmadan katında şefaat edecek kimdir? Onların işlediklerini, işleyeceklerini bilir. O’nun dilediğinden başka ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır, onların gözetilmesi O’na ağır gelmez. O yücedir, büyüktür.”
Bakara 255
Üç kere:
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ [FONT=&quot]﴿1﴾[/FONT] اللَّهُ الصَّمَدُ [FONT=&quot]﴿2﴾[/FONT] لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ [FONT=&quot]﴿3﴾[/FONT] وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ [FONT=&quot]﴿4﴾[/FONT]

20) “De ki: O Allah birdir. Allah Samed’dir, O doğurmamış ve doğmamıştır. Hiç bir şey O’na denk değildir.”
İhlâs Suresi
Üç kere:
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ [FONT=&quot]﴿1﴾[/FONT] مِن شَرِّ مَا خَلَقَ [FONT=&quot]﴿2﴾[/FONT] وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ [FONT=&quot]﴿3﴾[/FONT] وَمِن شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ [FONT=&quot]﴿4﴾[/FONT] وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ [FONT=&quot]﴿5﴾[/FONT]

21) “De ki: Yarattıklarının şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasetçilerin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım.”
Felak Suresi
Üç kere:
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ [FONT=&quot]﴿1﴾[/FONT] مَلِكِ النَّاسِ [FONT=&quot]﴿2﴾[/FONT] إِلَهِ النَّاسِ [FONT=&quot]﴿3﴾[/FONT] مِن شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ [FONT=&quot]﴿4﴾[/FONT] الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ [FONT=&quot]﴿5﴾[/FONT] مِنَ الْجِنَّةِ وَ النَّاسِ [FONT=&quot]﴿6﴾[/FONT]

22) “De ki: İnsanlar ve cinlerden olup insanların göğüslerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Rabbi, insanların hükümdârı ve insanların ilahı olan Allah’a sığınırım.”
Nas Suresi
 
Üst