Yunan yapı stilinde destekleyici yapı malzemeleri başarıyla kullanılmış ve inşaat
sahalarına ulaştırılmıştır. Taşları çıkarmak ve taşımak için ustaca metotlar
tasarlamışlardır. Bir Yunan taş ocağında taşlar üç safhada kesilirdi. Taşın altı açılan
deliklerle gevşetilir ve bu deliklere ahşap yerleştirilirdi. Daha sonra ahşap, suyla iyiceıslatılırdı. Su ahşabın genleşmesine sebep olur ve kaya alt taraftan kırılırdı. Kaya
yatağında serbest kalır ve taşımaya hazır olurdu.
Taşımayı yatay ve düşey taşıma olarak ikiye ayırmak mümkündür. Yunanlılar
yatay taşıma için, dört tekerlekli öküzlerin çektiği yük arabalarını tercih ediyorlardı. Bu
tarz normal bir yük arabası büyük bloklar söz konusu olduğunda, yol yüzeyi büyük
basınçlara maruz kalıyordu. Bir araba altı veya sekiz tekerlekli olunca, yük her bir
dingile dağılıyor ve bu dezavantaj ortadan kalkıyordu. Bazen de büyük kızaklar
kullanılıyordu. M.Ö. IV. yyda Eleusisde daha başka özel taşıtların kullanıldığı
görülmektedir, ancak nasıl bir forma sahip olduğu bilinmemektedir.
Resim 3 Pentelikon mermer ocağından bir taş bloğun indirilmesinin canlandırılması.
Özellikle küçük bloklar için kullanılan kızaklar önceleri halatlar yardımıyla yol
yüzeyine sürtünerek çekilirken, daha sonra kızakların altına kütükler konmuş ve
kütükler üzerinde hareket eden kızağın yol ile sürtünmesi engellenmiştir. Küçük bloklar için taşıma, yükseltme, kaydırma veya döndürme gibi gereksinimlerde en çok
kullanılan aletlerin başında kaldıraç gelmektedir. Kaldıraç ile yapılan her hamle
sonucunda alta yerleştirilen ahşaplarla taşın istenilen seviyeye yükseltilmesi mümkün
olmaktadır. Kaldıraç benzeri bir görev gören beşik ile de aynı işlemleri yapmak
mümkündü. Taş beşiğin üzerine konuyor ve iki kişi tarafından sallanıyordu. Beşiğin her
hareketi sonrasında altına konulan ahşaplarla, kaldıraçta olduğu gibi, malzeme
yükseltiliyordu (bkz.res.3).
Resim 4: (a) Küçük blokların taşınması ve yükseltilmesi esnasında kullanılan kızak
Fakat ünlü Yunan yapılarında genellikle büyük bloklar kullanılıyordu. Büyük
blokların nakliyesi için başka metotlar tasarlanmıştır. Uzak yerlere taşınan kayalar için
genelde merdaneler kullanılmıştır. Sütun silindirleri ve sütun başlıklarının taşınmasında
kullanılan birkaç yöntem vardır. Taş ocağında kabaca şekil verilmiş bir sütunun
uçlarına yuva açılıp, içine demir dökülüyordu. Sütunun çevresine tahta bir çerçeve
yapılıyor ve uçlarındaki kısa demir çubuklar, tahta çerçeveye yerleştirilen yataklar
içinde, bir grup öküz tarafından çekiliyordu. Bu yöntem, Ephesos Artemis Tapınağının
mimarı Khersiphron tarafından bulunmuştu (bkz.res.4).
Resim 5: Khersiphronun taşıma yönteminin canlandırılması
Khersiphronun oğlu Metegenes ise başka bir yöntem geliştirdi. Oldukça ağır
olan sütun baştabanları kare veya dikdörtgen kesitli olduğu için yuvarlanarak
taşınamıyordu. Bunun için geniş enli ve sağlam çubuklara sahip, yaklaşık 3,5 m.
çapında iki tekerlek yapılmıştır. Enlerinin geniş olması sayesinde, tekerlekler toprağa
kolayca saplanmıyordu. Sütun silindirlerinde (tambur) olduğu gibi, sütun başlıklarına da
tahta çerçeveye yerleştirilen yataklar içinde dönen demir çubuklar takılıyordu.
Tekerleklerin sağlıklı bir biçimde dönebilmesi için, çubukların doğrultusunun, taşınan
malzemenin ağırlık merkeziyle aynı hizada olması gerekiyordu. Vitruvius Metegenes ve
Khersiphronun yöntemlerinin kullanılmasının, taş ocaklarının inşaat sahasından çok
uzak olmaması (11-13 km.) ve aralarındaki arazinin engebesiz ve eğimsiz olması
sayesinde mümkün olduğunu söylemektedir. Belli ki mesafe arttıkça taşların hasara
uğrama riski artmaktadır.
Resim 6 : Metegenesin geliştirdiği taşıma aracı. (MÖ.550)
Bazı taşlarda, manivelanın nerden yerleştirildiği taş üzerindeki çentik izlerinden
görülebilir. Taş bloklar yapı sahasına ulaştığında oyulur,şekillendirilir ve yapı için
uygun hale getirilirdi. Yapılar iç ve dış payandalar yoluyla desteklenirdi. Büyük taşlar
halat ve palangalardan (makara) oluşan kompleks bir sistem yoluyla yapıdaki yerine
kaldırılırdı. Yukarı-aşağı hareket eden makaralar tekerlek, halat ve zincirden oluşurdu.
Plinius Khersiphronun Artemis Tapınağınun arşitrav bloklarını yerlerine
koymak için, bir düşey taşıma yöntemi geliştirdiğini söyler.F
95 Kum torbalarından bir
rampa inşa edilir, bloklar bu rampadan yukarı çekilir ve sonra alttaki kum torbalarının
boşaltılmasıyla yavaş yavaş yerine indirilirdi. Büyük blokların kaldırıldığı rampalar
Mısır ve Asurlular tarafından kullanılmıştır. Yunanlıların anıtsal mimaride kimi
teknikleri onlardan öğrenmiş olmaları olasıdır. Bazı bloklar çok ağırdı ve VI.yyda bu
blokların basit bir vinçle kaldırılmaları mümkün değildi. Bu yüzden rampa kullanmış
olmaları normaldir. Plinius Khersiphrondan yaklaşık 600 yıl sonra yaşamıştır ve
Arkaik Dönem'de kullanılan yöntemleri kesin olarak bilmesi zor görünmektedir.
Bununla beraber, Khersiphronun geliştirmiş olduğu bu yöntemin özgünlüğü, açık
toprak yerine kum torbaları kullanmış olmasıdır.F
96
Blokların halatlarla veya metal gereçlerle kaldırılması esnasında insan ve
malzeme güvenliği açısından, malzeme üzerinde yardımcı öğeler olması gerekiyordu.
Bu öğeler çoğunlukla kalıcı olup, daha sonra kapanacak ve görünmeyecek yüzlerde yer
alıyorlardı Bunlar; mahmuzlar, üst U kanallar, yan ve alt oluklar ve yan U oluklar
(nadiren de V oluk kullanılıyordu)F
97 olarak dört grupta toplanabilirF
98 (bkz.res.7).
Mahmuzların dört taraftan kaldırılacak biçimde olmaları sadece sütun tamburlarında
mümkündü. Bloklarda yan yana gelmelerini engellememek için iki yüzeyde mahmuz
uygulanmıştır. Oluk ve kanal sistemlerinde ise bloklar yerlerine oturtulduktan sonra
halat bir taraftan çekilip alınıyordu
Resim 7 : (a) Mahmuzlar, (b) yan U oluk, (c) yan ve alt oluk, (d,e) üst U kanal
Taşıma ve kaldırmada zamanla halatın yerini metal gereçler almış ve halat bu
gereçlere takılan ikincil bir öğe olmuştur. Bunlardan biri kurt ağzı (lewis cıvatası)F
102
denilen gereç olup, blok üzerindeki yuvaya takılıp yukarı çekildiğinde genişleyerek
yuvadan çıkmayacak özelliktedir. Bir çok çeşidi bulunan kurt ağzı genelde bir pim ve
yan yana geçirilen iki, üç metal parçadan oluşur. Kurt yuvaları ise kurt ağzına uygun
olup altları düz ve bir yada iki tarafı yukarı doğru daralan formlara sahiptir. Ephesosda
bazı kurt ağzı yuvalarında kurşun kalıntılarına rastlanmış olup kurt ağzının kurşun
dökülerek yuvaya perçinlendiği anlaşılmaktadır.F
103 Roma Döneminde ise yuva
kenarlarının patlamaması için kurt ağzı ve taş arasına kurşun şeritler sıkıştırılıyordu.
Kurt ağzının vinç kullanımına en uygun gereç olmasından dolayı , bu iki aracın ortaya
çıkmalarının M.Ö. 515ler olduğu ileri sürülmektedir.
Diğer metal gereç olan kavraç ise, blokların iki tarafındaki yuvalara takılıp
halatın yukarı çekilmesiyle makas gibi çalışarak taşı sıkmaktadır. M.Ö. VI. yyın
sonlarında Delphi, Olympia ve Klasik Dönem yapılarında Atinada kullanılmıştır.
kurt ağzı tipleri
sahalarına ulaştırılmıştır. Taşları çıkarmak ve taşımak için ustaca metotlar
tasarlamışlardır. Bir Yunan taş ocağında taşlar üç safhada kesilirdi. Taşın altı açılan
deliklerle gevşetilir ve bu deliklere ahşap yerleştirilirdi. Daha sonra ahşap, suyla iyiceıslatılırdı. Su ahşabın genleşmesine sebep olur ve kaya alt taraftan kırılırdı. Kaya
yatağında serbest kalır ve taşımaya hazır olurdu.
Taşımayı yatay ve düşey taşıma olarak ikiye ayırmak mümkündür. Yunanlılar
yatay taşıma için, dört tekerlekli öküzlerin çektiği yük arabalarını tercih ediyorlardı. Bu
tarz normal bir yük arabası büyük bloklar söz konusu olduğunda, yol yüzeyi büyük
basınçlara maruz kalıyordu. Bir araba altı veya sekiz tekerlekli olunca, yük her bir
dingile dağılıyor ve bu dezavantaj ortadan kalkıyordu. Bazen de büyük kızaklar
kullanılıyordu. M.Ö. IV. yyda Eleusisde daha başka özel taşıtların kullanıldığı
görülmektedir, ancak nasıl bir forma sahip olduğu bilinmemektedir.
Resim 3 Pentelikon mermer ocağından bir taş bloğun indirilmesinin canlandırılması.
Özellikle küçük bloklar için kullanılan kızaklar önceleri halatlar yardımıyla yol
yüzeyine sürtünerek çekilirken, daha sonra kızakların altına kütükler konmuş ve
kütükler üzerinde hareket eden kızağın yol ile sürtünmesi engellenmiştir. Küçük bloklar için taşıma, yükseltme, kaydırma veya döndürme gibi gereksinimlerde en çok
kullanılan aletlerin başında kaldıraç gelmektedir. Kaldıraç ile yapılan her hamle
sonucunda alta yerleştirilen ahşaplarla taşın istenilen seviyeye yükseltilmesi mümkün
olmaktadır. Kaldıraç benzeri bir görev gören beşik ile de aynı işlemleri yapmak
mümkündü. Taş beşiğin üzerine konuyor ve iki kişi tarafından sallanıyordu. Beşiğin her
hareketi sonrasında altına konulan ahşaplarla, kaldıraçta olduğu gibi, malzeme
yükseltiliyordu (bkz.res.3).
Resim 4: (a) Küçük blokların taşınması ve yükseltilmesi esnasında kullanılan kızak
Fakat ünlü Yunan yapılarında genellikle büyük bloklar kullanılıyordu. Büyük
blokların nakliyesi için başka metotlar tasarlanmıştır. Uzak yerlere taşınan kayalar için
genelde merdaneler kullanılmıştır. Sütun silindirleri ve sütun başlıklarının taşınmasında
kullanılan birkaç yöntem vardır. Taş ocağında kabaca şekil verilmiş bir sütunun
uçlarına yuva açılıp, içine demir dökülüyordu. Sütunun çevresine tahta bir çerçeve
yapılıyor ve uçlarındaki kısa demir çubuklar, tahta çerçeveye yerleştirilen yataklar
içinde, bir grup öküz tarafından çekiliyordu. Bu yöntem, Ephesos Artemis Tapınağının
mimarı Khersiphron tarafından bulunmuştu (bkz.res.4).
Resim 5: Khersiphronun taşıma yönteminin canlandırılması
Khersiphronun oğlu Metegenes ise başka bir yöntem geliştirdi. Oldukça ağır
olan sütun baştabanları kare veya dikdörtgen kesitli olduğu için yuvarlanarak
taşınamıyordu. Bunun için geniş enli ve sağlam çubuklara sahip, yaklaşık 3,5 m.
çapında iki tekerlek yapılmıştır. Enlerinin geniş olması sayesinde, tekerlekler toprağa
kolayca saplanmıyordu. Sütun silindirlerinde (tambur) olduğu gibi, sütun başlıklarına da
tahta çerçeveye yerleştirilen yataklar içinde dönen demir çubuklar takılıyordu.
Tekerleklerin sağlıklı bir biçimde dönebilmesi için, çubukların doğrultusunun, taşınan
malzemenin ağırlık merkeziyle aynı hizada olması gerekiyordu. Vitruvius Metegenes ve
Khersiphronun yöntemlerinin kullanılmasının, taş ocaklarının inşaat sahasından çok
uzak olmaması (11-13 km.) ve aralarındaki arazinin engebesiz ve eğimsiz olması
sayesinde mümkün olduğunu söylemektedir. Belli ki mesafe arttıkça taşların hasara
uğrama riski artmaktadır.
Resim 6 : Metegenesin geliştirdiği taşıma aracı. (MÖ.550)
Bazı taşlarda, manivelanın nerden yerleştirildiği taş üzerindeki çentik izlerinden
görülebilir. Taş bloklar yapı sahasına ulaştığında oyulur,şekillendirilir ve yapı için
uygun hale getirilirdi. Yapılar iç ve dış payandalar yoluyla desteklenirdi. Büyük taşlar
halat ve palangalardan (makara) oluşan kompleks bir sistem yoluyla yapıdaki yerine
kaldırılırdı. Yukarı-aşağı hareket eden makaralar tekerlek, halat ve zincirden oluşurdu.
Plinius Khersiphronun Artemis Tapınağınun arşitrav bloklarını yerlerine
koymak için, bir düşey taşıma yöntemi geliştirdiğini söyler.F
95 Kum torbalarından bir
rampa inşa edilir, bloklar bu rampadan yukarı çekilir ve sonra alttaki kum torbalarının
boşaltılmasıyla yavaş yavaş yerine indirilirdi. Büyük blokların kaldırıldığı rampalar
Mısır ve Asurlular tarafından kullanılmıştır. Yunanlıların anıtsal mimaride kimi
teknikleri onlardan öğrenmiş olmaları olasıdır. Bazı bloklar çok ağırdı ve VI.yyda bu
blokların basit bir vinçle kaldırılmaları mümkün değildi. Bu yüzden rampa kullanmış
olmaları normaldir. Plinius Khersiphrondan yaklaşık 600 yıl sonra yaşamıştır ve
Arkaik Dönem'de kullanılan yöntemleri kesin olarak bilmesi zor görünmektedir.
Bununla beraber, Khersiphronun geliştirmiş olduğu bu yöntemin özgünlüğü, açık
toprak yerine kum torbaları kullanmış olmasıdır.F
96
Blokların halatlarla veya metal gereçlerle kaldırılması esnasında insan ve
malzeme güvenliği açısından, malzeme üzerinde yardımcı öğeler olması gerekiyordu.
Bu öğeler çoğunlukla kalıcı olup, daha sonra kapanacak ve görünmeyecek yüzlerde yer
alıyorlardı Bunlar; mahmuzlar, üst U kanallar, yan ve alt oluklar ve yan U oluklar
(nadiren de V oluk kullanılıyordu)F
97 olarak dört grupta toplanabilirF
98 (bkz.res.7).
Mahmuzların dört taraftan kaldırılacak biçimde olmaları sadece sütun tamburlarında
mümkündü. Bloklarda yan yana gelmelerini engellememek için iki yüzeyde mahmuz
uygulanmıştır. Oluk ve kanal sistemlerinde ise bloklar yerlerine oturtulduktan sonra
halat bir taraftan çekilip alınıyordu
Resim 7 : (a) Mahmuzlar, (b) yan U oluk, (c) yan ve alt oluk, (d,e) üst U kanal
Taşıma ve kaldırmada zamanla halatın yerini metal gereçler almış ve halat bu
gereçlere takılan ikincil bir öğe olmuştur. Bunlardan biri kurt ağzı (lewis cıvatası)F
102
denilen gereç olup, blok üzerindeki yuvaya takılıp yukarı çekildiğinde genişleyerek
yuvadan çıkmayacak özelliktedir. Bir çok çeşidi bulunan kurt ağzı genelde bir pim ve
yan yana geçirilen iki, üç metal parçadan oluşur. Kurt yuvaları ise kurt ağzına uygun
olup altları düz ve bir yada iki tarafı yukarı doğru daralan formlara sahiptir. Ephesosda
bazı kurt ağzı yuvalarında kurşun kalıntılarına rastlanmış olup kurt ağzının kurşun
dökülerek yuvaya perçinlendiği anlaşılmaktadır.F
103 Roma Döneminde ise yuva
kenarlarının patlamaması için kurt ağzı ve taş arasına kurşun şeritler sıkıştırılıyordu.
Kurt ağzının vinç kullanımına en uygun gereç olmasından dolayı , bu iki aracın ortaya
çıkmalarının M.Ö. 515ler olduğu ileri sürülmektedir.
Diğer metal gereç olan kavraç ise, blokların iki tarafındaki yuvalara takılıp
halatın yukarı çekilmesiyle makas gibi çalışarak taşı sıkmaktadır. M.Ö. VI. yyın
sonlarında Delphi, Olympia ve Klasik Dönem yapılarında Atinada kullanılmıştır.
kurt ağzı tipleri