türkiyenin büyük höyükleri | Define işaretleri ve anlamları
  • Hoş Geldin Ya Şehr-î Ramazan

türkiyenin büyük höyükleri

spelunkaer

Kullanıcı
Katılım
13 Ekim 2013
Mesajlar
28
Beğeni
12
Puanları
3
Acemhöyük
[FONT=Times New Roman, Times, serif]'ın Yeşilova köyünde bulunan bir [/FONT] [FONT=Times New Roman, Times, serif] yerleşmesidir.[/FONT][FONT=Times New Roman, Times, serif]Aksaray il merkezinin 18 km kuzeybatısında [/FONT] [FONT=Times New Roman, Times, serif] çayının suladığı ovanın ortasında, [/FONT] [FONT=Times New Roman, Times, serif] ticaret kolonileri çağının önemli merkezlerindendir. Akkad ve Hitit yazıtlarında adı geçen Asur kenti Puruşanda'yı ortaya çıkarmak amacıyla sürdürülen kazılarda, ilk tunç çağının son evrelerinde başlayan bu yerleşme alanı bulundu. Aşağı kent ve [/FONT] [FONT=Times New Roman, Times, serif] yürütülen kazılarda Asur ticaret kolonilerine ilişkin dört yapı saptandı. Bu katlarda Sarıkaya Sarayı, Hatipler Sarayı, evler, damga ve silindir mühürler, çeşitli bezeme ve biçimlerde çanak çömlek, kumaş izleri ve boncuklar, altın süs eşyası, tanrı/tanrıça/kız çocuğu betimli kurşun heykelcik, fildişi yapıtlar ve oyun tahtası gibi buluntular ortaya çıkarıldı. Bunlar o dönemin kültür yaşamında Anadolu dışı (Mısır, Suriye, [/FONT] [FONT=Times New Roman, Times, serif]) etkileri yansıtan buluntulardır. Helenistik ve Roma Dönemlerinden ise birer yapı katı saptanmıştır.[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]Kazıları Nimet Özgüç'ün ardından günümüzde [/FONT] [FONT=Times New Roman, Times, serif]'nden Prof. Dr. Aliye Öztan tarafından yürütülmektedir.[/FONT]

Alacahöyük
iline bağlı ilçesinin 15 km kuzeybatısındaki Hüyük köyündeki bir . Bu höyükte dört ayrı kültür evresinden kalma 14 yerleşim ya da yapı katı saptanmıştır. Alacahöyük’teki ilk kazılar, Osmanlı arkeolog tarafından 1907'de yapıldı. Buradaki kazılar 1935'ten sonra ve 'ın başkanlığında yürütüldü. Bu kazılarda Bakır-Taş Çağından Osmanlı dönemine kadar gelen uzanan dönemlere ait buluntular ele geçti.

Alacahöyük’ün birinci kültür evresi olarak adlandırılan üst katlarında, Friglerden başlayarak Roma, Bizans, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine kadar uzanan kalıntılar ortaya çıkarıldı. İÖ 1200'lerde bir Frig yerleşmesi olan Alacahöyük’te o döneme ati yolların, kaldırım döşemelerinin ve yol boyunca sıralanmış taş temelli evlerin kalıntıları bulundu. İkinci kültür evresine ait daha alttaki yapı katlarında, İÖ 2000-1300 arasındaki Hitit dönemine tarihlenen büyük bir kentin kalıntıları dikkat çekicidir. Bu kent, 'in başkenti 'ya çok yakındı. Kentin giriş kapısını, kadın başlı ve aslan gövdeli heykellerin (sfenksler) beklediği görülür. Kalıntıları günümüze kadar ulaşan surlar, surların güneyindeki Sfenksli Kapı, sokaklar, su kanalları, fırınlar, kaldırımlar, yapılar ve tapınak-sarayın kalıntıları bize burada gelişmiş bir kentin varlığını gösterir.

Alacahöyük’te üçüncü kültür evresi olarak adlandırılan dönem, İÖ 3000-2000 arasındaki Erken Tunç Çağı'ndan kalma dört yapı katının kalıntılarını içerir. Bu yapı katlarında ortaya çıkarılan 13 kral mezarında, çeşitli madenlerden silahlar, süs ve kullanım eşyası, güneş kursları, geyik ve boğa heykelcikleri bulunmuştur. Bu buluntular bize, o dönemde yörede güçlü bir prensliğin ve çok gelişmiş bir maden işleme sanatının var olduğunu gösterir. Dördüncü kültür evresinin yapı katları ise, İÖ yaklaşık 3500-3000 arasındaki Bakır-Taş (Kalkolitik) ve Erken Tunç çağlarına tarihlenir. O çağlarda buraya yerleşen insanlar, Alacahöyük’teki ilk yerleşmeleri kurmuştur. Bu yerleşmelerin varlığını, taş temeller üzerine kurulmuş kerpiç duvarlı ve saz damlı ev kalıntıları, çeşitli çanak çömlek, özellikle içi boyalı toprak kaplar ve ayaklı meyvelikler göstermektedir. Bu katlarda ortaya çıkarılan silah ve kullanım eşyalarının çoğu taştandır. Alacahöyük’te ele geçen buluntular, Ankara'daki ile 1941'de ziyarete açılan 'nde sergilenmektedir. Alacahöyük ve Boğazköy’ü kapsayan alan 1988’de milli park ilan edilmiştir.


Alişar
Alişar Höyüğü Yozgat ilinde bulunan bir . bölgesindedir. Kazılarını Amerikalı arkeologlar gerçekleştirmiştir. MÖ 3000 yıllarından MÖ 2500 yılına kadar, çanak-çömlek gibi araçlar ağırlıklıdır. Bakır ve gümüşten az miktarda süs eşyasına rastlanmıştır. Daha sonraki dönemlerinde ise kerpiçten yapılmış, surla çevrili bir şehir ortaya çıkmıştır. MÖ 2300-2000 yıllarında ise vazolar mükemmel hale gelmiştir.

Aşıklı Höyük
'da bölgesinde bulunan bir . il merkezinin 25 km doğusunda, yakınındadır.

- yıllarında Prehistorya Anabilim Dalı'nca Prof. Dr. başkanlığında yürütülen kazılar sonunda 'ten en az 1000 yıl daha eskiye tarihlenen bitişken, sık dokulu bir köy yerleşmesi ortaya çıkartılmıştır. yılında yine İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalın'ndan Doç. Dr. başkanlığında yeni dönem kazılarına başlanmıştır.İstanbul Ünüversitesi Arkeoloji Bölümü Arş.Görv.Semra Yıldırım Balcı 01.05.2007 tarihinde "Orta Anadolu Obsidyen Teknolojisi,Aşıklı Höyük Modeli,teknı kültürek kökeni ve evrimi hakkında derinlemesine birözel sunum yapmıştır.

Eflatunpınar
kıyısında ve ilçesi sınırları içerisinde, yaklaşık yıllarına tarihlendirilen Geç kalıntılarının ve özellikle de bir anıtın bulunduğu bir arkeolojik alandır ( ). Tarihi filozofu 'dan ( ) 1000 yıl öncesine dayanmakla birlikte, halk arasında bu şekilde adlandırılagelmiştir. sonlarında bölgede incelemeler yürüten arkeolog 'un notlarına göre, yerli halk, bir çeşit evliya kimliğine büründürdüğü Eflatun'un Eflatunpınar Hitit anıtını 'yı su baskınlarından korumak amacıyla inşa etmiş olduğu inancını taşımaktadır.

Eflatunpınar'da ayrıca, da, öncesindeki dönemde, 'ne karşı 'ne yardım eden 'nin kuvvetleri ile 'in oğlu komutasındaki kuvvetleri bir savaş cereyan etmiş ve savaştan Osmanlılar galip çıkmıştır.

Eflatunpınar kalıntıları, Beyşehir Gölü çevresindeki pek çok diğer arkeolojik alan gibi, derinlemesine arkeolojik araştırmaların gerçekleştirilmesini beklemektedir.





Göbeklitepe Höyüğü
'te fark edilen dokuz hektarlık kazı bölgesinin önemi yaklaşık 10 yıl kadar önce tarlasını karasabanla sürerken bulduğu oymalı taşı müzeye götüren Mahmut Kılıç sayesinde anlaşılabilmiştir.

'ya 80 dakikalık bir mesafede, Örencik Köyü yakınlarındadır. yılında ilk kez Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Şanlıurfa Müze Müdürlüğü'nün işbirliğiyle kazı çalışmalarına başlandı. Kazılar Alman arkeolog Doç. Dr. Klaus Schmidt’in başkanlığında yürütülmekte olup, her yıl eylül ve ekim aylarında 10 haftalık bir süreç içinde yapılmaktadır.

Günümüze kadar yapılan kazılar sonucunda bir Neolitik Çağ yerleşimi olduğu anlaşıldı. Tarihi M.Ö 9 bin yıllarına uzanan Neolitik Çağ’dan kalma, tapınma amaçlı törensel alanlara ait mimari kalıntılar, dikili taşlar ve üzerinde kabartmalı yabani hayvan ve bitki figürlerinin bulunduğu taşlar gün yüzüne çıkartıldı. Bölgenin önemi ise gün yüzüne çıkarılan en büyük tapınma alanını barındırmasıdır.

Günümüze kadar yapılan kazılarda elde edilen bulgular çerçevesinde uzmanlar neolitik çağ insanının henüz çevresinde yer alan hayvanları evcilleştiremediğini düşünmektedir.

Hashöyük
iline bağlı olup Kırşehir'e 35 kilometre uzaklıkta olan aynı isimli . Köyde 20 ev mevcut olup temel geçim kaynagı tarım ve hayvancılıktır köy hızla dışarıya göç vererek gittikçe küçülmektedir. İleride aynı kaderi paylaşması muhtemeldir. Hashöyük'te 1931 yılında , ve , arkeolog Louis De Laporte başkanlıgında yaklaşık dört yıl süren ilk kazılar yapılmış,bu kazı daha sonra arkeolog Halit Çamlıbel tarafından 'de tekrar devam ettirilmiştir. Bu kazılarda ait eserler bulunmuştur.

yılındaki kazılarda Tunç Çagına ait 5-6 katman bulunmustur. Delaporte Hashöyük'te bulunan ve taş yapılaşma izlerine, astarlı çanak ve çömleklere, boynuzdan yapılmış adak ve mühürlere bakarak buranın tarihini M.Ö 4000 in sonu ile 3000in başına kadar götürmektedir. Bazı araştırmacılar bu bulguların ait olduğunu iddia etmektedir. Bunun sebebi de bu bölgenin A A göç yolu üzerinde olmasındandır. Hashöyük den çıkarılan eserler Kırşehir müzesinde sergilenmektedir.

Hocaçeşme
merkezinin güney-güneybatısında, ilçe merkezinin 4 km güneydoğusunda (Hocaçeşme ile ilgili yayınlarda, Enez ilçe merkezinden bazen 3, bazen 5, bazen de 7 km uzakta olduğu yazılmaktadır) bulunan bir .

-Enez karayolu üzerinde, Yeniköy adlı köyü yaklaşık 2 km geçtikten sonra, yolun güney yanındaki Hocaçeşme veya Çobançeşme adlı çeşmenin hemen kuzeyinde, karayolunun kuzey kenarında yer almaktadır. Höyüğün ismi yanındaki çeşme isminden çıkılarak verilmiştir.

İlk defa yılında Enez kazı ekibinden S. Başaran tarafından saptanan höyükte bilimsel kazı ise yılında başlamış ve dört yıl sürmüştür. Bu kazı Enez kazılarının bir parçası olarak M. Özdoğan'ın bilimsel başkanlığında gerçekleştirilmiştir.

Kültepe
'de bulunan ve harabelerinin bulunduğu ören yeridir.

M.Ö. 2000 yılında 'ya gelen 'lerin kurduğu ilk şehirdir. Kültepe şu anki sınırlar çerçevesinde il sınırına dahildir. Kültepe, Kayseri il merkezine 22 km uzaklıktadır. Kültepe Anadolunun en büyük höyüklerinden biridir. Kültepe’nin hemen yanında yer alan Karum’da (Pazarşehir) yapılan kazılarda bu döneme ait ile çeşitli yazılı tabletler bulunmuş ve bu tabletlerden Asurlu tüccarlarla Hititli yerliler arasındaki ticari ilişkilere ait bilgiler elde edilmiştir. Kültepe, MÖ.4000 yılından sonuna kadar devamlı olarak yerleşme görmüştür.













Medet Höyüğü ve Apollonia antik kenti
ili, ilçesinin 7 km. batısında düz bir ova üzerinde kurulan Medet köyü yerleşim alanı içinde yer almaktadır.

Medet `te ovasının en verimli arazileri üzerinde kurulan Apollonia ; batıda Tabea yolu ile Caria ( ) bölgesine , güneyde Sebastapolis yolu ile bölgesine , Doğuda Tavas yolu ile bölgesine ulaşımı bulunan bir kenti idi. Apollania adını Helenistik dönemde aldığı , en görkemli dönemini Roma çağında yaşadığı anlaşılmaktadır. Köy camisinin bulunduğu avlu içinde dönemine ait Apollon tapınağının temelleri ve yazıtlar vardır. Kentin İ.Ö. 1.yy ve İ.S. 1.yy`lar arasında kendi adına bastırdığı ve sikkeler üzerinde tanrısal motiflerin yer aldığını görmekteyiz.

Mineyik
'da bulunan bir .Yakından doğal bir tepeye benzese de, 'nün karşı kıyılarından bakıldığında doğal bir coğrafi şekil olmadığı belli olan höyüğün, 'dan kaldığı söylenir.

Herhangi bir kazı çalışması yapılmamış olup, yörede yapılan bazı illegal kazılar sonucunda bulunan antik eserlerden dolayı, höyük içerisinde bir Urartu hükümdarının yattığı ve ona ait değerli eşyaların bulunduğu rivayet edilir.

Semahöyük
'ya 115, 'ya 5 . uzaklıktadır. ve Mağaralarından sonra bölgenin en eski . yılından beri yapılmaktadır.

Sirkeli Höyüğü
Eski - karayolu üzerinde yer alan köyünde kenarında bulunan bir . Hemen yanında bir kaya kütlesinin üzerinde Kabartması bulunmaktadır.

İmparatoru Muvattali, ile yaptığı ünlü 'na giderken buraya uğramış ve bu olaydan sonra Hititler tarafından bu yerin kutsallığına inanılmıştır. Muvattali kabartması 'daki en eski Hitit kabartması olması ile de ayrı bir öneme sahiptir.

Ulucak Höyüğü
, ve doğusunda, 7 km batı-kuzeybatısında, Bornova-Turgutlu-Ankara karayolunun 15. km'sinde yer almaktadır. Höyüğün denizden yüksekliği 220.86 metredir. Günümüzde höyüğün batı ve güneyinde Gediz Nehri’nin bir kolu olan Çayı akmaktadır. Ulucak Höyüğü’nün hemen güneyinde , kuzeyinde yükselmekte olup höyüğün ’ne geçişi sağlayan Belkahve Geçidi’ne giden yolun üzerinde bulunduğu görülmektedir.

Yapılan kazılar sonucunda şimdiye kadar höyükte beş farklı yerleşmenin temsil edildiği tespit edilmiştir. Aşağıda belirlenen kültür tabakaları ve bunların temsil ettiği çağlar belirtilmiştir:
I. tabaka Geç Roma- Bizans dönemi
II. tabaka Erken Tunç Çağı
III. tabaka Orta/ Geç Kalkolitik
IV. tabaka Geç Neolitik/Erken

V. tabaka Geç

Yerleşmede sürdürülen kazı çalışmaları sırasında alınan karbonlaşmış organik kalıntılar üzerinde gerçekleştirilen analizler sonucunda, V. yerleşmenin ortalama olarak M.Ö. 6300-6100 yıllarına; IV. tabaka ise 6000- 5800 yıllarına tarihlendiği ortaya çıkmıştır.

Yeşilova Höyüğü
'in en eski yerleşim birimidir. ilçesinin Karacaoğlan mahhalesinde bulunan yerleşim alanı, Manda çayı kıyısında bulunmaktadır. 2003 yılında keşvedilen bölgenin kazımına 2005 yılında öğrencileri ve Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Yar.Doç.Dr.Zafer Derin in oluşturduğu ekip tarafından başlanılmıştır. Bu kazılar sonucunda 338 adet envanterlik ve etütlük eser bulunmuş ve müzeye teslim edilmiştir.

Yukarı Maltepe Höyük
, Veletler; ( köyünün bir mahallesidir.) yerleşim alanı altında kalmış bir İlk . Batısı tarafı toprak yol yapımı sırasında kesilince ortaya çıkmıştır. Güney etekleri tarla olarak sürülmüş ve özellikle güney yamacı evler tarafından tahrip edilmiş bir biçimde köylülerin günümüz yerleşimlerini barındırmaktadır.
Çağımıza kadar üzerinde herhangi bir arkeolojik kazı çalışması yapılmamış ancak ön çalışma kapsamında tarih süreci saptanmıştır.

Çatalhöyük
Güney 'da, yıllarına dayanan, çok geniş bir Cilalı Taş ve Bakır devri yerleşimidir. Muhtemelen, bugüne kadar bulunmuş en eski ve en gelişmiş yerleşim merkezidir. 1958 yılında tarafından keşfedilmiş, ilk kazıları 1961-1963 ve 1965 yıllarında yapılmıştır. Şu anda tarafından kazılmaktadır.

Günümüz Şehri'nin güneybatısında, 'nın yaklaşık olarak 136 kilometre uzağında, Konya Ovası'na hakim buğdaylık arazide bulunmaktadir.

Doğu yerleşimini, en son Cilalı Taş Devri sırasında ovadan 20 metre yüksekliğe kadar ulaşan bir yerleşim birimi oluşturmaktadır. Ayrıca, batıya doğru da ufak bir yerleşim birimi ve birkaç yüz metre doğuya doğru da bir yerleşimi bulunmaktadır.

Tarih öncesi yerleşim birimleri 'ndan önce terk edilmiştir. Bir zamanlar iki yerleşim birimi arasında Çarşamba Nehri'nin bir kanalı akmaktadır, ve yerleşim birimleri, ilk tarım zamanlarında elverişli sayılabilecek alüvyonlu toprak üzerine kurulmuştur. Evlerin girişleri üst kısımlarında bulunmaktadır.



















Çayönü
'ın ilçesine bağlı (Hilar) yakınlarında bulunan, eski adı Kotaberçem (Çayboyu) olan tarih öncesinden kalma bir .

Çayönü'nde kazı çalışmaları 'nden ve 'li arkeolog tarafından yılında başlatılmıştır. Avcı-toplayıcılıktan tarıma geçişin izleri bulunmuştur. Höyük çevresinde resimli resimsiz mağaralar, mağara duvarları kullanılarak yapılmış evlerin izleri bulunmaktadır. MÖ.7500-6250 arasına tarihlendirilen yerleşimde neolitik ev yapılarını görülmektedir. Izgara planlı, yuvarlak planlı, taş tabanlı, kanallı, dikdötgen planlı yapıları oldukça ilginçtir. Kullanım şekilleri spesifik bir yaklaşımla değerlendirilir. Dünyada bilinen ilk ticaret merkezidir. Höyük şu an her türlü tahribata açık bir durumda bulunmaktadır. Her iki arkeolog emekli olunca Profesör Doktor M.ÖZDOĞAN 1991 yılına kadar devam etmiştir çay önünün en bilinen yapısı SKULL BUILDING (kafatası binasıdır)
Şarhöyük
’in kuzeybatısındaki antik yerleşim.1972 - 1973 yıllarında, höyüğün 300 m. doğusunda yapılan Çocuk Cezaevi temel hafriyatında, Geç iskanına rastlanmış, çıkan mozaikler müzeye getirilmiştir. şehri olarak bilinen höyükte, Prof. Dr. A. ’nın başkanlığında yılından beri kazılar yürütülmektedir. 1997 yılı kazı sezonunda gün ışığına çıkan mühür baskılı amfora kulbu parçası, antik çağda ticaretine ışık tutması açısından önem arz etmektedir. M.Ö. 3. yüzyıla tarihlenebilen amfora kulbu parçasının yanısıra, Alpu - Kocakızlar Tümülüsünde bulunan amber de, Sakarya Nehri ticaretinin anlaşılmasında; şehir devletlerinin ekonomik üstünlüklerini nerelere kadar, ne müddette uzattıklarının belirlenmesinde önemlidir.












 

A21MEDLi

Admin
Katılım
11 Eylül 2011
Mesajlar
4,025
Beğeni
9,205
Puanları
113
Cevap: türkiyenin büyük höyükleri

emeğine sağlık usta,güzel bilgiler sunmuşsun..
 
Üst