Yeryüzünün Uçlarından Eksilmesi

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
8,207
Beğeni
23,419
Puanları
113
Konum
Erzincan


Yeryüzünün uçlarından eksilmesi

“Onlar görmüyorlar mı ki, gerçekten yeryüzüne yönelip onu uçlarından eksiltiyoruz. ” (Rad 41)
“Onlar görmüyorlar mı ki, biz yeryüzüne gelip uçlarından noksanlaştırıyoruz.” (Enbiya 44).
Bu iki ayet-i kerimede yeryüzünün uçlarından eksildiğinden ve noksanlaştığından bahsedilmektedir.
Acaba gerçekten de yeryüzü uçlarından noksanlaşıyor mu?
Bu noksanlaşmanın manası ne olabilir?
Bu konuda bilim adamları ne demektedir?
Nasa’nın verilerine göre, Dünya’nın ekvator yarıçapı 6378,5 km. iken kutuplardan yarıçapı 6357 km.dir. Bu yaklaşık % 0,3’lük bir fark demektir. İşte ayet-i kerimedeki “uçlarından eksiltiyoruz” ve “uçlarından noksanlaştırıyoruz” ifadeleriyle kutuplardaki bu basıklığa işaret edilmiştir. Ayrıca şu noktaya da dikkat çekiyoruz ki: Ayet-i kerimede “eksilttik” ifadesi yerine “eksiltiyoruz” ifadesi kullanılmıştır.
Bu ifadeden anlıyoruz ki, eksiltilme hâlâ devam etmektedir. Eğer ayet-i kerimede “eksilttik” denseydi, Dünya’nın ilk günden itibaren bugünkü şeklinde yaratıldığını anlayabilirdik. “Eksiltiyoruz” ifadesi ise, bir süreç sonunda oluşumu anlatmaktadır. Yani eksiltilme hâlâ devam etmektedir. Kur’an’ın bu ayetinden çıkan şu iki nokta, Dünya’nın yaratılışıyla ilgili bulgularla tam uyum içindedir:
1- Dünyanın uçlarından eksilme olmuştur. Gerçekten de Dünya kutuplardan basık, ekvatorda ise şişkindir. Ve bu eksilme ayet-i kerimelerde ifade edildiği gibi hâlâ devam etmektedir.
2- Dünya ilk oluşum anında şu andan farklıydı. Zamanla bir süreç sonunda uçlarından eksilme olmuştur. Bu, Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönmesiyle gerçekleşmiştir.
Kur’an’ın incelediğimiz ayet-i kerimelerinden çıkan bu sonuç da bilimsel bulgularla tam bir uyum içindedir. Ayet-i kerimelerde bu noktaların dışında başka bilimsel gerçeklere de işaret edilmiştir.
Bunlardan biri, Dünya’nın dönüşü ile beraber Dünya’nın etrafında az da olsa sürekli bir madde kaybının olduğudur. Ayet-i kerimelerdeki “ eksiltiyoruz” ve “noksanlaştırıyoruz” ifadeleri, Dünya’nın etrafındaki bu madde kaybına işaret etmektedir. Bilim adamları, Kur’an’ın bu işaretini de doğrulamış ve az da olsa Dünya’nın etrafından sürekli bir madde kaybı oluştuğunu kabul etmişlerdir.
Yine bu ayet-i kerimler, bir başka yönden de yeryüzündeki karaların azalmasına bakmaktadır. Manhattan’da bir Nasa araştırma merkezi olan Goddard Uzay Bilimleri Enstitüsü’ndeki bilim adamları, kutuplardaki buz tabakalarının erimesiyle Okyanuslardaki deniz suyu seviyesinin yükselmekte olduğunu keşfettiler. Artan su miktarı ise daha fazla karayı kaplamaktadır. Deniz kıyıları sular altında kaldıkça, yeryüzünün toplam yüzölçümü veya kara miktarı da azalmaktadır. Demek, ayet-i kerimelerdeki “ eksiltiyoruz” ve “noksanlaştırıyoruz” ifadeleri, deniz kıyılarının sularla kaplanmasına ve yeryüzündeki karaların azalmasına da işaret etmektedir.
Şimdi şu noktayı bir düşünelim: Peygamberimiz (s.a.v.)’in yaşadığı dönemdeki insanların ayet-i kerimelerde anlatılan bu bilimsel gerçekleri bilmeleri mümkün değildi. Hatta günümüzde fizikle ciddi bir şekilde ilgilenmeyen kişilere: Kendi ekseni etrafında dönen bir cismin kutuplarda basıklaşıp basıklaşmayacağından; yeryüzündeki karaların azalmasından; kutupların basıklığından ve yeryüzündeki madde kaybından sorun, cevap alamadığınızı göreceksiniz. Bu bilgi günümüzde bile fiziğe veya Dünya’nın oluşumuna özel ilgisi olanlarca ancak bilinmektedir.
Peki, bu bilgilerin 14 asır önce nazil olan Kur’an’da geçmesini ne ile izah edilebiliriz? Bu kitabı, okuma-yazma bilmeyen bir beşere isnat edersek, bu kitaptaki bilimsel haberlere ne diyeceğiz?
Bu zat, asrımızda ancak keşfedilebilen bu bilimsel gerçekleri 14 asır önce kendi başına mı keşfetti?
Eğer bunu yapamazsa -ki yapamaz- o halde Kur’an’ın Allah’ın kitabı olmasından başka bir seçenek var mıdır? Asla yoktur!
İslam Dinine, özellikle de Kuran ve Peygamberimize saldırıların arttığı bir dönemde, Kur’an’ın bilimsel mucizelerinin ortaya çıkması; Allah’ın bu saldırılara karşı, Mümin kullarına bir yardımı ve bir desteğidir. Kur’an’ın da birer mucizesidir.
Günümüzde Uzay’ın ve Dünya’nın sırları daha çok anlaşılmakta, böylece hem Allah’ın sanatı, hem de Kur’an’ın mucizevî beyanları daha iyi anlaşılmaktadır. Evet, Kur’an kâinatı okuyor, dinlemesini bilenlere…
 

MAVRAN

Vip Üye
Katılım
31 Aralık 2014
Mesajlar
3,093
Beğeni
8,736
Puanları
113
Konum
Trabzon_Kocaeli
Dostum mükemmel bir konuya değindiniz. Bildiğim kararıyla ABD KURAN üzerinde halen çalışmakta ancak islam ülkeleri ise halen uyumakda inşellah bir uyanan çıkar.
 

Erdem

Vip Üye
Vip Üye
Katılım
15 Nisan 2014
Mesajlar
1,622
Beğeni
3,241
Puanları
113
Allah Razı Olsun Lacivert Ustam,Bilim ve Bilim Adamlarının Rehberidir Kur'an-ı Kerim(Her şeyi kapsayan) Kitabımızın doğruluğu ve Allah'ın biz kullarına imtiyazıdır,Bozulmadan günümüze gelen tek ışık kaynağımız,Bu tür çalışmalarla Bilim Adamları neler buldu neler saymakla bitmez Rehberimizin sayesinde
 
Son düzenleme:

Erdem

Vip Üye
Vip Üye
Katılım
15 Nisan 2014
Mesajlar
1,622
Beğeni
3,241
Puanları
113
Şunuda eklemek istiyorum OKU Diyerek Cebrail (as) Peygamber Efendimiz (sav)'e 3 kez okumayı öğretip bugünlere ve yarınlara ışık tutturuyor,Peki bizler Ömrünün sonuna kadar eline Kur'an-ı Kerim'i alıp okumayan okumak öğrenmek istemeyen kullara ne demeli!!!
 
Üst Alt