Yûsuf Aleyhisselam’ın Kıssası | Define işaretleri ve anlamları

Yûsuf Aleyhisselam’ın Kıssası

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,453
Beğeni
16,737
Puanları
113
Konum
İstanbul
1) “Hani Yûsuf babasına: “Ey babacığım! Ben (rüyada) onbir yıldızla güneşi ve ayı gördüm. Bunların bana secde ettiklerini gördüm” demişti.”
Yûsuf 4
2) “(Babası) dedi ki: “Ey oğulcağızım! Rüyanı kardeşlerine anlatma sonra sana bir tuzak kurarlar. Şüphesiz şeytan insan için apaçık bir düşmandır.”
Yûsuf 5
3) “Böylece Rabbin seni seçecek, olayların yorumunu sana öğretecek. Daha önce ataların İbrahim ve İshak’a tamamladığı gibi sana ve Yakub ailesine nimetini tamamlayacak. Şüphesiz Rabbin bilendir, hikmet sahibidir.”
Yûsuf 6
4) “Şüphesiz Yûsuf ve kardeşlerinde soranlar için ayetler (ibretler) vardır.”
Yûsuf 7
5) “(Kardeşleri) şöyle demişlerdi: “Yûsuf ve kardeşi babamıza bizden daha sevgilidir. Oysa biz dayanışma içinde, güçlü bir cemaatiz. Şüphesiz babamız apaçık bir yanılgı içindedir.”
Yûsuf 8
6) “Yûsuf’u öldürün veya (uzak) bir yere bırakın ki babanızın yüzü yalnızca size (dönük) kalsın! Bundan sonra iyi bir topluluk olursunuz.”
Yûsuf 9
7) “İçlerinden bir söz sahibi dedi ki: “Yûsuf’u öldürmeyin! Eğer bir şey yapacaksanız, onu kuyunun derinliklerine atın! Yolcu kafilelerinden biri kendisini bulsun.”
Yûsuf 10
8) “(Babalarına gidip) dediler ki: “Ey babamız! Ne oluyor da, Yûsuf’a karşı bize güvenemiyorsun? Oysa gerçekte biz onun iyiliğini isteyenleriz.”
Yûsuf 11
9) “Yarın onu bizimle birlikte gönder gezsin ve oynasın. Biz onu mutlaka koruruz.”
Yûsuf 12
10) “Dedi ki: “Onu götürmeniz gerçekten beni üzer ve siz kendisinden habersiz iken onu kurdun yemesinden korkarım.”
Yûsuf 13
11) “Onlar: “Biz güçlü, kuvvetli bir topluluk olduğumuz halde onu kurt yerse şüphesiz o zaman hüsrana uğrayanlardan oluruz.”
Yûsuf 14
12) “Sonuçda onu götürdüklerinde ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca karar verdiklerinde biz de ona: “Andolsunki sen, onların bu işlerini farkında olmayacakları bir sırada kendilerine bildireceksin” diye vahyettik.”
Yûsuf 15
13) “Akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler.
Yûsuf 16
14) “Ey babamız! Biz gittik yarışıyorduk. Yûsuf’u da eşyalarımızın yanında bırakmıştık. Bu sırada onu kurt yemiş. Ama biz doğru söylesek de sen bize inanacak değilsin” dediler.”
Yûsuf 17
15) “Gömleğinin üzerinde de yalan bir kan getirdiler (Babaları) dedi ki: “Hayır, nefisleriniz sizi aldatıp (kötü) bir işe sürüklemiş. Artık (bana düşen) güzel bir sabırdır. Sizin bu düzdüklerinize karşı ancak Allah’tan yardım istenir.”
Yûsuf 18
16) “Bir kervan geldi. Sucularını gönderdiler. O da (kuyuya) kovasını sarkıttı. “Müjde! Bu bir oğlan” dedi. Onu bir ticaret malı gibi sakladılar. Oysa Allah onların yaptıklarını biliyordu.”
Yûsuf 19
17) “Onu ucuz bir fiyata birkaç dirheme sattılar. Onlar onu pek önemsemiyorlardı.”
Yûsuf 20
18) “Mısır’da onu satın alan kişi hanımına: “Buna iyi bak! Olur ki bize yarar sağlar yahut kendisini evlat ediniriz” dedi. Böylece Yûsuf’u (o) yere yerleştirdik ki, kendisine rüyaların yorumunu öğretelim. Allah emrinde galipdir (mutlak güç ve irade sahibidir), ancak insanların çoğu bilmez.”
Yûsuf 21
19) “O erginlik çağına erişince kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte iyilik yapanları böyle ödüllendiririz.”
Yûsuf 22
20) “Evinde bulunduğu kadın onun kendisine yaklaşmasını istedi, kapıları sıkıca kapadı ve: “Haydi gelsene!” dedi. (Yûsuf): “Allah’a sığınırım. Doğrusu o benim Rabbimdir. Bana iyi baktı. Zalimler asla kurtuluşa ermezler” dedi.”
Yûsuf 23
21) “Andolsunki kadın onu arzu etmişti. Eğer Rabbinin burhanını görmeseydi o da onu arzu etmişti. Bu şekilde kötülük ve fuhşu ondan savmak için istedik. O bizim seçkin kullarımızdandı.”
Yûsuf 24
22) “Kapıya doğru koşuştular. Kadın onun gömleğini arkadan çekip yırttı. Tam kapının yanında kadının beyiyle karşılaştılar. Kadın: “Ailene kötülük etmek isteyenin cezası zindana atılmaktan veya acı bir azaptan başka ne olabilir?” dedi.”
Yûsuf 25
23) “(Yûsuf): “Asıl o benim nefsime yaklaşmak istedi” dedi. Kadının yakınlarından bir şahit de şöyle şahitlik etti: “Eğer gömleği önden yırtılmışsa kadın doğru söylemiştir o yalancılardandır.”
Yûsuf 26
24) “Ama eğer gömleği arkadan yırtılmışsa kadın yalan söylemiştir o ise doğru söyleyenlerdendir.”
Yûsuf 27
25) “(Yûsuf’un) gömleğinin arkadan yırtılmış olduğunu görünce (kocası) dedi ki: “Bu, sizin düzeninizdendir. Gerçekten sizin düzeniniz büyüktür.”
Yûsuf 28
26) “Yûsuf, sen bundan yüz çevir. Sen de günâhının bağışlanmasını dile. Doğrusu sen günâhkârlardan oldun.”
Yûsuf 29
27) “Şehirde birtakım kadınlar: “Azizin hanımı kendi uşağının nefsine yaklaşmak istiyormuş. Sevgi onun bağrını yakmış. Doğrusu biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz” dediler.”
Yûsuf 30
28) “Kadın onların düzenlerini duyunca kendilerine (birini) gönderdi. Onlar için dayanacakları koltuklar hazırladı ve her birine bir bıçak verdi. (Yûsuf’a): “Çık karşılarına” dedi. Onu gördüklerinde (gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıktan) ellerini kestiler ve: “Allah’ı tenzih ederiz, bu bir beşer değildir. Bu ancak üstün bir melektir” dediler.”
Yûsuf 31
29) “Kadın dedi ki: “İşte hakkında beni kınadığınız kişi budur. Andolsunki ben onun nefsine yaklaşmak istedim ancak o iffetlilik gösterip sakındı. Ama eğer kendisine emrettiğimi yapmazsa mutlaka zindana atılacak ve mutlaka küçük düşürülenlerden olacak.”
Yûsuf 32
30) “(Yûsuf) dedi ki: “Rabbim! Zindan benim için onların çağırdıkları şeyden daha sevimlidir. Eğer onların düzenlerini benden savmazsan onlara meyleder ve cahillerden olurum.”
Yûsuf 33
31) “Rabbi onun duasını kabul etti ve onların düzenlerini ondan savdı. Şüphesiz O duyandır, bilendir.”
Yûsuf 34
32) “Sonra bazı delilleri görmelerinin ardından yine de onu bir süre zindana atmaları kendilerine uygun geldi.”
Yûsuf 35
33) “Zindana onunla birlikte iki de genç girdi. Onlardan biri: “Ben rüyada kendimi şarap sıkıyor gördüm” dedi. Diğeri de: “Ben de rüyamda kendimi başımın üstünde ekmek taşıyor ve kuşlar da ondan yiyor gördüm” dedi. “Bunun yorumunu bize haber ver. Biz seni iyilik edenlerden görüyoruz.”
Yûsuf 36
34) “Dedi ki: “Size, rızık olarak verilen yemek henüz ulaşmadan ben size onun ne olduğunu mutlaka haber veririm. Bu Rabbimin bana öğrettiklerindendir. Doğrusu ben Allah’a inanmayan ve ahireti de inkâr eden bir kavmin dinini terk ettim.”
Yûsuf 37
35) “Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum. Allah’a bir şeyi ortak koşmak bize yaraşmaz. Bu, Allah’ın bize ve insanlara olan lütfundandır; ancak insanların çoğu şükretmezler.”
Yûsuf 38
36) “Ey zindan arkadaşlarım! Birbirlerinden farklı değişik rabbler mi daha hayırlıdır? Yoksa kahhar (mutlak güç sahibi) olan tek Allah mı?”
Yûsuf 39
37) “O’nun dışında taptıklarınız Allah’ın haklarında hiç bir hüccet indirmediği, sizin ve atalarınızın taktığı adlardan başka şeyler değildir. Hüküm ancak Allah’ındır. O, kendinden başkasına tapmamanızı emretti. Dosdoğru din işte budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.”
Yûsuf 40
38) “Ey zindan arkadaşlarım! İkinizden biri efendisine şarap sunacak; diğeri ise asılacak ve kuşlar başından yiyecekler. Hakkında bilgi istediğiniz iş kesinleşmiştir.”
Yûsuf 41
39) “O iki kişiden kurtulacağını sandığı kimseye: “Beni efendinin yanında an” dedi. Fakat şeytan ona efendisine yanında anmayı unutturdu ve böylece (Yûsuf) birkaç yıl zindanda kaldı.”
Yûsuf 42
40) “(Bir gün) Kral dedi ki: “Rüyamda yedi semiz inek görüyorum ki onları yedi zayıf (inek) yiyor. Bir de yedi yeşil başak ve bir o kadarı da kuru. Ey ileri gelenler! Eğer rüya yorumluyorsanız benim rüyam hakkında bana bilgi verin.”
Yûsuf 43
41) “(Bunlar) Karmakarışık rüyalar. Biz ise (böyle) rüyaların yorumunu bilemeyiz” dediler.”
Yûsuf 44
42) “O iki kişiden kurtulmuş olanı nice zaman sonra hatırladı ve dedi ki: “Ben size bunun yorumunu haber veririm, hemen beni gönderin.”
Yûsuf 45
43) “Yûsuf, ey çok doğru kişi! Bize yedi zayıf ineğin yediği yedi semiz inek ve yedi yeşil başak ile bir o kadar kuru (başak) hakkında bilgi ver! Olur ki insanlara dönerim ve onlar da bilirler.”
Yûsuf 46
44) “Dedi ki: “Âdetiniz üzere yedi yıl ekin ekin! Yiyeceğiniz az bir kısmı dışında biçtiklerinizi başağı üstünde bırakın.”
Yûsuf 47
45) “Sonra bunun ardından yedi zorlu (yıl) gelecektir ki, saklayacağınız az bir miktar dışında önceden biriktirdiklerinizi yiyeceklerdir.”
Yûsuf 48
46) “Sonra bunun ardından bir yıl gelecek ki, insanlar onda (bolca) yağmura kavuşturulacak ve (meyva) sıkacaklar.”
Yûsuf 49
47) “Hükümdar: “Onu bana getirin” dedi. Bunun üzerine ona elçi gelince: “Efendine dön de ona sor: “Ellerini kesen kadınların durumları neydi? Şüphesiz Rabbim onların düzenlerini bilir” dedi.”
Yûsuf 50
48) “(Hükümdar kadınlara): “Yûsuf’un nefsine yaklaşmak istediğinizde sizin durumunuz neydi?” dedi. Onlar: “Hâşâ! Allah için biz ondan hiç bir kötülük görmedik” dediler. Azizin hanımı da dedi ki: “İşte şimdi gerçek ortaya çıktı. Ben onun nefsine yaklaşmak istedim. O ise gerçekten doğru söyleyenlerdendir.”
Yûsuf 51
49) “Bu, (Azizin) yokluğunda benim kendisine hıyanet etmediğimi ve Allah’ın hainlerin düzenlerini başarıya erdirmeyeceğini bilmesi içindi.”
Yûsuf 52
50) “(Bununla birlikte) Nefsimi temize çıkarmıyorum. Şüphesiz, Rabbimin esirgediği dışında nefis sürekli kötülüğü emredicidir. Doğrusu Rabbim bağışlayandır, rahmet edendir.”
Yûsuf 53
51) “Hükümdar dedi ki: “Onu getirin kendime özel (görevli) edineyim” Onunla konuşunca da: “Sen bugün bizim yanımızda önemli mevki sahibi ve güvenilir birisin” dedi.”
Yûsuf 54
52) “(Yûsuf): “Beni ülkenin hazinelerinin başına getir. Şüphesiz ben iyi koruyucu ve iyi bilen biriyim” dedi.”
Yûsuf 55
53) “İşte böylece Yûsuf’a o yerde güç ve imkân verdik. Orada istediği yerde konaklıyordu. Biz rahmetimizi dilediğimize ulaştırırız ve iyilik edenlerin ecirlerini zayi etmeyiz.”
Yûsuf 56
54) “Ahiret ecri ise iman eden ve sakınanlar için elbette daha hayırlıdır.”
Yûsuf 57
55) “Yûsuf’un kardeşleri gelip yanına girdiler. Onlar onu tanımadıkları halde kendisi onları hemen tanıdı.”
Yûsuf 58
56) “Onların yüklerini hazırlayınca dedi ki: “Babanızdan olan kardeşinizi de bana getirin. Görmüyor musunuz; ben ölçüyü tam tutuyorum ve ben misafir ağırlayanların en hayırlısıyım.”
Yûsuf 59
57) “Eğer onu getirmezseniz artık benim yanımda size ölçek (erzak) yok ve bana da yaklaşmayın.”
Yûsuf 60
58) “Onu babasından almaya çalışacağız ve (her halde) bunu yaparız” dediler.”
Yûsuf 61
59) “(Yûsuf) Uşaklarına da dedi ki: “Sermayelerini yüklerinin içine koyun. Olur ki ailelerine döndüklerinde bunu anlarlar da tekrar geri dönerler.”
Yûsuf 62
60) “Babalarının yanına döndüklerinde dediler ki: “Ey babamız! Bizden ölçek (erzak) alıkonuldu. Kardeşimizi de bizimle birlikte gönder ki ölçek (erzak) alalım. Biz onu mutlaka koruruz.”
Yûsuf 63
61) “Dedi ki: “Daha önce kardeşini size emanet ettiğim gibi mi onu size emanet edeyim? Allah en iyi koruyucudur ve O rahmet edenlerin en merhametlisidir.”
Yûsuf 64
62) “Erzak yüklerini açtıklarında sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüler. “Ey babamız! Daha ne istiyoruz! İşte sermayemiz de bize iade edilmiş. (Bununla) yine ailemize erzak alır, kardeşimizi korur ve bir deve yükü de artırırız. Bu (getirdiğimiz) az bir ölçektir” dediler.”
Yûsuf 65
63) “Dedi ki:”Çepeçevre kuşatılıp (çaresiz kalmanız) dışında onu bana mutlaka getireceğiniz üzere Allah adına kesin söz vermediğiniz sürece onu sizinle göndermeyeceğim.” Ona kesin söz verdiklerinde: “Allah, söylediklerimize vekildir” dedi.”
Yûsuf 66
64) “Yine dedi ki: “Ey oğullarım! Tek bir kapıdan girmeyin, değişik kapılardan girin! Bununla birlikte ben, Allah’ın (hükmünden) bir şeyi sizden savamam. Hüküm ancak Allah’ındır. Ben O’na güvendim. Güvenenler de yalnızca O’na güvensinler!”
Yûsuf 67
65) “Nitekim babalarının emrettiği yerden girdiler. Bu, Allah’tan (gelecek) bir şeyi onlardan savamazdı. Yalnız Yakub’un içindeki bir dileği açığa çıkarmış oldu. Gerçekten o, kendisine öğrettiğimizden dolayı ilim sahibi biriydi. Ancak insanların çoğu bilmez.”
Yûsuf 68
66) “Yûsuf’un huzuruna girdiklerinde o kardeşini kendi yanına aldı ve: “Ben senin öz kardeşinim. Sen artık onların yaptıklarına üzülme!” dedi.”
Yûsuf 69
67) “Onların yüklerini hazırladığında su kabını (öz) kardeşinin yüküne koydu. Sonra bir çağırıcı: “Ey kafile! Siz şüphesiz hırsızsınız!” diye seslendi.”
Yûsuf 70
68) “(Yakub’un oğulları) onlara doğru dönerek: “Ne kaybettiniz?” dediler.”
Yûsuf 71
69) “Dediler ki: “Hükümdarın su kabını arıyoruz. Onu getirene bir deve yükü (bahşiş) var. Ben de buna kefilim.”
Yûsuf 72
70) “Onlar: “Hayret! Allah’a yemin ederiz ki; bizim bu yere bozgunculuk etmek için gelmediğimizi ve hırsız olmadığımızı siz de bilmişsinizdir” dediler.”
Yûsuf 73
71) “(Yûsuf’un adamları): “Peki, eğer yalan söylüyorsanız (çalanın) cezası nedir?” dediler.”
Yûsuf 74
72) “Cezası yükünde (çalıntı mal) bulunan kimsenin kendisidir. Biz zalimleri böyle cezalandırırız” dediler.”
Yûsuf 75
73) “Bunun üzerine (Yûsuf) kardeşinin kabından önce onların kaplarını aramaya başladı. Sonra onu (öz) kardeşinin kabından çıkardı. İşte Yûsuf için böyle bir plan düzenledik. Yoksa Allah dilemedikçe, hükümdarın dinine (kanununa) göre kardeşini alıkoyamazdı. Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır.”
Yûsuf 76
74) “Eğer çalmışsa daha önce onun bir kardeşi de çalmıştı” dediler. Yûsuf bunu içinde gizli tuttu, onlara belli etmedi ve kendi kendine: “Siz daha kötü bir konumdasınız. Allah sizin anlattığınız şeyin aslını daha iyi bilmektedir” dedi.”
Yûsuf 77
75) “Dediler ki: “Ey Aziz! Onun gerçekten ihtiyar, büyük bir babası var. Onun yerine bizden birimizi al. Biz seni iyilik edenlerden görüyoruz.”
Yûsuf 78
76) “Eşyamızı yanında bulduğumuzdan başkasını almaktan Allah’a sığınırız. O takdirde muhakkak zalimler oluruz” dedi.”
Yûsuf 79
77) “Ondan ümitlerini kesince aralarında konuşmak üzere bir yana çekildiler. Büyükleri dedi ki: “Babanızın sizden Allah adına kesin söz aldığını ve bundan önce Yûsuf hakkında işlediğiniz hatayı bilmiyor musunuz? Ben, babam bana izin verinceye yahut Allah benim için hükmünü verinceye kadar bu yerden ayrılmayacağım. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.”
Yûsuf 80
78) “Siz babanıza dönün ve deyin ki: “Ey babamız! Oğlun hırsızlık etti. Biz bildiğimizden başkasına şahitlik etmedik. Gaybın kollayıcıları da değildik.”
Yûsuf 81
79) “(İstersen) İçinde bulunduğumuz kasabaya ve beraber geldiğimiz kervana da sor. Biz gerçekten doğru söylüyoruz.”
Yûsuf 82
80) “(Babaları) dedi ki: “Hayır, nefisleriniz sizi aldatıp (kötü) bir işe sürüklemiş. Artık (bana düşen) güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah onların hepsini bana getirir. Muhakkak O, hâkimdir, alimdir.”
Yûsuf 83
81) “Yüzünü onlardan çevirdi ve: “Ah Yûsuf’a olan tasam!” dedi. Üzüntüden gözleri ağardı. (Bununla beraber) kederini yutkunuyordu.”
Yûsuf 84
82) “(Oğulları): “Vallahi, hayret! Hâlâ Yûsuf’u anıp duruyorsun. Sonunda ya iyice eriyecek ya da helake düşenlerden olacaksın” dediler.”
Yûsuf 85
83) “O da şöyle dedi: “Ben keder ve üzüntümü yalnız Allah’a açarım ve Allah katından sizin bilmediğinizi bilirim.”
Yûsuf 86
84) “Ey oğullarım! Gidin Yûsuf’la kardeşinden bir haber arayın. Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez.”
Yûsuf 87
85) “(Kardeşleri Yûsuf’un) Yanına girdiklerinde: “Ey Aziz! Bize ve ailemize darlık dokundu ve pek değersiz bir sermaye ile geldik. Sen yine de bize tam ölçek ver ve bize ayrıca bağışta bulun. Allah bağışta bulunanları mükâfatlandırır” dediler.”
Yûsuf 88
86) “(Yûsuf) dedi ki: “Siz cahil iken Yûsuf’a ve kardeşine ne yaptığınızı biliyor musunuz?”
Yûsuf 89
87) “Yoksa sen gerçekten Yûsuf musun?” dediler. O da: “Ben Yûsuf’um. Bu da kerdeşimdir. Allah bize lutfetti. Kim sakınır ve sabrederse; şüphesiz Allah iyilik edenlerin karşılıklarını boşa çıkarmaz” dedi.”
Yûsuf 90
88) “Allah’a yemin olsun; gerçekten Allah seni bize üstün kıldı. Biz ise kesinlikle hata edenlerdik” dediler.”
Yûsuf 91
89) “Dedi ki: “Bugün sizi kınama yok. Allah sizi bağışlar. O, rahmet edenlerin en merhametlisidir.
Yûsuf 92
90) “Şu gömleğimi götürüp babamın yüzüne koyun, görmeye başlayacaktır ve bütün ailenizle birlikte bana gelin.”
Yûsuf 93
91) “Kervan (Mısır’dan) ayrılınca babaları dedi ki: “Eğer beni bunaklıkla suçlamazsanız inanın ben Yûsuf’un kokusunu alıyorum!”
Yûsuf 94
92) “Hayret! Allah’a yemin olsun ki, sen hâlâ eski şaşkınlığın içindesin” dediler.”
Yûsuf 95
93) “Müjdeci gelip onu (gömleği) yüzüne koyunca hemen görür hale döndü. (Bunun üzerine): “Ben Allah’tan sizin bilmediğinizi biliyorum, dememiş miydim?” dedi.”
Yûsuf 96
94) “(Oğulları): “Ey babamız! Bizim için günâhlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten hata ettik” dediler.”
Yûsuf 97
95) “Dedi ki: “Sizin için Rabbimden bağışlama dileyeceğim. Şüphesiz O bağışlayan, rahmet edendir.”
Yûsuf 98
96) “Nihayet Yûsuf’un yanına girdiklerinde o, anne ve babasını bağrına bastı ve: “Allah’ın dileğiyle, güven içinde Mısır’a girin” dedi.”
Yûsuf 99
97) “Anne ve babasını tahtın üzerine çıkardı ve hep birlikte onun için secdeye kapandılar. Dedi ki: “Ey babacığım! İşte bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Gerçekten Rabbim onu doğru çıkardı. Allah, beni zindandan çıkarmakla ve şeytanın benimle kardeşlerimin arasına fitne sokmasından sonra sizi çölden getirmekle bana iyilik etti. Şüphesiz Rabbim dilediği şeyi çok ince düzenleyendir. Muhakkak O alimdir, hâkimdir.”
Yûsuf 100
98) “Rabbim! Sen bana mülkten bir pay verdin ve bana rüyaların yorumunu öğrettin. Ey göklerin ve yerin yaratıcısı! Dünyada da ahirette de benim velim Sensin. Benim canımı Müslüman olarak al ve beni salihlerin arasına kat.”
Yûsuf 101
 
Üst