Islam'ın Eşcinselliğe Bakışı Nasıl? | Define işaretleri ve anlamları

Islam'ın Eşcinselliğe Bakışı Nasıl?

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
8,217
Beğeni
23,472
Puanları
113
Konum
Erzincan
İslam'ın Eşcinselliğe Bakışı Nasıl?

Bu da insan için imtihan vesilesidir. Yani bir insan için karşı cinsten birisiyle nikahsız ilişki yasaklandığı gibi, aynı cinsten olanlar içinde, bera
Şeriat, bunların tadil edilmesi yolunda bazı tavsiyelerde bulunmaktadır. Bunlar: 1- evlenmek, 2- oruç tutmak, 3- bol bol Kur’an okumak veya zikir çekmek, 4- kur’an tefsiri veya islami kitap okumak, 5- Allah’ı bol bol hatırlamak 6- Ölümü hatırdan çıkarmamak.

Bu noktada dikkat çekici olan, çoğumuzun üzerinde konuşmayı bile ayıp saydığı bu konuda Kur’ân’da o derece çok ve açık ifadelerin bulunmasıdır. Kur’ân, Lût kavmi örneğinde kendisine temas ettiğine göre, demek ki, bu problem ‘Lût kavmi kadar eski, yok farz edilmeyecek kadar önemli, zinadan bile çirkin, ama herhangi bir insanî yanılgı kadar da konuşulabilir’ imiş. Peki, neden böyle birşey oluyor? Böylesi bir cinsel sapma neden ve nasıl yaşanıyor? Önce biyolojik-genetik faktörlerle başlayalım: Aslında hepimizin vücudunda karşı cinsin hormonları da az miktarda bulunur. Zaten, öyle olmasa, bütün erkekler aşırı sert ve maço, bütün kadınlar ise aşırı kırılgan olurlardı ve cinslerin birbirini anlayıp hissetmesi pek de mümkün olmazdı. Ancak normalde var olan bu minimal yönelimler, genetik ve hormonal bozulmalar sonucu, bazı kişilerde ileri düzeylere varabiliyor. Ve ortaya doğuştan eşcinselliğe yatkın bireyler çıkabiliyor. "E, sonra?" diyorsanız, şu sohbeti dinleyin: Geçenlerde bir psikiyatrist arkadaşım beni telefonla aradı. Kısa bir girişten sonra, "Baksana!" dedi, "Biliyorsun; son araştırmalar eşcinselliğin bazı durumlarda neredeyse önlenemez olduğunu gösteriyor. İşin doğuştan gelen genetik bir boyutu da olduğu tesbit edildi; sen de okumuşsundur. Yani, bu kişilerin en azından bir kısmı, yaratılışlarında var olan meyil dolayısıyla o yöne gidiyorlarmış; bu açık artık. Oysa biz İslâmî yönden bunun kabul edilemez bir yönelim olduğunu, hatta ceza gerektirdiğini okuyoruz. Nasıl çözüyorsun bu ikilemi?" Ona, "Belki garip bir örnek olacak ama" dedim, "Biliyorsun, meselâ çok eşlilik de erkekler için neredeyse genetik ve tabiî bir meyildir." "Evet?" dedi. "Peki sen çok-eşli misin?" diye sordum. "Tabiî ki hayır" dedi. "Neden?" diye üsteledim. "İçinde böyle bir meyil yok mu? Açık konuş lütfen." "Var aslında" dedi, "Ama hem eşim buna izin vermez, hem toplumsal kurallar, kanunlar vs. bir yığın engel var; biliyorsun. Üstelik günaha girmiş olurum. O yüzden düşünmem bile." "Kendi sorunun cevabını kendin vermiş oldun işte" dedim. "Eşcinsel meyiller de bazı kişiler için genetik bir temelden kaynaklanan, neredeyse zorunlu bir yönelim olabilir; ama o kişilerin de bu anormal yönelimlerini kontrol etmeleri beklenir, bunu becerebilirler de aslında." "Bu yönden düşünmemiştim" dedi arkadaşım. Ardından, kısa bir düşünme sonrası, "Ama" dedi, "meselâ, bilirsin, beyindeki bazı bozukluklar, örneğin temporal epilepsi gibi hastalıklar, kontrolü güç saldırganlıklara yol açabiliyor. Böyle bir hastalığın da etkisiyle, diyelim ki bilincinde olmadan birini öldüren bir şahıs ceza görür mü? Görmez. Bünyesel hastalığın etkisiyle bu suçu işlediği tesbit edilirse Türk Ceza Kanununun 46. veya 47. maddesine göre cezası ya hafifletilir ya da tamamen affedilir. Buna ne diyeceksin?" "Peki," dedim, "O hasta, cezası affedildikten sonra, bir cinayet daha işlesin diye serbest mi bırakılır? Yoksa hastalığı düzelene kadar tedaviye alınıp sonra da uzun süre izlenip kontrol mü edilir?" Arkadaşım, "Yine haklısın" dedi. Ergenliğe geçiş döneminde sırf meraktan bu tür bir ilişkiyi (kısmen) denemiş gençler de olabilir. Nerdeyse ne yaptığını bilmeden, ‘doktorculuk’ oynarcasına. "Çocukça bir hata" bile denebilir belki. Ancak, esas önemli olan, bundan sonrasıdır. Bu tür bir olayın ardından, bazen yıllar sonra, "Eyvah, ben ne yapmışım?" muhasebesi yaşanır genellikle. Bu dönemde bunalımını paylaşmayıp kendi kendini yiyip bitirmek; kendini aşırı suçlayıp "Yoksa ben ‘gay’dım mı?" sorgulamasına dalmak, bazen genci tam zıt bir sonuca götürebilir. "Battı balık yan gider" durumu gerçekleşir. Gerçekte öyle olmayan genç, gerçekte öyle olmadığı halde kendisini öyle zannettiği için, gerçekten öyle olur! Traji-komik bir örnek anlatayım: Bir eşcinsel hastam vardı. İlkokul yıllarında bağırsak paraziti problemi varmış. Bilen bilir; bu parazit anüs kaşıntısı yapar. Belki inanmazsınız ama, bu kaşıntı gitgide delikanlıyı "Yoksa ben..?" kuşkusuna götürmüş. Sonuç maalesef kötü! Üstelik, anlattığım tek değil. Literatürde, sadece ve sadece bağırsak paraziti yüzünden cinsel tercihi bozulan birçok vak’a var. Yani? Utanıp konuşmamak, gurur yüzünden anlatmamak, yardım istemeyip kendi kendini yemek yok mu? İşte bu şey o kadar çok yerde ayaklara dolanıyor ki! Sırf bu yüzden ne hayatlar kayıyor, bilemezsiniz. Şimdi, gelelim konunun bizi esas ilgilendiren kısmına: 1. Bu tür hassas konuları ne yok farz etmeli, ne de kaşınmayan yeri kaşımalı. Uyanık bir sessizlik ve dengeli bir müdahale gerek. 2. Küçük yaşlardan itibaren giyim, oyuncak gibi konularda cinsiyeti vurgulayacak ve cinsel kimlik oluşmasına yardım edecek yönlendirmeler yapılmalı. Meselâ, cinsiyete göre giydirmek, uygun oyuncaklar almak gibi. 3. Çocuk, normal gelişimi içinde, özellikle belli dönemlerde, cinselliği çok merak eder; onu doğru bilgilendirmek gerekir. Eşcinselliği anlatın demiyorum. Normal, doğal, insanî merakların doyurulması ilerisi için sağlam bir temel olacaktır diyorum. Bu konularda çekinip utanmayın lütfen: Siz doğrudan utanıyorsunuz ama, birileri yanlıştan bile utanmıyor. Ve hiç unutmayın: "Çocuklar öğrenmeye hazır olmadıkları konuları zaten sormazlar." Çocuk birşeyi soruyorsa mutlaka cevap vermeniz gerekir—elbette, usulünce! 4. Özellikle ergenlik çağında gençlerin kendi cinslerinden ebeveynlerle, yani babayla daha fazla vakit geçirip paylaşım içinde olması şarttır. Bunu vurguluyorum; tâ ki, "İşten eve, evden işe," ‘pijama-terlik-televizyon,’ "Hanım, sen ilgileniver, ben çok yorgunum" hastalıklarına yakalanmış babaların kulakları çınlasın! 5. Aile içinde erkeğin hafif başat ve saygın konumunun korunması lazım. Yoksa, meselâ evde kadın bariz biçimde baskın, erkekse pasif ise—ki, neredeyse ahirzaman alameti olarak çoğu evde mevcut durum maalesef budur—erkek çocuk için kadın konumu imrenilecek bir durum kazanabilir. 6. Bu tür bir problemle karşılaşıldığında aşırı tepki ve açıklamasız yasaklar merakı artırır sadece. Konuş(tur)masanız bile, gencin aklındaki soru işaretleri artarak devam eder. 7. Darda kalırsanız bir psikiyatristten yardım isteyin. Not: Eşcinsellik aslında sadece erkeklere has bir durum değil. Kadınlar arasında da bu problem hatırı sayılır biçimde yaşanıyor. Yalnız, bayanlardaki şekli daha belirsiz seyrediyor ve pek de dirençli, devamlı olmuyor. Normal bir cinsel hayat ve mutlu bir evlilik, problemi çözmeye yetiyor genellikle. Yine de, özellikle bayanların toplu kaldığı yerlerde dikkatli olmak gerekiyor. Maalesef biz toplum olarak kadın-erkek mahremiyetine ‘çok’ dikkat ederken, mahremiyetin erkek-erkek ve kadın-kadın arasındaki biçimlerini bazı zamanlar sanırım ihmal ediyoruz. Her iki cins açısından, problemin bir sebebi de bu. Bu noktada, biraz kitap karıştırıp erkeğin erkeğe, kadının kadına karşı mahremiyet ve tesettür ölçüsünü öğrenmeye ne dersiniz?
ALINTIDIR DR. YUSUF KARAÇAY
 

wolf_52

Kullanıcı
Katılım
19 Ocak 2015
Mesajlar
3,795
Beğeni
9,722
Puanları
113
Yaş
53
güzel bir bildirim olmuş usta.. noksanlığmız her konuda olduğu gibi.. gene nasihat yolunu seçyoruz kolayına kaçıyoruz toplum olrak bizler model olmalıyızz... islamda insan gelşimiyle alakalı her döneme ayit bilgiler mevcutdur bunu islam alimleri zamnında çok güzel... anlatmışlardır.. çocuk gelşimi de una dahildir.... kısa ca özetleycek olursam eytim şart çocuğa islamı aşılaya bilyorsak o bir eyde alah korkusuyla büyyorsa bizde modelsek bu tür sapıklıkları maruz kalınmaycağına inanıyorum.....kadın erkeğin yarım kalan tarfıdır bu şeklde görüyorum... ülke olrak eytim sistemini yenden gözden geçirmek icap eder... günlerce konuşsak bu konu bitmezz.... eytim şart düne kadr geçmşimzden utandırmaya çalşan bri yönetim eşkli vardı....bri tarihe mal olmuş bir şahıs aynen şöyle demişdi... geçmişini untan bir milet yok olmaya mecburdurr.......... her nekadr bu genç cumhuriyetin cocuklarıda olsak.... bundan çok daha fazlası varrr... avurpalı ların bize yazıp daytıp öğretdiği tarih doğru değildirr.... işlerine nasıl geldiyse kendi pilanlarına nasıl. işlerine geldiyse öylee bakmamzı istediler... hepsi bir oyundur ... masad örf ve alenelerimzle ve inançlarımzla oyanyıp... dejnerasyon yartıp speküler düzenee ayak uydurp tühetim toplumu kaline sokmakdır... neysee konu nerden nerye getirdimm... çok dolyum bu konuda konu sahbinden özür dilierimm.... saygılarr...
 

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
8,217
Beğeni
23,472
Puanları
113
Konum
Erzincan
güzel bir bildirim olmuş usta.. noksanlığmız her konuda olduğu gibi.. gene nasihat yolunu seçyoruz kolayına kaçıyoruz toplum olrak bizler model olmalıyızz... islamda insan gelşimiyle alakalı her döneme ayit bilgiler mevcutdur bunu islam alimleri zamnında çok güzel... anlatmışlardır.. çocuk gelşimi de una dahildir.... kısa ca özetleycek olursam eytim şart çocuğa islamı aşılaya bilyorsak o bir eyde alah korkusuyla büyyorsa bizde modelsek bu tür sapıklıkları maruz kalınmaycağına inanıyorum.....kadın erkeğin yarım kalan tarfıdır bu şeklde görüyorum... ülke olrak eytim sistemini yenden gözden geçirmek icap eder... günlerce konuşsak bu konu bitmezz.... eytim şart düne kadr geçmşimzden utandırmaya çalşan bri yönetim eşkli vardı....bri tarihe mal olmuş bir şahıs aynen şöyle demişdi... geçmişini untan bir milet yok olmaya mecburdurr.......... her nekadr bu genç cumhuriyetin cocuklarıda olsak.... bundan çok daha fazlası varrr... avurpalı ların bize yazıp daytıp öğretdiği tarih doğru değildirr.... işlerine nasıl geldiyse kendi pilanlarına nasıl. işlerine geldiyse öylee bakmamzı istediler... hepsi bir oyundur ... masad örf ve alenelerimzle ve inançlarımzla oyanyıp... dejnerasyon yartıp speküler düzenee ayak uydurp tühetim toplumu kaline sokmakdır... neysee konu nerden nerye getirdimm... çok dolyum bu konuda konu sahbinden özür dilierimm.... saygılarr...
Her cümlenize katılıyorum dostum ama bu kadarıyla yetinelim siyasi boyuta girmeden sevgiyle...
 

BoZKurT

"R@m@z@N" ☪︎
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,789
Beğeni
18,077
Puanları
113
Konum
İstanbul
Eşcinsellik, yani livata, Lut (Aleyhissellam)’ın kavminin günahıydı. Livata, erkeğin, kadını bırakıp erkekle cinsel ilişki kurmasıdır. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Lut’u da (Nebi olarak gönderdik) O, kavmine şöyle demişti: Gerçekten siz, daha önce hiç bir milletin yapmadığı bir hayâsızlığı yapıyorsunuz. Sizler, ille de erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlikler yapacak mısınız?”

Ankebut 29

İğrençliği, kötülüğü ve tehlikesi sebebiyle bu günahı işleyenleri Allah-u Teâlâ, şu dört çeşit cezayla cezalandırmıştır.

1) Gözlerini kör eder,

2) Ülkelerinin altını üstüne getirir,

3) Üzerlerine sert taşlar yağdırır ve

4) Bir çığlık gönderir.

Livata’nın, İslam şeriatındaki cezası tercih olan görüşe göre kılıçla öldürmedir. Bu livatayı yapanın cezasıdır. Kendisine livata yapılan ise, isteyerek ve kendisi seçerek bu olaya alet olmuşsa aynı şekilde ölümle cezalandırılır.

Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasululullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Lut kavminin amelini (livatayı) yapanları bulduğunuz zaman livata yapanı da, kendisine livata yapılanı da öldürün’ buyurdu.”

Ahmed bin Hanbel Müsned 1/300, Albânî Sahihu’l-Cami 6565

Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Allah, erkeğe yahut kadına arkasından gelen kimseye asla bakmaz’ buyurdu.”

Nesei İşretü’n-Nisa 115, Tirmizi 1165, İbnu’l-Carud 729, İbni Hibban 4203, Albânî, Zifaf 105

Geçmişte olmayıp zamanımızda ortaya çıkan öldürücü aids hastalığı gibi hastalıklar ve salgınlar fuhuş sebebiyledir.
 
Üst Alt