Allahım yol boyunca bırakma ellerimizi
Biriken tüm özlemlerin adı sen olunca, sonra küçükken ağlarken adını ana ana hıçkırdığımız sen, omuzuna yaslandığımız, avuçlarına hüznümüzü döktüğümüz, yıkıldıkça dayandığımız, dertlendikçe dertleştiğimiz hep sen olunca, biriken cümlelerimi yine sana sesleniyorum anne
Şimdi, yine sil günlerdir durmak bilmeyen gözyaşlarımı
Ben hüzün söyledikçe sen umut, ben yıkımlar söyledikçe sen diriliş söyle yine
Kalbimizin kaç yerinden vurgunlar yiyoruz anne? Hançerler sırtımızdan vuruluyor yine
Aldığımız yaralar derin, kabuk bağlamıyor anne
Ve öyle çok yıkılan yanımız var ki gün geçtikçe Gün geçtikçe öyle yitişler, öyle kayboluşlar var ki ellerimizde
Bak, yangınlar ta içimize kadar girmiş anne Alev alev, kıvılcım kıvılcım her yanımızı sarmış bu ateş.
Gözlerimizde cam kırıkları
Kan kaybediyoruz her geçen gün anne
Savaşsa, savaşlardan daha çetin
Yıkımsa, yıkımlardan daha derin
Bir bombardıman ki, yüreklerimiz bombalanıyor. Ve bir yangın ki, imanımız yanıyor. Haya boğuluyor günah tufanlarında anne. Kardeşlerimiz kayboluyor fırtınalar içinde
Gün geçmiyor ki, bir yitirişe daha yıkılmayalım. O da mı? demeyelim. Modern dünyaya, günah bataklıklarına bir can daha sunmayalım
Ellerimde kimi zaman çaresizlik anne. Kimi zaman gözlerimde, yüreğimde taşıdığım kor
Acıtıyor bu savaş kalbimi anne Mevzi kaybediyoruz bu cephede
Hani bir vücudun azaları gibiydik ya anne. Bir yanımız ağrıyınca, her yanımız acıyan
Sadece savaşlarda değil, yalnızca açlıklar, soğuklar da, yoksulluklar da değildi ki bu acı
Bir kardeşim düşüverse günah bataklıklarına, bir diğeri yüz çevirse, sırtını dönse biricik yolumuza, yutsa bir kardeşimi dünya, yara alıyor kalbim anne. Uykular kaçıyor gecelerimden. Ve durduramıyorum günlerimi yakan gözyaşlarımı
Bak, şu birisinden arta kalan bir not anne. Şu kiminden hatıra bir dua, bir hadis. Kiminin şehitçe masum bakışları takılı kaldı gözlerime. Kiminin daha yedi yaşındayken haykıra haykıra, için için okuduğu şiir yankılanıyor beynimde;
Allahım, yol boyunca bırakma elimi
Düşerim sonra
Allahım yol boyunca bırakma ellerimizi, düşeriz sonra
Neden bunca kopmalar yaşıyoruz peki anne? Dünyaya bunca dalışlar niye?
Zaman mı uzun geldi, sebatsız yüreklere?
Musanın kırk günlük ayrılığına dayanamamak, hemen yeni ilahlar, yeni yönelişler aramak niye?
Ömerin; darlığa, sıkıntıya dayandık da, bolluğa sabredemedik deyişi yankılanıyor günlerimde
Ve korkular düşüyor gecelerime
Bir zamanlar, elimizin tersiyle ittiğimiz dünya, gelip yerleşiverirse, cennet özlemiyle bakan gözlerimize
Sonra, gelişme adına, yeni dünya düzeni, modernlik adına, ya da teknoloji, daha profosyenel Müslümanlık adına, hassasiyetini kaybediverirse yüreklerimiz diye
Şimdi, inşirahlar taşıyorum ellerimde anne
Bunca hüzün, bunca ağıt, incitmesin yüreğini senin de
Direnişlere, kimi zaman umuda, kimi zaman inadına kavgaya, merhamete kimi zaman, ama inadına ve inadına dünyadansa ahirete yol alıyor adımlarım
Rabbin seni bırakmadı muştusu, genişliği yerler ve gökler kadar olan Cennete yarışın çağrısı
Sonra, Musabın Uhudda peygamberi ağlatan vedası
Ve sonu Cennet olan sıcak bir çöl yolculuğunda, adım adım cihada giden Abdullah bin Revehanın nefsiyle savaşı
Ey nefsim! Cennete giden yolda nedir sana adımlarını geri geri attıran?
Nedir seni engelleyen ey kardeşim? Yüreğindeki iman ateşini söndüren, gözlerindeki o umudu kaybettiren
Eşlerim mi, işte onları boşuyorum diyor Abdullah bin Reveha. Gölgelikli, yemyeşil bahçelerim mi, işte onların hepsini veriyorum. Ve malım mülküm, işte onları da tamamıyla Allah yolunda infak ediyorum.
Ve yol alıyor Cennetlere
Şimdi, ey dünya! Kavgamız seninle, bilesin
Boş ol bizden, Alinin sözleriyle
Düş yakamızdan, terket bizi
Cicili bicili sunduğun cehennemlerin, verdiğin tüm imkanlar; okullar, üniversiteler, diplomalar, kariyerler, şan, şöhret, makam, mevki ne varsa senin olsun.
Genişleyen maddi imkanlar, markalar, modalar, marketler, alışveriş merkezleri, internet, sosyal medya ve daha ne varsa, Cennet özlemimizi alıyorsa içimizden, harama alıştırıyor, kanatıyorsa gözlerimizi, imanımızı çalıyor, yerle bir ediyorsa hayamızı ve gün geçtikçe yıkıyorsa bir yanımızı, hepsi senin olsun
Ve şunu bil ki ey dünya!
Kan kaybettikçe, yeniden kan pompalayacağız
Düştükçe kalkacak,
yara aldıkça güçlenecek,
hüzünlendikçe yenilenecek,
acı çektikçe bilenecek
ve yandıkça yakacağız seni de
Elimizden aldığın, yüreğimizden çaldığın her kardeşimiz için gözyaşı dökecek, dualar edecek ve yüz çevirmeyip, senin ellerine teslim etmeyip yeniden özüne döndüreceğiz...
Ve bil ki ey dünya! Arşın gölgesinde gölgelenmeye aday nice yeni gençler yetiştireceğiz.
Ve ey kalpleri evirip çeviren Allahım, kalbimizi dinin üzere sabit kıl diye, dua dua, umut umut, hüzün ve gözyaşıyla gün gün ilerleyeceğiz.
Raziye Nur Tuna Özköse
Biriken tüm özlemlerin adı sen olunca, sonra küçükken ağlarken adını ana ana hıçkırdığımız sen, omuzuna yaslandığımız, avuçlarına hüznümüzü döktüğümüz, yıkıldıkça dayandığımız, dertlendikçe dertleştiğimiz hep sen olunca, biriken cümlelerimi yine sana sesleniyorum anne
Şimdi, yine sil günlerdir durmak bilmeyen gözyaşlarımı
Ben hüzün söyledikçe sen umut, ben yıkımlar söyledikçe sen diriliş söyle yine
Kalbimizin kaç yerinden vurgunlar yiyoruz anne? Hançerler sırtımızdan vuruluyor yine
Aldığımız yaralar derin, kabuk bağlamıyor anne
Ve öyle çok yıkılan yanımız var ki gün geçtikçe Gün geçtikçe öyle yitişler, öyle kayboluşlar var ki ellerimizde
Bak, yangınlar ta içimize kadar girmiş anne Alev alev, kıvılcım kıvılcım her yanımızı sarmış bu ateş.
Gözlerimizde cam kırıkları
Kan kaybediyoruz her geçen gün anne
Savaşsa, savaşlardan daha çetin
Yıkımsa, yıkımlardan daha derin
Bir bombardıman ki, yüreklerimiz bombalanıyor. Ve bir yangın ki, imanımız yanıyor. Haya boğuluyor günah tufanlarında anne. Kardeşlerimiz kayboluyor fırtınalar içinde
Gün geçmiyor ki, bir yitirişe daha yıkılmayalım. O da mı? demeyelim. Modern dünyaya, günah bataklıklarına bir can daha sunmayalım
Ellerimde kimi zaman çaresizlik anne. Kimi zaman gözlerimde, yüreğimde taşıdığım kor
Acıtıyor bu savaş kalbimi anne Mevzi kaybediyoruz bu cephede
Hani bir vücudun azaları gibiydik ya anne. Bir yanımız ağrıyınca, her yanımız acıyan
Sadece savaşlarda değil, yalnızca açlıklar, soğuklar da, yoksulluklar da değildi ki bu acı
Bir kardeşim düşüverse günah bataklıklarına, bir diğeri yüz çevirse, sırtını dönse biricik yolumuza, yutsa bir kardeşimi dünya, yara alıyor kalbim anne. Uykular kaçıyor gecelerimden. Ve durduramıyorum günlerimi yakan gözyaşlarımı
Bak, şu birisinden arta kalan bir not anne. Şu kiminden hatıra bir dua, bir hadis. Kiminin şehitçe masum bakışları takılı kaldı gözlerime. Kiminin daha yedi yaşındayken haykıra haykıra, için için okuduğu şiir yankılanıyor beynimde;
Allahım, yol boyunca bırakma elimi
Düşerim sonra
Allahım yol boyunca bırakma ellerimizi, düşeriz sonra
Neden bunca kopmalar yaşıyoruz peki anne? Dünyaya bunca dalışlar niye?
Zaman mı uzun geldi, sebatsız yüreklere?
Musanın kırk günlük ayrılığına dayanamamak, hemen yeni ilahlar, yeni yönelişler aramak niye?
Ömerin; darlığa, sıkıntıya dayandık da, bolluğa sabredemedik deyişi yankılanıyor günlerimde
Ve korkular düşüyor gecelerime
Bir zamanlar, elimizin tersiyle ittiğimiz dünya, gelip yerleşiverirse, cennet özlemiyle bakan gözlerimize
Sonra, gelişme adına, yeni dünya düzeni, modernlik adına, ya da teknoloji, daha profosyenel Müslümanlık adına, hassasiyetini kaybediverirse yüreklerimiz diye
Şimdi, inşirahlar taşıyorum ellerimde anne
Bunca hüzün, bunca ağıt, incitmesin yüreğini senin de
Direnişlere, kimi zaman umuda, kimi zaman inadına kavgaya, merhamete kimi zaman, ama inadına ve inadına dünyadansa ahirete yol alıyor adımlarım
Rabbin seni bırakmadı muştusu, genişliği yerler ve gökler kadar olan Cennete yarışın çağrısı
Sonra, Musabın Uhudda peygamberi ağlatan vedası
Ve sonu Cennet olan sıcak bir çöl yolculuğunda, adım adım cihada giden Abdullah bin Revehanın nefsiyle savaşı
Ey nefsim! Cennete giden yolda nedir sana adımlarını geri geri attıran?
Nedir seni engelleyen ey kardeşim? Yüreğindeki iman ateşini söndüren, gözlerindeki o umudu kaybettiren
Eşlerim mi, işte onları boşuyorum diyor Abdullah bin Reveha. Gölgelikli, yemyeşil bahçelerim mi, işte onların hepsini veriyorum. Ve malım mülküm, işte onları da tamamıyla Allah yolunda infak ediyorum.
Ve yol alıyor Cennetlere
Şimdi, ey dünya! Kavgamız seninle, bilesin
Boş ol bizden, Alinin sözleriyle
Düş yakamızdan, terket bizi
Cicili bicili sunduğun cehennemlerin, verdiğin tüm imkanlar; okullar, üniversiteler, diplomalar, kariyerler, şan, şöhret, makam, mevki ne varsa senin olsun.
Genişleyen maddi imkanlar, markalar, modalar, marketler, alışveriş merkezleri, internet, sosyal medya ve daha ne varsa, Cennet özlemimizi alıyorsa içimizden, harama alıştırıyor, kanatıyorsa gözlerimizi, imanımızı çalıyor, yerle bir ediyorsa hayamızı ve gün geçtikçe yıkıyorsa bir yanımızı, hepsi senin olsun
Ve şunu bil ki ey dünya!
Kan kaybettikçe, yeniden kan pompalayacağız
Düştükçe kalkacak,
yara aldıkça güçlenecek,
hüzünlendikçe yenilenecek,
acı çektikçe bilenecek
ve yandıkça yakacağız seni de
Elimizden aldığın, yüreğimizden çaldığın her kardeşimiz için gözyaşı dökecek, dualar edecek ve yüz çevirmeyip, senin ellerine teslim etmeyip yeniden özüne döndüreceğiz...
Ve bil ki ey dünya! Arşın gölgesinde gölgelenmeye aday nice yeni gençler yetiştireceğiz.
Ve ey kalpleri evirip çeviren Allahım, kalbimizi dinin üzere sabit kıl diye, dua dua, umut umut, hüzün ve gözyaşıyla gün gün ilerleyeceğiz.
Raziye Nur Tuna Özköse