Allah’ım yol boyunca bırakma ellerimizi | Define işaretleri ve anlamları

Allah’ım yol boyunca bırakma ellerimizi

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
8,217
Beğeni
23,472
Puanları
113
Konum
Erzincan
Allah’ım yol boyunca bırakma ellerimizi



Biriken tüm özlemlerin adı sen olunca, sonra küçükken ağlarken adını ana ana hıçkırdığımız sen, omuzuna yaslandığımız, avuçlarına hüznümüzü döktüğümüz, yıkıldıkça dayandığımız, dertlendikçe dertleştiğimiz hep sen olunca, biriken cümlelerimi yine sana sesleniyorum anne…
Şimdi, yine sil günlerdir durmak bilmeyen gözyaşlarımı…
Ben hüzün söyledikçe sen umut, ben yıkımlar söyledikçe sen diriliş söyle yine…
Kalbimizin kaç yerinden vurgunlar yiyoruz anne? Hançerler sırtımızdan vuruluyor yine…
Aldığımız yaralar derin, kabuk bağlamıyor anne…
Ve öyle çok yıkılan yanımız var ki gün geçtikçe… Gün geçtikçe öyle yitişler, öyle kayboluşlar var ki ellerimizde…
Bak, yangınlar ta içimize kadar girmiş anne… Alev alev, kıvılcım kıvılcım her yanımızı sarmış bu ateş.
Gözlerimizde cam kırıkları…
Kan kaybediyoruz her geçen gün anne…
Savaşsa, savaşlardan daha çetin…
Yıkımsa, yıkımlardan daha derin…
Bir bombardıman ki, yüreklerimiz bombalanıyor. Ve bir yangın ki, imanımız yanıyor. Haya boğuluyor günah tufanlarında anne. Kardeşlerimiz kayboluyor fırtınalar içinde…
Gün geçmiyor ki, bir yitirişe daha yıkılmayalım. “O da mı?” demeyelim. Modern dünyaya, günah bataklıklarına bir can daha sunmayalım…
Ellerimde kimi zaman çaresizlik anne. Kimi zaman gözlerimde, yüreğimde taşıdığım kor…
Acıtıyor bu savaş kalbimi anne… Mevzi kaybediyoruz bu cephede…
Hani bir vücudun azaları gibiydik ya anne. Bir yanımız ağrıyınca, her yanımız acıyan…
Sadece savaşlarda değil, yalnızca açlıklar, soğuklar da, yoksulluklar da değildi ki bu acı…
Bir kardeşim düşüverse günah bataklıklarına, bir diğeri yüz çevirse, sırtını dönse biricik yolumuza, yutsa bir kardeşimi dünya, yara alıyor kalbim anne. Uykular kaçıyor gecelerimden. Ve durduramıyorum günlerimi yakan gözyaşlarımı…
Bak, şu birisinden arta kalan bir not anne. Şu kiminden hatıra bir dua, bir hadis. Kiminin şehitçe masum bakışları takılı kaldı gözlerime. Kiminin daha yedi yaşındayken haykıra haykıra, için için okuduğu şiir yankılanıyor beynimde;
“Allah’ım, yol boyunca bırakma elimi
Düşerim sonra…”
Allah’ım yol boyunca bırakma ellerimizi, düşeriz sonra…
Neden bunca kopmalar yaşıyoruz peki anne? Dünyaya bunca dalışlar niye?
Zaman mı uzun geldi, sebatsız yüreklere?
Musa’nın kırk günlük ayrılığına dayanamamak, hemen yeni ilahlar, yeni yönelişler aramak niye?
Ömer’in; darlığa, sıkıntıya dayandık da, bolluğa sabredemedik deyişi yankılanıyor günlerimde…
Ve korkular düşüyor gecelerime…
Bir zamanlar, elimizin tersiyle ittiğimiz dünya, gelip yerleşiverirse, cennet özlemiyle bakan gözlerimize…
Sonra, gelişme adına, yeni dünya düzeni, modernlik adına, ya da teknoloji, daha profosyenel Müslümanlık adına, hassasiyetini kaybediverirse yüreklerimiz diye…
Şimdi, inşirahlar taşıyorum ellerimde anne…
Bunca hüzün, bunca ağıt, incitmesin yüreğini senin de…
Direnişlere, kimi zaman umuda, kimi zaman inadına kavgaya, merhamete kimi zaman, ama inadına ve inadına dünyadansa ahirete yol alıyor adımlarım…
“Rabbin seni bırakmadı” muştusu, “genişliği yerler ve gökler kadar olan Cennete yarışın” çağrısı…
Sonra, Mus’ab’ın Uhud’da peygamberi ağlatan vedası…
Ve sonu Cennet olan sıcak bir çöl yolculuğunda, adım adım cihada giden Abdullah bin Reveha’nın nefsiyle savaşı…
“Ey nefsim! Cennet’e giden yolda nedir sana adımlarını geri geri attıran?
Nedir seni engelleyen ey kardeşim? Yüreğindeki iman ateşini söndüren, gözlerindeki o umudu kaybettiren…
“Eşlerim mi, işte onları boşuyorum diyor Abdullah bin Reveha. Gölgelikli, yemyeşil bahçelerim mi, işte onların hepsini veriyorum. Ve malım mülküm, işte onları da tamamıyla Allah yolunda infak ediyorum.”
Ve yol alıyor Cennet’lere…
Şimdi, ey dünya! Kavgamız seninle, bilesin…
Boş ol bizden, Ali’nin sözleriyle…
Düş yakamızdan, terket bizi…
Cicili bicili sunduğun cehennemlerin, verdiğin tüm imkanlar; okullar, üniversiteler, diplomalar, kariyerler, şan, şöhret, makam, mevki ne varsa senin olsun.
Genişleyen maddi imkanlar, markalar, modalar, marketler, alışveriş merkezleri, internet, sosyal medya ve daha ne varsa, Cennet özlemimizi alıyorsa içimizden, harama alıştırıyor, kanatıyorsa gözlerimizi, imanımızı çalıyor, yerle bir ediyorsa hayamızı ve gün geçtikçe yıkıyorsa bir yanımızı, hepsi senin olsun…
Ve şunu bil ki ey dünya!
Kan kaybettikçe, yeniden kan pompalayacağız…
Düştükçe kalkacak,
yara aldıkça güçlenecek,
hüzünlendikçe yenilenecek,
acı çektikçe bilenecek
ve yandıkça yakacağız seni de…
Elimizden aldığın, yüreğimizden çaldığın her kardeşimiz için gözyaşı dökecek, dualar edecek ve yüz çevirmeyip, senin ellerine teslim etmeyip yeniden özüne döndüreceğiz...
Ve bil ki ey dünya! Arşın gölgesinde gölgelenmeye aday nice yeni gençler yetiştireceğiz.
Ve “ey kalpleri evirip çeviren Allah’ım, kalbimizi dinin üzere sabit kıl” diye, dua dua, umut umut, hüzün ve gözyaşıyla gün gün ilerleyeceğiz.

Raziye Nur Tuna Özköse
 

aliveli44

ONURSAL ÜYE
Admin
Super Moderatör
Vip Üye
Katılım
12 Haziran 2012
Mesajlar
10,998
Beğeni
20,888
Puanları
426
Konum
Malatya
Cevap: Allah’ım yol boyunca bırakma ellerimizi

allah c.c razı olsun abi
Ve korkular düşüyor gecelerime…
Bir zamanlar, elimizin tersiyle ittiğimiz dünya, gelip yerleşiverirse, cennet özlemiyle bakan gözlerimize…​
 
Üst Alt