Araf'ta Gibi Yaşamak
Ahirete kesin bilgiyle iman eden insanın kendisini bir an, Kuranda söz edilen Araf tepesinde düşünmesi, samimiyeti açısından iyi bir ölçü olacaktır. Araf, cennetle cehennemin görüldüğü ancak insanın nereye gideceğini henüz bilmeden beklediği yerdir.
İki taraf arasında bir engel ve burçlar (Araf) üstünde hepsini yüzlerinden tanıyan adamlar vardır. Cennete gireceklere: "Selam size" derler ki bunlar, henüz girmeyen fakat (girmeyi) şiddetle arzu edip umanlardır. Gözleri cehennem halkından yana çevrilince: "Rabbimiz, bizi zalimler topluluğuyla birlikte kılma" derler. (Araf Suresi, 46-47)
Araftaki gibi cennet ve cehennem arasında bir yerde kaldığımızı düşünelim. Bir yanda bizi oraya sürükleyecek davranışlardan hep korkuyla sakındığımız sonsuz cehennem Diğer yanda yaşamımız boyunca umut ettiğimiz sonsuz cennet Kuranda tarif edilen bu ortam, şu an yaşadığımız andan daha gerçektir. O halde Araf halkının korku ve umut dolu bekleyişlerini, henüz yaşıyor iken her an hatırlayalım.
Korku ve ümit; her ikisi de kalbimizde yoğun bir şekilde hissetmemiz ve yaşamamız gereken duygulardır. Yüce Allah, bizi sonsuz kurtuluşa ve mutluluğa iletecek olan bu iki duygu için dua etmemizi buyurur.
Ona korkarak ve umut taşıyarak dua edin. Doğrusu Allahın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır. (Araf Suresi, 56)
Onların yanları yataklarından uzaklaşır. Rablerine korku ve umutla dua ederler ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. (Secde Suresi, 16)
Allaha samimi imanı yaşayalım ve Onun hatalarımızı bağışlayacağını kuvvetle umut edelim. Merhametine ve bağışlayıcılığına sığınalım, eksikliklerimizi gidermesi ve sonsuz güzelliklerini lütfetmesi için samimiyetle dua edelim.