ARÂMİLER ve ASSUR KRALLIĞI DÖNEMi (M.Ö. 1270-610)

star21

Kullanıcı
Katılım
11 Ağustos 2012
Mesajlar
2,733
Beğeni
430
Puanları
83
Arâmi-Assur Çekişmesi
Güneydoğu Anadolu M.Ö. 1000 yıllarında büyük bir Arâmi göçüyle karşı karşıya kalır. Arâmiler güneyden kalkıp büyük kentlere akın etmeye başlarlar. Sami kavimlerinin üçüncü büyük göçünü oluşturan Arâmi göçleri uzun yıllar sürer; nihayetinde Göçebe Arâmiler (Ahlamu Aramaye) Yukarı Mezopotamya’da birçok Arâmi devleti kurmaya muvaffak olurlar. Bunlardan Bit-Adini, Urfa bölgesini içine alıyordu.
Assurlular, batıya doğru ilerlemelerine engel olan Arâmiler’in çoğalmalarını engellemek için birçok imha seferleri düzenlerler, ancak başarılı olamazlar. Assur Kralı II.Adad-Nirari'nin (saltanatı M.Ö. 911-891), Fırat ve Dicle vadilerine yaptığı M.Ö. 894 yılındaki seferinde Habur ırmağı yürüyüşü sırasında, Harran’ın önünden geçtiği, oradan vergi ve haraç aldığı görülür. III.Salmanassar (saltanatı M.Ö. 858-824), M.Ö. 875-855 yıllarında düzenlemiş olduğu üç seferde; Bit-Adini Devleti’ni ortadan kaldırır ve civarıyle birlikte bölgemizi de bir Assur eyâleti durumuna getirir. III.Salmanassar’ın ihtiyarlık döneminde Assur Devleti’ne isyân eden kentlerin arasında Huzirina (Sultantepe) da bulunuyordu.
Urartu Krallığı'nın Bölgemizdeki Hezimeti
M.Ö. IX. yüzyılda Van Gölü civarında kurulmuş olan Urartu Krallığı, sınırlarını kuzeyde Kafkas ötesine, doğuda kuzeybatı iran içlerine, batıda Malatya çevresine, güneyde de Urfa-Halfeti yakınlarına kadar genişletmişti. Urartu Krallığı ömrü olan 300 yıl boyunca Assur Devleti’nin en büyük rakibi olmuştur. Urartu krallarından I.Şarduri (saltanatı M.Ö. 840-830) ve işpuini (saltanatı M.Ö. 830-810) bir müddet Yukarı Mezopotamya’yı hâkimiyetleri altında tutmuşlardır. Kaynaklara göre III.Salmanassar, i.şarduri’ye karşı yedi kez sefer düzenlemiştir. Bu arada Assur Kralı V.Assur-Nirari'nin (saltanatı M.Ö. 753-746) Arâmi asıllı Arpad Kralı Matti‘el ile bir ittifak anlaşması imzaladığı ve bu anlaşmada Harran kentinin koruyucusu olan Ay Tanrısı Sin’in de şahit tutulduğu görülür.
Assur Kralı III.Tighlatpileser (saltanatı M.Ö. 745-727), M.Ö. 743 yılında Urartu meselesini halletmek için ordusuyla batıya doğru hareket ederek, dört Suriye ülkesi (Bit-Agusi, Melida [Malatya], Gurgum [K.Maraş] ve Kummuhu [Kommagene, Adıyaman]) ile birleşmiş olan Urartu ordusunu, Urfa’nın batısındaki Halfeti ilçesinin kuzeyinde yer alan ve Arpad (Tell Rıfad) denilen yerde yapılan bir savaşta perişan ederek birçok esir alır.
Assur Krallığı'nın Bölgemizdeki Hakimiyeti
Bu zaferin sonucunda; Kuzey Suriye ve bölgemiz tekrar Assur’un hâkimiyetine girer ve yöredeki tüm kent devletleri kralları; Assur’a vergi ve haraç vermek zorunda kalırlar.
Harran ve çevresinin, bu dönemde Bel-Pihati ünvanlı bir vali tarafından yönetildiği ve Till Barsip (Tell Ahmar) kentinde oturan Turtanu adlı büyük vezire bağlı olduğu görülür. Urfa’nın 21 km. doğusunda bulunan Duru kenti de ayrı bir idari bölge (Urasi’lik) olarak yönetilir.
Assur Kralı Asarhaddon (saltanatı M.Ö. 680-669), M.Ö. 671 yılında Mısır’ın ele geçirilmesi ile sonuçlanan sefere giderken, Harran kenti dışında bulunan ve sedirden yapılmış Ay Tanrısı Sin Tapınağı’na uğrar ve ondan yardım diler. Zaferden sonra da tanrıyı ödüllendirmek için küçük çapta restorasyonlar yapar.
Mezopotamya’nın en eski ve ünlü tanrısına ait tapınağın yeniden yapılması, Asarhaddon’un oğlu Assurbanipal'in (saltanatı M.Ö. 668-626) döneminde gerçekleşir.
Harran’daki Tanrı Sin Tapınağı’nı yeniden yaptıran Assurbanipal, bir yazıtında küçük kardeşi Assur-etil-şame-irsitim-ballitsu’yu, Sin rahibi yaptığını şöyle anlatır: “....... En küçük kardeşim Assur-etil-şame-irsitim-ballitsu’yu, Harran’da oturan Sin’in huzurunda, Urigallu rahipliği için takdis ettim.”
 
Üst