1981 yılında Şırnakın Uludere İlçesindeki bir mağarada avdan dönen köylüler bir kitap buldu. Kitabı alan Babat Aşireti Lideri Korucubaşı Hazım Babatın babası Ferhan Babat kime götürse kitapta ne yazıldığını çözemedi.
Kitabın papirüse yazılı iki sayfası Aramice uzmanı Hamza Hocagile götürüldü. Hocagil, kitabın Süryani alfabesiyle Aramice, yani Hz. İsanın dilinde yazıldığını söyledi. Kitapın Barnabas İncili olduğunu anlayan Hocagil, ilk cümleleri tercüme etti: Ben Kıbrıslı Barnabius Tespihe layık âlemlerin Rabbinden bir bütün olarak, Ruhul Kudüsle Meşahaya vahyolunanı tıpkı İsadan duyduğum gibi, sadakatle, 48 gök yılları sonunda, dördüncü nüsha olarak aynen yazıyorum.
Ve asıl hikâye bundan sonra başladı
Varlığı özellikle Hıristiyan ve Müslüman ilahiyatçıları arasında da tartışma konusu olan Barnabas İncilinin ucu Ergenekona ve Genelkurmay Başkanlığı Özel Harp Dairesine kadar uzandı Bu iddialar, çalışmalarını ABDde sürdüren araştırmacı-yazar Aydoğan Vatandaşın önümüzdeki günlerde Timaş Yayınlarından piyasaya çıkacak olan Apokrifal (Halktan gizlenen) adlı kitabında yer alıyor.
Yıl 1981 Yer Şırnak, Uludere
Barnabas İncilinin hikâyesi avdan dönen köylülerin Uludere yakınlarında bir mağaraya girmeleriyle başlıyor. Köpekleri mağarada kaybolan köylüler, köpeklerini aramaya başlıyor. Köpeğin sesi çok derinlerden geliyor; mağaranın içindeki bir kuyudan. Bir urgan alıp, kuyunun içine giriyorlar. Karşılaştıkları manzara ise tüyleri diken diken etmeye yetiyor. Köylüler, taştan yontma bir oda içerisinde bir lahit ve bazı eşyalarla karşılaşıyorlar.
Önce Hz. İsaya ait bir madalyonu çıkarıyorlar. Lahitin kapağını açıyorlar; bir ceset ve üzerinde bir kitap. Buldukları kitap Babat Aşireti Lideri Korucubaşı Hazım Babatın babası Ferhan Babatın eline geçiyor. Ferhan Babatın kitabın tarihi değerini anlaması uzun sürmüyor ancak kime götürdüyse kitapta yazılanları çözemiyor. Papazlar dahil kimse kitabın hangi dilde yazıldığını anlamıyor.
Bu kez Babat, kitabı satmak için girişimlerde bulunuyor. Dönemin Malatya Milletvekili İsmail Hakkı Şengülere bahsediyor kitaptan. Şengüler kitabı inceliyor ve kitabın önemini anlamak için iki sayfasını filolog Hamza Hocagile götürüyor
Kayıp kitapla ilk temas
Hamza Hocagil, Aramice uzmanıydı. Aramice, Hz. İsanın ilk öğütlerini verdiği dildi. Hamza Hocagil, Türkiyede bu dile vakıf birkaç kişiden biriydi. Hâlbuki Hıristiyan aleminin kabul ettiği dört İncilden hiçbirinin Aramice orijinali yoktu.
Tümü Grekçeden yapılan tercümelerden oluşuyordu. En eskisi de dördüncü yüzyıla aitti.
Hocagil, papirüs üzerine yazılan sayfaları inceledikten sonra, yazının Arami dilinde ve Süryani alfabesiyle kaleme alındığını tespit ediyor. Ve kitabın ilk sayfasını tercüme ediyor: Ben Kıbrıslı Barnabius Tespihe layık âlemlerin Rabbinden bir bütün olarak, Ruhul Kudüsle Meşahaya vahyolunanı tıpkı İsadan duyduğum gibi, sadakatle, 48 gök yılları sonunda, dördüncü nüsha olarak aynen yazıyorum.
Hocagil, Malatya Milletvekili Şengülere heyecan içinde Bu kitap Barnabas İncili diyor. Ve Şengüler, Barnabas İncilini satın almak için Ferhan Babata 280 bin doları ödemeyi kabul ediyor. Hocagile göre bu eser, iki bin yıllık kayıp otantik İncildi. İncil, Hz. İsanın vahiy kâtibi Aziz Barnabas tarafından yazılmıştı!
İncil, Özel Harp Dairesinin kasasında
Peki bundan sonra ne oluyor? İşte Hollywood filmlerine taş çıkartacak hikâye asıl buradan sonra başlıyor. Kitabın yazarı Aydoğan Vatandaş, Hamza Hocagille görüşüyor ve sır perdesini aralıyor. Hamza Hocagil yaşananları şöyle anlatıyor: Ferhan Babatla anlaşmaya varılmıştı. Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslanın babası Mehmet Ali Arslan ile birlikte İncili teslim almaya gittik. Ancak o sırada beklenmedik bir şey oldu. İncil bize teslim edilemeden jandarmanın eline geçti. İki yıl boyunca jandarma karargâhında saklı tutuldu. Daha sonra Kemal Başer Paşadan alınarak Genelkurmay Özel Harp Dairesinin eline geçti.
Hamza Hocagil, her şeye rağmen Barnabas İncilinin peşini bırakmamıştı. Hocagil, dönemin başbakanı ve hemşehrisi Turgut Özala 1996 yılında konuyu açtığını söylüyor: Konuyu kendisine anlattıktan sonra beni Özel Harpçi Orgeneral Sami Karamısır Paşaya gönderdi. Önce beni epey sorguladılar, amacımın ne olduğunu anlamak istiyorlardı. Ben kitabın sadece tercüme boyutuyla ilgilendiğimi söyledim. Ardından İstanbul Balmumcuda bulunan Özel Harp Karargâhında Sami Karamısır Paşa ve MİT Müsteşarlığı da yapmış olan ve hâlen hayatta olan Hayri Ündül Paşanın görevlendirmesiyle tercüme çalışmasına başladım.
Bu görevlendirmenin ardından Hamza Hocagil Ankarada bulunan, o zamanki adıyla Özel Harp Dairesi Başkanlığına gidiyor: Kitabı ilk orada gördüm. Birkaç demir kapıyı aştıktan sonra ulaşılan bir yerdeydi. Kitap, 1987 yılında Sami Karamısır Paşa ve Hayri Ündül Paşanın bilgisi dahilinde İstanbul Balmumcuda bulunan Özel Harp Karargâhında tercüme etmem için bana verildi. Ben burada her gün tercüme çalışmalarını yapıyordum. Tercüme parası da bana Harp Akademileri Komutanı Nahit Şenoğul Paşa tarafından veriliyordu. Nahit Paşa daha sonra bana Harp Akademilerinde Koruyucu Envanter dersleri de verdirtti. Bu süre içerisinde İncilin 19 sayfasını Özel Harp Dairesine bağlı subayların kontrolünde inceledim
On Emirin yerini bildiriyor
Hocagil, Barnabas İncilinde nelerin yazdığıyla ilgili de şunları söylüyor: Tevhitten başka bir şey yoktu. Zikrullah vardı. İbadet etmenin önemi, Allaha eş koşmama, bu arada komşulara yardımcı olma, Lut Kavmi ile ilgili bazı uyarıcı bilgiler ile ilgili ibret alınmasını öğütleyen bir kıssa vardı. Dikkatimi çeken bir şey daha vardı. Ayette, Bir peygamber gelecek, ona tabi olanlar, dolgun başaklar gibi olacak(!) diyordu.
Hocagil, Barnabas İncilinin son sayfasında, Aziz Barnabasın bu incili dört nüsha olarak yazdığını ve diğer üç nüshanın da yerlerini belirttiğini söylüyor: İncillerin biri İsrailde, diğeri Arabistan Yarımadasında diğeri ise Kuzey Irakta Süleymaniye Zaho taraflarındaydı. Orgeneral Nahit Şenoğul Paşanın verdiği Barnabas İncilinin son sayfalarında Hz. Davutun kendi eliyle yazdığı Aramca Zebur ve Hz. Harunun bakır levhalara yazdığı On Emirin nerede olduğuna ilişkin bilgiler de vardı.
Veli Küçük adı burada da karşımıza çıktı
Hocagil, Hz. Davutun Sarayında bulunan İncili de tercüme ettiğini söylüyor: Bu tercümeyi Almanca ve İngilizce olarak Yunanistandaki Markos Yayıncılık için yaptım. Genelkurmaydaki İncille İsrailde bulduğumuzun tek farkı tefsirli oluşuydu. Barnabas, Uluderede bulunan İncile bazı şerhler düşmüştü. Tercüme parası olarak 15 bin dolara anlaşmıştım.
Hocagil, Markos Yayıncılıkla aracı olanın ise ismini söylüyor. Bu isim, son günlerde adını sıkça duyduğumuz Ergenekon Soruşturmasının bir numaralı sanıklarından: Aracı, Adem Taşdemirdi. Taşdemir, Ergenekonun kilit ismi Tuncay Güneyle birlikte cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak iddiasıyla gözaltına alınmış, daha sonra serbest bırakılmıştı. Taşdemirin bir özelliği de Emekli Tuğgeneral Veli Küçükün yaveri olmasıydı! Hamza Hocagilin bir başka iddiası ise Barnabas İncilinin hâlâ Genelkurmay Özel Harp Dairesinde olduğu yönünde
Yıl; 2012 kitap halen TSK Özel Harp Dairesinde saklanıyor!