Bir Insana Kim Ve Neden Güvenir? | Define işaretleri ve anlamları

Bir Insana Kim Ve Neden Güvenir?

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan

Bir insana kim ve neden güvenir?

Hayvanlar âlemindeki ilişkileri, sözlükteki açıklamaları ne ölçüde karşılıyor? Hayvan belgesellerini seyredenler, anneler ve yavrular arasında, yüksek primatlar ve hatta büyük kediler için bile, 2-4 yıla yayılan ve mutlak güven temeline dayanan, ilişkiler olduğunu bilirler.
Her yeni ilişki, karşı taraftan zarar gelmeyeceğinin kabulüne dayanan, bilinçli bir iradeye ihtiyaç duyar. Zarar görmeme kabulü doğrulandıkça ve tekrarlandıkça, alışkanlığa dönüşür. Ancak burada yaşanan herhangi bir hayal kırıklığı, kişinin yeni ilişkilerinde dikkatli ve temkinli davranmasına neden olur. Eğer kişi çocukluğunun ilk beş yılında, desteklenen, eleştiri ve yargıdan uzak bir aile ortamında yaşarsa, dünyayı ve insanları güvenilir olarak algılanma eğiliminde olur. “Şimdiki zaman”da yaşanan, ancak kontrol edilemeyen geleceği içeren bir durum olan güven, başkalarının gelecekteki davranışları üzerine öngörüde bulunmak, bir anlamda bahis oynamak gibidir. İşte “bugün yaşanan” ama “gelecekteki öngörü”müzü yansıtan bu duygu, geçmişimizle yakından ilişkilidir ve geleceğimizi etkilemektedir.

Birisine güvendiğimiz zaman, kendimizle(özümüzle) ilgili bazı şeylerden vazgeçeriz ve karşılığında almayı beklediğimizin bizi yücelteceğini(bize katkı sağlayacağını) düşünürüz. Böyle bir durumda savunma bariyerlerimizi alçaltır, zedelenme ve yaralanma ihtimaline açık oluruz. Bu durumu iyi (yüce) bir şeyler elde edeceğimiz için göze alırız.

Bir arkadaşa güvenmek, karşılığında dostluk ve mutluluk doğuracağı için anlamlıdır. Öğretmene güvenmek, kişiyi yaşamda işine yarayacak bilgilerle donatacağı ve daha bilge kılacağı için anlamlıdır. Hekim, yatırım uzmanı veya emlakçı gibi bir profesyonele güvenmek; onların sağlığımızı iyileştireceği, maddi imkânlarımıza katkı sağlayacağı ve daha isabetli bir seçim yapacağımıza olan inançtan kaynaklanır.

Güven iki yönlü bir yoldur. İnsanlara güveniriz ve onlardan da güven bekleriz. Böylece güvenilir olmayı umarız. Henry Stimson’un dediği gibi, “Bir insanı güvenilir kılmanın tek yolu, ona güvenmektir.” Başkalarına güvenen bir insanın, güvenilir olmaması çok ender bir durumdur. Benzer şekilde başkalarına güvenmeyen birinin de, güvenilir olması sık rastlanan bir durum değildir.

Kurumlara güvenmek de benzer bir sürece bağlıdır. Müşterileriyle ilişkilerinde müşterilerden yana tanımlanmış süreçleri olan, çalışanlarına karşı taahhütlerini yerine getiren, yönetim kurulu odasında konuşulanlar, çalışanlarına verilen bilgilerle kamu önündeki duruşları paralellik gösteren kurumlar, güvenilir kabul edilir.

BP örneğinde olduğu gibi, kendini kamuya karşı “Petrolün Ötesinde” (Beyond Petroleum) olarak tanıtan bir şirket, denizüstü platformlarında, gerekli güvenlik tedbirlerini almayarak, maliyetten tasarruf etme yoluna gitmeyi ve yılsonunda karlılığını artırmayı tercih edebiliyor.

Güven insanın doğasında vardır ve çevresi tarafından beslendikçe gelişir. Hayatta kalmaya dönük bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor olsa da, bebekler annelerine güvenir. Hayatın bu ilk yıllarında çevrelerinden destek ve ilgi gören ve yakın çevreleriyle ilişkili yaşantılarında haz ve doyum yaşayan bebekler; bütün koşulları mükemmel olmasa da, dünyayı dost bir ortam olarak görür ve güven duygusu geliştirir.

Şekil 1’de görüldüğü gibi, bebeklik döneminden çıkıp, çocukluk dönemine girdikçe, çevredekilerin sayısı artar. Büyük anne ve büyük babalara ek olarak aile çevresi dışındaki yetişkinlerle ve ilkokul yıllarında öğretmen ve arkadaşlarla kurulan ilişkiler de bu duyguyu besleyip geliştirebilir veya bir ölçüde sınırlayabilir. Ancak çocuk, içinde bulunduğu koşullardan memnun kalmaz, hoş olmayan yaşantılar ağır basmaya başlarsa, doğasında var olan güven eğilimi zedelenir ve çevresine karşı daha dikkatli olmaya başlar. Şiddet görmek veya ihmale uğramak, çocuğun hayat sevincini törpüler, dünyayı “düşman” bir ortam olarak görmesine sebep olur. Çevresine ve insanlara karşı tetikte olması gerektiğine inanmaya başlar.

cocuklukta-guven-olusumunun-halkalari.jpg



Kimlere güveniriz?

Doğamızda var olan güven eğilimi ve bu eğilimi besleyen bir ortamda yetişmek önemlidir ancak her şey demek değildir. Hayatımızda karşımıza çıkan her insana ve her şeye güvenemeyiz. Karşımıza çıkan herkese güvenmememiz gerektiğini öğrenmemiz, doğrudan yaşantılarımızdan, başkalarının kulaktan dolma söylemlerinden veya medya kanallarından bize yansıyan yaşantılarından kaynaklanır.

Bir insana hiçbir koşul gözetmeksizin güvenmek, “gözü kapalı güven”dir ve bazıları için bu aptalcadır. Ancak birçok kişi, eşine(partnerine), ebeveynlerine ve ailesine böyle bir güven içinde olmayı doğal bulur.
yetiskinlerde-guven-halkalari.jpg



Şekil 2’deki halkalarda, içerden dışarıya çıktıkça, güven duygusu kişiye bağlı olarak derece derece zayıflar.

Kurumsal hayatta güven, kişinin içinde bulunduğu kurum kültürü ve o kurum içindeki yaşantılarla da yakından ilişkilidir. Dedikodu eğiliminin yüksek olduğu, insanların yüksek rekabet içinde birbirlerinin hatalarından avantaj sağlamaya çalıştığı ortamlarda, güven eğilimi yüksek olan insanlar da ilişkilerinde güvensizlik yaşayabilirler.

Sonuç

Güven, kurulması zaman alan, emek isteyen, yıkılması kolay, yeniden yapılandırılması çok daha zor, insan doğasında var olan kırılgan bir duygudur.

Güven duyduğumuz insanlarla ilişkimizde şu dört özellik mevcuttur;

• Verilen bilginin doğruluğundan emin olmak
• Kendimizi savunma ihtiyacı hissetmemek
• Verdiğimiz bilginin, bize karşı kullanılmayacağını bilmek
• İlişki içinde yara alma korkusu taşımamak

Bu duyguları yaşamak için karşımızdaki kişiyi çok iyi tanımak ve kabullenmek gerekir. İş ortamında güven duygusu oluşturmadan ekip çalışması yapılmayacağı gibi, birbirleriyle sadece işin gerekleri doğrultusunda ilişki kuran insanlarla da ekip çalışması yapmak mümkün değildir. Fukuyama, “Güven, moleküller arasındaki çekim gücü gibidir. Yüksek güvenlikli toplumlar granit, düşük güvenlikli toplumlar da kum tepeleri gibidir” demiştir. Bu söz, sadece bir toplumdaki kültürü değil, insan ilişkileri veya bir kurum içindeki iklim için de geçerlidir...
 

ankara

Güvenlik
Kullanıcı
Katılım
24 Aralık 2013
Mesajlar
2,327
Beğeni
5,973
Puanları
113
Hocam toplum yaşamında şunu bilirim karşılıklı güven olmadan asla mutluluk olmaz aklının bir köşesi de şüpheyle yaşayan kişi asla mutlu olmaz öylede ölür bu gün türkiyenin yaşadığı sorun bu bunun örneğinı yaşıyor şu anda son yılları göz önüne getirirsek.
 
Üst