Buluntu: Lukata | Define işaretleri ve anlamları

Buluntu: Lukata

aliveli44

ONURSAL ÜYE
Forum Düzeni
Admin
Super Moderatör
Vip Üye
Katılım
12 Haziran 2012
Mesajlar
11,018
Beğeni
20,950
Puanları
426
Konum
Malatya
Sözlükte "yerden kaldırılan buluntu, yitik, başak, madendeki altın parçaları" gibi anlamlara gelen lukata, bir fıkıh kavramı olarak, sahibinin koruması altında olmayan, sahibi tarafından kaybedilen şeyi ifade etmektedir. Yitiği alan kimseye mültekıt denir.
Hz. Peygamber, buluntu malın emânet olarak alınıp bir yıl ilan edilmesini, fakat deve gibi kendisini koruyabilen ve bir zarar gelmeyeceğinden emin olunan malların ise bırakılmasını, sahibinin onu bulacağını belirtmiştir (Buhârî, İlim, 28; Şürb, 12; Lukata, 2, 3, 4,11; Talâk 22; Edeb 75; Müslim, Lukata, 1; Muvatta, Akdiye, 46; Ebû Dâvud, Lukata, 1; Tirmizî, Ahkâm, 35). Başka bir hadislerinde de; "Kim bir buluntu ele geçirirse, buna adâlet sahibi birini şâhid tutsun, ne buluntuyu gizlesin ne de nazardan kaçırsın. Sahibini bulunca hemen ona versin. Sahibini bulamazsa (bilsin ki) bu mal Allah'ındır; onu dilediğine verir." buyurmuşlardır (Ebû Dâvud, Lukata, 1).
Hz. Peygamber'in koymuş olduğu bu ilkelerden hareketle, fakihler buluntunun durumu ve yapılması gerekenler konusunda kurallar koymaya çalışmışlardır. Buna göre, yitiği bulanın, sahibine vermek üzere alması tavsiye edilmiştir. Hatta zayi olması endişesi var ise alınması vacip olarak kabul edilmiştir. Yitik malı bulan kimse, bunu sahibine vermek üzere aldığına bir şahit tutması gerekir. Şahit tutarsa, bulduğu mal yanında emanettir; bir kusuru olmadan telef olması halinde tazmîn etmesi gerekmez. Ancak şahit tutmazsa, malın telef olması halinde, sebebine bakılmaksızın tazmîn etmesi gerekir.
Lukatayı alan kişi, malın durumuna göre uygun bir şekilde ve uygun bir süre ilan eder. Hadislerde bu bir yıl olarak belirlenmiştir. Sahibinin ortaya çıkması ihtimali kalmayınca, fakirlere onun adına sadaka olarak verir. Daha sonra sahibinin çıkması halinde, sadaka olarak verdiğini söyler. Mal sahibi bunu kabul ederse, sevabı kendisinin olur. Kabul etmemesi halinde bu mal fakirin yanında olduğu gibi bulunursa onu geri alır, yoksa bulan tazmîn eder.
Kıymetsiz şeylerin uzun süre ilan edilmesi gerekmez. Buluntu malların devlet yetkililerine verilmesi de caizdir. Günümüzde, kayıp eşyalar için bürolar kurulmuş olup, buralarda mallar daha güvenli bir şekilde muhafaza edilebilmekte, ayrıca buralar kaybeden için de müracaat mekanı olmaktadır. Bu nedenle, kayıp bir malı bulan kişinin bunu alıp devlet yetkililerine vermesi daha uygun olur. (İ.P.)
Alıntı merkezi:

Bazı hadisler:
Ravi: Yezid Mevla'l-Münbais Tanim: Zeyd İbnu Halid (ra)'i işittim. Diyordu ki: "Resulullah (sav)'a altın veya gümüş buluntu hakkında sorulmuştu. "Kesesini ve bağını belle sonra onu bir yıl ilan et. (Sahibini) bilemezsen, onu harca. O yanında bir emanet olsun. Günün birinde arayanı gelecek olursa, ona ödersin" buyurdu. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam'a kaybolmuş develerden soruldu. "Kaybolan develerden sana ne? Onları (kendi haline) bırak. Zira sahibi onu buluncaya kadar, ayağında çarığı, sırtında su tulumu vardır. Suya gider, ottan yer" buyurdular. Bu sefer (kaybolmuş) davardan soruldu: "Onları alın. Zira onlar ya senindir, ya (kaybeden) kardeşinindir, ya da kurdundur" buyurdular."
Kaynak: Buhari, İlm 28, Şürb 12, Lukata 2, 3, 4,11, Talak 22, Edeb 75; Müslim, Lukata 1, (1722); Muvatta, Ak

Ravi: Sehl İbnu Sa'd Tanim: Ali İbnu Ebi Talib (ra), (bir gün), Hz. Fatıma (ra)'nın yanına girmiş idi. O sırada Hz. Hasan ve Hüseyin ağlamakta idiler. "Niye ağlıyorsunuz?" diye sordu. Hz. Fatıma: "Acıktılar!" dedi. Hz. Ali (bir yiyecek temin etmek üzere) çıktı. Derken yolda bir dinar para buldu. Dönüp Hz. Fatıma'ya gelerek haber verdi. O da: "Falan Yahudiye git, bununla un satın al!" dedi. Ali (ra) ona vardı ve un aldı. Yahudi ona: "Sen, kendini Allah elçisi zanneden şu zatın damadı mısın?" dedi. Hz. Ali'nin "evet"i üzerine: "Dinarını al, un da senin olsun!" dedi. Ali oradan aynlıp, Fatıma (ra)'ya unu ve dinarı getirdi, durumu da anlattı. Hz. Fatıma: "Şimdi de şu falan kasaba git, bize bir dirhemlik et al!" dedi. Hz. Ali gidip, dinarı bir dirhemlik et mukabilinde rehin bıraktı. Eti Hz. Fatıma'ya getirdi. O hamur yaptı , (tencereye) koydu, ekmek pişirdi. Babasına haber gönderdi. Resulullah yanlarına gelince, Hz. Fatıma: "Ey Allah'ın Resulü! (Şu yemeğin) hikayesini size anlatayım da eğer helalse yiyelim, bizimle siz de yiyin. Bunun mahiyeti şöyle şöyledir..." diye anlattı. Aleyhissalatu vesselam: "Allah'ın adıyla yiyin!" buyurdular ve hep beraber ekmekten yediler. Onlar daha yerlerinde iken, bir köle gelip, Allah ve İslam adına dinar bulan var mı?" diye sormaya başladı. Resulullah (sav) onu çağınp (dinarı hakkında) sordu. Köle: "Çarşıda benden düştü!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Ey Ali! Haydi kasaba git. Ona: "Resulullah (sav) sana "Dinarı bana göndersin, dirhemini ben ödeyeceğim!" diyor de!" emretti. Kasap dinarı gönderdi. Resulullah (sav) onu öleye verdi.
Kaynak: Ebu Davud, Lukata 1, (1714)

Ravi: İyaz İbnu Hımar Tanim: Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim bir buluntu ele geçirirse, buna adalet sahibi birini şahid kılsın, ne filanı terkederek buluntuyu gizlesin, ne de (bir başka yere yollayarak) nazardan kaçırsın. Sahibini buldu mu hemen ona versin. Sahibini bulamazsa (bilsin ki) bu mal Allah'ın malıdır, Allah onu dilediğine verir."
Kaynak: Ebu Davud, Lukata 1, (1709)




Ravi: Cabir Tanim: Resulullah (sav) değnek, kamçı, ip ve benzeri şeylerde ruhsat tanıdı. Bunları bulan kimse (ilan etmeksizin) onlardan faydalanabilir.
Kaynak: Ebu Davud, Lukata 1, (1717
Ravi: Amiru'ş-Şa'bi Tanim: Resulullah (sav) buyurdular ki: Kim, sahibinin beslemekten aciz kalarak bırakıverdiği bir hayvan bulur da, onu alıp ihya edecek olursa o onun olur."
Kaynak: Ebu Davud, Büyu 77, (3524, 3525)


Ravi: İbnu Mes'ud Tanim: Anlattığına göre: "[Yedi yüz dirheme] bir cariye satın almış ve (borcunu ödemeden) sahibini kaybetmiştir. Bir yıl sahibini arayan İbnu Mes'ud onu bulamaz ve bu parayı, bir dirhem, iki dirhem şeklinde parça parça vermeye başlar ve: "Ey Allahım, bunu falanca adına sadaka kabul et! Eğer adam gelirse sadaka benim adıma olacak, borç da uhdemde kalacak!" der. İbnu Mes'ud der ki: "Sahibini bulamadığınız buluntu hakkında böyle hareket edin!"
Kaynak: Buhari, Talak 22, [Tercümede (bab başlığında) muallak olarak kaydedilmiştir]
Rabbim bizleri doğru yoldan ayırmasın...
 
Üst