Cebrail (a.s) Nerede | Define işaretleri ve anlamları

Cebrail (a.s) Nerede

MAVRAN

Super Moderatör
Katılım
31 Aralık 2014
Mesajlar
3,124
Beğeni
8,770
Puanları
113
Yaş
56
Konum
Trabzon_Kocaeli
.....................SELAM SİZE GÜZEL DOSTLAR SELAM.......................................................

Birgün Cebrail (a.s) Rabbû'l-âlemîn'den soruyor: " Ey Rabbimiz, diyor, şu anda senin yanında en makbul kulun kimdir acaba? Lütfen bana haber ver, onu görüp tanımak istiyorum" Rabbû'l- âlemîn de Cebrail'e: " Falan şehre git, filan yerde bir köprü vardır, şafaktan evvelki bir saatte orada bulun. İlk önce o köprüden geçen bu zamanda en makbul kulum odur." Cebrail (a.s) emredilen memlekete gidip şafaktan evvel köprünün başında bekler. Bakar ki: fakir, kendi halinda bir adam, omuzunda bir ip olduğu halde çıkıp gelir. Doğruca köprüden geçip su başına gider abdest alır. Seccadesini yayıp sabah namazının sünnetini kılar. Şafak atınca farz namazını da kılar. Sonra oturup da güneş doğuncaya kadar virdini çeker. Güneş doğunca kalkıp odun toplar. Topladığı odunları sırtlayıp şehre doğru gitmeye başlar. Tam köprünün üstüne gelince karşıdan bir atlı belirir. Ayağında çizme, elinde kamçısı olduğu halde o da köprüye gelir. O sırada atı birden ürkerek üzerindeki süvariyi yere atar. Yerden kalkan süvari sofiye, sen benim atımı ürküttün, diye elindeki kamçıyla vurmaya başlar. Fena halde döver. Sofi'den ise hiç ses çıkmaz. Süvari dayağını bitirip atına binmeye gidince, sofi ondan evvel koşup atının başını tutarak süvarinin binmesine yardım eder. Süvariye, "benim yüzümden attan düştün, üstün hep toz toprak oldu, özür dilerim,beni affet" diyerek helallik ister ve "eğer hakkını helal etmezsen, vallahi atının başını bırakmam" der. Atın dizginlerini tutup durur. Süvari nihayet bırakır. Süvari yoluna devam ederken sofi de odunlarını sırtlanmak üzere odunlarının yanına gelir. Tam odunlarını sırtlanıp gideceği zaman Cebrail (a.s) oradan çıkıp sofiyi durdurur. " Vallahi seni bırakmam. Eğer bana Cebrail (a.s) yerini söylemezsen giden süvariden yüz defa daha fazla seni döver, ondan sonra da köprüden aşağıya atarım" der. Sofi feryadu figan eder: "Aman ben fakir, ben biçare, ben yüzükara bir kimseyim, nereden Cebrail (a.s) yerini bilebilirim, onu nerden görmüşüm ki tanıyayım" diye yakınır ise de Cebrail (a.s) "Hayır elimden kurtulamazsın vallahilazım eğer Cebrail'in yerini söylemezsen seni fena halde döver, sonra da köprüden aşağıya atarım." diyerek ısrarına devam eder.
Sofiye kanaat gelir ki bu adam dediğini yapacak kendini dövüp köprüden atacak. Çaresiz olduğu yerde oturur, gözlerini yumar, öylece bir müddet rabıtada kalır, sonra gözlerini açıp Cebrail'e (a.s) Allah'kasem ederim ki, bütün gök tabakalarını aradım, Cibril- Emin gökte değildi. Yer tabakalarını aradım, orada da bulamadım. Bütün dünyayı dolaştım, yine yoktu. Geriye yalnız biz ikimiz kaldık, ya sen Cebrail' sin yahutta ben. Kendimin Cebrail olmadığını biliyorum, geriye sen kalıyorsun, öyleyse Cebrail senden başkası değildir" diyor. Bunun üzerine Cebrail (a.s) elini sofinin beline vurup, "Allah dostluğu sana mubarek olsun" diyerek oradan ayrılır.
İşte böyle, insan sabırlı olmalı, işlerini Allah'a bırakmalı. Ken-disine zulüm eden olursa Allah'a havale etmesi daha makbuldür. Allah'ın kuvveti insanın ki gibi değildir.

Bu hadise sabrı anlatmak için bir Allah dostu tarafından temsil olarak anlatılmıştır.
Not: Gözlerim rahatsız olduğundan yazı m. büyük yaptım anlayışınızdan dolayı teşekkürler.
 
Üst