S.A.
Herkese merhaba
Gözümüzün gördüğü veya göremeyip de varlığını hissettiğimiz her şeyin bir dili vardır. Kendi dilinde bize bir şeyler anlatır. Biz insanoğlunun çok az bir kısmı bu dillere haizdir. Bizler gibi sıradan insanlar ise; bu hali lisandan anlamadığımız için meallere yöneliriz. Bu mealleri de tefsir ederiz. Bu tefsirimiz kimi insanı ihya eder, kimi insanı da zelil eder.
Konumuz “çubukların dili” olduğuna göre buradan devam edelim.
Evet. Çubukların da bir dili vardır. Bize bir şeyler anlatır. Yol gösterir. Yön gösterir. Biz kullanıcılarda bunu tefsir ederiz. Kısaca ya ihya ederiz ya da zelil ederiz.
Yukarıda ki izah, çubukları serbest bıraktığımız da geçerlidir. Onları baskı altına aldığımızda ise; kendi içinden geldiğini değil, ya bizim istediğimizi veya bir başka gücün istediğini söyler.
“Alime tarif gerekmez” kelam anlaşılmıştır herhalde.
Derseniz ki; ben alim değilim. Biraz daha aç.
Derim ki, ben de alim değilim. Ama elimden geldiğince açayım;
Eğer “çubuklara komut verir” isen; ya senin istediğini veya başka bir gücün istediğini söyler.
Her iki durumda da hem aldanmış hem de aldatmış oluruz.
Art niyetli değil isek, böyle bir şey istemeyiz değil mi?
Peki. O zaman ne yapacağız?
Çubukları serbest bırak kardeşim. Karışma. Bırak lisanı halince konuşsun. Sen onu anlamaya çalış. Sonra ilmin iki kaynağından güç ve kuvvet alarak tefsir et. Böyle yaparsan ihya edersin. Aksi durum da zelil oluruz.
Komut ehli insan içindir. Eğer ehil değil isen, hiç girme bu yola. Ehil diye bildiğimiz insanların, bu yolda ayağı kayıyor ise, biz kafa üstü çakılırız maazallah.
Bu kelamımız, bizleri ALLAH (c.c) için seven, ettiği dualara bizleri de katan kardeşlerimiz içindir. Bizleri en güzel şekliyle onurlandıranlara boynumuzun bir borcudur. Bu böyle biline.
Sağlıcakla kalın
ALLAH a emanet olun.