Doğadaki Amalgam bileşiğinin yaklaşık % 74’ünü oluşturan CIVA, radyoaktif özelliği olmamakla birlikte, yeryüzünün en zehirli maddesidir. Kurşun, Arsenik ve Kadmiyum bile cıvanın yanında masum kalır. Kolayca sıvı ve buhar haline gelme özelliği de düşünülürse tehlikenin boyutu artar.
Üstelik vücuttan temizlenmesi en zor maddedir.
Beyinde bulunan ve zehirli maddelerin beyne ulaşmasını önleyen bariyeri, cıva kolaylıkla aşabilme özelliğine sahiptir.
Beyinde oluşan hasar Alzheimer, Kronik Yorgunluk Sendromu, Parkinson, Epilepsi gibi merkezi sinir sistemi ve beyin hastalıklarına sebep olabilir.
Yine kolaylıkla dokulara ulaşır ve oraya yerleşir. Dokularda en önemli hasarı hücrelerin çekirdeğindeki kromozomlarda oluşturur. DNA sarmalının ve bu sarmalı koruyan Telomerin yapısını bozar.
Kromozomlardaki hasar, DNA sarmalında saklanan genetik bilginin bozulmasına sebep olur. Bu durum, mürekkep kalemle yazılmış bir sayfaya su dökülmesine benzer. Bazı kelimeler veya heceler okunamaz hale gelir, hecelerin silinmesi çoğu zaman sayfada yazılanların anlamının değişmesine yol açar.
Hücre çekirdeklerindeki hasarın en önemli sonucu bağışıklık sisteminin tersine çalışması, virüs – bakteri ve zararlı kimyasallarla savaşması gereken antikorların, vücudun çeşitli hücre ve organlarına saldırmasıdır. Otoimmünite adı verilen bu durum ve genetik mutasyon, alt türleriyle birlikte yaklaşık 1000’e yakın hastalığın sebebidir. Ne yazık ki batı tıbbında bu hastalıkların tedavisi de bulunmamaktadır.
Genetik mutasyon ve otoimmüniteye dayalı hastalıklardan bir kısmı aşağıdadır:
– Organ ve doku Kanserleri
– Lösemi
– Lenfoma
– Haşimato Tiroiditi
– Zehirli Guatr (Graves, Basedow)
– Multipl Skleroz
– Polinöropati
– Pankreasın insülin üretememesine bağlı şeker hastalığı
– Behçet
– Romatoid Artrit
– Aplastik Anemi
– Çölyak
– GBS (Guillain Barre Sendromu)
– Lupus (SLE)
– Skleroderma
– Sjögren Sendromu
– Goodpasture Sendromu
– Crohn
– Ülseratif Kolit
– İBS (İltihaplı Bağırsak Hastalığı)
– Addison
– Sklerozan Kolanjit
– Miksödem
– Crest Sendromu
– Reynaud Fenomeni
– Özofagus Disfonksiyonu
– Sklerodaktili
– Telanjiektazi
– Polimiyozit
– Dermatomiyozit
– Vaskülit
– Takayasu Artriti
– Dev Hücreli Arterit (Temporal Arterit)
– Poliarteritis Nodoza
– Kawasaki Hastalığı
– Wegener Granülomatozu
– Churg-Strauss Sendromu
– Mikroskobik Polianjit
– Kriyoglobülinemi
– Henoch-Scönlein Purpurası
– Behçet Hastalığı
– Polimiyalji Romatika
– Pannikülit (Weber Christian)
– Eritema nodozum
– Tekrarlayan polikondrit
– Diffüz eozinofilik fasilit
– Erişkin Still hastalığı
– Artralji
– Üveit
– Azosperm
– Kadın kısırlığı
Cıvanın organlarda birikmesi başta karaciğer, dalak, kalp, böbrek olmak üzere organ yetmezliklerine de sebep olabilir.
Ayrıca cıva (kurşun, kadmiyum ve arsenik de buna eklenebilir) hamile kadınların rahmindeki bebeğe de etki eder ve çocuklarda başta otizm olmak üzere birçok hastalığa neden olabilir.
Yine amalgamın zararlı bakterilerin üremesini teşvik ettiği belirtilmektedir.
Liken Plenus başta olmak üzere birçok deri hastalığının altında da cıva yatıyor.
Hemen belirtelim ki cıva kadar olmasa da bedende kurşun, arsenik, kadmiyum gibi ağır metallerin birikmesi veya radyasyona maruz kalınması da aynı hastalıklara sebep olabilir.
AMALGAM DİŞ DOLGULARI
Amalgam diş dolgusunun % 45 ile % 55’i cıvadan oluşuyor. Geriye kalanı gümüş, bakır, kalay, kurşun gibi maddeler.
Amalgam diş dolguları ile ilgili tartışma da bünyesindeki cıvadan kaynaklanır.
Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi Başhekimi ve Toksikolog Dr. Ömer Hınç Yılmaz’ın anlatımıyla:
“Amalgam dolgu malzemesi, vücuda yavaş yavaş yayılarak kronik cıva zehirlenmesine sebep olur. Diş hekimi, bir miktar cıvayı ve amalgamı alır, karıştırır ve hastanın diş oyuğuna yerleştirir. Böylece amalgam genleşir ve donar. Cıvanın en önemli zararı metalden doğrudan buharlaşmasıdır. Yani katıdan direkt buharlaşıyor. Ve solunum yoluyla ciğerlere ulaşıyor.
Amalgamın dişe yerleştirilmesi sırasında 6–8 mikrogram cıva buharı açığa çıkıyor. Söküm sırasında ise bu rakam 15–20 mikrograma ulaşıyor. Cıvanın vücuda yayılması sadece buharlaşma ile değil, yeme, içme, çiğneme, fırçalama gibi yollarla da mümkün. Örneğin gıdaları çiğnerken metreküpte 68 mikrogram, durduğu yerde 36, diş fırçalarken 272, diş temizliğinde 504 mikrogram cıva salınıyor. Yani dişle ne kadar çok temas edilirse o kadar çok cıva açığa çıkıyor.
Üstelik cıvanın vücuttan atılamayan bir nörotoksik madde (sinirleri etkileyen zehirli madde). Vücuttan tamamen temizlenmesi 40 yılı buluyor..”
Danimarka, İsveç, Finlandiya, İtalya gibi ülkelerde yasaklanan amalgam dolgu için ABD ve Türk diş hekimleri direniyor ve kullanmaya devam ediyor.
Dünya Diş Hekimleri Birliği (FDI) 2011 yılında ve Amerikan Diş Hekimleri Birliği (ADA) 2010 yılında “bilimsel rapor” yayınlıyor ve amalgam dolgunun 6 yaş ve üzerindeki insanlarda herhangi bir sakıncasının olmadığını belirtiyor.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi ise bu bilimsel raporlara karşı, 12 Mayıs 2011 tarihli 12613 sayılı kararında her iki birliği de keskin bir dille uyarıp kendi raporunu yayınlıyor ve şu ifadelere yer veriyor: “Birlik (Avrupa Birliği) son raporunda amalgamın kısıtlanmasın ve yasaklanmasının aciliyetini talep ediyor. Amalgamdaki cıva, plasenta aracılığıyla bebeğe, embriyoya ve fetüse; anne sütüyle de çocuğa geçiş yapmaktadır. Ayrıca amalgamın genotoksik (gen hasarı), nörotoksik (sinir hasarı), immünotoksik (bağışıklık hasarı), endokrin (hormon hasarı) oluşturduğu kanaatine varılmıştır. 2020 yılında cıvalı pillerin üretiminin durdurulmasıyla amalgam kullanımının birinci sıraya geçmesi ihtimal dâhilindedir. O yüzden şimdiden önlem alınmalı.”
Bazı diş hekimleri, amalgam diş dolgusu temizlenirse, temizleme sırasında açığa çıkacak cıvanın daha tehlikeli olduğunu iddia edip amalgam dolgudan kurtulmak isteyenlere engel olmaya çalışmaktadır. Oysa amalgam diş dolgusunun sökülüp temizlenmesi sırasında açığa çıkan cıva buharı, yaklaşık olarak iki kez diş fırçalarken veya bir bardak çay içerken açığa çıkan cıva buharı kadar.
Taş kullanmak için tarafıma müracaat eden genetik mutasyon ve otoimmün hastalığı olan insanların yaklaşık % 90’ında amalgam diş dolgusu mevcut.
Karar sizin.
Hasan KOCABAŞ
Alıntı Merkezi:
Evlerimizde bulunan civalı ürünler:
Evlerimizde kullandığımız Florasan lambalar ( enerji tasarruflu ampuller) ortalama 5 mg civa ihtiva eder. Enerji tasarruflu ampul olarak ta bilinen ampuller aslında çok tehlikelidir. Lamba kırıldığı zaman etkili olan civa son derece tehlikelidir. Kırıldığında içerisindeki cıva havaya karışır
Termometreler içindeki civa sayesinde çalışır. !!! Ağır metallere kesinlikle dokunulmamalıdır. Bir florasan lamba ( enerji tasarruflu lamba ) kırıldığında oda ilk önce havalandırılmalı, büyük olan parçalar dokunulmadan bir karton yardımı ile alınabilir, ellerinizde muhakkak bir eldivem olması gerekir. Küçük parçaları temizlemek için yapışkan bir bant kullanarak bütün parçalar toplanabilir. Bundan sonra bütün alan ıslak mendille silinmelidir.
Üstelik vücuttan temizlenmesi en zor maddedir.
Beyinde bulunan ve zehirli maddelerin beyne ulaşmasını önleyen bariyeri, cıva kolaylıkla aşabilme özelliğine sahiptir.
Beyinde oluşan hasar Alzheimer, Kronik Yorgunluk Sendromu, Parkinson, Epilepsi gibi merkezi sinir sistemi ve beyin hastalıklarına sebep olabilir.
Yine kolaylıkla dokulara ulaşır ve oraya yerleşir. Dokularda en önemli hasarı hücrelerin çekirdeğindeki kromozomlarda oluşturur. DNA sarmalının ve bu sarmalı koruyan Telomerin yapısını bozar.
Kromozomlardaki hasar, DNA sarmalında saklanan genetik bilginin bozulmasına sebep olur. Bu durum, mürekkep kalemle yazılmış bir sayfaya su dökülmesine benzer. Bazı kelimeler veya heceler okunamaz hale gelir, hecelerin silinmesi çoğu zaman sayfada yazılanların anlamının değişmesine yol açar.
Hücre çekirdeklerindeki hasarın en önemli sonucu bağışıklık sisteminin tersine çalışması, virüs – bakteri ve zararlı kimyasallarla savaşması gereken antikorların, vücudun çeşitli hücre ve organlarına saldırmasıdır. Otoimmünite adı verilen bu durum ve genetik mutasyon, alt türleriyle birlikte yaklaşık 1000’e yakın hastalığın sebebidir. Ne yazık ki batı tıbbında bu hastalıkların tedavisi de bulunmamaktadır.
Genetik mutasyon ve otoimmüniteye dayalı hastalıklardan bir kısmı aşağıdadır:
– Organ ve doku Kanserleri
– Lösemi
– Lenfoma
– Haşimato Tiroiditi
– Zehirli Guatr (Graves, Basedow)
– Multipl Skleroz
– Polinöropati
– Pankreasın insülin üretememesine bağlı şeker hastalığı
– Behçet
– Romatoid Artrit
– Aplastik Anemi
– Çölyak
– GBS (Guillain Barre Sendromu)
– Lupus (SLE)
– Skleroderma
– Sjögren Sendromu
– Goodpasture Sendromu
– Crohn
– Ülseratif Kolit
– İBS (İltihaplı Bağırsak Hastalığı)
– Addison
– Sklerozan Kolanjit
– Miksödem
– Crest Sendromu
– Reynaud Fenomeni
– Özofagus Disfonksiyonu
– Sklerodaktili
– Telanjiektazi
– Polimiyozit
– Dermatomiyozit
– Vaskülit
– Takayasu Artriti
– Dev Hücreli Arterit (Temporal Arterit)
– Poliarteritis Nodoza
– Kawasaki Hastalığı
– Wegener Granülomatozu
– Churg-Strauss Sendromu
– Mikroskobik Polianjit
– Kriyoglobülinemi
– Henoch-Scönlein Purpurası
– Behçet Hastalığı
– Polimiyalji Romatika
– Pannikülit (Weber Christian)
– Eritema nodozum
– Tekrarlayan polikondrit
– Diffüz eozinofilik fasilit
– Erişkin Still hastalığı
– Artralji
– Üveit
– Azosperm
– Kadın kısırlığı
Cıvanın organlarda birikmesi başta karaciğer, dalak, kalp, böbrek olmak üzere organ yetmezliklerine de sebep olabilir.
Ayrıca cıva (kurşun, kadmiyum ve arsenik de buna eklenebilir) hamile kadınların rahmindeki bebeğe de etki eder ve çocuklarda başta otizm olmak üzere birçok hastalığa neden olabilir.
Yine amalgamın zararlı bakterilerin üremesini teşvik ettiği belirtilmektedir.
Liken Plenus başta olmak üzere birçok deri hastalığının altında da cıva yatıyor.
Hemen belirtelim ki cıva kadar olmasa da bedende kurşun, arsenik, kadmiyum gibi ağır metallerin birikmesi veya radyasyona maruz kalınması da aynı hastalıklara sebep olabilir.
AMALGAM DİŞ DOLGULARI
Amalgam diş dolgusunun % 45 ile % 55’i cıvadan oluşuyor. Geriye kalanı gümüş, bakır, kalay, kurşun gibi maddeler.
Amalgam diş dolguları ile ilgili tartışma da bünyesindeki cıvadan kaynaklanır.
Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi Başhekimi ve Toksikolog Dr. Ömer Hınç Yılmaz’ın anlatımıyla:
“Amalgam dolgu malzemesi, vücuda yavaş yavaş yayılarak kronik cıva zehirlenmesine sebep olur. Diş hekimi, bir miktar cıvayı ve amalgamı alır, karıştırır ve hastanın diş oyuğuna yerleştirir. Böylece amalgam genleşir ve donar. Cıvanın en önemli zararı metalden doğrudan buharlaşmasıdır. Yani katıdan direkt buharlaşıyor. Ve solunum yoluyla ciğerlere ulaşıyor.
Amalgamın dişe yerleştirilmesi sırasında 6–8 mikrogram cıva buharı açığa çıkıyor. Söküm sırasında ise bu rakam 15–20 mikrograma ulaşıyor. Cıvanın vücuda yayılması sadece buharlaşma ile değil, yeme, içme, çiğneme, fırçalama gibi yollarla da mümkün. Örneğin gıdaları çiğnerken metreküpte 68 mikrogram, durduğu yerde 36, diş fırçalarken 272, diş temizliğinde 504 mikrogram cıva salınıyor. Yani dişle ne kadar çok temas edilirse o kadar çok cıva açığa çıkıyor.
Üstelik cıvanın vücuttan atılamayan bir nörotoksik madde (sinirleri etkileyen zehirli madde). Vücuttan tamamen temizlenmesi 40 yılı buluyor..”
Danimarka, İsveç, Finlandiya, İtalya gibi ülkelerde yasaklanan amalgam dolgu için ABD ve Türk diş hekimleri direniyor ve kullanmaya devam ediyor.
Dünya Diş Hekimleri Birliği (FDI) 2011 yılında ve Amerikan Diş Hekimleri Birliği (ADA) 2010 yılında “bilimsel rapor” yayınlıyor ve amalgam dolgunun 6 yaş ve üzerindeki insanlarda herhangi bir sakıncasının olmadığını belirtiyor.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi ise bu bilimsel raporlara karşı, 12 Mayıs 2011 tarihli 12613 sayılı kararında her iki birliği de keskin bir dille uyarıp kendi raporunu yayınlıyor ve şu ifadelere yer veriyor: “Birlik (Avrupa Birliği) son raporunda amalgamın kısıtlanmasın ve yasaklanmasının aciliyetini talep ediyor. Amalgamdaki cıva, plasenta aracılığıyla bebeğe, embriyoya ve fetüse; anne sütüyle de çocuğa geçiş yapmaktadır. Ayrıca amalgamın genotoksik (gen hasarı), nörotoksik (sinir hasarı), immünotoksik (bağışıklık hasarı), endokrin (hormon hasarı) oluşturduğu kanaatine varılmıştır. 2020 yılında cıvalı pillerin üretiminin durdurulmasıyla amalgam kullanımının birinci sıraya geçmesi ihtimal dâhilindedir. O yüzden şimdiden önlem alınmalı.”
Bazı diş hekimleri, amalgam diş dolgusu temizlenirse, temizleme sırasında açığa çıkacak cıvanın daha tehlikeli olduğunu iddia edip amalgam dolgudan kurtulmak isteyenlere engel olmaya çalışmaktadır. Oysa amalgam diş dolgusunun sökülüp temizlenmesi sırasında açığa çıkan cıva buharı, yaklaşık olarak iki kez diş fırçalarken veya bir bardak çay içerken açığa çıkan cıva buharı kadar.
Taş kullanmak için tarafıma müracaat eden genetik mutasyon ve otoimmün hastalığı olan insanların yaklaşık % 90’ında amalgam diş dolgusu mevcut.
Karar sizin.
Hasan KOCABAŞ
Alıntı Merkezi:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Evlerimizde bulunan civalı ürünler:
Evlerimizde kullandığımız Florasan lambalar ( enerji tasarruflu ampuller) ortalama 5 mg civa ihtiva eder. Enerji tasarruflu ampul olarak ta bilinen ampuller aslında çok tehlikelidir. Lamba kırıldığı zaman etkili olan civa son derece tehlikelidir. Kırıldığında içerisindeki cıva havaya karışır
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Termometreler içindeki civa sayesinde çalışır. !!! Ağır metallere kesinlikle dokunulmamalıdır. Bir florasan lamba ( enerji tasarruflu lamba ) kırıldığında oda ilk önce havalandırılmalı, büyük olan parçalar dokunulmadan bir karton yardımı ile alınabilir, ellerinizde muhakkak bir eldivem olması gerekir. Küçük parçaları temizlemek için yapışkan bir bant kullanarak bütün parçalar toplanabilir. Bundan sonra bütün alan ıslak mendille silinmelidir.