- Katılım
- 9 Kasım 2012
- Mesajlar
- 3,702
- Beğeni
- 4,007
- Puanları
- 113
Efeler, Birinci Dünya Savaşından sonra Kurtuluş Savaşında Türkiyenin işgalinde Yunan kuvvetleriyle karşı karşıya gelmiş ve Milli Mücadeleye katılmışlardır. Cumhuriyetin ilanından sonra hizmetleri nedeniyle kendilerine ordu rütbesi ve İstiklal Madalyası verilen efeler, tarihteki yerlerini almışlardır.
[YOUTUBE]qAR6T49amTc[/YOUTUBE]
Kendi aralarında askerlikteki rütbeler gibi yola ilk olarak kızanllık ile başlanır, namlanıp zeybek, ve artık bir himayesinde grup oluşturacak kadar ilerleyince efe olurlar. Efeler himaye başıdır, zeybeklerini yönetir, zeybekler de kızanları.
İçlerinde hem olumlu , hemde olumsuz örnek teşkil eden kişiler ve durumlarda olduğu gözden kaçmamıştır. Genel olarak efelik felsefesini tanımalyacak olursak, hem dağda hem şehirde yaşayan, halk tarafından sevilen ve aynı zamanda çok korkulan, lejyoner gibi hareket eden gruplardır. devlet yanlısı ve halk kahramanı, halk dostu olanları gibi, eşkiyalık ve zorbalık gösterenleri de vardır.
Efe aynı zamanda günümüzde yiğit, cesur, mert ve sözünün eri olan kişileri tanımlamak için kullanılmaktadır.
EFELER VE ZEYBEKLİK HAKKINDA
Mehmet EKİZOĞLU
Zeybeklik son dönemde bir yandan popüler bir nostaljik öğe haline gelmiş gibi görünmesine karşın, diğer yandan da toplumu baskı altına almış olan bilgisizlik ve yüzeysellik akımı nedeniyle genel kabullenmeler ve yapıştırılmaya çalışılan yaftalardan da büyük zarar görmektedir. Bazı televizyon dizilerinin ve müzik eserlerinin, zeybeklik olgusuna ve zeybek ezgilerine eskisine nazaran daha ağırlıklı olarak vurgu yaptığı hiç birimizin dikkatinden kaçmış olmasa gerektir.
Bu ilginin doğurduğu bir başka sonuç daha var ki, bu kimsenin arzulamadığı bir çeşit yan etki. Efeliğin bu kadar tuttuğunu gören bazı fırsatçılar da kendilerine gün doğduğunu düşünüp bu trendden faydalanmaya çalışmaktalar. Bunların başında köşe dönmeci ve kolaycılar geliyor. İlk iş olarak Ege zeybek ve türkülerine el atarak bunları kendilerince, güncelleştirerek piyasaya sürüyorlar. Bu sahtekarlık, pek tutmasa da, Ege kültürünün yozlaşması riskini artıran bir alışkanlık halini almıştır. Türkülerimizi hakkıyla yorumlayan yetkin sanatçılarımızın yanı sıra, zeybekleri bale veya opera haline getirmeye çalışanlardan tutun da, arabesk balçığı içine sokmaya çalışanlar da müzik piyasasında zeybekleri bizim kadar sevmektedir(!).
Bir başka tehlike, bu popülariteden faydalanmak isteyen bir başka grup sahtekardan gelmektedir. Bunlar da cüzi akıllarında bulunan birkaç kırıntıyla zeybekliğin tarihi gelişimini, zeybek oyunlarının kökenini ve anlamını açıklayarak kendini satmaya çalışan budala tayfasıdır. Bunların en son örneğini Milliyet Gazetesinde çıkan bir haberde Dr. Alper Aksoy adındaki bir şahsın hezeyanlarında gördük. İstanbulda bir zeybek ekibi kurarak yarışmalara katılan bu kişi, yapılan söyleşide hem zeybek oyunlarının orijinal karakterini bozduğunu itiraf etmekte; hem de efelerin geçmişine dil uzatarak bu insanların Türklüğünden, İslamlığından ve efeliğinden şüphe ile bahsetmektedir.
Efelerimizin ve zeybek türkülerinin bir sahipleneni olmadıkça bu saldırıların bitmesi beklenemez. Zeybeklerin sahibi, en doğalıdır ki Aydınlılardır. Demek oluyor ki Aydınlılar, çaba ve girişimleriyle zeybekliği ve zeybekleri her şeyiyle sahiplendiklerini göstereceklerdir.
Zeybeklik nedir?
Bu kapsamda zeybeklere değinmeden geçemeyeceğim. Zeybekliğin kökenlerini Eski Yunanda veya Orta Asyada aramanın manası yoktur. Çünkü zeybeklere ilk olarak Anadolu Selçuklularında rastlanmaktadır. Bu dönemde zeybek adının, Aydın yöresinde yolların güvenliğini sağlayan bir çeşit asker anlamına geldiğini biliyoruz. Kelimenin anlamını araştırmak ta beyhude bir iştir. Kelimenin kökenine ilişkin bir tarihi kayıt bulunmamasının yanısıra bu kelimeyi Rumcadan veya başka yabancı dillerden gelmiş gibi göstermeye çalışan sahtekar ve hainlerin varlığı, bu bahisten tiksinerek geri adım atmamız için yeterlidir.
Zeybekliğin asıl kökeni 16.yüzyıl sonu ile 17.yüzyıl ortalarına tarihlenen Celali Ayaklanmalarına dayanır. Gerçek anlamını da burada bulur. Yenilgilerle bozulmaya yüz tutan merkezi idare ve halka zulümden başka bir şey getirmeyen yerel vali ve mültezimler ile birlikte köylüler üzerindeki mali yükün ağırlığı, asker kaçakları ile birleşen isyancıların çığ gibi büyümesine yol açtı. Aydın, bu sıkıntıları daha fazla hisseden bir vilayet olarak Celalilerin her zaman etkin olduğu bir yöre olageldi. Bu isyancıların faaliyetleri yoğun olarak Aydında hep devam etti. Buna karşın aynı sebeplerle dağa çıkan eşkıyanın gittikçe yöresel niteliklere bürünerek diğer eşkıyadan ayrıldığını ve bir çeşit toplumsal çete haline geldiğini görmekteyiz. Anlatılanlar bellidir; haksızlığa karşı çıkan köylü genci ve zenginden topladığını fakire dağıtan, gençleri evlendiren, köprüleri onaran gönlü tok eşkıya.
Sinanoğlu Örneği
Bu anlamdaki en eski zeybekleri Sinanoğlu ve arkadaşlarının olayında görüyoruz. Atçanın Yağdere köyünden olan Sinanoğlu ve arkadaşları Koca Hasan ve Gök Hasanoğlu yine aynı sebeplerle dağa çıkarak etraflarında hatırı sayılır bir kuvvet toplayarak Aydını ele geçirmişler ve Valiyi öldürmüşlerdir. 1828-1832 yılları arasında 5 yıla yakın Aydın Vilayetinde hüküm süren Sinanoğlu, Aydına gelen iki orduyu yenmiş, ancak daha sonra, 8 bin kişilik bir Zeybek ordusuyla İzmiri ele geçirmeye kalktığında, üzerine gelen Vezir Tahir Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusunca mağlup edilerek idam olunmuştur. Kendisi ve arkadaşlarının mezarları Atça-Nazilli arasında Tabanlı Çeşmesi denilen yerdedir.
Çoğu zeybeklerin akıbeti bu şekilde olmuş ve su testisi su yolunda kırılır atasözü boşa çıkmamıştır. Bunun yanında bir çok efe de devletle işbirliği yapmış, teslim olmuş, hatta eşkıya takibinde devlete yardımcı da olmuştur. Kırım Savaşına zeybeklerin katıldığını gösteren belge ve gravürler mevcuttur.
Efeler Savaşta
En son 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşına efelerden oluşan bir Zeybek Alayı katılmıştır. Bunların arasında meşhur Çakıcı Mehmet Efenin babası Çakırcalı Ahmet Efe de vardır. Zeybeklerin savaşlara katılmaları genelde kendilerine yapılan vaatler ve nasihatler sonucu olmuştur. Bu savaşta da Sultan II.Abdülhamit ile şahsen görüşen zeybekler, kendilerine savaştan sonra verilecek özgürlük ve mal ile kandırılmıştır. Aydından getirilen Zeybek Alayı İstanbulda bir müddet eğitilmiştir. Hatta bu eğitim sırasında Beyoğluna inen palabıyıklı, kulaklı kamalı zeybeklerden ürken halkın şikayetleri yabancı ülke sefirlerinin raporlarında da yer almıştır. Bu zeybeklerin çoğu, gösterdikleri bir çok kahramanlıktan sonra Karadağ savaşlarından dönememiştir. Bu savaşlar sırasında Arnavutların çok hainliğini gören zeybekler, bundan sonra Arnavut milletine karşı amansız bir hasım haline gelmişlerdir.
Yörük Ali Efe
Zeybekler Kurtuluş Mücadelesinde
Son olarak zeybekleri, Kurtuluş Savaşımızda görmekteyiz. Kurtuluş Savaşının ilk başarılı mücadelesi efeler komutasında Aydında yapılmıştır. Milli Mücadelemizin ilk topu, yine efeler komutasında Aydında patlatılmıştır. Yörük Ali Efenin komutasında kurulan Milli Aydın Alayı, halen ordumuzda mevcudiyetini korumaktadır. Burada Kurtuluş Savaşında efelerin neler yaptığını uzun uzun anlatmayacağız. Bu husus, tarih kitaplarında bol bol incelenmiştir. Buna karşın, bazı sahneleri anlatmadan geçemeyeceğim. Bu sahnelerin hepsi şu ya da bu şekilde efsaneleştirilerek halkımızın dimağında yer almıştır.
Unutulmaz Sahneler
Bunlardan ilki Yörük Ali Efe müfrezesini Yenipazara doğru giderken gören Rum işçilerin kaçmaya yeltenmesi ile başlar. Rumların kaçmalarına engel olan Efe, onlara yolluk verir ve Sultanhisardaki kumandanlarına giderek Yörük Alinin teslim olarak Yunanlılara katılmak istediğini, bunun için ertesi gün Sultanhisara silahsız geleceğini söylemelerini tenbihler. Koşarak giden Rumların ardından bakakalan kızanlar, Efelerinin hilesini anlayamazlar. Ancak ertesi gece sabah doğru Sultanhisarın Malgaç Köprüsündeki karakolu basmaya giderken bu kurnazlığı anlayacaklardır. Yunan Komutanı Sultanhisarda hazırlık yaparak Efenin teslim olmasını bekleyedursun, Malgaçtan gelen silah sesleri, Türk Kurtuluş Savaşının başladığını, Türk Milletinin ölmeden esareti kabul etmeyeceğini ilan etmektedir.
Bir diğer ölümsüz sahne, Atatürkün bir telgrafı ile tarihe geçmiştir. Telgrafın metnini, tek satırına dokunmadan naklederek yazımızı sona erdiriyoruz. Nihai karar elbette ki tarihe kalacaktır.
Ankara, 11 Haziran 1920
Aydın ve Havalisi Kuvayi Milliye Umum Kumandanı Demirci Mehmet Efe kardeşime:
Kahraman efelerinizi size gönderiyorum. Aydının bu doğru özlü ve fedakar evlatları, Bolu ve Düzce havalisinde memleketimizi gavurların esaretine düşürmeye çalışan hainleri pek kahramanca ve fedakarca bastırdılar. Vatanımıza büyük hizmetler ifa ettiler. Allah iki cihanda aziz etsin. Kendilerine ve umum kumandanları olan zat-ı alinize Büyük Millet Meclisinin kalbi ve samimi teşekküratını takdim eder, gözlerinizden öperim. Kardeşim efendim...
İmza: Büyük Millet Meclisi Reisi
Mustafa Kemal
AYDIN yöresi ve cevre ahalisindeki unutulmaz efeler :
Ali Efe *Demirci Mehmet Efe *Kıllıoğlu Efe *Ese Efe *Tekeli İsmail Efe *İsmail Arslan Yürek Dokuzun *Mehmet Efe *Sökeli Ali Efe *Danışmentli İsmail Efe *İbrahim Çetin Çavuş *Çete Efe *Adalı Efe *Tuzsuz Efe *Sökeli Caferaki*Duacıllı İbrahim Koca Mustafa *Mehmet Efe *Kara Ahmet *Kara Erkek *Gökçen Efe *Kuru Köylü Ahmet Efe *Alim Efe *Bakırlı Efeler *Saçli Efe *Sancaktarın Ali Efe *Salcı Ali Çavuş *Muharrem Çavuş *Durmuş Ali Efe *Solağın Ahmed Mestan(Emir) Efe *Kara Mustafa *Patağın Mehmet *Cesur İbrahim *Kör Ahmed *Kadıköylü Tahir *Keleş Mehmet Alinin Süleyman *Soğancılı Kara İmam *Böcekli Halil *Davaslı Osman*Kara İbrahimoğlu
[YOUTUBE]qAR6T49amTc[/YOUTUBE]
Kendi aralarında askerlikteki rütbeler gibi yola ilk olarak kızanllık ile başlanır, namlanıp zeybek, ve artık bir himayesinde grup oluşturacak kadar ilerleyince efe olurlar. Efeler himaye başıdır, zeybeklerini yönetir, zeybekler de kızanları.
İçlerinde hem olumlu , hemde olumsuz örnek teşkil eden kişiler ve durumlarda olduğu gözden kaçmamıştır. Genel olarak efelik felsefesini tanımalyacak olursak, hem dağda hem şehirde yaşayan, halk tarafından sevilen ve aynı zamanda çok korkulan, lejyoner gibi hareket eden gruplardır. devlet yanlısı ve halk kahramanı, halk dostu olanları gibi, eşkiyalık ve zorbalık gösterenleri de vardır.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Efe aynı zamanda günümüzde yiğit, cesur, mert ve sözünün eri olan kişileri tanımlamak için kullanılmaktadır.
EFELER VE ZEYBEKLİK HAKKINDA
Mehmet EKİZOĞLU
Zeybeklik son dönemde bir yandan popüler bir nostaljik öğe haline gelmiş gibi görünmesine karşın, diğer yandan da toplumu baskı altına almış olan bilgisizlik ve yüzeysellik akımı nedeniyle genel kabullenmeler ve yapıştırılmaya çalışılan yaftalardan da büyük zarar görmektedir. Bazı televizyon dizilerinin ve müzik eserlerinin, zeybeklik olgusuna ve zeybek ezgilerine eskisine nazaran daha ağırlıklı olarak vurgu yaptığı hiç birimizin dikkatinden kaçmış olmasa gerektir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Bu ilginin doğurduğu bir başka sonuç daha var ki, bu kimsenin arzulamadığı bir çeşit yan etki. Efeliğin bu kadar tuttuğunu gören bazı fırsatçılar da kendilerine gün doğduğunu düşünüp bu trendden faydalanmaya çalışmaktalar. Bunların başında köşe dönmeci ve kolaycılar geliyor. İlk iş olarak Ege zeybek ve türkülerine el atarak bunları kendilerince, güncelleştirerek piyasaya sürüyorlar. Bu sahtekarlık, pek tutmasa da, Ege kültürünün yozlaşması riskini artıran bir alışkanlık halini almıştır. Türkülerimizi hakkıyla yorumlayan yetkin sanatçılarımızın yanı sıra, zeybekleri bale veya opera haline getirmeye çalışanlardan tutun da, arabesk balçığı içine sokmaya çalışanlar da müzik piyasasında zeybekleri bizim kadar sevmektedir(!).
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Bir başka tehlike, bu popülariteden faydalanmak isteyen bir başka grup sahtekardan gelmektedir. Bunlar da cüzi akıllarında bulunan birkaç kırıntıyla zeybekliğin tarihi gelişimini, zeybek oyunlarının kökenini ve anlamını açıklayarak kendini satmaya çalışan budala tayfasıdır. Bunların en son örneğini Milliyet Gazetesinde çıkan bir haberde Dr. Alper Aksoy adındaki bir şahsın hezeyanlarında gördük. İstanbulda bir zeybek ekibi kurarak yarışmalara katılan bu kişi, yapılan söyleşide hem zeybek oyunlarının orijinal karakterini bozduğunu itiraf etmekte; hem de efelerin geçmişine dil uzatarak bu insanların Türklüğünden, İslamlığından ve efeliğinden şüphe ile bahsetmektedir.
Efelerimizin ve zeybek türkülerinin bir sahipleneni olmadıkça bu saldırıların bitmesi beklenemez. Zeybeklerin sahibi, en doğalıdır ki Aydınlılardır. Demek oluyor ki Aydınlılar, çaba ve girişimleriyle zeybekliği ve zeybekleri her şeyiyle sahiplendiklerini göstereceklerdir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Zeybeklik nedir?
Bu kapsamda zeybeklere değinmeden geçemeyeceğim. Zeybekliğin kökenlerini Eski Yunanda veya Orta Asyada aramanın manası yoktur. Çünkü zeybeklere ilk olarak Anadolu Selçuklularında rastlanmaktadır. Bu dönemde zeybek adının, Aydın yöresinde yolların güvenliğini sağlayan bir çeşit asker anlamına geldiğini biliyoruz. Kelimenin anlamını araştırmak ta beyhude bir iştir. Kelimenin kökenine ilişkin bir tarihi kayıt bulunmamasının yanısıra bu kelimeyi Rumcadan veya başka yabancı dillerden gelmiş gibi göstermeye çalışan sahtekar ve hainlerin varlığı, bu bahisten tiksinerek geri adım atmamız için yeterlidir.
Zeybekliğin asıl kökeni 16.yüzyıl sonu ile 17.yüzyıl ortalarına tarihlenen Celali Ayaklanmalarına dayanır. Gerçek anlamını da burada bulur. Yenilgilerle bozulmaya yüz tutan merkezi idare ve halka zulümden başka bir şey getirmeyen yerel vali ve mültezimler ile birlikte köylüler üzerindeki mali yükün ağırlığı, asker kaçakları ile birleşen isyancıların çığ gibi büyümesine yol açtı. Aydın, bu sıkıntıları daha fazla hisseden bir vilayet olarak Celalilerin her zaman etkin olduğu bir yöre olageldi. Bu isyancıların faaliyetleri yoğun olarak Aydında hep devam etti. Buna karşın aynı sebeplerle dağa çıkan eşkıyanın gittikçe yöresel niteliklere bürünerek diğer eşkıyadan ayrıldığını ve bir çeşit toplumsal çete haline geldiğini görmekteyiz. Anlatılanlar bellidir; haksızlığa karşı çıkan köylü genci ve zenginden topladığını fakire dağıtan, gençleri evlendiren, köprüleri onaran gönlü tok eşkıya.
Sinanoğlu Örneği
Bu anlamdaki en eski zeybekleri Sinanoğlu ve arkadaşlarının olayında görüyoruz. Atçanın Yağdere köyünden olan Sinanoğlu ve arkadaşları Koca Hasan ve Gök Hasanoğlu yine aynı sebeplerle dağa çıkarak etraflarında hatırı sayılır bir kuvvet toplayarak Aydını ele geçirmişler ve Valiyi öldürmüşlerdir. 1828-1832 yılları arasında 5 yıla yakın Aydın Vilayetinde hüküm süren Sinanoğlu, Aydına gelen iki orduyu yenmiş, ancak daha sonra, 8 bin kişilik bir Zeybek ordusuyla İzmiri ele geçirmeye kalktığında, üzerine gelen Vezir Tahir Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusunca mağlup edilerek idam olunmuştur. Kendisi ve arkadaşlarının mezarları Atça-Nazilli arasında Tabanlı Çeşmesi denilen yerdedir.
Çoğu zeybeklerin akıbeti bu şekilde olmuş ve su testisi su yolunda kırılır atasözü boşa çıkmamıştır. Bunun yanında bir çok efe de devletle işbirliği yapmış, teslim olmuş, hatta eşkıya takibinde devlete yardımcı da olmuştur. Kırım Savaşına zeybeklerin katıldığını gösteren belge ve gravürler mevcuttur.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Efeler Savaşta
En son 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşına efelerden oluşan bir Zeybek Alayı katılmıştır. Bunların arasında meşhur Çakıcı Mehmet Efenin babası Çakırcalı Ahmet Efe de vardır. Zeybeklerin savaşlara katılmaları genelde kendilerine yapılan vaatler ve nasihatler sonucu olmuştur. Bu savaşta da Sultan II.Abdülhamit ile şahsen görüşen zeybekler, kendilerine savaştan sonra verilecek özgürlük ve mal ile kandırılmıştır. Aydından getirilen Zeybek Alayı İstanbulda bir müddet eğitilmiştir. Hatta bu eğitim sırasında Beyoğluna inen palabıyıklı, kulaklı kamalı zeybeklerden ürken halkın şikayetleri yabancı ülke sefirlerinin raporlarında da yer almıştır. Bu zeybeklerin çoğu, gösterdikleri bir çok kahramanlıktan sonra Karadağ savaşlarından dönememiştir. Bu savaşlar sırasında Arnavutların çok hainliğini gören zeybekler, bundan sonra Arnavut milletine karşı amansız bir hasım haline gelmişlerdir.
Yörük Ali Efe
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Zeybekler Kurtuluş Mücadelesinde
Son olarak zeybekleri, Kurtuluş Savaşımızda görmekteyiz. Kurtuluş Savaşının ilk başarılı mücadelesi efeler komutasında Aydında yapılmıştır. Milli Mücadelemizin ilk topu, yine efeler komutasında Aydında patlatılmıştır. Yörük Ali Efenin komutasında kurulan Milli Aydın Alayı, halen ordumuzda mevcudiyetini korumaktadır. Burada Kurtuluş Savaşında efelerin neler yaptığını uzun uzun anlatmayacağız. Bu husus, tarih kitaplarında bol bol incelenmiştir. Buna karşın, bazı sahneleri anlatmadan geçemeyeceğim. Bu sahnelerin hepsi şu ya da bu şekilde efsaneleştirilerek halkımızın dimağında yer almıştır.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Unutulmaz Sahneler
Bunlardan ilki Yörük Ali Efe müfrezesini Yenipazara doğru giderken gören Rum işçilerin kaçmaya yeltenmesi ile başlar. Rumların kaçmalarına engel olan Efe, onlara yolluk verir ve Sultanhisardaki kumandanlarına giderek Yörük Alinin teslim olarak Yunanlılara katılmak istediğini, bunun için ertesi gün Sultanhisara silahsız geleceğini söylemelerini tenbihler. Koşarak giden Rumların ardından bakakalan kızanlar, Efelerinin hilesini anlayamazlar. Ancak ertesi gece sabah doğru Sultanhisarın Malgaç Köprüsündeki karakolu basmaya giderken bu kurnazlığı anlayacaklardır. Yunan Komutanı Sultanhisarda hazırlık yaparak Efenin teslim olmasını bekleyedursun, Malgaçtan gelen silah sesleri, Türk Kurtuluş Savaşının başladığını, Türk Milletinin ölmeden esareti kabul etmeyeceğini ilan etmektedir.
Bir diğer ölümsüz sahne, Atatürkün bir telgrafı ile tarihe geçmiştir. Telgrafın metnini, tek satırına dokunmadan naklederek yazımızı sona erdiriyoruz. Nihai karar elbette ki tarihe kalacaktır.
Ankara, 11 Haziran 1920
Aydın ve Havalisi Kuvayi Milliye Umum Kumandanı Demirci Mehmet Efe kardeşime:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Kahraman efelerinizi size gönderiyorum. Aydının bu doğru özlü ve fedakar evlatları, Bolu ve Düzce havalisinde memleketimizi gavurların esaretine düşürmeye çalışan hainleri pek kahramanca ve fedakarca bastırdılar. Vatanımıza büyük hizmetler ifa ettiler. Allah iki cihanda aziz etsin. Kendilerine ve umum kumandanları olan zat-ı alinize Büyük Millet Meclisinin kalbi ve samimi teşekküratını takdim eder, gözlerinizden öperim. Kardeşim efendim...
İmza: Büyük Millet Meclisi Reisi
Mustafa Kemal
AYDIN yöresi ve cevre ahalisindeki unutulmaz efeler :
Ali Efe *Demirci Mehmet Efe *Kıllıoğlu Efe *Ese Efe *Tekeli İsmail Efe *İsmail Arslan Yürek Dokuzun *Mehmet Efe *Sökeli Ali Efe *Danışmentli İsmail Efe *İbrahim Çetin Çavuş *Çete Efe *Adalı Efe *Tuzsuz Efe *Sökeli Caferaki*Duacıllı İbrahim Koca Mustafa *Mehmet Efe *Kara Ahmet *Kara Erkek *Gökçen Efe *Kuru Köylü Ahmet Efe *Alim Efe *Bakırlı Efeler *Saçli Efe *Sancaktarın Ali Efe *Salcı Ali Çavuş *Muharrem Çavuş *Durmuş Ali Efe *Solağın Ahmed Mestan(Emir) Efe *Kara Mustafa *Patağın Mehmet *Cesur İbrahim *Kör Ahmed *Kadıköylü Tahir *Keleş Mehmet Alinin Süleyman *Soğancılı Kara İmam *Böcekli Halil *Davaslı Osman*Kara İbrahimoğlu
Son düzenleme: