Erken Tunç Çağı (M.Ö. 3000-2500) | Define işaretleri ve anlamları

Erken Tunç Çağı (M.Ö. 3000-2500)

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,460
Beğeni
16,774
Puanları
113
Konum
İstanbul
Erken Tunç I, II, III olarak incelenen bu evrenin ilk döneminde daha çok, Kalkolitik dönemin tarıma dayalı köy kültürü sürdürülmektedir. Bronz alet kullanımı çok yaygın değildir. Mezopotamya ve Mısır'da M.Ö. 4. binin sonlarından itibaren yazının kullanılmasına rağmen Anadolu henüz bu aşamaya ulaşamamıştır. Çömlekçi çarkıda henüz kullanıma girmemiş olmasına rağmen daha gelişmiş koyu renkli ve iyi açkılı seramikler yapılmıştır. Yapılar yine taş temeller üzerine kerpiçten megaron planlı olarak inşa edilmiş olup, bazı yerleşim alanlarının etrafı bir surla çevrilmeye başlanmıştır. Ölüler artık yerleşim alanı dışına, ölü armağanlarıyla birlikte ve bacaklar karına çekik (hoker) durumda gömülmektedir (Extramural). Çağın inanışlarındaki bir başka özellik de daha çok Batı Anadolu'da rastlanan keman biçimli mermer idollerdir. Anatanrıça'yı temsil eden bu idoller eski dönemin gerçekçi figürinlerinin aksine tümüyle soyutlaşmışlardır. Bu dönemin en önemli teknolojik buluşu kağnı biçimindeki dört tekerlekli arabadır. Bu evrede Anadolu'da yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan en önemli yerleşim yerleri Troia I, Demircihöyük, Semahöyük, Beycesultan, Tarsus, Alişar, Alacahöyük, Karaoğlan, İkiztepe, Kültepe ve Norşuntepe olarak sayılabilir.
Erken Tunç II, Orta Anadolu'da güçlü beyliklerin ortaya çıktığı bir dönemdir. Batı Anadolu'daki Troia II'nin yanısıra Kızılırmak batısında, Ankara yakınlarnda Karaoğlan, Ahlatlıbel, Etiyokuşu, Polatlı, Kızılırmak doğusunda ise Alişar ve Alacahöyük bu dönemin en önemli yerleşimleri olmuştur. Bunlar içinde Alacahöyük'ün özel bir yeri vardır. Dönemin sonlarında zengin ve etkin bir beyliğin merkezi gibi görünen Alacahöyük'ün en önemli özelliği Kral Mezarları olarak adlandırılan 13 gömüdür. Yerleşme alanı yamaçlarında bulunan bu mezarlıktaki gömülerin dönemin derebeyleri ve eşlerine ait olduğu düşünülmektedir. Gömülerin kimileri 3-8 m. uzunluğunda, 2-5 m. genişliğinde ve 1m. kadar derinliğinde dikdörtgen planlı çukurlara yapılmıştır. Çevresi ağaç ve taşlarla sınırlandırılan mezar çukurlarına, ayakları karına çekik durumdaki ceset zengin armağanlarla birlikte yerleştirilmiş, sonra üzeri ağaç, çamur ve toprakla örtülmüştür. Gömü işlemi bitirildikten sonra mezar üzerinde bir ölü yemeği yenmiş; yemekten geri kalan öküz kafaları ve bacak kemikleri de sıralar halinde bırakılmıştır. Bu mezar armağanları Troia hazineleriyle çağdaş olup benzer nitelikte altın, gümüş, elektrum, tunç ve demirdendir. Bu mezar hediyelerinin en ilginçlerini hatalı olarak"Hitit Güneş Kursları" diye adlandırılan geyik ve boğa motifli, son derece karmaşık ve gelişmiş dökme ve dövme teknikleriyle yapılmış tunç diskler oluşturmaktadır.
Buradan anlaşılmaktadır ki Erken Tunç II döneminde, biri Troia yöresinde, diğeriyse Orta Anadolu ve Karadeniz bölgeleri arasında yer alan iki yerel madencilik okulu bulunmaktadır. Diğer bir önemli gelişme ise Anadolu'da ilk kez bu dönemde görülen çömlekçi çarkının Troia'da kullanımıdır. Çömlekçi çarkının Troia'ya Mezopotamya'dan deniz yoluyla geldiği düşünülmektedir.
Erken Tunç II döneminin sonlarında Batı ve Güney Anadolu'da büyük yangın izlerine rastlanmıştır. Birçok yerleşimin ıssızlaşması bu ortak felaketle ilgili görülmektedir. Ayrıca bu felaketlerden sonra ortaya çıkan yerleşme yerlerinin sayısında meydana gelen 1/4 oranındaki azalma ve yakılıp yıkılan iskan yerlerinin tekrar iskan edilmemesi bu felaketlere birtakım göçebe toplulukların yol açtığını göstermektedir. Aynı dönemde Trakya ve Balkanlar'da meydana gelen ıssızlaşma bu toplulukların Balkanlar üzerinden gelen Hint-Avrupa kökenli Luviler'in olabileceklerini göstermektedir.
M.Ö. 2300 yıllarında ortaya çıkan bu felaketten sonra Erken Tunç III evresine gelinir.Yerleşim yerleri önceki dönemin özelliklerini küçük farklarla sürdürmelerine rağmen çoğu küçük birer köy niteliğindedir. Bu dönemde felaketlerden fazla etkilenmeyen Doğu Anadolu'daki Norşuntepe, Korucutepe, Tepecik, Arslantepe gibi nispeten büyük merkezlere İmikuşağı, Köşkerbaba, Pulur, Değirmentepe gibi yeni yerleşimler eklenmiştir. Dikkat çekici bir gelişme görülmeksizin 500-600 yıl kadar yaşayan bu köysel yerleşimler M.Ö. 1700 yıllarında son bulmuştur.
 
Üst