M.Ö. 1200 yılları
Hatti ülkesinde taş üstünde taş kalmamış. Anadolu toprakları, denizden ve öküz arabalarıyla karadan gelen sürüler in istilasına uğramış. Deniz Kavimleri olarak adlandırılan halkların yoğun göçüyle, Hitit İmparatorluğu, tarih sahnesine elveda demiş. Trakya ve Kafkaslardan gelen yeni kavimler her tarafa ateş salmış. Teşupun çocukları, artık Geç-Hitit şehir devletlerinde yaşıyor. Eski merkezi otorite yerini dağınık ve yerel siyasal yapılara bırakmış.
birdenbire devletler yıkılıp dağıldılar. Hiçbir ülke onların silahları karşısında dayanamadı: Hatti, Kizzuwatna, Karkamış, Arzawa, Alaşiya.. (III.Ramses)
Kızılırmak yayı içersinde kalan dumanı tüten topraklar, Ekrem Akurgala göre terk edilir ve tam 400 yıl boyunca iskan edilmez. Bu döneme Anadolunun Karanlık Çağı denmiştir. Bu saptamadan çıkan sonucun ideolojik boyutları oldukça önemlidir :
Karanlık Çağ, ta Hattiler ve Luvilerden başlayıp, Hititlerle devam eden yerli Anadolu kültürünün kesintisiz gelişiminin durduğu ve ve bu kültürün yerinin de göçebe Avrupalı kavimlerce doldurulduğu bir dönem olarak kabul edilir. Bu kavimler içinde devlet kurarak iz bırakmış olanlardan, örneğin Frigler, Hitit uygarlığıyla (kayalarda gördükleri Hitit anıtları ve Geç-Hititler hariç) iletişime geçememişlerdir. Dinsel inançları, birçok yerli öğeyi barındırsa da, yarattıkları uygarlık, Yunan etkisinde kalmış bir Batı kültürüdür. M.Ö. 8. yydan sonra Anadoluyu, artık Yunan kültürünün bir parçası sayan bu tez, Avrupa-merkezci bir dünya tarihi yazmanın önemli konu başlıklarından biri olmuştur. Böylece, aslında Yunanların, Friglerden (daha geniş anlamda tüm bir Anadolu kültüründen) etkilendiği gerçeği, tamamen çarpıtılmıştır.
Gordion (Yassıhöyük) kazılarından elde edilen son bilgiler Friglerin, Sakarya nehri boylarına M.Ö.1000-1100 yıllarında ulaştıklarını ortaya koymuştur. Bu da Karanlık Çağın sanılanın aksine, çok daha kısa sürdüğünü göstermektedir.
............................FİRİKLER KİMDİR...............................
Frigler Kimdi ?
Frigler, cesur, savaşçı bir topluluktu (Homeros)
Onlar, çok mutlu insanlardı (Arrianos)
Onlar, çok barışsever bir topluluktu (Strabon)
Cesaretten yoksun, köle ruhlu topluluklardı (Livius)
Hatti ülkesine göçüp burayı yurt edinen kavimler arasında kesin olmamakla birlikte Trakların bir boyu olduğu sanılan Brigler de vardır. Antik Çağ yazarlarından Herodot ve Strabon, Makedonyalı Briglerin Anadoluya geldikten sonra Frig (Phryg) adını aldıklarını söyler. Yine Strabona göre Avrupadaki yurtlarının adı da Paenoniadır. Balkanlar ve Boğazlar üzerinden Anadoluya giren Friglerin ilk yerleşim alanları, Bithynia bölgesi (Bugünkü Bursa, Sakarya, Bolu yöreleri) olur.
Anadoludaki ilk Frig kitleleri, kabileler halinde örgütlenmiş ve göçebe bir yaşam tarzını benimsemişlerdi. Frig kabilelerinin dağınık siyasi yapısı, merkezi bir krallık oluşturmalarına engel olmuştur. Bir devlet kurmaları çok geç bir tarihte, ancak M.Ö. 750 lerde mümkün olabilmiştir.
..................FİRİKLER ANADOLULU OLUYOR...........................
Frigler zamanla, yeni göçlerin de itmesiyle Anadolu içlerine yayılarak, Hititlerden boşalan topraklara yerleşirler. Bugünkü, Eskişehir, Kütahya, Afyon, Ankara bölgelerini yurt edinirler. Yunan kaynakları merkez bölgeden güneyde bugünkü Burdura; kuzeyde ise Tokata kadar genişleyen bölgeye, Phrygia diyecektir. Frigya, doğuda Kappadokia; güneyde Pisidia ve Pamphylia; batıda Mysia ve Lydia; kuzeyde Bithynia ve Paphlagonia ile çevrilidir. Strabon, Frigyanın merkezi topraklarını, Phrygia Magna (Büyük Frigya) olarak adlandırır. Pergamon Krallığı tarafından ele geçirildikten sonra ilaveten fethedilmiş Frigya şeklinde adlandırılan Phrygia Epiktetos ise, bugünkü Eskişehir, Afyon ve Kütahyayı içeren Frig kutsal bölgesini kapsamaktadır.
Yukarıda belirtilen bölgelerde yayılım gösteren Frig boyları çok uzun bir süre sessiz kalırken, M.Ö. 750den sonra bir krallık olarak belirirler. Bu tarihten sonra hem kendilerine ait yazılı belgeler hem de Yunan kaynakları ile tarih sahnesine çıkarlar. Yarattıkları kültür Yunan uygarlığı ile etkileşim halinde olsa da özünde Anadolulu bir karakter taşır. Yunan kolonistler, karşılarında Hatti ülkesinin yerli halkı olarak Frigleri, bulacaktır. Ve onların en eski efsanelerinde, bir Frig kralı baş kahraman olacaktır.
...........................................FİRİK KRALLIĞI.............................;
Çevrelerindeki boşluğu iyi değerlendiren Friglerin, M.Ö. 750de merkezi olarak örgütlenmiş bir krallık çatısı altında ortaya çıkmalarından öncesine ait fazla bilgimiz yoktur. Yunan kaynaklarına (Büyük İskenderin tarihçisi Arrianos) göre ilk krallarının adı Gordiostur. Panzaniasa göre Gordios kral olmadan önce basit bir çiftçiydi. Bugünkü Polatlı dolaylarında bulunan başkent Gordion da adını bu kraldan almıştır. Krallık kısa sürede güçlenir. Özellikle Gordion sağlam surlarıyla çok güçlü bir kent olur.
Günümüzde Yassıhöyük olarak adlandırılan Gordionda yapılan kazılarda ortaya çıkan başlıca yapılar, 9 m. yüksekliğinde anıtsal bir kapı, sur duvarları ve dört adet megarondur. Megaronların en büyüğü Kral Midasın Sarayı olarak adlandırılır.
Sard ve Susa kentlerini bağlayan Kral Yolu, Frig topraklarından geçtiğinden, stratejik ve ticari yönden büyük önemi olan bir coğrafya da kontrol altına alınmış olur.
Gordios ile ilgili (veya bazı kaynakların, örneğin Arrianosun Midasa atfettiği) bir efsane vardır :
Bir kral arayışında olan Frig ileri gelenleri, kahine başvururlar. Kahin, kente öküz arabası ile girecek ilk kişinin, kral ilan edilmesi gerektiğini söyler. Bu kişi anlatısına göre Gordios ya da onun oğlu Midas olur. Araba ise Zeus Tapınağına konur ancak boyunduruğunda kimsenin çözemediği bir kördüğüm bulunmaktadır. Ve derler ki bu düğümü çözen Asyanın da sahibi olur !
Yıllar yıllar sonra (M.Ö. 334te), Büyük İskender gelir tapınağa. Düğümü çözemez ama sabırsız davranıp kılıcıyla keser ve Hindistana kadar olan toprakları fetheder. Lakin genç yaşta ölmesinin nedeni de işte bu sabırsızlığı olur.