Geçersiz Batıl Talak Çeşitleri | Define işaretleri ve anlamları

Geçersiz Batıl Talak Çeşitleri

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,488
Beğeni
16,895
Puanları
113
Konum
İstanbul
(21) Kadını Nikahlamadan Talak Vermek Yoktur

(31) Şuayb dedesi Abdullah bin Amr’dan şöyle tahdis etti:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Kişi nikahla malik olmadığı bir kadını boşaması yoktur’ buyurdu.”
İbni Mace (2047) Ebu Davud (2190-2191) Tirmizi (1118) Tayalisi (2265) İbnu’l-Carud (743) Darekutni (4/15) Hakim (2/305) Beyhaki (7/318) Ahmed (2/189-207) Albani (1751-İrva)
(32) Misver bin Mahreme (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Nikahlanmadan önce talak yoktur; sahip olmadan köle azat etmek yoktur’ buyurdu.”
İbni Mace (2048) Ebu Davud (2190-2191-2192) Tirmizi (1181) Tayalisi (2265) İbnu’l-Carud (743) Darekutni (4/15) Hakim (2/304-305) Beyhaki (7/318) Ahmed (2/189-190-207) Albani (1751-İrva)
(22) Ölmek Üzere Olan Hastanın Talakı Yoktur

(33) Rebîa bin Ebu Abdurrahman (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Abdurrahman bin Avf (Radiyallahu Anh)’ın karısı, Abdurrahman (Radiyallahu Anh)’dan kendisini boşamasını talep etti. Abdurrahman bin Avf (Radiyallahu Anh) karısına:
−Hayız olup sonra da tuhura erip temizlendiğin vakit bana bildir dedi. Kadın henüz hayız olmamıştı ki Abdurrahman bin Avf (Radiyallahu Anh) hastalandı. Müteakiben kadın tuhura erip temizlendi ve temizlendiğini ona haber verdi. Abdurrahman (Radiyallahu Anh)’da dönüşü olmayan talakla kendisi için baki kalan kadını boşayacağı ondan başka kalmayan son ve tek talakla kadını boşadı Abdurrahman bin Avf (Radiyallahu Anh) karısını boşadığı gün hasta idi. Osman bin Affan (Radiyallahu Anh), iddeti bittikten sonra kadını, hastalığından kurtulamayıp ölen Abdurrahman bin Avf (Radiyallahu Anh)’a mirasçı yaptı.”
Malik (2/572/40-42) Said bin Mensur (1958) Beyhaki (7/363)
(34) A’rec şöyle dedi:
“Osman bin Affan (Radiyallahu Anh), İbni Mukmil’e karılarını mirasçı yaptı. İbni Mukmil onları boşadığında hasta bulunuyordu.”
Malik (2/572/41)
(23) İkrah Altındaki Kimsenin Talakı

(35) Aişe (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘İkrah altındaki kimsenin talakı yoktur, köle azat etmesi de yoktur’ buyurdu.”
İbni Mace (2046) Buhari (5349-Talikan) Ebu Davud (2193) Darekutni (4/36) Hakim (2/198) Beyhaki (7/357) Ahmed (6/276) Albani (2047-İrva)
(36) İbni Abbas (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Allah, ümmetimin yanılmasını, unutmasını ve ikrah olunduğu şeyi bağışlamıştır’ buyurdu.”
İbni Mace (2045) İbni Hibban (1498-Mevarid) İbni Hazm (5/138-İhkam) Darekutni (4/171)
(37) İbni Abbas (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“...İkrah altındaki kimsenin talakı caiz değildir.”
Buhari (5350-Talikan)
(24) Delinin Talakı

(38) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Üç kişiden kalem kaldırıldı:‘...Deli akıllanıncaya kadar bunlara sorumluluk yoktur’ buyurdu.”
Ebu Davud (4398) Nesei (3432) Darimi (2/93) İbni Mace (2041) İbni Hibban (142) Ahmed (6/100)
(39) Osman bin Affan (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Delinin talakı yoktur.”
Buhari (5350-Talikan)
(40) İbni Abbas (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Ömer (Radiyallahu Anh)’a zina etmiş bir deli kadın getirildi. Ömer (Radiyallahu Anh) o deli kadına verilecek hüküm hakkında insanlarla meşverette bulundu, sonra kadının recm edilmesini emretti. Kadın Ali bin Ebi Talib (Radiyallahu Anh)’a uğratıldı. Ali (Radiyallahu Anh):
−Bu kadının durumu nedir? dedi. Falan oğullarının delisidir, zina etmiş de Ömer (Radiyallahu Anh) onun recm edilmesini emretti dediler. Ravi dedi ki:
−Ali (Radiyallahu Anh):
−Onu geri çevirin dedi. sonra kendisi de geldi ve:
−Ya Emire’l-Müminin, üç kişiden kalemin kaldırıldığını bilmiyor musun? Onlar:
−Deli, iyileşinceye kadar; uyuyan, uyanıncaya kadar; çocuk, akıl baliğ oluncaya kadar dedi. Ömer (Radiyallahu Anh):
−Evet, biliyorum dedi. Ali (Radiyallahu Anh):
−Öyleyse bu kadın neden recm olunuyor? dedi. Ömer (Radiyallahu Anh):
−Hiçbir şey dedi. Ali (Radiyallahu Anh):
−Bu kadını gönder gitsin dedi. Ravi dedi ki:
−Ömer (Radiyallahu Anh) kadını gönderdi ve “Allah-u Ekber” diye tekbir getirmeye başladı.”
Ebu Davud (4399) İbni Huzeyme (1003) İbni Hibban (1497-Mevarid) Albani (2/5-İrva)
(25) Sarhoşun Talakı

(41) Ali bin Ebi Talib (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Hamza yaşlı develerin böğürlerini yardı. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hamza (Radiyallahu Anh)’ı bu fiilinden dolayı kınamaya başladı. Bir de gördü ki, Hamza (Radiyallahu Anh) iki gözü kıpkızıl sarhoş olmuş. Sonra Hamza (Radiyallahu Anh), Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e:
−Sizler babamın kölelerinden gayrı bir şey değilsiniz dedi. Bu söz üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hamza (Radiyallahu Anh)’ın çok sarhoş olduğunu bildi, onun yanından dışarı çıktı sarhoş olduğu için ona hiçbir ceza uygulanmadı.”
Buhari (5350-Talikan)
(42) Osman bin Affan (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Delinin ve sarhoşun talakı yoktur.”
Buhari (Talikan)
(43) İbni Abbas (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Sarhoş kimsenin talakı caiz değildir.”
Buhari (5350-Talikan)
(26) Vesvese Sahibi Kimsenin Talakı

(44) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Fiilen işlemedikçe ve dille söylemedikçe, ümmetimin kalbinden geçen şeyi Allah bağışlamıştır’ buyurdu.”
İbni Mace (2040) Buhari (2334) Müslim (127/201-202) Ebu Avane (224-226) Ebu Davud (2209) Nesei (3433) Tirmizi (1183) İbni Mace (2040) Begavi (44-Mesabih) Albani (2062-İrva)
(45) Ukbe bin Amir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Vesveseli kimsenin talakı caiz değildir.”
Buhari (5350-Talikan)
(27) Unutkan Kimsenin Talakı

(46) İbni Abbas (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Allah, ümmetimin yanılmasını, unutmasını ve ikrah olunduğu şeyi bağışlamıştır’ buyurdu.”
İbni Mace (2045) İbni Hibban (1498-Mevarid) İbni Hazm (5/138-el-İhkam) Darekutni (4/171)
(28) Çocuğun Talakı

(47) Aişe (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Üç kişiden kalem kaldırıldı: ...Çocuk büyüyünceye kadar, bunlara sorumluluk yoktur.’ Başka bir rivayette:
‘...Çocuk buluğ çağına gelip ihtilam oluncaya kadar’ şeklinde gelmiştir.
Ebu Davud (4389) Nesei (3432) Darimi (2/93) İbni Mace (2041) İbni Hibban (142) Ahmed (6/100)
(29) Hayız Halindeki Talak Bidat ve Haram Olan Talaktır

(48) Abdurrahman bin Eymen İbni Ömer (Radiyallahu Anh)’a şöyle dedi:
“Karısını hayız halinde boşayan kişi hakkında görüşün nedir? İbni Ömer (Radiyallahu Anh) dedi ki:
−İbni Ömer’de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in zamanında karısını hayız halinde boşadı. Akabinde Ömer, bunu Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e sordu ve:
−Abdullah bin Ömer karısını hayız halinde iken boşadı dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de Ömer’e:
−‘Abdullah karısına dönsün’ buyurdu ve karısının Abdullah’a iadesini emretti. Sonra da:
−‘Kadın hayızdan temizlendiği vakit isterse onu boşasın yahut boşamayıp tutsun’ buyurdu. İbni Ömer dedi ki:
−Akabinde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
“Ey Nebi, kadınları boşadığınız vakit, onları iddetlerinin önünde (adetten temiz oldukları sırada) boşayın...” Talak :1 ayetini okudu.”
Müslim (1471/14)
(49) Abdullah bin Dinar şöyle dedi:
“Abdullah bin Ömer (Radiyallahu Anh)’ı işittim:
“Ey Nebi, kadınları boşadığınız vakit, onları iddetleri içinde boşayın...” Talak: 1 ayetini “Ey Nebi, kadınları boşadığınız vakit, onları iddetlerinin önünde boşayın...” Talak: 1 şeklinde okudu.
İmam Malik: İbni Ömer (Radiyallahu Anh) bu kıraatle kişi karısını boşamak istediğinde, her tuhur döneminde bir kere talak vermesini kast ediyordu dedi.”
Malik (2/587/79) Begavi (9/201)
(50) Nafi İbni Ömer (Radiyallahu Anh)’den şöyle tahdis etti:
“Abdullah bin Ömer (Radiyallahu Anh), Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in zamanında karısını hayız halinde iken boşamıştı. Ömer bin el-Hattab (Radiyallahu Anh) bu durumu Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e sordu. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Abdullah’a emret karısına geri dönsün. Sonra kadın hayızdan temizlenip tekrar hayız oluncaya, sonra tekrar temizleninceye kadar onu evinde tutsun. İkinci hayızdan temizlendikten sonra dilerse o kadını evinde evliliğini devam ettirmek için tutsun, dilerse cima şeklinde ona dokunmadan boşasın. İşte bu iki hayız ve tuhur dönemi, kadınların boşanmaları için Allah’ın emrettiği iddet süresidir’ buyurdu.”
Malik (2/576/53) Buhari (5326) Müslim (1471/1) Ebu Davud (2179) Nesei (3390) Darimi (2/160) İbni Mace (2019) İbnu’l-Carud (734) Begavi (2351) Ahmed (2/6-54) Albani (2059-İrva)
(30) Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ebu Bekir ve Ömer’in Hilafetinin İlk Yıllarında Bir Celsede yapılan Üç Talak Sadece Bir Talak Kabul Edilirdi

(51) Tavus’un oğlu babasından şöyle tahdis etti:
“Ebu es-Sehba, İbni Abbas (Radiyallahu Anh)’a:
−Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebu Bekir ve Ömer’in emirliğinin ilk üç senesinde bir celsede yahut bir kelimede üç talak bir talak yapıldığını bilir misin? dedi. İbni Abbas (Radiyallahu Anh)’da:
−Evet, bilirim dedi.”
Müslim (1472/16) Ebu Avane (4531) Ebu Davud (2200) Nesei (3406) Hakim (2792) Begavi (14973)
(52) Tavus’dan şöyle tahdis edildi:
“Ebu es-Sehba İbni Abbas (Radiyallahu Anh)’a:
−Acayip işlerinden ve haberlerinden getir bakalım. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve Ebu Bekir (Radiyallahu Anh) zamanında üç talak bir talak olmuyor muydu? dedi. İbni Abbas (Radiyallahu Anh):
−Elbette öyle oluyordu. Ömer (Radiyallahu Anh)’ın zamanında insanlar talakta acele etmeye başladılar. Ömer (Radiyallahu Anh)’da onların aleyhine bir ceza olarak ona cevaz verdi dedi.”
Müslim (1472/17) Ebu Avane (4535)
(53) İbni Abbas (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ın zamanında, Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’ın hilafetinde ve Ömer (Radiyallahu Anh)’ın hilafetinin ilk iki senesinde üç talak bir talak sayılırdı. Ömer bin el-Hattab (Radiyallahu Anh):
−İnsanlar kendileri için teenni olan bir işte acele etmek istiyorlar. Keşke istedikleri şeyi onların aleyhine olarak imza etsek dedi ve onu yani onların acele ettikleri şeyi insanlar aleyhine imza etti.”
Müslim (1472/15) Ebu Avane (4534) Darekutni (4/46/137) Hakim (2793) Beyhaki (14972)
(31) Zihar


Zihar: Kişinin karısına sen bana anamın sırtı gibisin demesidir. Cahiliye devrinde bu ifadeyle kadınları boşamak Arapların adetlerinden bir tanesi idi.
(54) Allah-u teala şöyle buyuruyor:
“Sizden kadınlara zihar yapanlar, bilmelidir ki o kadınlar onların anaları değillerdir. Onların anaları, ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Onlar çirkin ve yalan olan bir söz söylüyorlar. (buna rağmen) Allah affedici bağışlayıcıdır.
Mücadele: 2
(55) Huveyle binti Malik bin Sa’lebe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Kocam Evs bin Samit (Radiyallahu Anh) bana zihar yaptı ben de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e gelip bu durumu kendisine şikayet ediyordum. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ise kocam hakkında benimle mücadele ediyor ve:
−‘Allah’dan kork kocan amcanın oğludur’ diyordu. Fazla bir zaman geçmedi, nihayet Kur’an’dan:
“Allah, kocası hakkında seninle mücadele eden ve Allah’a şikayette bulunan kadının sözünü işitti. Allah ikinizin birbirinizle konuşmanızı işitir. Çünkü Allah işitendir, görendir.” Mücadele: 1 ayeti ziharın kefaretini bildiren ayetlere kadar indi...”
Ebu Davud (2214) İbni Hibban (1334-Mevarid) İbnu’l-Carud (746) Tabarani (616-M. Kebir) Beyhaki (7/389) Begavi (2364) Ahmed (6/410) Albani (2087-İrva)
(32) Zihar Yapan Kimsenin Kadınına Dokunmadan Önce Kefaret Vermesinin Vucubiyeti

(56) Allah-u teala şöyle buyuruyor:
“Kadınlarına zihar edip sonra söylediklerinden dönenler, kadınlarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuştursunlar. Size öğütlenen budur. Allah yaptıklarınızı haber almaktadır. Buna imkan bulamayan, karısına dokunmadan önce aralıksız iki ay oruç tutsun. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyursun. Bu izah Allah’a ve Rasulüne iman ettiğiniz içindir. Bunlar Allah’ın hudutlarıdır, kafirler için elim bir azap vardır.”
Mücadele: 3-4
(57) Huveyle binti Malik bin Sa’lebe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Kocam Evs bin Samit (Radiyallahu Anha) bana zihar yaptı ben de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e gelip bu durumu kendisine şikayet ediyordum. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ise kocam hakkında benimle mücadele ediyor ve:
−‘Allah’dan kork kocan amcanın oğludur’ diyordu. Fazla bir zaman geçmedi, nihayet Kur’an’dan:
“Allah, kocası hakkında seninle mücadele eden ve Allah’a şikayette bulunan kadının sözünü işitti. Allah ikinizin birbirinizle konuşmanızı işitir. Çünkü Allah işitendir, görendir.” Mücadele: 1 ayeti ziharın kefaretini bildiren ayetlere kadar indi. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Kocan bir köle azat etsin’ buyurdu. Huveyle (Radiyallahu Anhaa):
−Köle azat edecek imkan bulamaz dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Peş peşe iki ay oruç tutsun’ buyurdu. Huveyle (Radiyallahu Anha):
−Ya Rasulallah, kocam ihtiyar bir adamdır, oruç tutamaz dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Altmış fakir doyursun’ buyurdu. Huveyle (Radiyallahu Anha):
-Yanında Tasadduk edecek bir şeyi yoktur dedi. Huveyle (Radiyallahu Anha) dedi ki:
−Kocam için bir arak hurma getirildi. Ben de:
−Ya Rasulallah, kocama bir arak hurma da ben verip yardım edeyim dedim. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Çok güzel yaptın, git kocan adına onlarla altmış fakiri doyur ve amcanın oğluna dön’ buyurdu.”
Arak: İçerisinde hububat tartılan ve altmış sa’ alan bir ölçek ismidir. Takriben “1.75” kg dır.
Ebu Davud (2214) İbni Hibban (1334-Mevarid) İbnu’l-Carud (746) Tabarani (616-M. Kebir) Beyhaki (7/389) Begavi (2364) Ahmed (6/410) Albani (2087-İrva)
(58) Seleme bin Sahr el-Beyâdî (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Ben kadınlara, başkalarının isabet ettiğinden daha fazla isabet eden bir kimse idim. Ramazan ayı girince istemeden bir şekilde karıma dokunurum da sabah oluncaya kadar o fiile tabi olurum diye korktum ve ramazan ayı çıkıncaya kadar ona zihar yaptım. Bir gece o bana hizmet ediyordu, bir ara onun vücudundan bir yer açılıp göründü. Duramadım hemen onun üzerine indim. Sabaha erdiğimde kavmimin yanına çıktım ve haberi onlara anlattım. Onlara:
−Benimle beraber Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e kadar yürüyün dedim. Onlar:
−Hayır, vallahi biz gitmeyiz dediler. Ben tek başıma Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına gittim ve ona olayı haber verdim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) iki kere:
−‘Ya Seleme, sen o fiili yapan adam mısın?’ buyurdu. Ben de:
−Evet, ben o kimseyim ve ben Allah’ın emrine sabrediciyim. Benim hakkımda Allah’ın sana gösterdiği hükmü ver dedim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Bir boyun köle azat et’ buyurdu. Ben elimi boynuma vurdum ve Bundan başka malik olduğum boynum yoktur dedim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Peş peşe iki ay oruç tut’ buyurdu; sonra da:
−‘İsabet ettiğine sadece oruçtan dolayı isabet ettin değil mi? O halde altmış fakir arasında bir vesk hurma yedir’ buyurdu. Ben:
−Seni hak ile gönderen Zata yemin ederim ki, biz aç olarak yattık, bizim hiçbir yiyeceğimiz yoktur dedim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Beni Züreyk sadakasını toplayan tahsildara git onlardan aldığı zekatı sana versin. Ondan bir vesk hurmayı altmış fakire yedir geri kalanını da sen ve ailen yiyiniz’ buyurdu. Kavmimin yanına döndüm ve:
−Sizde bana karşı sıkıştırma ve kötü görüş; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de ise genişlik ve güzel görüş gördüm. Şüphesiz ki Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), zekatlarınızı bana veya benim için vermenizi emretti dedim.”
Vesk: İçerisinde hububat tartılan ve altmış sa’ alan bir ölçek ismidir. Takriben “1.75” kg dır.
Ebu Davud (2213) Tirmizi (3299) Darimi (2/163) İbni Mace (2062) İbnu’l-Carud (744) Ahmed (4/37)
(33) İla (Kişinin Ehline Yaklaşmamak Üzere Yemin Etmesi)

(59) Allah-u teala şöyle buyuruyor:
“Kadınlara yaklaşmamağa yemin edenler için dört ay bekleme (hakkı) vardır. Eğer o süre içinde dönerlerse Allah bağışlayandır, merhamet edendir. Eğer boşanmağa kesin karar verirlerse, şüphesiz Allah işitendir, bilendir.”
Bakara: 226-227
(60) İbni Ömer (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Her hangi bir kimse karısına îla yapar ve bunun üzerinden dört ay geçerse o kimse durdurulur yani o kimse yemininde devam edemez. Nihayet o adam ya karısını boşar yahut karısına dönüp yeminini kefaretini verir. Dört ay geçinceye ve durduruluncaya kadar o kimse için talak meydana gelmez.”
Malik (2/556/18) Şafii (5/265-El-Ümm) İbni Abdulber (17/82-83) Begavi (2362) Albani (2085)
(61) İbni Ömer (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“İla üzerine dört ay geçtiğinde, erkek kadını boşayıncaya kadar talak hükmü cari olamaz durdurulur. Adam kadını boşayıncaya kadar, o kimse üzerine talak meydana gelmez.”
Bu görüş, Osman (Radiyallahu Anh), Ali (Radiyallahu Anh), Ebu’d-Derda (Radiyallahu Anh) Aişe (Radiyallahu Anha) ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ashabından on iki kişiden nakledilmektedir.
Buhari (5371) Beyhaki (7/376-377) Albani (7/169-170-172)
(34) Muhayyerlik

(62) İbni Abbas (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Allah-u tealanın haklarında:
“Eğer ikiniz Allah’a tevbe ederseniz, gerçekten kalbiniz haktan sapmıştı. Ve eğer Nebiye karşı birbirinize arka olursanız (bilin ki) Allah, Cebrail ve salih müminler onun dostu ve yardımcısıdır. Ayrıca melekler de ona arkadır.” Tahrim: 4 buyurduğu Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in eşlerinden iki kadının kim olduğunu Ömer (Radiyallahu Anh)’a sormaya hırslı idim. Nihayet Ömer (Radiyallahu Anh) hac yaptı ben de onunla beraber hac ettim. Yolda giderken bir ara Ömer (Radiyallahu Anh) saptı ben de onunla beraber su kabı ile saptım. Ömer (Radiyallahu Anh) kazayı haceti için uzaklaştı, sonra geldi. Ben onun eline o kaptan su döktüm o da abdest aldı. Bu esnada ben:
−Ya Emire’l-Müminin, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in eşlerinden “Eğer ikiniz Allah’a tevbe ederseniz, gerçekten kalbiniz haktan sapmıştı...” buyurulan o iki kadın kimdir? dedim. Ömer (Radiyallahu Anh) bana:
−Ey İbni Abbas, hayret sana! Onlar Hafsa ile Aişe’dir dedi. Sonra Ömer (Radiyallahu Anh) o hadisi baştan alıp nakletti. Dedi ki:
−Ben Ensardan bir komşumla, Beni Ümeyye bin Zeyd yurdunda oturuyordum. Onlar Medine’nin doğusunda Avali denen yüksek yerlerde oturuyorlardı. Biz o komşumla Medine’ye Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına nöbetleşerek iniyorduk. Bir gün o iniyor, bir gün ben iniyordum. Ben indiğim zaman, o günkü vahiy haberlerini ve diğer haberleri ona getirirdim; o indiği zaman da bunun benzerini yapardı. Biz Kureyş topluluğu kadınlara galip geliyorduk. Ensar’ın yanına geldiğimizde öyle bir kavim bulduk ki, kadınları onlara galip oluyor. Müteakiben bizim kadınlarımız da Ensar kadınlarından terbiye huy almaya başladılar. Bir gün ben karıma bağırdım, o da bana aynıyla karşılık verdi. Bana karşılık vermesini reddedip onu azarladım. Karım:
−Sana karşılık vermemden dolayı beni neden azarlıyorsun? Vallahi Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in eşleri dahi ona karşılık veriyorlar ve onlardan biri o gün geceye kadar ona küsüyor dedi. Onun sözleri beni korkuttu da:
−Onlardan bu işi kim yaparsa muhakkak zarara uğrar dedim. Sonra elbisemi üzerime giyip Avail’den Medine’ye indim ve Hafsa’nın yanına girdim. Ona:
−Ey Hafsa, sizlerden biri, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i geceye kadar bütün gün boyunca öfkelendiriyor mu? dedim. Hafsa:
−Evet, dedi. Ben:
−Eğer öyle ise şüphesiz ki zarara uğramış ve perişan olmuşundur. Sen Allah’ın, Rasulünün gazabından dolayı sana gazap etmesi ve helak etmesinden emin misin? Sen Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den hiçbir şey isteme, hiçbir hususta ona karşılık verme, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den ayrı kalma. Senin için bir ihtiyaç belirirse onu benden iste. Sakın arkadaşının Ömer (Radiyallahu Anh) Aişe (Radiyallahu Anha)’yı kast ediyor Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e senden daha parlak ve daha sevgili olması seni aldatmasın dedim.
Ömer (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
−Biz o sırada Gassaniler bize savaş açmak için atlarını nallatıyorlar diye haber alıyorduk. Ensar’dan arkadaşım kendi nöbet günü Medine’ye indi, yatsı vakti bize döndü ve kapımı şiddetle vurdu. Ve:
−Ömer orada mı? dedi. Ben korktum ve hemen onun yanına çıktım. O:
−Bugün korkunç bir iş meydana geldi dedi. Ben:
−O nedir, Gassaniler mi geldi? dedim. O:
−Hayır, fakat ondan daha büyük ve daha korkunç! Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) karılarını boşadı dedi. Ben:
−Hafsa ziyan ve zarar etti. Ben bunun yakında olacağını zaten zannediyordum dedim. Elbiselerimi üzerime giydim, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber sabah namazını kıldım. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) meşrebe denen odasına girdi ve orada yalnızca kaldı. Ben de Hafsa’nın yanına girdim, Hafsa ağlıyordu. Ona:
−Seni ağlatan nedir, ben seni bundan sakındırmadım mı, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sizleri boşadı mı? dedim. Hafsa:
−Bilmiyorum, o, işte şu meşrebede yalnızca kalmaktadır dedi. Ben dışarı çıkıp minberin yanına geldim. Gördüm ki, minberin etrafında bazıları ağlar bir topluluk var. Ben de onların yanında biraz oturdum sonra içimde hissettiğim şey bana galip geldi de, içinde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bulunduğu meşrebeye geldim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in siyah uşağına:
−Ömer için izin iste dedim. Uşak içeri girip Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile konuştu sonra döndü ve:
−Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile konuştum ve seni kendisine zikrettim. O sustu bir şey demedi dedi. Ben oradan ayrıldım ve tekrar minberin yanındaki toplulukla beraber oturdum. Sonra içimde hissettiğim şey bana galip geldi de, gelip uşağa:
−Ömer için izin iste dedim. O içeri girdi, sonra çıktı ve:
−Seni Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e zikrettim o sustu bir şey demedi dedi. Ben tekrar minberin yanındaki toplulukla beraber oturdum. Sonra içimde hissettiğim şey bana galip geldi de, gelip uşağa:
−Ömer için izin iste dedim. O içeri girdi, sonra çıktı ve:
−Seni Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e zikrettim, o sustu bir şey demedi dedi. Ben geri dönüp ayrılırken, bir de uşak beni çağırdı ve:
−Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sana izin verdi dedi. Akabinde ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına girdim. Baktım ki Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisiyle arasında bir döşek olmadan hasır örgüleri üzerine yan yatmış, bedeninin yan tarafına örgüler iz yapmış, dolgusu hurma lifi olan deriden bir yastık üzerine yaslanmış. Kendisine selam verdim, sonra ayakta olduğum halde:
−Ya Rasulallah, kadınlarını boşadın mı? dedim. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gözünü bana doğru kaldırdı ve:
−‘Hayır’ buyurdu. Ben:
−Allah-u Ekber dedim. Ayakta ve ünsiyet ister olduğum halde:
−Ya Rasulallah, beni görmüş olsaydın, biz Kureyş topluluğu kadınlara galip bulunuyorduk. Medine’ye geldiğimizde bir topluluk bulduk ki, kadınları onlara galip geliyor dedim. Bu sözlerim üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gülümsedi. Sonra şöyle devam ettim:
−Ya Rasulallah, beni görseydin, Hafsa’nın yanına girdim ve ona:
−Aişe’yi kast ederek sakın arkadaşının, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e senden daha parlak ve daha sevgili olması seni aldatmasın dedim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir daha gülümsedi. Ben onun gülümsediğini görünce oturdum. Gözümü kaldırıp evine baktım. Allah’a yemin ederim ki, evin içinde tabaklanmış üç deriden başka gözü çevirici hiçbir şey görmedim. Bunun üzerine:
−Ya Rasulallah, Allah’a dua et, ümmetine genişlik versin. İranlılar, Rumlar üzerine geniş verilmiştir; onlarsa Allah’a ibadet etmezlerken dünya kendilerine verilmiştir dedim. Bunu söyleyince Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dayanmış iken doğrulup oturdu ve:
−‘Ey Hattab’ın oğlu, sen bu dünya nimetlerini mi düşünüyorsun? Şüphesiz onlar, güzellikleri dünya hayatında acele verilmiş olan kavimdir’ buyurdu. Ben de:
−Ya Rasulallah, benim için istiğfar et dedim. Hafsa o sözü Aişe’ye açıkladığı zaman, işte o sözden dolayı, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kadınlarından yirmi dokuz gece ayrılıp yalnızlığa çekildi. Nebi, kadınlarına şiddetli öfkesinden ve Allah’ın kendisini “Ey Nebi, niçin Allah’ın sana helal kıldığı şeyi, eşlerini razı etmek için haram ediyorsun...” Tahrim: 1 ayetiyle itap ettiğinde:
−‘Ben kadınların yanına bir ay girecek değilim’ demişti. Nihayet yirmi dokuz gece geçince Aişe’nin yanına girdi ve onun nöbetine rast geldiği için onunla başladı. Aişe (Radiyallahu Anha):
−Ya Rasulallah, sen bizim yanımıza bir ay girmeyeceğine yemin etmiştin. Sen ise bu gün iyice saydığıma göre yirmi dokuzuncu gecede sabaha erdin dedi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Ay yirmi dokuz gecedir, bu ay da yirmi dokuz gece oldu’ buyurdu. Aişe (Radiyallahu Anha):
−Allah bundan sonra:
“Ey Nebi, eşlerine söyle: Eğer siz dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, gelin size boşanma bedelini vereyim ve güzellikle salıvereyim. Eğer siz Allah’ı ve ahiret yurdunu isti-yorsanız, Allah sizden salih amel işleyenlere büyük bir mükafat hazırlamıştır.” Ahzab: 28-29 ayetini indirdi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kadınlarından ilk olarak muhayyer etmeye benimle başladı. Ben de kendisini seçtim. Sonra diğer bütün kadınlarını muhayyer kıldı, onlar da Aişe (Radiyallahu Anha)’nın dediği gibi Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i seçtiler.”
Buhari (5275) Müslim (1479/30-31) Ebu Avane (4575) Tirmizi (3318) İbni Hibban (4268)
(63) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Ey Nebi, eşlerine söyle: Eğer siz dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, gelin size boşanma bedelini vereyim ve güzellikle salıvereyim...” ayetleri inince Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) benim yanıma girdi ve:
−‘Ya Aişe, ben sana bir işi zikredeceğim. O işte baban ve annenle meşveret edinceye kadar, acele etmemende üzerine bir şey yoktur’ buyurdu. Aişe (Radiyallahu Anha):
−Vallahi, babamın ve annemim bana kendisinden ayrılmayı emreder olmadığını bildi dedi. Aişe (Radiyallahu Anha) dedi ki, sonra bana:
−“Ey Nebi, eşlerine söyle: Eğer siz dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, gelin size boşanma bedelini vereyim ve güzellikle salıvereyim...” ayetlerini okudu. Bunun üzerine:
−Bu hususta babam ve annemle mi meşveret edeceğim? Ben Allah ve Rasulünü seçtim dedim.”
İbni Mace (2053) Buhari (2468) Müslim (1475/35) İbni Hibban (4268) Ahmed (222)
(64) Aişe (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizi kendisiyle beraber kalmak yahut boşanmak hususunda muhayyer bıraktı. Biz de kendisini ihtiyar ettik. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu muhayyerliği talaktan bir şey saymadı.”
İbni Mace (2052) Ebu Davud (2203) Tirmizi (1188)
(35) Haram Sözü Talak Değildir

(65) İbni Abbas (Radiyallahu Anh):
“Kişi karısını o bana haramdır diye kendisine haram ettiği zaman o söz bir şey değildir. İbni Abbas (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Andolsun ki, Rasulullah’ta sizin için çok güzel örnekler vardır...” Ahzab: 21
Buhari (5342)
(66) Said bin Cübeyr dedi ki:
“İbni Abbas (Radiyallahu Anh):
−Kişinin haram kılmasında yani; kişi karısına sen bana haramsın deyip onu kendisine haram etmesinde:
−Bu yemindir, bu kişi kefaret verir diyordu. Sonra İbni Abbas (Radiyallahu Anh):
“Andolsun ki, Rasulullah’ta sizin için çok güzel örnekler vardır...” Ahzab: 21 ayetini okudu.
Müslim (1473/18) Buhari (4889) İbni Mace (2073) Ahmed (1/225) Albani (2088)
(36) Bâin Talak İle Boşanan Kadın Başka Bir Kimsenin Balçığını Tatmadan, Önceki Kocasıyla Nikahlanması Haramdır

(67) Allah-u teala şöyle buyuruyor:
“Boşama iki defadır. (Bundan sonra kadını) ya iyilikle tutmak ya da güzelce salıvermek gerekir. Onlara verdiklerinizden bir şeyi geri almanız, size helal değildir... Eğer erkek yine boşarsa, artık bundan sonra kadın, başka bir kocaya varmadan kendisine helal olmaz...”
Bakara: 229-230
(68) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Rifâa el-Kurazi’nin karısı Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e geldi ve:
−Ben Rifâa’nın nikahında idim. O beni boşadı ve boşanmamı kesinleştirdi. Ben de daha sonra Abdurrahman bin Zübeyr ile evlendim. Ancak onunla bulunan elbisenin saçağı gibidir dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Sen tekrar Rifâa’ya dönmek mi istiyorsun? Hayır; sen ikinci kocanın balcığı tadıncaya, o da senin balcığını tadıncaya kadar bu olmaz’ buyurdu.”
Buhari (2428-2429) Müslim (1433/111) Ebu Avane (4318) Nesei (3409) Tirmizi (1118) Darimi (2/161) İbni Mace (1932) İbnu’l-Carud (683) Begavi (2361) Ahmed (6/34) Albani (1887-İrva)
(69) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e:
−Bir kimse bir kadınla evlenir, sonra o erkek kadını boşar, bu sefer kadın başka bir erkekle evlenir, o ikinci erkek kadına duhul yapmadan boşarsa, bu kadının tekrar ilk kocası ile evlenmesi helal olur mu? diye soruldu. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Hayır ikinci koca kadının balçığından tadıncaya kadar bu helal olmaz’ buyurdu.”
Müslim (1433/114) Ebu Davud (2309) Nesei (3407) İbni Hibban (4122)
 
Üst