Halbuki Onlara Rableri Tarafından Yol Gösterici Gelmiştir.

halukgta

Kullanıcı
Katılım
6 Kasım 2015
Mesajlar
22
Beğeni
14
Puanları
3
Bizler inancımızı yaşarken ne yazık ki, dinimizi nerelerden öğrenmeliyiz, hangi kaynaktan en doğru bilgiyi alırız, bunun doğru tespitini yapamıyoruz. Çevremizde öyle çok bilgi kirliliği var ki bu konuda, toplumda okuma, araştırma alışkanlığı olmadığı için, kime inanacağını bilemez durumda, neredeyse her söylenene inanan bir toplum olmuşuz.

Allah gönderdiği rehber kitapta, yalnız Kur’an ın ipine sarılın, sizleri doğru yola ulaştıracaktır dedikçe, ne yazık ki bizler Allah ın rehberine karşı, öyle bir tavır içine girmişiz ki farkında olmadan, NEREDEYSE ALLAH NE EMREDİYORSA, BİZLER TERSİNİ YAPAR OLMUŞUZ. Böyle olunca da, hak ın yerini ne yazık ki batıl almış. Batılı din diye yaşadığımız içinde, gönüller ve kulaklar mühürlenmiş, gözler perdelenmiş.

Bizler Kur’an ı yeterli görmemişiz, bizlere dini anlatanlardan öyle öğrenmişiz, şüphe duymadan da inanmışız. Atalarımızın dine ilave inançlarını Kur’an da göremediğimizde, bak Kur’an da her şey yokmuş gördünüz mü, şunlar ya da bunlar Kur’an da geçmiyor diyerek, toplum olarak yanlış bilgilerle korkutulmuşuz, yanıltılmışız.

Hâlbuki Yaradan sizlere açıkladığım, gönderdiğim bilgilerden sorumlu tutuyorum, sizleri Kur’an da bilgilendirdiklerimden hesaba çekeceğim dediği halde, görmezden gelmişiz Allah ın uyarılarını.

Cahiliye toplumları, Allah ın daha önce gönderdiği kitaplarından uzaklaşarak, Yaradan ın hiç bahsetmedi, hatta tasvip etmediği yol ve yöntemlere saptıkları için, bakın Rabbimiz nasıl uyarıyor.

Necm 23: Onlar hiçbir şey değil, sırf sizin ve babalarınızın taktığınız (boş) isimlerdir. ALLAH ONLAR HAKKINDA HİÇBİR DELİL İNDİRMEDİ. ONLAR YALNIZ ZANNA VE NEFİSLERİN SEVDASINA UYUYORLAR. Hâlbuki onlara Rableri tarafından YOL GÖSTERİCİ GELMİŞTİR. ( Elmalı Hamdi meali)

Yaradan bir başka ayetinde de, aynı konuya dikkat çekerek, açıklamadığım detay vermediğim konular hakkında konuşmanızı haram kılıyorum diye bizleri uyarıyordu ve bu ayetinde de, o günkü toplumun yaptığı yanlışa dikkat çekerek, edindikleri şefaatçiler, putlaştırdıkları kişiler konusunda, Allah ın hiçbir kanıt indirmediğini belirtiyor. BURADAN DA AÇIKÇA ANLIYORUZ Kİ, ALLAH IN KUR’AN DA AÇIKLAMADIĞI, BAHSETMEDİĞİ HİÇBİR KONU, BİLGİ BİZLERİ BAĞLAYICI DEĞİLDİR, DİNİN ANA UNSURU DA OLAMAZ. Ayetin sonunda çok açık bir şekilde, Allah noktayı koyuyor ve bakın ne diyor?

(HÂLBUKİ ONLARA RABLERİ TARAFINDAN, YOL GÖSTERİCİ GELMİŞTİR.)

Demek ki Allah toplumlara yol gösterici olarak ne gönderdiyse, bizler yalnız ondan sorumluymuşuz. Bunun dışından söylenenlere çok dikkatle yaklaşmalıyız. Çünkü Rabbimiz Kehf 26. ayetinde çok açık hükmünü veriyor ve diyor ki;

(KENDİ HÜKMÜNDE HİÇ KİMSEYİ ORTAK KILMAZ.)

Allah din ve iman konularında hüküm veren, açıklama yapan yalnız kendisi olduğunu, bunun dışında konuşanların, kendi nefislerinin esiri olup, zanna, rivayete ve sanıya uyanlar olduğunu açıkça bizlere bildiriyor.

Bizler ne yazık ki Kur’an ın açıklamalarını yeterli görmeyip, kaynağından emin olamadığımız ve edindiğimiz veliler, şefaatçiler, şeyhler ve efendilerin sözlerine inanmakta hiç şüphe duymuyoruz. Hâlbuki Rabbimiz en doğru sözün, bakın kim olduğunu söylüyor bizlere.

Nisa 87: Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Andolsun, sizi kıyamet gününde mutlaka bir araya toplayacaktır. Bunda asla şüphe yoktur. KİMDİR SÖZÜ ALLAH’INKİNDEN DAHA DOĞRU OLAN? ( Diyanet meali)

Demek ki güvenebileceğimiz, en güvenilir kaynak, söz yalnız Allah ın bizlere indirdiği Kur’an olduğu bir kez daha anlaşılıyor. Tabi atalarının hurafe inançlarını yaşamaya devam etmek adına, bu ve buna benzer ayetleri görmezden gelenlere söyleyecek sözüm, ne yazık ki yok. Yaradan böyle insanlara bir şeytan musallat ederim ve onların can yoldaşı olur, diye de bizleri uyardığını hatırlatmak isterim. Dikkatimizi çekmesi adına, sizlere Allah ın bir uyarısını daha hatırlatmak istiyorum.

Ali İmran 19: Şüphesiz Allah katında din İslâm’dır. Kitap verilmiş olanlar, KENDİLERİNE İLİM GELDİKTEN SONRA SIRF, ARALARINDAKİ İHTİRAS VE AŞIRILIK YÜZÜNDEN AYRILIĞA DÜŞTÜLER. Kim Allah’ın ayetlerini inkâr ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir. (Diyanet meali)

Ayette çok dikkat çekici bir uyarı ve hatırlatma var. Allah ın gönderdiği dinlerin tek bir adı var, oda İslam dini. Kendilerine ilim geldikten sonra ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düşmelerinden bahsediliyor. Peki, burada ayrılığa düştükleri konu nedir? İşte bunu ne yazık ki bugün bizler anlamak istemiyoruz, sırf batıl inançlarımızı yaşamak adına.

Dinde bölünmüş, inançlarımızda Allah ın gönderdiği rehberden uzak, orta yolu değil, her konuda aşırıya gitmiş bir toplum olmuşuz. Peki, ayetin sonunda kim Allah ın ayetlerini inkâr ederse, Allah onlarla hesabı çok çabuk görür derken, gönderdiği kitaplara iman etmeyen, kabul etmeyenlerden mi bahsediyor sizce?

Elbette hayır. Dikkat ederseniz, kitap verilmiş olanlardan, yani Ehli kitap toplumundan bahsediyor. Buradan da anlıyoruz ki, hiç kimse ne Allah ı, nede gönderdiği kitabı inkâr ediyorum demiyor. Peki, ne yapıyor da Allah bu uyarıyı yapıyor?

Cahiliye toplumunun yaptığının aynısını, bugün bizlerde yapıyoruz ve Allah ın gönderdiği kitabı yeterli görmeyerek, atalarımızdan bizlere intikal etmiş tüm itikatları, bunlarda Allah emridir diye hiç düşünmeden, Allah ın kitabıyla hiç karşılaştırmadan kabul ediyor ve yaşıyoruz. Apaçık elimizde kitap varken, kendi ihtiraslarımız yüzünden bir birimizle tartışıyor, ayrılığa düşüyoruz. Hâlbuki tartıştığımız konularda hakemin, yalnız Kur’an olduğunu unutuyoruz.

Batıl, rivayet ve sanı içimize öyle bir işlemiş ki, batılı ne yazık ki HAK görüyoruz. Allah ın gözlerine perde çekerim, gönüllerini mühürlerim, onlara bir şeytan musallat ederim diye uyardığı hükmü, sanırım bu olsa gerek. Rabbim bizleri, böyle olanların şerrinden korusun.

Allah katından bizlere, yol gösterici olarak gelen Kur’an da, şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin fayda etmediği o günden sakının dediği halde, bu gün bizler tam tersini yapıp, şefaatçiler edinmiyor muyuz? Yaradan dinde sakın bölünmeyin diye uyardığı halde, dinde bölünmekte bereket ve zenginlik vardır demiyor muyuz?

Biz Kur’an ı yemin olsun ki kolaylaştırdık ve sizlere gerekli olan her bilgiyi değişik ifadelerle açıkladık, sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum dediği halde, Kur’an ı herkes anlayamaz, Kur’an da her bilgi yoktur ve açıklanmamıştır diyerek, toplumu Kur’an a değil de, beşerin yazdığı, doğruluğundan asla emin olamayacağımız kitaplara yönlendirmiyor muyuz? Her namazımızda, yalnız senden yardım dileriz diye Allah a söz verdiğimiz halde, edindiğimiz veli, şeyh ve efendilerden, yatırlardan yardım istemiyor muyuz?

Böylece bizler, sırf atalarımızın inançlarını yaşamaya devam edebilmek adına, apaçık ayetleri görmezden gelerek, üstünü örterek hayatımıza geçirmeden, inkâr edenlerin safında oluyoruz. Bile bile, göre göre inkârcılık işte böyle hayatımıza giriyor ama toplum olarak farkında değiliz. Çünkü bizler İslam ı güdülenerek, birilerine tabi olarak yaşıyoruz. Buda bizleri Kur’an ın yolundan saptırıyor. Allah bunları yapanlara, kâfir diyor hatırlatırım. Çünkü inandıktan sonra, Allah ın hükümlerini görmezden gelmek ve tersini yapmak dinden sapmaktır.

Ben bu yazımda din kardeşlerimi, Allah ın ayetleri ile uyarıp, yapılan yanlışların farkına varılmasına vesile olmaya çalıştım. Nasiplenene, uyarıyı fark edebilene ne mutlu. Çünkü Yaradan kurtuluşa erenlerin, yalnız Allah ın katından gelen Kur’an üzerinde olanlar olacağını, bakın nasıl bildiriyor.

Bakara 5: İşte onlar, RABLERİNDEN GELEN BİR HİDAYET ÜZEREDİRLER ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır. (Diyanet vakfı meali)

Ömür çok kısa, adeta bir göz açıp kapama mesafesinde. Emaneti teslim etmeden, gelin bizlere din adına anlatılanları Kur’an ile sorgulayalım ve ebedi hayatımızı ateşe atmayalım.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

BoZKurT

"R@m@z@N" ☪︎
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,746
Beğeni
17,854
Puanları
113
Konum
İstanbul
selamunaleykum,

paylaşımlarınızı mümkün oldukca takip ediyorum, Allah doğru olanlarla birlikte olsun inş.
konularınız çok uzun, insanları sıkacak sekılde uzun uzun yazmayın, bölerek yazın daha cok faydası olur.
ayrıca konulara bodozlama gırmeyın, detaylara girin günlük hayatta karşılaşılcak durumlara girin, sizin paylaşımlarınız şuan için çok ağır.

mesela namaz nasıl kılınır meselesi çok mühim, detaylı anlatmak gerekir, birde mesele şu ki, vahhabilik diye bir kavram var, hadis inkarcıları vs.. onlar bile bukadar katı girmiyorlar meseleye, selefi akımında rol almış ünlü allame ibni teymiyye bile tasavvuf karşıtı büyük yorumları vardır, lakin o dahi bukadar sert olmamış, ingiliz ajan lawrance osmanlıyı ve islamı zedelemek için türlü türlü oyunlara girmiş, lakin o dahi sizin yazdıklarınızı yazmamış, nedir sizin kaynağınız ? nedir sizi sadece kuran anlayışına iten ? kimdir sizin hocalarınız ?

selametle inş.

not: paylaşımlarınızın altına link ve site adı eklemeyın lutfen.
 

halukgta

Kullanıcı
Katılım
6 Kasım 2015
Mesajlar
22
Beğeni
14
Puanları
3
Düşüncelerinize saygı duyarım. Yazdığım konular aslında sade, basit bir üslupla anlatılmıştır, onun için ben ağır olduğunu düşünmüyorum. Kısa yazma konusuna gelince. Siz namaz önemli demişsiniz ve detaylı anlatılması gerektiğini de özellikle söylemişsiniz. Haklısınız bir konuyu detaylı yazmak gerekir, böyle olunca da kısa olmasını beklemeniz yanlış olur.

Bizlerde okuma alışkanlığı olmadığı için, bir kaç sayfayı bile okumaya üşeniyoruz. Buda bizlerin gereken bilgiyi almamızı önlüyor. Merak ettiklerimizi bir başkalarından dinliyoruz ama bilgilerden emin olamıyoruz. Emin olmamız içinde, Kur'an ı anladığımız dilden mutlaka okumalıyız.

İslam öyle bölünmüş ki kimin doğru kimin yanlış söylediğini anlamak çok zor. Bizlere düşen elde Kur'an söylenenleri mutlaka ölçüp biçmeliyiz. Kur'an ın onay vermediği hiç bir bilgiyi de kabul etmemeliyiz. Çünkü Allah emin olmadığın bilginin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye bizleri uyarmıştır. Çok açık bir hükümlede bakın ne demiştir.

Zuhruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.

Bu kadar açık ayetten sonra yolumuz çok açık ve net. Peygamberimiz ümmetini yalnız Kur'an ile uyardığını apaçık ayetlerden anlıyoruz. Çünkü Allah yukarıdaki ayette hükmünü vererek bizleri yalnız Kur'andan sorumlu tutacağını da bildirmiştir. Bu sözler ve düşünceler ne yazık ki bugün bizlere çok sert bir tavır olarak gelebiliyor. Bunu nasıl kabul ederiz bilmiyorum. Çünkü bu tavır Kur'an ın tavrıdır. Çünkü Allah, sakın Kur'an ın sınırlarını aşmayın, kafirlerin safında bulursunuz kendinizi demiştir.
Benim kaynağımı sormuşsunuz. YALNIZ VE YALNIZ KUR'AN. Çünkü peygamberimizin de tek kaynağı Kur'an dı. Rabbimizde bizleri, yalnız Kur'an ın ipine sarılmamızı emretmiştir.

Peygamberimizin döneminde de, bir kısım insanlar Kur'an ın yanında kendi hurafe, rivayet inançlarını da yaşamak istemişlerdi. Ama bunu Yaradan asla kabul etmemiş ve bakın nasıl uyarmıştır.

Araf 185 ayet: Göklerin ve yerin hükümranlığı konusunda, Allah'ın yarattığı her şeyi ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğini düşünmediler mi? O halde Kur'ân'dan sonra hangi söze inanacaklar?

Casiye 6: İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir. Bunları sana gerçek olarak okuyoruz. Allah'tan ve O'nun âyetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?

Ankebut 51. Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.

Saygılarımla
Haluk Gümüştabak
 
Üst Alt