Haritalardan Silinen Kentler: | Define işaretleri ve anlamları

Haritalardan Silinen Kentler:

PHOENiX

Kullanıcı
Katılım
12 Ekim 2011
Mesajlar
30
Beğeni
25
Puanları
6
Konum
EDiRNE

HACIVELİ-GİNOLU-AYANDON-İSTEFAN

Hayati Tahsin YILMAZ

HACıVELI, GINOLU, AYANDON VE İSTEFAN. BU KENTLERIN
YAZGıSı BIR: YAKıNLARıNDAKI AKARSULAR BIR ZAMANLAR
KOY’DU (KÖRFEZ) . BU KOYLARıN ZAMANLA DOLMASı VE DENIZ
KıYıSıNDA BIR DÜZLÜK OLUŞMASı NEDENIYLE DAHA IYI
YAŞANıLABILECEK DURUMA GELMESIYLE ABANA,
ÇATALZEYTIN, TÜRKELI VE AYANCıK ÖNE ÇıKARAK BU ESKI KENTLER HARITALARDAN SILINDI

Başlığa ”Hacıveli”yi sonradan ekledik. «Ayandon»u çıkarmak istedik,
olmadı. Hacıveli’nin şanssızlığı, Abana’nın hızlı büyümesi nedeniyle Osmanlı
döneminde bucak ve ilçe olamamasıdır.
Hacıveli, Eski çağlarda İnebolu, Ginolu ve İstefan’la beraber öne
çıkıyordu. Bu dört yer, yalnızca kıyılarımızın değil, Paflagonya'nın(*) da önemli
kentleri arasındaydı.
*) Paflagonya, Kızılırmak’tan Filyos Çayı’na dek ve Çankırı’yı da içine alan
bölgemizin adıdır.
Robert Mayo, ”Antik Coğrafya ve Tarih” yapıtında,
Paflagonya’nın 10 kenti arasına bu dört kenti de koyar:
1-Amastris (Amasra) , 2- Cytorus (Gideros) , 3- Abonitichos
( İnebolu) , 4- Gangra (Çankırı) , 5- Aeginetis (Hacıveli) , 6- Cinolis (Ginolu) ,
7- Stephane ( İstefan) , 8- Sinope (Sinop) , 9- Germanicopolis
(Kastamonu*) , 10- Pompeiopolis (Taşköprü) ( ”A View of Ancient
Geography and Ancient History”, Filedelfiya 1913, Bölüm 1, sayfa 99) .
*) Germanicopolis’ten söz eden tarihçilerin çoğu, Çankırı’nın eski bir adı
olduğunda birleşiyor. Az sayıda tarihçi de Kastamonu’nun eski bir adı
olduğunu yazıyor. Birkaç eski haritada Germanicopolis’i Kastamonun yerinde,
Gökırmak’ın üzerinde bulduk. Karaçomak Deresi Gökırmak’a (Daday Çayı)
dökülüyor. Robert Mayo’nun buradaki ”önemli kentler” sıralamasında
Çankırı”nın da bulunmasına bakılırsa, buranın Kastamonu olması olasılığını
artırıyor. Kimi haritalarda Germanecopolis’in eski adı olarak ”Ginepoli” var.
Ginepoli, İnebolu ya da Ginolu’nun da eski bir adıdır ( tarihçiler bu konuda da
anlaşamıyor) .
Henry Immanuel Schmidt de, ”Antik Coğrafya” adlı yapıtında bu
dört yeri Paflagonya’nın en önemli 13 kenti arasında sayar(*) .
*) Schmidt, ”Sinop, İÖ 632 ve sonrasında, Karadeniz’in en büyük tecimsel
kenti oldu” der. Filazof Diyojen ve Ozan Diphilus’un Sinoplu olması da
Schmidt’i etkiler. Schmidt, Sinop’tan sonra saydığı ”en önemli” 12 yer içine
«bu dört kent»i de koyar: 1- Sesamus (Amasra) , 2- Cytorus (Gideros) , 3-
Abonitichos ( İnebolu) , 4- Gangra (Çankırı) , 5- Erythini (Amasra’nın 8 mil
doğusunda gösterilen bu yer ”Çakraz” olabilir) , 6- Aegialus (Cide) , 7-
Aeginetes (Hacıveli) , 8- Cimolis (Ginolu) , 9- Pompeiopolis (Taşköprü) , 10-
Germanicopolis (Kastamonu? ) , 11- Andrapa ( İskilip) ve 12- Cratia

Haritalardan Silinen Kentler:

(Gerede) . ( ”An Introduction to Study of Ancient Geography”, Londra 1861,
sayfa 219-220
Mayor J ames Rennel, ”Batı Asya” adlı yapıtında Kerempe ile
İnceburun arasındaki dört kenti şöyle sıralar (Western Asia, 2. Kitap, Londra
1831, sayfa 118) :
1- Ainaboli ya da Ineboli ( İnebolu) eski Ionopolis ya da
Abonimcenia, Kastamonu’nun (Castemuni) limanı.
2- Sonra Ghinuk ya da Inichi ( İlişi) , eski adı Aeginetes (Hacıveli*)
3- Kinoly ya da Cinolis (Ginolu) .
4- Astafan ya da Stephane ( İstefan) .
*) Birçok tarihçi ve haritacı Hacıveli’nin (Aeginetes) adını Yakaören’le ( İlişi)
karıştırmış. Aeginetes’in sonraki adını ”Hacıveli” yerine ”Ghinuk” ya da
Inichi” olarak (ya da ikisini birden) veriyorlar (bu adın Elichi, Inichi, İmchi,
Ienitchi, Ghinuch, Guinie, Guinuc, Ginuc, Ghinuc, Ghinur gibi yazılışlarına da
rastladık) . Kanımızca bu iki ad da (Ghinuk ve Inichi) Yakaören’in ( İlişi) eski
adlarıdır. Cevat Coşkun (Yakaören, 1944) , “ 1500’lü yıllarda Cenevizliler
köye (Yakaören) , zamanın ünlü İtalyan diplomatı Kardinal Girolamo’nun
birinci adını verdiler: Ghinucci. Bu ad zamanla Ghinuc, İnucci… ve 'İnişi'
oldu. 1800’lü yıllarda 'İlişi' adı dilimize daha yakın gelmeye başladı” diyor.
Coşkun, Yakaören’in daha önceki adının “Aeginetes” olduğunda direniyor.
Bu konuda benim erişemediğim onlarca belge ve haritaya ulaşmış. Ama şu
durumu gözden kaçırıyor: Bu kaynakların çoğunda ölçümler (Aeginetes’in
Ginolu ve İnebolu’ya uzaklıkları) de veriliyor. Bu ölçümlere göre, bu
kaynaklarda ”Ghinuk” ya da ”Inichi” olarak gösterilen yer “Hacıveli”dir.
Ayrıca kimi haritalarda hem Aeginetes, hem de İlişi var. Örneğin kitabımızın
kapağındaki harita (Abana Belgeseli, İstanbul 2005) .
Kimi kez İstefan, Ginolu ve Hacıveli tek tek ya da ikisi-üçü
birden İnebolu’nun önüne geçiyordu (haritalarda bu üç yer ya da biri-ikisi
görülürken, İnebolu yoktu) . Bir haritada da Abana’yı (Apana) İnebolu’nun
önünde gördük(*) .
*) Bu sayfamızdaki 1850 baskılı “Karadeniz Haritası” (Map of The Black
Sea) adlı bu haritada “Illustrated London News” damgası bulunuyor
( Illustrated: Resimli) . Başkaca yayımcı adı yok. Bu gazetenin eki olduğu
anlaşılan bu haritada Kerempe Burnu ile İnceburun arasında yalnızca
Apana ve İstefan var.
İstefan, Ginolu, İnebolu ve Ayandon zaman zaman Abana’nın
ilçesi olmuşlardır. Ayandon’u özellikle bu nedenle önemsedik. Gerçekte
Ayandon, Abana gibi ötekilerden yenidir.
Aeginetes’in (Hacıveli) birçok yazılışı var.
Fotiou Eleni (Tarih öğrencisi, Yunanistan, 1982) :
“Bana göre bu Eginetes, Yunanca Aiginetes olan Hacıveli’nin
Latince yazılışıdır. Yunanca ‘ai’ ve ‘ae’ Latinceye çoğu kez ‘e’ olarak
aktarılır. Aiginetes, Aiginitis, Aeginetes, Aeginitis, Eginetes ve Eginitis. Bunların
tümü Hacıveli’nin adıdır. “Ekinetes” örneğinde Eginetes’in ‘g’sinin bir yanlışlık
sonucu ‘k’ ile yazıldığını sanıyorum” (özel söyleşi) .
William Smith, “Yunan ve Roma Coğrafya Sözlüğü”nde (A
Dictionary of Greek and Roman geography) Ginolu’yu şöyle konumlar:
“Adı ’Kinla’ ya da ’Kinoğlu’ olan bu yer (Ginolu) aşağı yukarı
Kerempe ile Sinop arasındadır. Abulfeda’ya göre burası ’Kinuli’; Yunan
coğrafyacılarına göre de ’Cinolis’ ya da ’Cimolis’tir. Marcian ve Arrian burayı
İnebolu’nun doğusuna koyarlar, ama uzaklıkta anlaşamazlar.”
Smith, bu sözlükte Anticinolis’ten de söz eder:
Anticinolis, Ginolu’dan 60 stadia uzaklıktadır. Kıyı yolculuklarında
gemiler ikisinde de demir atmak gereksinimi duyar…”
J A Cramer, ”Küçük Asya” (Asia Minor) adlı yapıtında (Oxford-
Londra, 1832) ”Anticinolis, belki de koyun (Ginolu koyu) karşısında, 60
stadia uzaklıkta küçük bir limandır” der (sayfa 627) . Cramer, Ginolu ile
Hacıveli arasının da 60 stadia olduğunu yazar (stadia, 185 metrelik Roma
ölçüsüdür) .
Karşı Ginolu” anlamına gelen Antikinolis’in bugünkü adını ve
yerini hiçbir kaynakta bulamadık. Çatalzeytin ile Türkeli arasındaki bu yer
büyük bir olasılıkla, kimi kaynaklarda “Mineo” olarak geçen Güllüsu’dur
(Oymakaya Köyü-Türkeli) .
Eski yapıtlarda uzaklıklar ”Pied”, “mil” (mile) , ”lieue”, “stadia” (stades)
gibi ölçülerle gösteriliyor. Bu kaynaklardan aldığımız Hacıveli (Aeginetes) ve
Antikinolis”in Ginolu’ya (Cinolis) uzaklıkları eşittir (60 stades) . Bu
durumda Antikinolis’in yeri Güllüsu ile tam örtüşüyor.
Ginolu, Kerempe ile Sinop’un ve Güllüsu (Anticinolis) ile
Hacıveli’nin ortasında olduğu gibi, Abana ile Türkeli’nin de ortasındadır.
De J Correard’ın ”Dans La Mer Noire” (Karadeniz) yapıtındaki (Paris,
1854) Türkeli-Ginolu-Abana-İnebolu uzaklıkları mil olarak şöyle (s 309-
310) :
Aghios-Antonios (Türkeli)-Kinoglou (Ginolu) 8
Kinoglou (Ginolu)-Apana (Abana) 8
Anapa*(Abana)-Niopoli ( İnebolu) 11,5
*) ”Apana”nın burada ”Anapa” olarak yazılmasını, kendilerine
başvurduğumuz Fransız ve Fransızca bilen kişiler, yanlışlıkla ”Apana” yerine
yazılmış olduğunu düşündü.
Bu ”terslik”i (Apana-Anapa karışıklığı) bir yerde daha gördük:
Bir bisikletli gezgin, 12 Eylül 2006 tarihli günlüğünde Karadeniz’de, Azak
Denizi girişi sağ aşağısında turistik bir Apana kentinden söz ediyor: ”Apana
kentinin içinde bisikletle giderken, buranın Rus halkı için büyük bir turistik
karargah (üs-base) olduğudu farkettim. Gerçekten de öyle…”
( ) . Bu
İngilizce günlükte geçen Apana kentinin yerini Batı haritalarında ”Anapa
olarak bulduk (günlükte üç kez Apana sözcüğü geçmesine karşın Anapa hiç
yok) .
Gareth Collins, 2. Dünya Savaşı’nda Karadenizdeki Alman “Kafkasya Deniz
Komutanlığı” merkezinin Ağustos 1942’de Maikop, Eylül-Ekim 1942’de
Anapa… olduğunu belirtir. Yazar bu yazısında bu kente (Anapa) ikinci
değinişinde “Apana” der: “Novorossisk ve Apana 8 Ekim 1943’te
kuşatıldı…” (www.axishistory.com/index.php? id=7413)
Osmanlı Arşivleri’nde de bu kentin adı Anapa’dır. Ama 24 Temmuz 1827
tarihli arşivde sanıyoruz Trabzon’un bir ilçesi olan bu kent için hem Anapa,
hem de Apana sözcüğü kullanılmış (kale için Anapa; kent için Apana olmalı) :
”Trabzon Valisi ve Anapa Muhafızı Hasan Paşa'nın muhafazasına memur
olduğu kaleler ve mevakii sairenin takviye ve inşaatına dair vukubulan
iş'arından bahisle bu babda müşarün-ileyhe ne yolda talimat verileceğine ve
Şatırzade Osman Ağa'ya mirmiranlıkla Apana Kaymakamlığı tevcih edilerek
Hasan Paşa'nın Trabzon'a avdetine dair” (Tarih 29 Z 1242 H. Dosya 475,
Gömlek 23307, Fon Kodu HAT) . Son bilgi: Bu kentin Rusça yazılışının Rusça
okunuşu ”Anapa”dır.
Osmanlı Arşivleri'nde bir Apana’ya daha rastladık: Arşivde, Aynoroz
Yarımadası'ndaki (Athos-Yunanistan) Apana Manastırı'ndan söz ediliyor (8
Aralık 1888) : "Aynaroz Adası zabıta kuvvetlerinin yetersizliğine
binaen Lavra, Ayapavli ve Apana manastırları iskelelerine birer polis memuru
tayiniyle, bunların senelik tahsisatlarının umum tahsisata ilavesi hususunda
Zabtiye Nezareti mütalaasının beyanı" (Tarih 04 R 1306 H. Dosya 1572,
Gömlek 29, Fon Kodu DH.MKT) .
Abana ve Ayandon’un yerini eski haritalarda, ikisinin de “kale”si
bulunan, yakınlarındaki Hacıveli (Aeginetes) ve Antikinolis (Anticinolis-
Güllüsu) alır.
Ahmet Gökoğlu, Güllüsu, Ginolu ve Hacıveli kaleleriyle
İstefan'ı şöyle anlatır (Paflagonya, Kastamonu 1952) :
GÜLLÜSU: “Kale, Abana-Çatalzeytin Nahiyesi’nin karadan bir saat
doğusunda, denizin kenarında ve Coray Köyü arazisi dahilinde, yüksekliği 15
m tahmin olunan tabii bir kayadan ibarettir. Tepesi keskincedir. Batısında
parça parça kayalar vardır. Burada küçücük bir liman bulunmaktadır. Eski
zamanlardan beri insanlar küçük gemilerini bu limana çektikleri için, tabii
kayadan faydalanarak, orasını iskan yeri yapmışlar ve kendilerini korumuşlardır”
(sayfa 160-161) .
GİNOLU: “Çatalzeytin’in bir saat batısında olan bu kale, batıdan
doğuya doğru denizin içine uzayan ve tahminen boyu 130; eni 39 m’yi bulan
ve Sürtüven Burnu denilen tabii bir tepenin üzerine yapılmıştır. Kuzeyi
tahminen 15 m yüksekliğinde dik kayalar halinde denize inmektedir. Diğer
tarafları zayıf olduğundan sun’i sur ve burçlarla takviye olunmuştur. Bugünkü
sur artıkları güney ve batı taraflarında bulunmaktadır. Kalenin ortasında moloz
taşından harçla yapılmış bir su mahzeni bulunmaktadır. Bunun doğusunda
ayrıca bir de bina enkazı vardır. Burası MÖ 4. yy’da meskün ise de bugün
ayakta duran kale, bir Osmanlı eseridir” (sayfa 161) .
HACIVELİ: “Abana’nın bir saat doğusundaki Hacıveli Köyü’nde bulunan
kale, denizin içine doğru uzanmış tabii bir kayadan ibarettir. Üç tarafı deniz;
yalnız bir yanından kara ile bitişmektedir. Vaktiyle etrafında moloz taşından
harçla yapılmış duvarlar olduğu bugünkü artıklarından anlaşılmaktadır. Buranın
batısında küçük bir liman vardır. Zaten kale, bu limanı korumak için tesis
olunmuştur” (sayfa 161) .
İSTEFAN: “Burası, bugünkü Ayancık’ın batısında ve İstifan Burnu’nun
güneydoğusunda bulunmaktadır. Üç tarafı tepe, bir yanı da denizdir. Eski iskân
yeri İstifan Burnu ile bu tepeler arasındaki küçük limanın kenarında
bulunuyordu. En geç MÖ 6. yy’da kurulmuştur ( ...) . Osmanlılar çağında bu eski
iskân yerinin yakınında Ayancık inkişaf ediyor ve 1312 Hicri (1895) yılına
kadar da İstifan adını muhafaza ediyor. İstifan 1284 (1868) teşkilatına kadar
Kastamonu’ya tabi bir kadılık iken, aynı tarihte ilçe olarak Sinop’a
bağlanıyor” (sayfa 19) .
Bilge Umar Ginolu'yu şöyle tanımlar:
“Yarımada’daki (Ginolu) İlkçağ ve Ortaçağ kentciği surlarla çevrili idi.
Kıstakta, surların anıtsal propylon’lu (ön kapı) bir girişi vardı. İlkçağ
surlarından ve propylon’dan şimdi temel üstünde görünür parça kalmamıştır.
Kent alanında toprak düzeyi çok bol tarihsel keramik kırığıyla karışık ise de,
orada görülen kalıntılar yalnız Geç Bizans Çağı’nda yarımada kentini çeviren
toplama taşla örülmüş zevksiz bir sur duvarının parçaları ve böylece çevrili
bölümün orta yerinde, yine aynı çağdan, aynı teknikle yapılmış kare planlı
küçük bir yapının temel üstü bölümüdür. Yapı, içi girilmez bir çalılıkla örtülü
bulunduğundan, içinde inceleme yapılamıyor. Burada, sur dışı nekropolis’te İÖ
6. Yüzyıl yapıtı arkhaik bir mezar stel’i bulunmuştur” (Paphlagonia, Ak
Yayınları, İstanbul, sayfa 21)
Yard. Doç. Dr. Erdal Eser'den Ginolu:
”…Bölge tarihçesine bakıldığında 9. yüzyılla birlikte, Bizans
İmparatorluğu’nun Anadolu, Akdeniz ve Karadeniz’de toparlandığı
anlaşılmaktadır. Bu yayılma siyaseti nedeniyle, yerleşmelerin güçlendirilmiş
olması varsayımı ve bir Bizans depo görevlisine ait mühür(*) buluntusu, 11.
yüzyılda yerleşimin canlı olması; fazla veri bulunmamakla birlikte Kinolis
Kalesi’nin inşa tarihinin, 9-11. yüzyıllar olarak önerilmesini mümkün
kılmaktadır (Ginolu, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2004,
sayı: 2, sayfa 181) .
*) Yard. Doç. Dr. Erdal Eser fotoğraf ve çizimlerle de desteklediği 23
sayfalık bu incelemesinde, araştırmacı Ansgar Belke’nin Ginolu Kalesi’nde
Santa Maria adlı bir kilisenin varlığını ve Ginolu’da, depo sorumlusu
Horeiarios adına kazınan bir mühürün St. Petersburg Ermitage Müzesi'nde
(ABD) bulunduğunu yazdığından da söz ediyor.
Per Minas Bıjişkyan'ın, “Karadeniz Kıyıları Tarihi ve Coğrafyası” adlı
yapıtından (daha önce anıldı) 1817'nin Ayandon ve İstefan'ı:
AYANDON: “Ay Andon namına eski bir kilise ve evler ihtiva eder.
Buraya gemiler yalnız yazın yanaşabilir” (sayfa 26) .
İSTEFAN: “Ayandon’a on iki mil mesafededir. Buradaki burun kuzeye
doğru uzanmış olduğundan, limanı emniyetli değildir. Yalnız bazen yazın gemi
durabilir. Burada eski bir kale ve büyük bir Rum kilisesi gördüm. Kaleye,
putperestlik zamanında da İstefane denilirdi ki, bu isim, banisinin adından
neşetetmiş olmalıdır” (sayfa 26) .
İstefan (Çaylıoğlu) ve Ayandon (Hamamlı) bugün köydür. Ginolu köy
bile değildir. Muhtarlık Konaklı’dadır (Ginolu Camisi ile Konaklı Merkez Camisi
arası karayoluyla 2.800 metredir!) . Antikinolis (Güllüsu) de köy değildir.
Oymakaya köyüne bağlıdır (Türkeli) . Hacıveli, oturanı çok azalmakla beraber
köy (muhtarlık) olarak kalabilmiştir (bugün Abana’nın mahallesidir) .
Osmanlı Arşivleri’nde Ginolu 1696, 1729(*) ,1744, 1801, 1843,
1844, 1845, 1846, 1849, 1851, 1854, 1855, 1856, 1858, 1859(**) ,
1860, 1861, 1862, 1863, 1865, 1866, 1881, 1883 ve 1886’da ilçedir.
Yırtılma ya da yapışma nedeniyle tarihi belirlenemeyin 1696’dan eski birçok
arşivde de Ginolu ilçedir.
*) Osmanlı Arşivi, 26 Temmuz 1729 (29 Z 1141 H) : “Kastamonu'nun
Kinetli kazasına tabi Çatalzeytin İskelesi'yle civarında camii olmadığından
Hacı Velizade Hacı Mustafa tarafından bir camii bina etmesi için İzn-i Hümayun
talebi” (Dosya 99, Gömlek 4934, Fon Kodu C..EV) .
**) Osmanlı Arşivi, 26 Kasım 1859 (29 Rebiulâhır 1276) : "Sinop'un Ginolu
Kazası Zaptiye neferlerinden Köleoğlu Ali'nin kaza müdürünün konağındaki
sandıktan para çalarak konağı yakması sebebiyle müebbeden kürek cezasına
çarptırıldığı" (Dosya111, Gömlek 96, Fon Kodu A.}MKT.MVL) .
Raif Bulut (Ginolu, 1934) :
Osmanlı burayı (Ginolu) ilçe yaptığı zaman, Firistay (Köklüce)
da bucak yapılmış” (AG Nisan-Mayıs 1998) .
Zeki Yılmaz (Çatalzeytin-Köklüce, 1939) :
“Babaannemin babası Bahçıvan Reis Mehmet, İstanbul
Küçüksu’da ezan okurken padişah Beylerbeyi Sarayı’ndan duyuyor ve
‘Bana bu ezan okuyanı bulun!’ diyor. Reis Mehmet ‘müezzin’ değil,
‘bahçıvan’mış. Buluyorlar. Padişah Reis Mehmet'e bir kez daha ezan
okuttuktan sonra, ‘Dile benden ne dilersin? ’ diyor. O da Firistay’ın (Köklüce)
bucak yapılmasını istiyor. Çevre köylerde cami yokken, bizim köyde cami
varmış. Hacıyüzbaşı Ahmet (1839) yaptırmış” (özel söyleşi) .
Mehmet Akman (Köklüce, 1929) :
“Benim çocukluğumda Firistay (Köklüce) Nahiye Müdürlüğü
Konağı duruyordu. Ahşaptı. 1940 öncesi yıkıldı” (özel söyleşi) .
Kaynaklarda “Ginolu”nun Cimolis, Cinolis, Kimolis, Kinetli,
Kinla, Kinoğlu, Kinoli, Kinolis, Kinoles, Kinoly, Kinuli, Keynolu,
Quinori, Quinoli olarak da yazıldığını gördük.
Tanzimat başlarında (1839 sonrası) ilimizin Bolu; ilçemizin de
Ginolu olduğuna ilişkin bir belge var elimizde. H 1260-1261 (1844-1845)
tarihli, bu “Osmanlı Temettüat Defterleri”nde, “Bolu Eyaleti, Ginolu
Kazası”na bağlı kimi köylerin adı geçiyor: Evraniyye (Evrenye-Gemiciler) , İlişi
(Yakaören) , Bayramgazi, Dağköyü, Sinciros (Sarıçiçek) , Yemeni, Mamlay
(Kavakören) ve Çatalzeytin(*) ”divan”ları (köy) . Temettuat’ın yaklaşık
anlamı ”vergi toplamak”tır.
*) Maliye Nezareti, Temettuat Defterleri Katoloğu, cilt 2’de de şöyle deniliyor:
Ginolu Kazası, Yemeni, Çatalzeytin ve Mamlay divanlarında mukim
İslam ahalinin emlak, arazi ve temettuatını mübeyyin defter (sayfa 68, genel
sıra 3741) .
Çatalzeytin, Akçay’ın getirdiği kum-çakıl-kilin deniz kıyısında bir düzlük
oluşturmasıyla büyümeye başlar. 1600’lerden beri birçok kez ilçe olan
Ginolu’nun; Ginolu’nun bucağı olan Köklüce’nin (Firistay) ve tecimsel alanda
büyümüş Kavakören’in (Mamlay) önüne geçerek 1914’te bucak; 1954’te de
ilçe olmuştur. Çatalzeytin’in 1909’da da kısa bir bucaklığı var(*) .
*) Abana Kaymakamı Cemil Polatsoy, 1948 dolayında yazdığı bir “rapor”da
(Varol Yazgan’dan alındı) “1327’de (1909) Çatalzeytin, etrafındaki 23 köy
ile birleşerek Abana’dan ayrı bir bucak olmuş ve İnebolu’ya bağlanmıştır”
diyor. Ama 10 Aralık 1910’a denk düşen bir Osmanlı Arşivi’nde
Çatalzeytin’in bucak olması isteniyor: “İnebolu’nun Ayazmad ( ? ) ve Küre
nahiyelerinin kaza; Çatalzeytin ve Evreniyye Keşrek ( ? ) köylerinin nahiye
haline getirilmesi hakkındaki talep ve gönderilen haritanın incelendiği” (Tarih 7
Z 1328. Dosya No 92/1. Gömlek No 19. Fon Kodu DH.İD) . Nurettin Peker
(1892) , “24 köyle 1911’de Çatalzeltin Bucağı kurulmuştur” diyor (Abana
Gazetesi, 15 Nisan 1978) . 7 Kasım 1914 (18 Z 1332 H) tarihli Osmanlı
Arşivi’nde de “Yeni teşkil olunan Gerze Kazası ile Çatalzeytin ve Ayandon
nahiyeleri için istenen idare-i umumiye-i vilayet, sulh hakimleri, belediye ve
damga kanunları ile iki cilt düsturun gönderildiği...” yazılıdır (Dosya 87/2,
Gömlek 44, Fon Kodu FK DH.İD) .
Ayandon’un nerede olduğunu bulmakta oldukça zorlandık. Ayandon,
Türkeli’nin 3 km kadar güneyindeki bugünkü Hamamlı köyüdür. Türkeli
Çayı’nın (Ayardın Deresi) kıyısındadır.
Osmanlı arşivlerinde Ayandon’da 1850 dolayında da birçok geminin
yapıldığı yazılı(*) . Bundan, 1860’ta bile Ayandon’un deniz kıyısında olduğu
anlamını çıkarıyoruz. Demek ki o zaman, bugünkü Türkeli’nden Ayandon’a
dek, uzunluğu en az 3 km’ye varan bir ‘koy’ vardı.
*) 9 Mart 1860 tarihli Osmanlı Arşivi’nde şöyle yazar: “Abanalı Hacı Hasan
oğlu Hacı Mustafa Kaptan’ın kullandığı Ayandon’da inşa olunan gemiye senedi
bahrî verilmesi” (15 Şaban 1276 H. Dosya No:151, Gömlek No:12 Fon Kodu:
A.}DVN) .
Ayandon’da oldukça eski bir cami (1827) ve bugün kullanılmayan çok
eski bir hamam var (bugünkü Hamamlı adını bu hamamdan aldığı anlaşılıyor) .
Türkeli, bu koyun dolup, üzerinde yaşanılacak bir düzlük oluşunca
hızla büyümeye başlar. 1950’de bile Türkeli’nin 5 km batısındaki Gündoğdu
Köyü (Kirkoz) tecimsel ( ticari) yaşamda Türkeli’den öndedir. İlk deniz
motorunu (motorlu deniz taşıtı) ve yumurta tüccarlarını Türkeli’nden önce
Kirkozaltı’nda (Gündoğdu) görüyoruz.
Bugünkü Türkeli’nin bulunduğu yer eski haritalarda “Antonios
Burnu”dur. Daha yeni haritalarda “Ayandon Burnu” olarak geçer.
Osmanlı’daki adı Yarna’dır. Bucaklıkla beraber “Gemiyanı” adını alır.
Gemiyanı adı, burada gemi yapıldığından değil, kıyıda batık bir gemi
bulunduğu için verilmiştir. Sonra adı “Türkeli” olur.
1922’de TBMM kararıyla Ayandon adının Türkçe olmaması
nedeniyle bucaklık Türkeli’ne kaldırıldı. 1935’te bucaklık, beş yıl için
Helaldı’ya (Güzelkent) geçti ( İlçe Ayancık’tır*) .
*) Cumhuriyet Arşivi. Tarih 8 Mayıs 1935: “Ayancık Kazası’na bağlı Türkeli
Nahiyesi merkezinin Gemiyanı köyünden Helaldı köyüne nakli” (Sayı 11317,
Fon Kodu 30..11.1.0, Yer 95.12..6) .
Sinop 1973 İl Yıllığı’na gore o yıl (1973) Helaldı (Güzelkent) bucaktır:
Helaldı Bucağı’ndaki kereste fabrikası, yörenin yegane ekonomik
gücüdür” (sayfa 57) .
Güzelkent’in (Helaldı) bir de ilçeliği var.
Cumhuriyet Arşivi, 1 Nisan 1959:
Sinop'un Helaldı ilçesine bağlı Gürey, Hümer ve Tenetür köylerinin
Ayancık ilçesine bağlanması” (Sayı: 31112 Dosya: Fon Kodu: 30..11.1.0 Yer
No: 275.9..17) .
Güzelkent’in (Helaldı) ”Antik Çağ”daki adı, hiçbir kaynakta
belirtilmemesine karşın, bizce Colussa’dır (Colossa) . Onlarca harita ve kitapta
Colussa’yı Güzelkent’in yerinde ( ”Güllüsu” olarak saptadığımız
Anticinolus’la İstefan’ın arasında) gördük.
Colussa, Antik Çağ başlarında İnebolu’dan da öndedir. Kerempe
ile İnceburun arasındaki en önemli üç kent Ginolu, Güzelkent ve
İstefan’dır (Cinolu, Colussa ve Stephane) . Kimi tarihçiler Colussa’yı
İnebolu” olarak algılıyor. Örneğin Peter Edmund Laurent, ”Antik Coğrafya”
adlı yapıtında İnebolu’nun Aboni Teichos’tan önceki adının ”Colussa
olduğunu yazıyor(*) . Bu, kesinlikle yanlıştır. Özellikle İnebolu adının Aboni
Moenia olarak gösterildiği kimi haritalarda İnebolu ile İstefan’ın adları
birbirlerinin yerlerinde gösterilmiş. Laurent’i (bu yanlışı yapan öteki kişileri de)
bu haritalar yanıltmış olabilir.
*) ”Aboni Teichos, previously called Colossa, afterwards denominated
İonopolis” ( ”An Introduction to the Study of Ancient Geography”, Londra
1830, sayfa 210) .
Antik Çağ başlarında Güzelkent (Colussa) öndedir. Daha sonra
Güllüsu (Anticinolis) öndedir. Sonrasında Ayandon ve en sonra da Türkeli
öne çıkar.
Türkeli 1967’de ilçe oldu.
Ayandon 1530’da ilçedir. Osmanlı Arşivleri’ne göre Ayandon 1679’da
ilçe, 1700, 1755 ve 1777’de bucaktır. 1780’de ilçedir. 1785, 1794 ve
1820’de bucaktır. 1833, 1835, 1838, 1839, 1840, 1844, 1845, 1848,
1849, 1850, 1851, 1853, 1854, 1855, 1856, 1858, 1859 ve 1860’ta
ilçedir. 1860’taki kısa bir bucaklığın ardından 1861, 1862, 1865, 1866,
1867, 1868 ve 1884’te ilçedir. 1897, 1914, 1915 ve 1916’da bucaktır.
Osmanlı Arşivleri’ne göre İstefan 1791, 1815, 1839, 1849, 1850’li
yıllar, 1861, 1862, 1864, 1865, 1878, 1881, 1882, 1886, 1887, 1888 ve
1889’da ilçedir.
1840, 1853, 1865 ve 1867’de hem Ayandon, hem de Ayancık ilçedir.
Arşivlere göre Ayancık 1881’de İstefan İlçesi’nin merkezidir(*) .
*) Osmanlı Arşivi, 26 Ekim 1881: “Kastamonu’ya tabi İstefan Kazası’nın
merkezi olan Ayancık’ta deniz kenarında bulunan boş arazi üzerine bina
inşasına ruhsat verilmesi” (Tarih: 03 Zilhicce 1298 H. Dosya No: 840. Gömlek
No: 67547. Fon Kodu: İ..DH) .
1882’de ilçe merkezi yine İstefan’a geçer.
1884’te Ayancık bucaktır ( ilçe Ayandon. İstefan’ın ilçeliğinin bir süre için
kaldırıldığı anlaşılıyor*) .
*) Osmanlı Arşivi, 10 Mart 1884: “Ayandon Kazası’na bağlı Ayancık Nahiyesi
Rum ahalisi için bir kilise inşası (Tarih 13 Cemaziyelevvel 1301. Dosya 910.
Gömlek 72297. Fon Kodu FKA.MKT) .
26 Aralık 1889’da (03 Ca 1307 H) “Sinob sancağına muzaf Estafan
kazasının Ayancık namıyla yadı” kararı çıkıyor (Dosya 98, Gömlek 5849, Fon
Kodu: İ..ŞD) .
1893 ve sonrasında Ayancık kesintisiz “ilçe”dir.
Osmanlı döneminde Hüdavendigar Sancağı’nda (Bursa) da bir
Ayancık Kazası” var. Bandırma’da (Balıkesir) da bir “Ayancık Nahiyesi”ne
rastladık (bunlar tek bir yer olabilir) .
Sinop’un Kastamonu’nun sancağı olduğu dönemlerde ilçe olan İstefan,
Ayandon, Ginolu, Abana ve Gemiciler (Evrenye) Sinop Sancağı’na
bağlıdır (Son üç’ü 1869’dan sonra İnebolu’ya) .
İstefan (Çaylıoğlu) bugün kahve, aşevi, otel-pansiyon gibi hiçbir kuruluşu
olmayan, Ayancık’a 12 km’lik karayoluyla bağlı, büyük limanlı bir yerdir.
Hacıveli, Ginolu, Ayandon ve İstefan. Bu kentlerin yazgısı bir:
Yakınlarındaki akarsular bir zamanlar koy’du (körfez) . Bu koyların zamanla
dolması ve deniz kıyısında bir düzlük oluşması nedeniyle daha iyi
yaşanılabilecek duruma gelmesiyle Abana, Çatalzeytin, Türkeli ve
Ayancık öne çıkarak bu eski kentler haritalardan silindi.
( ”Abana Belgeseli” 2. baskı çalışması)
 

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,453
Beğeni
16,737
Puanları
113
Konum
İstanbul
Cevap: Haritalardan Silinen Kentler:

s.a

eline sağlık değerli ustam.
 

aliveli44

ONURSAL ÜYE
Forum Düzeni
Admin
Super Moderatör
Vip Üye
Katılım
12 Haziran 2012
Mesajlar
11,018
Beğeni
20,950
Puanları
426
Konum
Malatya
Cevap: Haritalardan Silinen Kentler:

Güzel bir
Konuyu güncelemeniz
Çok iyi olmuş
 
Üst