Kader25

Bildiğim kadar. Herşeyi bilmek imkansız.
Admin
Katılım
13 Nisan 2016
Mesajlar
4,864
Beğeni
17,183
Puanları
113
Konum
Dünya küçük bir köy
Merhabalar,
İtrail'in it'i Netanyahu'nun açıklamaları ile gündeme gelen SİLVAN YAZITI [Şiloah (Siloa) Yazıtı] medyada gündemden düşmüyor.
Konuşulmaya ve ne olduğu ile alakalı bilgiler google üzerinden sorgulanmaya devam ediyor. kırmızı renk ile koyulaştırdığım
cümlelerdeki manaya lütfen dikkat verelim. Bizleri ilgilendiren kısmı o beyanlar:


ALINTI HABERLER:

(HABER7)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte gittiği Mescid-i Aksa yakınlarındaki tünellerde
arkeolojik kazıların yapıldığı bir alanda konuşma yapmış ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan sözleri olmuştu.
Netanyahu, sözlerinde 1998 yılında o dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ile Silvan Yazıtı diyaloğunu anlatmış; tarihi belge için
tartışmalar yeniden başlamıştı.

O dönem Türkiye'den Osmanlı döneminde Doğu Kudüs'te bulunarak İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne getirilen Silvan Yazıtı'nı istediğini
aktaran Netanyahu; Mesut Yılmaz'ın 'Erdoğan'ın seçmeni rahatsız olur' diyerek talebi reddettiği belirlenmişti. Netanyahu'nun
Erdoğan'ı hedef alması ve ardından tarihi tabletin Erdoğan 'korkusu' nedeniyle verilmemesi Türkiye'nin inde oldukça
konuşulmaya başlandı. Tartışmalarda bahsi geçen tarihi yazıt ise, önemliliği ile yeniden gündemde...

Tarihin en önemli Yahudi yazıtı olarak kabul edilen Şiloah (Siloa) Yazıtı tam 143 yıldır İstanbul’da bulunuyor.
Yıllardır çeşitli talepler olmasına rağmen tablet, Türkiye tarafından İsrail'e verilmedi.

1758111665010.png


TARİHİ YAZIT YENİDEN GÜNDEMDE​

Tarihçi Prof. Dr. Erhan Afyoncu da Siloam Yazıtına ilişkin sosyal medya hesabından bir açıklamada bulundu. Prof. Dr. Afyoncu,
tabletin tarihi önemine vurgu yaparak; "Bu yazıt 1882'de İstanbul'a geldiğinde Kudüs Osmanlı toprağıydı. Kendi toprağımızdan
çalınmasın diye başkentteki imparatorluk müzesine getirmiştik. O dönemde İsrail diye bir devlet de yoktu."
ifadelerini kullandı.

  • 'İsrail'in o dönem devlet dahi olmadığını' söyleyen Afyoncu'nun açıklamaları şu şekilde;
"Şiloah/Siloa Yazıtı-Silvan Yazıtı, Türkiye'de bulunan Yahudi tarihiyle ilgili 3 önemli yazıtın en önemlisidir.

Yazıt, 1880'de Kudüs’te Şiloah Tüneli (Hezekiel Tüneli) içinde bulundu. Fenike Alfabesi'yle yazılan tablet tünelin duvarında bulunuyordu.
Şehrin dışında Kidron Vadisi'nde bulunan Gihon kaynağındaki su yaklaşık 500 metrelik bir kanalla şehirde inşa edilen Şiloah Havuzu’na
yönlendirilmişti. 6 satırlık yazıtın M.Ö. 8. yüzyılda yapılan bu kanalı anlattığı iddia edilir.

Metin, Eski Ahit'te Kral Hezekiya döneminde anlatılan Asur kuşatması tehlikesine karşı inşa edilen su kanalıyla ilişkilendirilmiş olsa da,
tarihiyle ilgili farklı görüşler de vardır.


TÜM TALEPLER REDDEDİLDİ​

Şiloah Yazıtı çıkarılırken kırıldı. 1882'de İstanbul'a Müze-i Hümayun'a gönderildi. Bugün İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ndedir.
Yahudi bilim adamları yazıtın Türkiye için önemli olmadığını iddia edip, değişik argümanlar ileri sürerek İsrail'e verilmesi
yönünde ortam oluşturmaya çalıştılar.


"O DÖNEMDE İSRAİL DİYE BİR DEVLET DE YOKTU"

İsrailli yöneticiler ise yazıtı Türkiye'den birçok defa talep ettiler. 1998'de Netanyahu, Başbakan Mesut Yılmaz'dan yazıtı istedi, kabul edilmedi.
2007'de Kudüs Belediye Başkanı Uri Lupoliansk, Türkiye'nin İsrail Büyükelçisi Namık Tan'dan yazıtı talep etti. Reddedildi. En son ise 2022'de
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog Türkiye'ye geldiğinde yazıt gündeme geldi. Yetkililer bu hususun sözkonusu bile edilemeyeceği cevabını verdiler.
Bu yazıt 1882'de İstanbul'a geldiğinde Kudüs Osmanlı toprağıydı. Kendi toprağımızdan çalınmasın diye başkentteki imparatorluk müzesine
getirmiştik. O dönemde İsrail diye bir devlet de yoktu."
(HABER7.COM)


ALINTI (ODATV):
1758112420728.png


İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, 1998’de dönemin Türkiye Başbakanı Mesut Yılmaz ile

yaşadığı bir görüşmeyi anlatarak Kudüs’ün tarihî ve stratejik önemini vurguladı.


Netanyahu, Türkiye ile geçmişte yaşanan diplomatik ilişkilerden ve özellikle 1998 yılında dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ile
yaptığı görüşmenin ayrıntılarını anlattı.

SİLOA YAZITINI İSTEDİ
Netanyahu, Mesut Yılmaz’ı ağırladığını ve iki ülke arasındaki ilişkilerin o dönemde oldukça iyi olduğunu belirtti.
Başbakanlık konutunda verilen akşam yemeğinin ardından gerçekleşen görüşmede, Netanyahu, Kral Hizkiya dönemine ait
2700 yıllık bir İbranice taş tabletin (Siloa Yazıtı) İsrail için büyük değer taşıdığını Yılmaz’a iletmiş ve almayı teklif etmişti.

Ancak Yılmaz'ın bu teklifi "İstanbul’un belediye başkanı olan birinin başını çektiği büyüyen bir İslamcı taban var.
İsmini biliyorsunuz. Türk halkının bu kesiminden, Kudüs’ün 2700 yıl önce Yahudi kenti olduğunu gösteren bir tableti
İsrail’e vermemize tepki gelir"
sözleri ile reddettiğini iddia etti.

"Şimdi, 2000 yıl sonra, şehrimizi geri aldık" diyen Netanyahu ardından Erdoğan'a seslenerek
"Bu sizin şehriniz değil; bizim şehrimiz. Hep bizim şehrimiz olacak. Bir daha bölünmeyecek" ifadelerini kullandı.
Netanyahu’nun açıklamaları şöyle:
"1998’de Türkiye’nin başbakanını ağırladım. Adı (Mesut) Yılmaz’dı. O zamanlar Türkiye ile harika ilişkilerimiz vardı.
Son zamanların sınavına dayanamadılar ama o dönemde çok iyiydiler.
Başbakanlık konutunda güzel bir akşam yemeğinin ardından salonda kahve içiyorduk ve dedim ki:
“Sayın Başbakan, sizden bir ricam olacak.” O da “Evet, buyurun,” dedi.
Ben de şöyle dedim: “Burada, az önce gezdiğimiz tünelde bulunan bir tablet var, İbranice bir taş tablet.
2700 yıl önce Kral Hizkiya tarafından kazdırılmış. “Bakın,” dedim,
“size bir önerim var. Bizim müzelerimizde binlerce Osmanlı eseri var.
İstediğinizi seçin, size verelim. Bir değiş tokuş yapalım.”

Ama o, “Hayır, üzgünüm, bunu yapamam,” dedi.
Ben de “Peki, müzelerimizdeki tüm eserleri alın,” dedim. ( !!!!!!!!!!!!!!!!!!!! )
O yine, “Hayır, yapamam,” dedi.
”O hâlde fiyatınızı söyleyin” dedim.
O da “Başbakan Netanyahu, bunun bir fiyatı yok,” dedi.
“Neden?” dedim.
Şöyle yanıtladı: “O dönemde İstanbul’un belediye başkanı olan birinin başını çektiği büyüyen bir İslamcı taban var. İsmini biliyorsunuz.
Türk halkının bu kesiminden, Kudüs’ün 2700 yıl önce Yahudi kenti olduğunu gösteren bir tableti İsrail’e vermemize tepki gelir.”

Şimdi, 2000 yıl sonra, şehrimizi geri aldık. Bağımsızlığımızı geri aldık. Egemen bir devlet kurduk; bir ordu kurduk,
dünyada eşi olmayan bir ülke inşa ettik. Bu bizim şehrimiz, Sayın Erdoğan. Bu sizin şehriniz değil; bizim şehrimiz. Hep bizim şehrimiz olacak.
Bir daha bölünmeyecek.
İşte bu yüzden, Başkan Trump’ın bu alandaki liderliğine çok değer veriyorum. Kudüs’ü başkentimiz ilan etti; dünyanın her liderinin kabul etmesi
gereken bir şeyi yaptı ve ardından Amerikan Büyükelçiliği’ni buraya taşıdı.
O, apaçık olan şeyleri yaptı ama bütün o hükümetlere, dışişleri bürolarına, “Bunu yapamazsınız” diyen uzmanlara rağmen yaptı."

1758112868733.png


NEDİR BU SİLOA YAZITI

Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Tarihçi Prof. Erhan Afyoncu Siloa Yazıtı ile ilgili yaşananların perde arkasını yazdı.
Yazıtın Yahudiler için önemini vurgulayan Afyoncu şunları aktardı:
“Şiloah/Siloa Yazıtı-Silvan Yazıtı, Türkiye'de bulunan Yahudi tarihiyle ilgili 3 önemli yazıtın en önemlisidir. Yazıt, 1880'de Kudüs’te Şiloah Tüneli (Hezekiel Tüneli) içinde bulundu. Fenike Alfabesi'yle yazılan tablet tünelin duvarında bulunuyordu. Şehrin dışında Kidron Vadisi'nde bulunan Gihon kaynağındaki su, yaklaşık 500 metrelik bir kanalla şehirde inşa edilen Şiloah Havuzu’na yönlendirilmişti. 6 satırlık yazıtın M.Ö. 8. yüzyılda yapılan bu kanalı anlattığı iddia edilir. Metin, Eski Ahit'te Kral Hezekiya döneminde anlatılan Asur kuşatması tehlikesine karşı inşa ediken su kanalıyla ilişkilendirilmiş olsa da, tarihiyle ilgili farklı görüşler de vardır.

Şiloah Yazıtı çıkarılırken kırıldı. 1882'de İstanbul'a Müze-i Hümayun'a gönderildi. Bugün İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ndedir. Yahudi bilim adamları yazıtın Türkiye için önemli olmadığını iddia edip, değişik argümanlar ileri sürerek İsrail'e verilmesi yönünde ortam oluşturmaya çalıştılar. İsrailli yöneticiler ise yazıtı Türkiye'den birçok defa talep ettiler. 1998'de Netanyahu, Başbakan Mesut Yılmaz'dan yazıtı istedi, kabul edilmedi. 2007'de Kudüs Belediye Başkanı Uri Lupoliansk, Türkiye'nin İsrail Büyükelçisi Namık Tan'dan yazıtı talep etti. Reddedildi. En son ise 2022'de İsrail Cumhurbaşkanı Herzog Türkiye'ye geldiğinde yazıt gündeme geldi. Yetkililer bu hususun sözkonusu bile edilemeyeceği cevabını verdiler.”
Odatv.com


Siloam Yazıtı neden bu kadar önemli: Türkiye Tanrı'nın planına engel oluyor​

Netanyahu’nun çıkışıyla yeniden gündeme gelen Siloam Yazıtı, sadece arkeolojik bir eser değil; Kudüs’ün, Üçüncü Tapınak ve “Tanrı’nın planı” etrafında örülen komplo teorilerinin de merkezinde. Radikal çevrelerde Türkiye’nin yazıtı elinde tutarak “Tanrı’nın planına engel olduğu” inancı yayılıyor.​


Başbakanı , 15 Eylül'de ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte gittiği Mescid-i Aksa yakınlarındaki tünellerde arkeolojik kazıların yapıldığı bir alanda konuşma yaptı.

Netanyahu, Osmanlı döneminde Doğu 'te bulunarak İstanbul 'ne getirilen Siloam (Silvan/Şiloa) Yazıtı'nı Türkiye'den istediğini, fakat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve seçmen tabanı nedeniyle yazıtı alamadığını iddia etti.

Yazıtın tarihi açısından çok önemli olduğunu ileri süren Netanyahu, talebinin dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın öncülüğünde büyüyen seçmen kitlesinin tepki göstereceği korkusuyla reddedildiğini savundu.

⁠İSRAİL ÇOK İSTİYOR

İsrail'in Osmanlı döneminde Doğu Kudüs'te bulunarak İstanbul'a getirilen Silvan Yazıtı'nı daha önce de birçok kez Türkiye'den istedi.

Times of Israel haber sitesinin 2022 yılında ismini açıklamayan İsrailli bir kaynağa dayandırdığı haberinde, İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde bulunan ve en önemli antik İbranice yazıtlardan biri olarak bilinen Türkiye'ye ait Silvan Yazıtı'nın İsrail'e verileceği iddia edildi.

İsrail basınında çıkan haberlere göre, Tel Aviv yönetimi bu yazıtı daha önce de birçok kez Türkiye'den istedi ancak her seferinde ret cevabı aldı.

SİLOAM YAZITI NEDİR

Siloam Yazıtı, M.Ö. 8. yüzyıla tarihlenen ve Kudüs’te Kral Hizkiya (Hezekiah) döneminde yapılan su tünelini belgeleyen bir kitabe olarak kabul edilir. Antik İbranice (Paleo-Hebrew) alfabesiyle yazılan yazıt, Kral Hizkiya döneminde (Hezekiah) Kudüs’teki Gihon Kaynağı’ndan alınan suyu Siloam (Silvan) Havuzu’na taşıyan tünelin inşasını anlatıyor.

Metinde, Gihon Kaynağı’ndan Siloam Havuzu’na su getiren tünelin iki taraftan kazıldığını ve işçilerin ortada birleştiğini anlatan satırlar yer alıyor. Kamu yapı projesini belgeleyen nadir metinlerden birisi olması hasebiyle hem tarihi hem de mühendislik açısından eşsiz bir belge...

1758197405592.png

Yazıtın bir kopyası, Hizkiya Tüneli'nin içindeki orijinal konumunda

1880'LER: NASIL KEŞFEDİLDİ

1880 yılında Kudüs’te okuyan 16 yaşındaki bir öğrencinin, Hizkiya Tüneli’nde oynarken suya düşüp, kayalık zemindeki harf benzeri izleri fark etmesiyle keşfedildi. Bu işaretler, yapılan incelemeler sonucunda bir yazıt olduğu anlaşılan Siloam Yazıtı idi. O günden sonra bilim dünyasında büyük ilgi uyandırdı.

1758197464997.png


1890'LAR: TAHRİP VE ÇALINMA GİRİŞİMİ

Yazıtın ünü arttıkça yerel halkın da dikkatini çekti. 1890’ların başında bazı kişiler yazıtı bulunduğu tünel duvarından sökerek çıkarmaya çalıştı. Bu girişim sırasında taş parçalara ayrıldı ve önemli ölçüde zarar gördü. Yazıtın tahrip edilmesi, arkeoloji camiasında büyük tepki doğurdu.

1758197497090.png

19. yüzyılda Kudüs

OSMANLI’NIN MÜDAHALESİ

O dönemde Kudüs, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içindeydi. Osmanlı, 1884 tarihli Âsâr-ı Atîka Nizamnamesi (1884 Eski Eserler Kanunu) gereği bütün arkeolojik eserlerin devlet malı olduğunu ilan etti. Kudüs Mutasarrıfı İbrahim Hakkı Paşa, parçalanan yazıtın ele geçirilmesini ve devlet adına korunmasını sağladı.

İSTANBUL’A GETİRİLMESİ

Toplanan parçalar birleştirilerek İstanbul’a gönderildi. 1891’de yazıt, Osmanlı müzeciliğinin kurucusu Osman Hamdi Bey’in yönettiği Müze-i Hümayun’a (bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzesi) konuldu. Böylece yazıt kalıcı olarak Osmanlı başkentinde muhafaza edilmeye başlandı. İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin kurucusu olan Osman Hamdi Bey'in çok kıymet verdiği biliniyor.

OSMAN HAMDİ BEY'İN KIYMETLİSİ

İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin kurucusu olan ve Türkiye'de "arkeolojinin babası" olarak bilinen Osman Hamdi Bey'in müze müdürlüğü döneminde getirilen esere, Osman Hamdi Bey'in çok kıymet verdiği biliniyor.

YAZITIN METNİ

En eski İbranice metinlerden bir tanesi olan ve aynı zamanda bir kamu altyapı projesini anlatan en eski belgelerden biri sayılan yazıt, Hizkiya Tüneli'nin kazılışını anlatıyor. Taş kısmen tahrip olduğu için bazı kelimeler eksik, ama genel anlamı şöyle:

“... (Tünelciler) kazı yaparken karşılıklı olarak ilerlediler;

ve tünelin ucunda, kazı yapanlar birbirinin sesini duydular.

Sağdan ve soldan kazıyorlardı;

ve tünel açıldığında, kazıcılar birbirine doğru ilerledi.

Ve su kaynaktan havuza aktı,

bin iki yüz arşın uzunluğunda.

Kayadan tünelin yüksekliği bir adam boyu idi.”

KOPYASI KUDÜS'TE SERGİLENİYOR

Öte yandan, tünelin kendisi hâlâ Kudüs’te görülebilir. Yazıtın kopyası tünel içinde, yazıtın orijinalinin bulunduğu noktaya yakın bir yere yerleştirildi. Ayrıca İsrail Müzesi’nde de yazıtın bölümlerinin ya da kabartmasının göründüğü bir kopya sergileniyor.

Siloam Yazıtı neden bu kadar önemli: Türkiye Tanrı'nın planına engel oluyor - Resim : 10

Yazıtın bir kopyası, İngilizce çevirisiyle birlikte


KOMPLO TEORİLERİ

Kudüs'ün; Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam için merkezi önem taşıması, yazıtın "en eski İbranice metinlerden biri” olması, dini ve siyasi sembol değeri yüksek olması dolayısıyla yazıtla ilgili pek çok komplo teorisi var. Ancak adı üstünde bunlar teori, bilimsel kanıtı yok; tamamen spekülasyon. İşte o teorilerden bazıları...

- İsrail’in gizlice geri alma planı teorisi

İsrail’in yazıtı Türkiye’den gizlice kaçırmayı planladığı, hatta İsrail istihbarat teşkilatı Mossad’ın bu yönde girişimleri olduğu iddia edilir.

Özellikle Türk ve Arap basınında zaman zaman çıkan iddialara göre, Mossad, 1970’lerde veya 1980’lerde yazıtı çalmayı planladı. İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki güvenlik zafiyetleri araştırıldı ama operasyon başarısız kaldı.

- Türkiye’deki gizli Yahudi lobisi teorisi

Bazı komplo teorisyenleri, Türkiye’deki “gizli Yahudi lobisinin” bu yazıtın İsrail’e verilmesi için mesai harcadığına inanıyor. Özellikle geçmişte gündeme gelen “eser değiş tokuşu” teklifleri bu görüşü besliyor.

Daha uç teorilerde ise Erdoğan’ın bu yazıtı “koz' olarak sakladığı” ileri sürülüyor.

- Tapınak Tepesi ve Üçüncü Tapınak teorisi

Yazıtın, Kudüs’teki “Üçüncü Tapınak” inşası için sembolik öneme sahip olduğu, bu nedenle İsrail’in mutlaka geri almak istediği öne sürülüyor.

- Sahtecilik teorisi

Bazı aşırı şüpheciler, yazıtın aslında 19. yüzyılda Batılı arkeologlar tarafından uydurulduğunu iddia ediyor Gerekçe ise 1880’de bulunması, tam da Batılıların “İncil arkeolojisi” peşinde koştuğu döneme denk geliyor. Yani “İbranice yazıt” aslında, İncil’deki Hezekiah Tüneli’ni kanıtlamak için kasten üretildi.

- Müze kopyası teorisi

İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki taşın gerçek olmadığı, sadece kopya olduğu ileri sürenler de var. Gerçek yazıtın ya gizlice İsrail’e gönderildiği ya da Osmanlı arşivlerinde kilit altında saklandığı öne sürülüyor. Bu teori, “Osmanlı gerçeği sakladı, İsrail kopyayla kandırıldı” gibi milliyetçi söylemlerle besleniyor.

- Tapınakçı bağlantısı

Bazı İslamcı komplo teorilerinde yazıt, Masonlar ve Tapınak Şövalyeleri ile ilişkilendiriliyor. Teoriye göre, yazıt, aslında Kudüs’ün “ezoterik sırlarını” içeriyor ve Tapınak Tepesi’nin altındaki gizli tünellere işaret ediyor. Bu nedenle “dünya elitleri” yazıtın peşinde...

- Enerji teorisi

Daha “New Age” yaklaşımlarda yazıt, sıradan bir tünel hikayesi değil; kadim bir enerji hattının sembolü olarak yorumlanıyor. Bu gruplara göre, Siloam Tüneli aslında Kudüs’ün “ley hatlarının" (enerji akış yolları) parçası ve yazıt bu gizli bilgiyi kodluyor...

Siloam Yazıtı neden bu kadar önemli: Türkiye Tanrı'nın planına engel oluyor - Resim : 11

İstanbul Arkeoloji Müzesi'ndeki yazıt ve vitrin


TAPINAK TEPESİ NEDİR

Tapınak Tepesi (İbranice: Har HaBayit, Arapça: Haram eş-Şerif), Kudüs’ün en kutsal ve tartışmalı bölgelerinden biri.

Yahudilikte: Birinci (Süleyman Tapınağı, MÖ 10. yy) ve İkinci Tapınağın (MÖ 6. yy–MS 70) yeri kabul edilir. Yahudiler için Tanrı’nın dünyayla buluştuğu mekan olarak görülür.

İslam’da: Hz. Muhammed’in Miraç’a yükseldiğine inanılan Mescid-i Aksa ve Kubbetü’s-Sahra burada yer alır. Bu nedenle Mekke ve Medine’den sonra üçüncü kutsal mekan.

Hristiyanlıkta: İsa’nın Kudüs’teki öğretileri ve tapınakta vaazları nedeniyle önemli.

Siloam Yazıtı neden bu kadar önemli: Türkiye Tanrı'nın planına engel oluyor - Resim : 12

Hezekiel kitabındaki tasvire göre Hezekiel Tapınağı'nın çizimi


“ÜÇÜNCÜ TAPINAK TEORİSİ”

Yahudi inancında, Üçüncü Tapınak’ın inşası Mesih’in gelişinin işareti olarak kabul ediliyor. Ancak bazı Yahudilere göre bunun gerçekleşmesi için Tapınak Tepesi’ndeki mevcut İslami yapılar (Mescid-i Aksa ve Kubbetü’s-Sahra) ortadan kalkmalı. Bu nedenle konuyla ilgili büyük bir dini ve siyasi gerilim mevcut.

Aşırı Ortodoks gruplar ve Tapınak Enstitüsü gibi örgütler, bir gün Üçüncü Tapınak’ın yeniden inşa edilmesini hedef olarak ilan eder. Filistinliler ve Müslüman dünyada, İsrail’in gizli bir planla Aksa’yı yıkıp Üçüncü Tapınak’ı kuracağına dair komplo teorileri yaygın. Hristiyan Evanjelik hareketlerinin bir kısmı da bu görüşü destekliyor, çünkü İncil’de kıyamet öncesi kehanetlerle ilişkilendiriyor. Yazıtı “Tanrı’nın vaat ettiği toprakların kanıtı” olarak görüyorlar.

Siloam Yazıtı neden bu kadar önemli: Türkiye Tanrı'nın planına engel oluyor - Resim : 13

Kudüs Tapınağı'nın yıkımı, Francesco Hayez


"TÜRKİYE TANRI'NIN PLANINA ENGEL OLUYOR" İNANCI

Ultra-Ortodoks ve Üçüncü Tapınak hareketi çevrelerinde yazıt, “kutsal emanetlerden biri” gibi görülüyor. Teoriye göre, yazıt İsrail’e dönerse, bu “Mesih’in gelişi” ve Tapınak’ın yeniden inşası için işaret olacak. Bu radikal kesimde, “Türkiye yazıtı gizli bir şekilde elinde tutarak Tanrı’nın planına engel oluyor” inancı var. ABD'deki Evanjelik çevrelerde de bu görüş hakim. İsrail, yazıtı geri alarak Kudüs üzerindeki hak iddiasını da güçlendirmeyi hedefliyor. Yazıtın Türkiye’de kalması, Filistin yanlısı çevrelerde “direnişin sembolü” gibi sunuluyor.

Tapınak Tepesi’nde statüko gereği Müslümanlar ibadet ediyor, Yahudiler ise sadece ziyaret edebiliyor. Ancak son yıllarda bazı Yahudi gruplarının bölgede daha fazla hak talep etmesi gerilimi artırıyor.

Odatv.com
-18/09/2025-
 
Son düzenleme:

Servet KURTULUŞ

Kullanıcı
Katılım
13 Eylül 2025
Mesajlar
15
Beğeni
37
Puanları
13
Bu haber birkaç gündür karşıma çıkıyordu. Hatta bugünde Google’da karşıma çıktı, bunu konu haline getirip buraya ekleme yaptığınız için çok teşekkür ederim. Netanyahu’nun bu konuyu dayatmasının bir başka nedeni ise büyük devlet refleksidir Tartışılması gereken bir konu..
 

Kader25

Bildiğim kadar. Herşeyi bilmek imkansız.
Admin
Katılım
13 Nisan 2016
Mesajlar
4,864
Beğeni
17,183
Puanları
113
Konum
Dünya küçük bir köy
Sa.
Bu tableti define işi ile uğraşan yada define ile alakası olmayan birisi bulsa ne yapardı?

Bana göre çoğunluğu kıymet vermezdi.
Ya bakar giderdi yada kırar giderdi.

Netanyahu it'i ne demiş zamanın başbakanı Mesut Yılmaz'a?
1-Muzelerimizde binlerce Osmanlı eseri var. Hangisiyle isterseniz takas yapalım.
(Demek ki itrail hala tarihi eser almaya toplamaya devam ediyor. Ulkemizdeki dedikodulara baktığımızda büyük alıcılar ya mason ya ermeni, yada bunlardan) Bu teklif kabul edilmeyince;
2-Elimizdeki bütün Osmanlı eserlerinin tamamıyla takas edelim. ( Kıymet vermeyeceğimiz tabletin kıymetine bakiniz)
Kabul edilmeyince;
3-Fiyati nedir, satın alalım diyor. Tahminim şu ki 1 milyar dolar deseydi başbakan (muthis bir para) vallahi vereceklerini inanıyorum. Fiyatı yok diyor ve bu teklifi de kabul etmiyorlar.

Neden bu kadar önemli bu tablet?
Bu soruya cevap vermek için Tevrata müracaat şart. Bu it-lerin 1945 yılına kadar bir Devletleri yoktu. BM kararıyla kurulan bir eşkıya devleti bunlar. Tevratta beyan edilenleri bu tabletle ispatlamış olacaklardı. Tablet bizde olunca bu ispat gerçekleşmiyor mu? Evet istenen manada gerçekleşmiyor halbuki bu tabletin imitasyonu kendilerinde mevcut ve müzelerinde sergiliyorlar.

O kadar kıymetli bir tablet ki, 40 yıl boyunca her ziyarette gündeme gelmiş.
Değerini bilmenin imkanı da yok. 100 tane tumulusu açsan bu tablet kadar etmez.

Kıymetli arkadaşlar,
Bu konu unutulmamalı ve arazide, ön çalışmalarda buna benzer ne.bulunsa kesinlikle MUZEYE teslim belgesi karşılığında teslim edilmelidir.
Bakın Tarsus kazısında yaşanan hadise de buna benzerdir. Uluslararası boyutta olan metaryallere iyi sahip cikilmalidir.
Devletimizin şu an.elindeki orijinal inciller gibi.

Yıllardır yaziyoruz; kitap işine asla kimse girmesin, araci olmasin, fotoğrafı dahi gelse telefonunuzdan hemen silin diye. Zira kitabin alıcısı her zaman devletlerdir. Duyduğumuz hikayeler dogru ise, ki ben doğruluğuna inananlardanım, çok insan kitabın bedelini canı ile ödemişlerdir.

Bu topraklarda 34 büyük medeniyet yaşamış. Define ve muzecilik bugünkü mevzu değildir. 1800 yıllarda Anadolu'daki en kötü fakir mezarları da dahil olmak üzere ne var ise kayıt altına alınmaya başlandığı da bugün artık herkes tarafından bilinen bir sırdır.

Bizim önemsiz gördüğümüz şeyler tonlarca altından.kiymetli olabilir. Bu hususu unutmamak gerekir. Misal elimde bir malzeme olsa, bu itler talip olup 10 milyon dolar teklif etseler kesinlikle vermem, verirsem şerefsizim. Meblağı fazlalığı benim uyanmama vesile olur zaten. Hersey maddiyat para demek değildir. Biraz uyanık olmamız lazım, bakış acımızı düzeltmemiz lazım. Bizlere bu vatan, çocuklarımıza emanet etmek üzere teslim edildi...

Baksana şeref yoksunu itler, hala bu mevzuyu gündeme getirip duruyorlar. Vazgeçmiş değiller. Mesut Yılmazın başbakanlığı döneminde hazinede para yoktu. Maaşları para basıp oduyorlardi. Bu ahvalde dahi devlet bu teklifleri asla kabul etmemiştir. IMF den 3 milyar borç alındığında neredeyse o gunlerde bayram ilan edilecekti. O kadar parasızlık vardi yani. Ben.inaniyorum bu tablete 1 değil 10 milyar dolar isteseydik verirlerdi.

Bizler hobi olarak olsa da arazide dolaşanlariz. Sitemizde yüzlerce çoban kardeşimiz var. Bu tabletin serancamı bize ibret olmalı ve unutmamalıyız.
Genel kaide olarak da şu mottoyu kabul etmekte fayda var:
SIRADIŞI İSE KIYMETLİDIR. Gobeklitepenin kesfedilmesi hikayesisini de bilmemiz lazim, Videolar var, izlemek gerekir.
Bu gözle bakmalıyız her metaryale.
 

Kader25

Bildiğim kadar. Herşeyi bilmek imkansız.
Admin
Katılım
13 Nisan 2016
Mesajlar
4,864
Beğeni
17,183
Puanları
113
Konum
Dünya küçük bir köy
Elbette biliyorum, bu kadar uzun yazıları bugünün insanı özellikle gençler OKUMAZLAR. 😁

Sitemizde yazılan yazılar da google tarafından indekslenmekte. Birgun bu konuyu araştırmak isteyen 1KİŞİ bile olsa bu yazılara denk gelmesini arzu ettim.

Veeeee
Bugün önemli bir detay daha buldum.
Bu bilgi medyada yer almadı.

İt rail bu tableti Cumhurbaşkanlığı döneminde Abdullah Gül denen kişiden 3 GUNLUGUNE müzesinde sergilenmek üzere istemiş ve bu "kişi" bu talebi kabul etmiş.
Zamanın başbakanı RTE bunu bir şekilde önleyip göndermemiştir.
Tarih ve Strateji bilmeyen adamlara bu memlekette makamlar veriliyor. Ne kadar vah desek az.

Ahmak mi aranıyor?
O kadar çok ki.
Kimi hain
Kimi gafil.
Bu it rail tek bir ferdi kalmamak üzere yeryüzünden silinecek. Ömrümüz yeter mi bilmem. Benim tahminim önümüzdeki 30 yılda bu gerçekleşir.

Allah cc bu toprakların yardımcısı olsun.
Amin.
 
Üst Alt