- Katılım
- 21 Eylül 2013
- Mesajlar
- 135
- Beğeni
- 15
- Puanları
- 18
merhaba arkadaşlar. merak edip araşdırdım bu bilgilere ulaşdım.
anlatmak okumak yazmak sayfalar doldurur atalarımızın geçmişini. kısa bir kesit geçtim.
-----------------------------------------------------------
Tarihte Türk adını ilk kullanma şerefi Göktürk soylularına aittir. Söz uçar yazı kalır yiğit ölür ünü kalır demişler, Devletlerinin tarihini Orhun nehrinin kıyısındaki, Abidelere yazmışlar.
( Üstte mavi gök aşşağı da kara toprak yaratıldığında; ikisinin arasına insan oğlunu yaratmış tarı.
İnsan oğlunun üstüne iki ecladını. Bu iki eclatdı,
Bumim kaan,
İstemin kaan.
Yükselmişler. Tahta çıkınca türk milletine töre vermiş iradesini demir gibi sağlamlaştırmışlar. Dört tarafındaki milletleri kendilerine bağlamışlar.
Dik kafalılara baş eydirmişler. Bükülmez dizlilere diz çöktürmüşler.
Türk milletinin ünü şanı yok olmasın dedik, Türk kavmi için gece uyumadan gündüz dinlenmeden çalıştık çabaladık.
Akıttık kırmızı kanımızı, Döktük alın terimizi. Dağınık olanları topladık, çıplakları giydirdik.
Fakirleri zengin ettik. İşimizi gücümüzü milletimize adadık. Eğer bir kavmin hiçbir işe yaramaz önderi varsa, O kavmin başına her türlü dert ve tasa gelir.
Gök tanrı tayin etmiş zamanı. İnsan Oğlunu hep ölümlü yaratmış. Bilge ve cesur önderler o güzel atlara binip gökyüzüne uçtuğunda, kadim dostların arasına nifak girdiğinde, boylar arasında sen ben kavgası başladığında; bulutlar bozkıra küser olmuş.
Nehirlerin ve göllerin suyu çekilip dört yanı kuraklık sarmış kıtlıklar baş göstermiş. Sonsuza uzanan bozkırın çölünde umutlar dipsiz ve susuz kuyuya bozkırın düşü buz kırın hüznüne dönmüş.
Ak sakallı bilge kişiler oturup yeni bir düşe durmuş.
Lavuslar amuderya ve seri derya nehirleri arasındaki bereketli toprakları tahıl dolu köyleri yerleşik medeniyetin mucizesine haber ettiğinde bir damla su bulabilmek için maceradan maceraya koşan göçerlere artık konma ve yerleşik hayata dönme vakti gelmiş.
İç asyadaki ötiken bozkırlarından orta asyada ki maberayı nehir topraklarına göç edip yerleşik hayata geçen Türkler buralrdaki eşki ve terk edilmiş şehirleri yeni başdan imal etmeye başlamış.
Yanmış yıkılmış savaş meydanları, kendi küllerinden yeniden doğar olmuş.
Göktürk imparatorluğu yıkıldıktan sonra orta asyada otorite boşluğu görülmüş ve buralarda yaşayan türk boyları güneyden gelen arap akınlarıyla dogudan gelen çin saldırıları arasında kalmış.
Başı boşlukdan yararlanmak iteyen çin kalabalık ordularıyla şehirlerin kapaılarına dayanınca türk beyleri Araplardan yardım istemiş. 8. Asrın ortasında Talas nehrinin kıyısında yapılan savaşta türk ve arap orduları Çinlileri bozguna ugratmış.
talas savasından sonra tarihde yeni bir sayfa açılmış Türkler islamiyetle tanışmış binlerce yıldır inandıkları göktanrı anlayışıyla islamıyetteki yerleri ve gökleri yaratan ALLAH inancı arasındaki benzerlik Türklerin İslam dinine olan ilgisini artırmış. Her mühim hadisede oldugu gibi burdada tarih kadar eski olan türk gelenegi bozulmamış ilk önce halkın kanat önderi ak sakallı bilge kişiler
ardından beyler ve hakanlar
daha sonrada halk Müslüman olmustur.
10 asrın ortasında İslamiyeti kabul eden ilk türk devleti olma şerefi karahanlılara verilmiş.
Türkler yeni dinlerinin verdiği ruh ve heyecanla; dünyaya yeniden düzen vermiş bozkırın düşü bozkırın inancı olmuş.
Karahanlı, gazneli, Selçuklu, harzemli, Timurlu sultanlar fetihlerinden arta kalan zamanlarda Semerkant, buhara, merv, gazne gibi türk İslam şehirlerini süsleyen abidevi yapılar yaptırmış.
Alimlere ve sanatkarlara gösterilen hürmet Türkistan şehirlerini kütür ve medeneyetin beşigi haline getirmiştir.
Ak sakallı İslam alimlari islamiyetle yeni tanışan türk hakanlarına nasihatlerde bulunurmuş.
(Cenabı hakkın ahırette bir insana iskan edecegi şeylerin yanında bütün yer yüzü bir kerpiç gibi kalır. Ebedi sultanlık ve saadetin yanında yüz senelik ömrün ne kıymeti varki? İnsan bunula sevinip marur olsun. Yükseklikleri ara ALLAHIN verecegi sultanlıkdan başkasına aldanma. Adaletten ayrılma. )
Aynı kazanın buharında birleşen Türklük ve İslamiyet su damlacıklarına dönüp Asya bozkırlarını yeniden yeşertmiş. Orta Asya dünyanın güneşe dönük yüzü olmuş.
Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez.
anlatmak okumak yazmak sayfalar doldurur atalarımızın geçmişini. kısa bir kesit geçtim.
-----------------------------------------------------------
Tarihte Türk adını ilk kullanma şerefi Göktürk soylularına aittir. Söz uçar yazı kalır yiğit ölür ünü kalır demişler, Devletlerinin tarihini Orhun nehrinin kıyısındaki, Abidelere yazmışlar.
( Üstte mavi gök aşşağı da kara toprak yaratıldığında; ikisinin arasına insan oğlunu yaratmış tarı.
İnsan oğlunun üstüne iki ecladını. Bu iki eclatdı,
Bumim kaan,
İstemin kaan.
Yükselmişler. Tahta çıkınca türk milletine töre vermiş iradesini demir gibi sağlamlaştırmışlar. Dört tarafındaki milletleri kendilerine bağlamışlar.
Dik kafalılara baş eydirmişler. Bükülmez dizlilere diz çöktürmüşler.
Türk milletinin ünü şanı yok olmasın dedik, Türk kavmi için gece uyumadan gündüz dinlenmeden çalıştık çabaladık.
Akıttık kırmızı kanımızı, Döktük alın terimizi. Dağınık olanları topladık, çıplakları giydirdik.
Fakirleri zengin ettik. İşimizi gücümüzü milletimize adadık. Eğer bir kavmin hiçbir işe yaramaz önderi varsa, O kavmin başına her türlü dert ve tasa gelir.
Gök tanrı tayin etmiş zamanı. İnsan Oğlunu hep ölümlü yaratmış. Bilge ve cesur önderler o güzel atlara binip gökyüzüne uçtuğunda, kadim dostların arasına nifak girdiğinde, boylar arasında sen ben kavgası başladığında; bulutlar bozkıra küser olmuş.
Nehirlerin ve göllerin suyu çekilip dört yanı kuraklık sarmış kıtlıklar baş göstermiş. Sonsuza uzanan bozkırın çölünde umutlar dipsiz ve susuz kuyuya bozkırın düşü buz kırın hüznüne dönmüş.
Ak sakallı bilge kişiler oturup yeni bir düşe durmuş.
Lavuslar amuderya ve seri derya nehirleri arasındaki bereketli toprakları tahıl dolu köyleri yerleşik medeniyetin mucizesine haber ettiğinde bir damla su bulabilmek için maceradan maceraya koşan göçerlere artık konma ve yerleşik hayata dönme vakti gelmiş.
İç asyadaki ötiken bozkırlarından orta asyada ki maberayı nehir topraklarına göç edip yerleşik hayata geçen Türkler buralrdaki eşki ve terk edilmiş şehirleri yeni başdan imal etmeye başlamış.
Yanmış yıkılmış savaş meydanları, kendi küllerinden yeniden doğar olmuş.
Göktürk imparatorluğu yıkıldıktan sonra orta asyada otorite boşluğu görülmüş ve buralarda yaşayan türk boyları güneyden gelen arap akınlarıyla dogudan gelen çin saldırıları arasında kalmış.
Başı boşlukdan yararlanmak iteyen çin kalabalık ordularıyla şehirlerin kapaılarına dayanınca türk beyleri Araplardan yardım istemiş. 8. Asrın ortasında Talas nehrinin kıyısında yapılan savaşta türk ve arap orduları Çinlileri bozguna ugratmış.
talas savasından sonra tarihde yeni bir sayfa açılmış Türkler islamiyetle tanışmış binlerce yıldır inandıkları göktanrı anlayışıyla islamıyetteki yerleri ve gökleri yaratan ALLAH inancı arasındaki benzerlik Türklerin İslam dinine olan ilgisini artırmış. Her mühim hadisede oldugu gibi burdada tarih kadar eski olan türk gelenegi bozulmamış ilk önce halkın kanat önderi ak sakallı bilge kişiler
ardından beyler ve hakanlar
daha sonrada halk Müslüman olmustur.
10 asrın ortasında İslamiyeti kabul eden ilk türk devleti olma şerefi karahanlılara verilmiş.
Türkler yeni dinlerinin verdiği ruh ve heyecanla; dünyaya yeniden düzen vermiş bozkırın düşü bozkırın inancı olmuş.
Karahanlı, gazneli, Selçuklu, harzemli, Timurlu sultanlar fetihlerinden arta kalan zamanlarda Semerkant, buhara, merv, gazne gibi türk İslam şehirlerini süsleyen abidevi yapılar yaptırmış.
Alimlere ve sanatkarlara gösterilen hürmet Türkistan şehirlerini kütür ve medeneyetin beşigi haline getirmiştir.
Ak sakallı İslam alimlari islamiyetle yeni tanışan türk hakanlarına nasihatlerde bulunurmuş.
(Cenabı hakkın ahırette bir insana iskan edecegi şeylerin yanında bütün yer yüzü bir kerpiç gibi kalır. Ebedi sultanlık ve saadetin yanında yüz senelik ömrün ne kıymeti varki? İnsan bunula sevinip marur olsun. Yükseklikleri ara ALLAHIN verecegi sultanlıkdan başkasına aldanma. Adaletten ayrılma. )
Aynı kazanın buharında birleşen Türklük ve İslamiyet su damlacıklarına dönüp Asya bozkırlarını yeniden yeşertmiş. Orta Asya dünyanın güneşe dönük yüzü olmuş.
Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez.
Son düzenleme: