Namaz imanın ikiz kardeşidir
Namaz, bütün ibâdetlerin pîri ve dinin direğidir. Namaz, müminin günde en az beş defa içine girip temizlendiği sonsuzluğa doğru akıp giden bir tevbe ırmağı ve arınma kurnasıdır. Namaz, keyfiyetteki temel disiplinler açısından aynen, şekil ve kemmiyetteki bazı hususlarda da bir kısım farklılıklarla her peygambere ve ümmetine farz kılınmış olan umumî bir ibadettir.
İman ve namaz aynı döl yatağında neşet etmişlerdir; namaz, imanın ikiz kardeşidir. İman, dinin ve diyanetin nazarî yanını teşkil eder; o nazarî yanın takviye edilmesi ve tabiatın bir derinliği haline getirilmesi ise ancak başta namaz olmak üzere diğer ibadetlerle mümkün olur. Bu itibarla da, denebilir ki; namaz pratik imandır, iman da nazarî bir namazdır. Kant da, Saf Aklın Kritiğinde, Allahın nazarî akılla değil, amelî akılla bilineceğini söyler. Evet, başta namaz olmak üzere güzel davranışlar, salih ameller ve ibadetler, bir süre sonra insanın tabiatı haline gelerek onu, mücerret bilgiyle ulaşılamayan noktalara ulaştırır. Mücerret bilgi ve malûmat, insanı hiçbir zaman, amelin, yaşamanın, tecrübe etmenin ve ibadetin yükselttiği seviyeye yükseltemez.
Varlık arasında gaye ölçüsünde bir vesile Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizdir. O Muallim-i Ekmel ve Ekberdir ki, varlığın çehresine çaldığı ışıkla kâinatı, okunan bir kitap; hayatı da, cennete doğru uzanan bir köprü haline getirmiştir. Böylece bizleri karanlıklar içinde ümitsiz dolaşmaktan kurtararak, Allaha imanla itminana ulaştırmış ve rıza yoluna hidâyete vesile olmuştur. Fakat o, öyle büyük bir vesiledir ki, biz, o vesileyi çok defa gâyenin yanında zikreder ve Onun, bizim için gâye ölçüsünde bir vesile olduğunu ikrarda bulunuruz. Zaten bizzat Cenâb-ı Hak da tevhid ifadesi olan Lâ ilâhe illallah Muhammedün rasulullah ifadesinde Onun adını kendi adıyla yan yana zikredip ve bunu imanın esası sayarak böyle demeyenin kurtulamayacağını beyan buyurmuyor mu? İşte, ibadetler arasında da namaz iman ile hemhudut gâye ölçüsünde bir vesiledir.
Allah Rasûlü (aleyhissalâtü vesselam) hakikat-i Kabe ile tevem (ikiz) yaratıldığı gibi, namaz da iman ile ikiz olarak vaz edilmiştir.
__________________Namaz, bütün ibâdetlerin pîri ve dinin direğidir. Namaz, müminin günde en az beş defa içine girip temizlendiği sonsuzluğa doğru akıp giden bir tevbe ırmağı ve arınma kurnasıdır. Namaz, keyfiyetteki temel disiplinler açısından aynen, şekil ve kemmiyetteki bazı hususlarda da bir kısım farklılıklarla her peygambere ve ümmetine farz kılınmış olan umumî bir ibadettir.
İman ve namaz aynı döl yatağında neşet etmişlerdir; namaz, imanın ikiz kardeşidir. İman, dinin ve diyanetin nazarî yanını teşkil eder; o nazarî yanın takviye edilmesi ve tabiatın bir derinliği haline getirilmesi ise ancak başta namaz olmak üzere diğer ibadetlerle mümkün olur. Bu itibarla da, denebilir ki; namaz pratik imandır, iman da nazarî bir namazdır. Kant da, Saf Aklın Kritiğinde, Allahın nazarî akılla değil, amelî akılla bilineceğini söyler. Evet, başta namaz olmak üzere güzel davranışlar, salih ameller ve ibadetler, bir süre sonra insanın tabiatı haline gelerek onu, mücerret bilgiyle ulaşılamayan noktalara ulaştırır. Mücerret bilgi ve malûmat, insanı hiçbir zaman, amelin, yaşamanın, tecrübe etmenin ve ibadetin yükselttiği seviyeye yükseltemez.
Varlık arasında gaye ölçüsünde bir vesile Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizdir. O Muallim-i Ekmel ve Ekberdir ki, varlığın çehresine çaldığı ışıkla kâinatı, okunan bir kitap; hayatı da, cennete doğru uzanan bir köprü haline getirmiştir. Böylece bizleri karanlıklar içinde ümitsiz dolaşmaktan kurtararak, Allaha imanla itminana ulaştırmış ve rıza yoluna hidâyete vesile olmuştur. Fakat o, öyle büyük bir vesiledir ki, biz, o vesileyi çok defa gâyenin yanında zikreder ve Onun, bizim için gâye ölçüsünde bir vesile olduğunu ikrarda bulunuruz. Zaten bizzat Cenâb-ı Hak da tevhid ifadesi olan Lâ ilâhe illallah Muhammedün rasulullah ifadesinde Onun adını kendi adıyla yan yana zikredip ve bunu imanın esası sayarak böyle demeyenin kurtulamayacağını beyan buyurmuyor mu? İşte, ibadetler arasında da namaz iman ile hemhudut gâye ölçüsünde bir vesiledir.
Allah Rasûlü (aleyhissalâtü vesselam) hakikat-i Kabe ile tevem (ikiz) yaratıldığı gibi, namaz da iman ile ikiz olarak vaz edilmiştir.