Yıllarımız iyiliğe yol aramakla geçti, vefa sıcaklığında yaşadık. Öyle bir gün gelip çattı ki, iyilik yapılan, iyilik yapanı yemek için diş bilediğini gösterir oldu. Vefanın sıcaklığında dostluğu sürdürmek cazip gelmedi kimilerine ve ilk yaptıkları şey, vefa ve iyilik yolcularına şaşı bakmak oldu.
Şu hikâyeyi okuyun
Bir kurdu avcılar fena halde sıkıştırmıştır. Kurt ormanda oraya
Buraya kaçmakta, ancak pesindeki avcıları bir turlu ekememektedir.
Canini kurtarmak için deli gibi koşarken bir köylüye rastlar. Köylü
Elinde yabasıyla tarlasına girmektedir. Kurt adamın önüne çöker ve
Yalvarmaya baslar: "Ey insan ne olur yardım et bana, peşimdeki
avcılardan kaçacak nefesim kalmadı, eğer sen yardım etmezsen biraz
sonra yakalayıp öldürecekler."
Köylü bir an düşündükten sonra yanındaki bos çuvalı acar, kurda
içine girmesini söyler. Çuvalın ağzını bağlar, sırtına vurur ve
yürümeye devam eder. Birkaç dakika sonra da avcılara rastlar.
Avcılar köylüye bu civarda bir kurt görüp görmediğini sorarlar,
köylü "görmedim" der ve avcılar uzaklaşır. Avcıların iyice uzaklaştığından emin olduktan
sonra köylü sırtındaki torbayı indirir, ağzını acar, kurdu dışarı
salar.
"Çok teşekkür ederim" der kurt, "bana büyük bir iyilik yaptın"
"Önemli değil" der köylü ve tarlasına gitmek üzere yürümeye baslar.
"Bir dakika" diye seslenir kurt: Çok uzun zamandır bu avcılardan
kaçıyorum, çok bitkin düştüm, açım, kuvvetimi toplamam için bir
şeyler yemem lazım ve burada senden başka yiyecek bir şey yok."
Köylü bağırır: "Olur mu, ben senin hayatını kurtardım."
"Yapılan iyiliklerden, verilen hizmetlerden daha çabuk unutulan bir şey yoktur" der Kurt.
"Ben de kendi çıkarım için senin iyiliğini unutmak ve seni yemek
zorundayım."
Bir sure tartıştıktan sonra, ormanda karşılarına çıkacak olan ilk uç kişiye bu konuyu sormaya ve ona göre davranmaya karar verirler.
Karşılarına önce yaşlı bir kısrak çıkar. " Ne vefası " der kısrak, " Ben sahibime yıllarca hizmet ettim, arabasını çektim, taylar
doğurdum, gezdirdim. Ve benimle işi beni böylece kapıya koydu... "
Bir sıfır öne gecen kurt sevinirken, bir köpeğe rastlarlar. "Ben hizmetin değerini bilen bir efendi görmedim" der köpek, " Yıllardır sadakatle hizmet ederim sahibime koyunlarını korurum, yabancılara saldırırım, ama o ben her gün tekmeler, sopayla vurur..."
Kurt köylüye döner, "işte gördün" der. Köylü de son bir çabayla "Ama üç diye konuşmuştuk, birine daha soralım, sonra beni ye" diye cevap verir.
Bu kez karşılarına bir tilki çıkar. Başlarından geçenleri, tartışmalarını anlatırlar. Tilki hep nefret ettiği kurda bir oyun oynayacağı için keyiflenir. " Her şeyi anladım da" der tilki "Bu küçücük torbaya sen nasıl sığdın ?"
Kurt bir şeyler söyler, tilki inanmamış gibi yapar: "Gözümle görmeden inanmam..."
İşin sonuna geldiğini düşünen Kurt torbaya girer girmez, tilki köylüye işaret eder ve köylü torbanın ağzını sıkıca bağlar. Köylü eline bir taş alır ve "Beni yemeye kalktın ha nankör yaratık" diyerek torbanın içindeki kurdu bir sure pataklar.
Sonra tilkiye döner "Sana minnettarım beni bu kurttan kurtardın" der. Tilki de "Benim için bir zevkti" diye cevap verir. O an köylünün gözü tilkinin parlak kürküne takılır, bu kürkü satarsa alacağı parayı düşünür ve hiç beklemeden elindeki taşı kafasına vurup tilkiyi öldürür. Sonra da torbanın içindeki kurdu ayağıyla dürter:
"Haklıymışsın Kurt, yapılan iyilikten daha çabuk unutulan bir şey yokmuş..."
İyilikleri unutup kurtlaşanlara, iyiliği unutup vahşileşebilenlere duyrulur.
necip cengil/ malatya
Şu hikâyeyi okuyun
Bir kurdu avcılar fena halde sıkıştırmıştır. Kurt ormanda oraya
Buraya kaçmakta, ancak pesindeki avcıları bir turlu ekememektedir.
Canini kurtarmak için deli gibi koşarken bir köylüye rastlar. Köylü
Elinde yabasıyla tarlasına girmektedir. Kurt adamın önüne çöker ve
Yalvarmaya baslar: "Ey insan ne olur yardım et bana, peşimdeki
avcılardan kaçacak nefesim kalmadı, eğer sen yardım etmezsen biraz
sonra yakalayıp öldürecekler."
Köylü bir an düşündükten sonra yanındaki bos çuvalı acar, kurda
içine girmesini söyler. Çuvalın ağzını bağlar, sırtına vurur ve
yürümeye devam eder. Birkaç dakika sonra da avcılara rastlar.
Avcılar köylüye bu civarda bir kurt görüp görmediğini sorarlar,
köylü "görmedim" der ve avcılar uzaklaşır. Avcıların iyice uzaklaştığından emin olduktan
sonra köylü sırtındaki torbayı indirir, ağzını acar, kurdu dışarı
salar.
"Çok teşekkür ederim" der kurt, "bana büyük bir iyilik yaptın"
"Önemli değil" der köylü ve tarlasına gitmek üzere yürümeye baslar.
"Bir dakika" diye seslenir kurt: Çok uzun zamandır bu avcılardan
kaçıyorum, çok bitkin düştüm, açım, kuvvetimi toplamam için bir
şeyler yemem lazım ve burada senden başka yiyecek bir şey yok."
Köylü bağırır: "Olur mu, ben senin hayatını kurtardım."
"Yapılan iyiliklerden, verilen hizmetlerden daha çabuk unutulan bir şey yoktur" der Kurt.
"Ben de kendi çıkarım için senin iyiliğini unutmak ve seni yemek
zorundayım."
Bir sure tartıştıktan sonra, ormanda karşılarına çıkacak olan ilk uç kişiye bu konuyu sormaya ve ona göre davranmaya karar verirler.
Karşılarına önce yaşlı bir kısrak çıkar. " Ne vefası " der kısrak, " Ben sahibime yıllarca hizmet ettim, arabasını çektim, taylar
doğurdum, gezdirdim. Ve benimle işi beni böylece kapıya koydu... "
Bir sıfır öne gecen kurt sevinirken, bir köpeğe rastlarlar. "Ben hizmetin değerini bilen bir efendi görmedim" der köpek, " Yıllardır sadakatle hizmet ederim sahibime koyunlarını korurum, yabancılara saldırırım, ama o ben her gün tekmeler, sopayla vurur..."
Kurt köylüye döner, "işte gördün" der. Köylü de son bir çabayla "Ama üç diye konuşmuştuk, birine daha soralım, sonra beni ye" diye cevap verir.
Bu kez karşılarına bir tilki çıkar. Başlarından geçenleri, tartışmalarını anlatırlar. Tilki hep nefret ettiği kurda bir oyun oynayacağı için keyiflenir. " Her şeyi anladım da" der tilki "Bu küçücük torbaya sen nasıl sığdın ?"
Kurt bir şeyler söyler, tilki inanmamış gibi yapar: "Gözümle görmeden inanmam..."
İşin sonuna geldiğini düşünen Kurt torbaya girer girmez, tilki köylüye işaret eder ve köylü torbanın ağzını sıkıca bağlar. Köylü eline bir taş alır ve "Beni yemeye kalktın ha nankör yaratık" diyerek torbanın içindeki kurdu bir sure pataklar.
Sonra tilkiye döner "Sana minnettarım beni bu kurttan kurtardın" der. Tilki de "Benim için bir zevkti" diye cevap verir. O an köylünün gözü tilkinin parlak kürküne takılır, bu kürkü satarsa alacağı parayı düşünür ve hiç beklemeden elindeki taşı kafasına vurup tilkiyi öldürür. Sonra da torbanın içindeki kurdu ayağıyla dürter:
"Haklıymışsın Kurt, yapılan iyilikten daha çabuk unutulan bir şey yokmuş..."
İyilikleri unutup kurtlaşanlara, iyiliği unutup vahşileşebilenlere duyrulur.
necip cengil/ malatya