Kim Bu Insanlar (maden Ve Mineral Arayıcıları) | Sayfa 2 | Define işaretleri ve anlamları

Kim Bu Insanlar (maden Ve Mineral Arayıcıları)

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
396
Beğeni
1,576
Puanları
93
S.A.
Herkese merhaba
“herkez çubukla çalışmalarını ve çubuk çalışma prensibleri hakkında bilgilerini paylaşsa…..” Yazılış formatı biraz hikayeyi andırsa da, bu yazının kaleme alınışın sebebi “ortak bir dil geliştirmektir”. Evet herkes elini taşın altına koymalı ki, kim olduğumuzu, hangi cisimleri kullandığımızı, hangi yöntemleri uyguladığımızı ve ne gibi sonuçlar aldığımızı, bu sonuçların hangi amaçlar için kullandığımızı” ifade edebilelim.
Yukarıda sayılanlar aslında, tek, tek ayrı bir başlık altında ele alınması gereken konular. Ben biliyorum, sen biliyorsun ama herkes bilmiyor. Öğrenmek isterse en kısa ve en kolay yoldan öğrenmek istiyor. Yazıyor Google amcaya; Dowsing nedir? O da cevap veriyor “Dowsing is a type of divination employed in attempts to locate ground water, buried metals or ores, gemstones, oil, gravesites and many other objects and materials without the use of scientific apparatus. Dowsing is considered a pseudoscience, and there is no scientific evidence that it is any more effective than random chance."

“Dowsing; Yeraltı suyunu, gömülü metal veya cevherleri, taşlar, yağ, mezarının nerede olduğu, bulmak için girişimlerde kullanılan kehanet türüdür, ve herhangi bir bilimsel cihaz kullanılmadan pek çok farklı nesne ve materyal kullanılmaktadır. Dowsing, sözde (uyduruk) bir bilim olarak kabul edilmektedir ve tesadüfi, şanstan daha fazla etkin olduğunu gösteren bilimsel bir kanıt bulunamamaktadır.”

İşte size ansiklopedik bir bilgi. Kim miş bu insanlar? El cevap; “KAHİN” Kullandıkları ne imiş? Bilimsel olmayan cihazlar. Kullandıkları Yöntem ne imiş? “KEHANET”
Vay, Vay, vay..
Hele içimizdeki şakracılar, auracılar, bir de okunmuş, tütsülenmiş, çilalanmış çubuk satanlar ve pek bir matahmış gibi sıfatı ile “dünyaca menşur radyestezi uzmanımız da bir dini görüşün öncülüğünü yaparken” bizler daha kafa da kaybettik kardeşim. Hangi bilimsellikten bahsediyoruz? İstersen bunları bir eleştirmeye kalk. Sana dünyanın kaç bucak olduğunu öğretmeye kalkarlar. Olmadı en ağır hakaretleri ederler ve yandaş bulmak için her kılığa girerler. (benim dedem de hacı idi falan filan) Bizler “kahin”mişiz. “Kehanetle” buluyormuşuzzzzzz. Bizlere Yakıştırdıkları sıfat bu.

Başkasını bilmem ama ben kahin değilim. Kehanette bulunmam. Sizler gibi ben de bu meziyete sahibim. Bu meziyetin nereden kaynaklandığını, ne gibi bir özelliğimizin olduğunu ve bu işin “ilim”le olan bağlantısını araştırıyorum. Her işin bir ehli vardır. Ama ne yazık ki bu işin ehli olanlar da ya taraftır, ya da bitaraf kalmayı seçerler. Yukarıda yazılanlar insaf sahibi bitaraf olanları, tarafımıza çekmek için yazılmıştır.
Sıfatımız bilim insanı olabilir. Ama her ilmi bilemeyiz. Baştan öğrenmekte olabilir, lakin asıl işimizi sekteye uğratacaktır. İnsaflı, bölük pörçük bilgilerimizi derleyip toparlayacak, bilimsel çalışmaları, ilmin kanunları ile çerçeveleyecek, yön verecek bir otorite ye ihtiyaç hasıl olmaktadır. Gerekçe olarak bir sürü şey sıralayabilirim ama kısa bir örnek yeterli olacaktır.
Herkesçe bilinen fizik kuralı ; Hiç bir şey ışık hızından hızlı gidemez. Bu hızda yaklaşık olarak saniyede 300.000 km. dir.
(Işık hızı) : Özel göreceliliğe göre c, evrendeki bütün madde ve bilgilerin hareket edebileceği maximum hızdır. Bütün kütlesiz parçacıkların ve ilgili alanlardaki değişimlerin boşluktaki hareket hızıdır (ışık ve çekimsel dalgalar gibi elektromanyetik radyasyon dahil)
Ancak; Hubble uzay teleskobunun gözlemlerine göre, ışık hızından çok daha hızlı hareket eden galaksilerin varlığı tespit edilmiştir.
Bu keşif sayesinde fizik camiası bölünmüştür. Katı kuralcı olanlar; kanun asla değişmez. Bu evrenin eğilip bükülmesinden kaynaklanıyor ve bu da bize sanki ışık hızından hızlı imiş zannı veriyor.
Karşı olanlar ise; ışık hızının olduğundan daha düşük hesaplandığını aslında 30 kat daha hızda olması gerektiğini söylerler.
Bir kısmı da her iki görüşü kızıştırıp, kendilerine pay çıkarmaya çalışırlar.
Evet. Yazıya ne ile başladık nerelere geldik. Gelmek zorundaydım. Çünkü; “ fizik kurallarına göre..... diye başlayıp, mış, miş, müş le biten veya okuduğuna inanıp gerçeği araştırmadan, bir de sanki kendi görüşleri imiş gibi yazı yayınlayarak bilgi kirliliği yaratanlar ve bu görüşleri can hıraş savunanlar……… neyse. Konumuzdan uzaklaşmayalım.
xenon ustamız sağ olsun konuya katkı sağlamak babında birkaç link yayınladı. Fırsat buldukça incelemeye çalıştım. Son yayınladığı linklerde dünyanın manyetik alanı, manyetik sapmalar ve hesaplanması ile manyetik rezonans hakkında bilgiler içermektedir. Bizi ilgilendiren kısım; “Teorik olarak yer altındaki her metalin bir enerjisi oluşur. Biriken enerji yer altından 45 derecelik açılar ile her yöne doğru yayılmaktadır. Bu sinyaller yeryüzüne vardıkları sırada 90 derecelik dik bir açıya kavuşur ve takriben 100-180 cm daha yükselirler. Bu noktadan sonra tüm sinyaller, dünyanın manyetik çekim prensibine uygun olarak, pusulanın her şartta kuzeyi göstermesi gibi, kuzeye yönelir.”(alıntıdır) bu alıntı olsa gerek. Ancak aşağıdaki görüşü de dikkate almak gerekir;
Dünya'nın Manyetik Alanının Yaşamsal Faydası
"Manyetik alanda hareket eden yüklü bir parçacık, manyetik alan tarafından uygulanan kuvvete maruz kalır. Hareket etmeyen, durağan yüklü parçacığa ise manyetik alan tarafından hiçbir kuvvet etki etmez. Bunun nedeni ancak hareketli yüklerin manyetik alan yaratabilmesidir. Bir manyetik alanla etkileşmenin yolu benzer şekilde bir manyetik alana sahip olmaktır. "
Kaynak :
Birisi teorik. Orası kesin de, diğeri ilim’sel gibi. Bunun doğrusunu ben bilemem. Birbirleri ile kıyaslanır mı onu da bilmem. İlmim yeterli değil. Bu meziyete sahip olup da; bu ve benzeri teorik bilgi üretmeyen veya ar-ge çalışması yapmayan yok gibidir.
Vel hasılı, hangi teorik bilgiyi üretirsen üret, hangi çalışmayı yaparsan yap, ilmin kurallarına uymadı mı, Adın “kahin”, çalışmaların da, sonuçları da “kehanet”ten öteye gidemez. Çok büyük konuşuyorsunuz derseniz; yukarıda ki tanımı bir daha okuyun.

Bu işler ben yaptım, ben söyledim le olmuyor maalesef. Akademik bilgi şart. Önce kuralları bilelim. Sonra bu kurallar çerçevesinde bilimsel çalışmalarımızı yapalım. ( bu paragraf şahsım içindir.)

Şimdilik bu kadar. Bu konu hakkında yazdıklarım, “durum” tespitidir. İlimsel hiçbir şey içermemektedir. Bilimsel çalışmalara değinilmiştir. Katkıda bulunmak isteyen arkadaşlardan ricam, kaynak olarak gösterdikleri linklerin içeriğini, bir-iki satır da olsa kısa bir özetini belirtmelerini istirham edeceğim. Mümkünse ortak dilimiz olan Türkçe olsun. Malum herkes yabancı dil bilmez, bilse de bildiği dil ile uyuşmaz. Bu bize kıymetini pek bilmediğimiz zamanı kazandırır.

Sağlıcakla kalın
ALLAH’a emanet olun.
 

ikizceli

çalışmalarınızı yasal yapınız.
Vip Üye
Katılım
11 Eylül 2013
Mesajlar
7,166
Beğeni
25,688
Puanları
113
Yaş
67
Konum
ORDU- SAMSUN-ANKARA
Bornovalı usta diğer konulardaki makalelerinizi pür dikkat okudum. Çubuk kullanıcıları için oldukça önemli noktalara değinmişsiniz. Şahsen makalelerinizi okurken bilimsel bir çalışma olduğuna kanaat getirdim. Bu anlamıyla bir konuda görüşünüzü almak istedim. Varsayımlara göre toprağa gömülü bir obje 45 derecelik bir açıyla yüzeye sinyal vermektedir dolaysıyla tespit edilen nokta asıl nokta değildir. Şimdi burada 4 taraftan sinyalin çıkış noktasını yakalarsak gömülü objeyi belirlediğimiz alanın içine almış olmazmıyız. ? Şöyle düşünelim 2m derinlikteki bir metalin sinyali 45 derecelik açıyla yüzeye çıkıyorsa çubuklarla dört bir yönden tespit yaparsak kaç metre kare bir alanda sinyali çercevelemiş oluruz. Diğer bir husus metalin sinyali kuzeye doğru yön alıyorsa metalin kendisi güney tarafımızdamı kalıyor diyebilirmiyiz.
bornavalı ustam,aliömer ustamızın yerine ,isteğiniz doğrultusunda kopyaladım.
 

aliömer

Kullanıcı
Katılım
2 Haziran 2014
Mesajlar
447
Beğeni
1,647
Puanları
93
Yaş
47
Bornovalı ustam sorduğum sorulara bir kaç ilave daha yapmak istiyorum. Umarım bu sorularım size rahatsızlık vermez. Amacım bu işi gerçek anlamda araştıran birinden bu sorularıma cevap almaktır. Şimdi ustam metalin yüzeye çıkan sinyalini 180 cm kadar yüksele bildiğini kabul ediyoruz. Bu yükseliş her metal cinsi için geçerlimi özelikle altın. İkincisi çubukları tutarken yere olan mesafenin bir önemi varmıdır. Şöyle ifade edeyim uzun boylu 190 cm boyunda bir çubukçunun çubuk tutmasıyla 160 cm boyunda kısa birinin çubuk tutması arasında çekim adına bir fark varmıdır. Şimdiden tşk.
 

ZİRVE

Kullanıcı
Katılım
2 Kasım 2013
Mesajlar
474
Beğeni
520
Puanları
93
Bornovalı usta diğer konulardaki makalelerinizi pür dikkat okudum. Çubuk kullanıcıları için oldukça önemli noktalara değinmişsiniz. Şahsen makalelerinizi okurken bilimsel bir çalışma olduğuna kanaat getirdim. Bu anlamıyla bir konuda görüşünüzü almak istedim. Varsayımlara göre toprağa gömülü bir obje 45 derecelik bir açıyla yüzeye sinyal vermektedir dolaysıyla tespit edilen nokta asıl nokta değildir. Şimdi burada 4 taraftan sinyalin çıkış noktasını yakalarsak gömülü objeyi belirlediğimiz alanın içine almış olmazmıyız. ? Şöyle düşünelim 2m derinlikteki bir metalin sinyali 45 derecelik açıyla yüzeye çıkıyorsa çubuklarla dört bir yönden tespit yaparsak kaç metre kare bir alanda sinyali çercevelemiş oluruz. Diğer bir husus metalin sinyali kuzeye doğru yön alıyorsa metalin kendisi güney tarafımızdamı kalıyor diyebilirmiyiz.
bornavalı ustam,aliömer ustamızın yerine ,isteğiniz doğrultusunda kopyaladım.
ikizceli ustam.en doğru tesbit te anlattığınız gibi 4 taraftan yapılan tesbit gibi geliyor banada.gerçi ben alantaramacıyım. Bornovalı ustam diğer çizimleri gibi 4 yön çizimli olarak hedefin bulunmasını bi anlatsada daha iyi anlaşılsa.
 

ZİRVE

Kullanıcı
Katılım
2 Kasım 2013
Mesajlar
474
Beğeni
520
Puanları
93
peki biz kuzeyden değilde arazide ras gele bi yönden geldik.bu yönde güney olsun. 45 derecelik bi açıyla yüzeye kuzeyden vurunca tam hedef neresi olacak.bornovalı ustam işin çokkkkkkkkkk.;)
 

cassabalee

Kullanıcı
Katılım
31 Mart 2013
Mesajlar
686
Beğeni
881
Puanları
93
Konum
Türkiye
herkesin bekleyip te açıklık getiremediği bir çok konu ele alınacak burada herhalde bornovalı ustam Allah size kolaylık versin inşallah :) konunuzun arkasında daimi olarak kalmanızı isterim... benimde buna yönelik bir kaç araştırmalarım oluyor zaman zaman... konunuzun takipçisiyim... saygılarımla....
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
396
Beğeni
1,576
Puanları
93
S.A.
Herkese merhaba.
“Umarım bu sorularım size rahatsızlık vermez. Amacım bu işi gerçek anlamda araştıran birinden bu sorularıma cevap almaktır.”
Sevgili ali ömer kardeşim. gönlünü müsterih tut. Asla rahatsızlık vermiyorsunuz. Aksine memnun oluyorum. Çünkü” doğru soru cevabın yarısıdır” derler. İlk sorduğunuz sorulara diğer konu içerisinde cevabi yazı yazmıştım. Ancak, belki görmediniz veya gördü iseniz bile, konuya ilgi duyan diğer ustaların da okuyabilmesi açısından buraya tekrar kopyalıyorum.
“Sevgili aliömer ustam. Öncelikle belirteyim ki yazılarımdan birisi makale, diğerleri ise amiyane tabirle karalama tarzında yazılmıştır. İlimsel bir içerik taşımamaktadır.
Sorduğunuz soruların cevapları, yayınladığım yazıların içerisine serpiştirilmiştir. Böyle yapmak zorundayım. Gerekçesi ise; mesleğimiz dışında yazdığımızda birileri hop oturup hop kalkmaktadır. Şikayet üstüne şikayet. Ben de sizler gibi merak ettiğim bir konu da soru soruyorum. Mesleğinde otorite ve insaf sahibi olanlardan cevap bekliyorum.
Varsayım üretmek belli bir birikimin sonucudur. Ancak ; el altından varsayımlar üretip, bu varsayımları gerçekmiş gibi kabul ettirilip bizleri yanıltarak ve bu varsayımlara da dayanarak bir şey inşa etmek istersen, orada birileri sana dur der. Varsayımlarını sorgular. Bu da bazı ilim adamlarının kariyerine, bazı iş adamlarının da kesesine dokunur. Hal böyle olunca da, taka-tuka kaçınılmaz oluyor.
Sevgili ali ömer ustam. Bu varsayımı sorgulamak benim değil, ehli insanların işi. Ben sadece durum tespiti yaptım. O kadar iğnelememe rağmen suskun kalmayı tercih ediyorlar. Kendileri bilir. Benim de konu üzerinde karınca kararınca bazı çalışmalarında oldu tabii ki. Sonuçlarını sizce de bir sakıncası yoksa uygun bir zamanda kendi açtığım konu içerisinde paylaşmayı uygun buluyorum. ALLAH (c.c) bir keder vermez ise tabii ki.”

“İkincisi çubukları tutarken yere olan mesafenin bir önemi varmıdır. Şöyle ifade edeyim uzun boylu 190 cm boyunda bir çubukçunun çubuk tutmasıyla 160 cm boyunda kısa birinin çubuk tutması arasında çekim adına bir fark varmıdır. Şimdiden tşk.”
Sevgili kardeşim; tutuş yüksekliğinin arama-bulmaya etkisi hakkında ise; "Kim Bu Insanlar? (çubukların Dili Ve Birbirlerine Üstünlüğü)" yazımda durum tespitinde bulunmuştum. Sağ olsun ikizceli ustamın da konuyu pekiştiren katkısı, bazı gerçekleri daha iyi görmemizi sağlayacaktır inşallah.
Sevgili kardeşim. Sakın ha sakın ötelediğimi, geçiştirdiğimi düşünmeyesin. Sabırla bu soruların sorulmasını bekliyordum. Cevabı çok kısa ve net. (Satır aralarını dikkatli okursan hemen fark edersiniz.) Ancaaak; Varsayımı çürütmek, o varsayımın arkasındaki gücü harekete geçirmek demektir. Hazırlıksız yakalanmamak için cevabını biraz geciktireceğim. Şimdiden özür dilerim.”
Sağlıcakla kalın
ALLAH a emanet olun.
http://www.definemekani.com/forum/k...ukların-dili-ve-birbirlerine-Üstünlüğü.19881/
 

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
396
Beğeni
1,576
Puanları
93
herkesin bekleyip te açıklık getiremediği bir çok konu ele alınacak burada herhalde bornovalı ustam allah size kolaylık versin inşallah :) konunuzun arkasında daimi olarak kalmanızı isterim... benimde buna yönelik bir kaç araştırmalarım oluyor zaman zaman... konunuzun takipçisiyim... saygılarımla....

ALLAH (c.c) hayırlara vesile olacak her işimizi kolay eylesin inşallah(amin).

Bu yazıları kaleme alış nedenlerimi sıralarsak, bu meziyetiz hakkında hiçbir bilgisi olmayan veya çok az bilenlere kendimizi tanıtmak, bu meziyetimizi hakkıyla uygulayanlarla beraber ortak bir dil geliştirebilmek, en önemlisi ise; bize yakıştırılan yaftanın benzerini, yakıştıranın boynuna “ ilmi ile amel etmeyen, kitap yüklü merkep” olarak asmak.

Sevgili kardeşim. Sözlerim ne size ne de diğer değerli üyelerimize. Üstünüze alınmayın. Sorduğum sorulara buradan değil de farklı platformlarda dalga geçerek cevaplayıp bizleri taka-tuka yapmaya çalışanlara.

Eğer ilmine güveniyorsan, buraya gel. Kimse seni burada rencide etmez. ilminin ışığı ile bizleri aydınlat. İlk biat edecek olan benim. Daha ne söylememi istersiniz?. Medeni cesaretiniz yok ise, sus. Önümüze engel olma. Oraya-buraya şikayet ile bir şey elde edemezsiniz. Bu tür davranışlarınız ile “ilim tarihinde kara bir leke olarak anılacaksınız”
Ülslubum için kusura bakmayın. Herkese anlayacağı dilden konuşmak gerekir.
Sağlıcakla kalın
ALLAH a emanet olun.
 

Mirkut

Vip Üye
Katılım
3 Nisan 2016
Mesajlar
1,948
Beğeni
5,404
Puanları
113
Ustalarim affiniza siginarak birkac cumle yazmak istiyorum. Kac sen avvel bir evde calisma yapildi bu yapanda disaridan gelen bir usta idi. Karot la ortalama 12.5 metre derine indiler cubuk attiklarinda halen ayni yere cekim yapiyordu. Simdi, kafama takilan eger yuzeye 45 derece aci ile yuzeye sinyal veriyorsa 2 yada 3 metreden sonra sinyali cubuk ya sagda ya solda yada baska bir yonde algilamasi lazim cunki yuzeye gelen aciyi gecmis olacak. Ikinci bir husus metre almak. ustalar bilirler sinyalin nekadar derinden geldigini alan biri aldigi derinlige geldiginde eger minarelse dibe dogru eger gitmiyorsa cubuk sinyali keser anlarsinki bundan sonrasi yok eger mineral dahada asagiya cekiyorsa seni goturur. Yine bir usta gelmisti gittik cubuk kullandigimi bilmiyordu dedi burada var nekadar derinde dedim bilmem cok uzak degil dedi hatta bir oda buyuklugunde bosluk dahi var dedi. Ustayi kirmamak icin gizlinden aldim olcuyu 3.5 metre verdi boslukta yoktu Fakat iceri girince emare falan biseye denk gelmedik 3.20 den sonra metre aldim ortalama 30 cm kaldi dedi ustayada izah ettim dedim 30 cm den sonra ya bizi asagi cekecek yada sinyali kesecek ki ni tekim 30 cm den sonra yine bir derinlik verdi ortlama 70 cm derinlik dedi. Eger, asagi cekmeseydi yakininda baska bir mineral yada metal olsaydi sinyal kayacakti (3 harfliler kaydiriyor dedikleri sey olacakti ki sinyal yeri degisiyor sadece) baska bir yere sinyal kayacakti neden cunki orada zaten vardi sadece ilk kazilan yer guclu oldugu icin orayi gormuyordu. Simdi duz arazide sinyalin 45 derece aciyla yuzeye cikacagina ben sahsen inanmiyorum ustamin affina siginiyorum. fakat yamacta isler degisir sinyslalin ustundeki toprak sertse yada bir kayanin altindaysa sinyali yamacin altina dogru yuzeye an kisa yerden verir. Eger gevsekse toprak fazla degismeden ortalama aldigin noktanin yine az assagisindan verir. Sinyali 4 taraftan alsaniz dahi sinyal bir yerden cikar kuzeydende alirsan nokta degismez guneyden yada fakli yonlerdende alsan ayni yerdir. Bosluklarda emin olmak icin 4 taraftan alinmasini bende onayliyorum
neticeye goturme olasiligi yuksek olur. Birde sinyalin yuksekligi 1.80 cm den bahsedilmis ben sahsen o yukseklige inanmiyorum neden derseniz tepeden dahi asagidaki bir sinyali yakalayabiliyorsunuz. Fakat bu yazdiklarim altinda farklidir miknatizmasindan dolayi noktayi alana yayar diye biliyoruz bunda herhangi bir tespitim soz konusu degildir bilineni yazdim sadece dogruda olmayabilir neden cubukla altini tesbit edene rastlamadim sadece burada altin var derler ama elde sifir.
Ben yaniliyor olabilirim eger butur deneyimi olan ustalar anilarini anlatirlarsa bizi daha dogru bir sonuca giturecektir. Benim kullandigim cubuklar oksijen kaynagi sari pirinc cubuk 1 metrelik olan ve bakir elektirik kablosu bakir borularida denedigim olmustur. Yazdiklarimin okuyan arkadaslari yanlis bir fikre sokmamak icin bildiklerinizi yada deneyimlerinizi lutfen eksik etmeyiniz.
Kalin saglicakla selametle.
 

Tork

Kullanıcı
Katılım
16 Eylül 2014
Mesajlar
454
Beğeni
396
Puanları
63
Yaş
52
Üstat lar Hadim olmayarak.dönüp dolaşıyoruz. Geldigimiz aynı nokta.mineral.boşluğu çizik sonra hedef ve metaller şaşmıyor. Birde minerali yenebilsek. Allahın c.c izniyle.
 
Üst