- Katılım
- 29 Mayıs 2024
- Mesajlar
- 341
- Beğeni
- 1,220
- Puanları
- 93
Merhaba,
L çubuklarda çarpı işareti, her bir çubuğun diğer çubuğa doğru yön alması ile oluşur.
Bu yön almalar farklı açılar ile olabilir.
Örneğin her çubuk bir diğerine doğru 45⁰ açıyla dönerse, her yönden eşit bir çarpı olur.
Birçok durumda bu çarpı açıları değişkenlik gösterir ve farklı anlamlar içerebilir.
Peki bu çarpinin quantum fiziğinde anlamı nedir?
Çoğu kullanıcı, çarpı işaretini (farklı açılarda da olsa) hedefle buluşma olarak kabul etmiştir.
Sinyalin son bulduğu nokta.
Hedef ayaklarımın altında v.b.
Çarpinin, içinde bulunduğunuz duruma göre bir çok anlamı vardır. Bir çok anlamı olmakta zorundadır.
Ancak quantum fiziğinde tek bir anlamı vardır.
Çarpı: Manyetik/Enerjetik alanın, farklı iki noktasındaki faz bilgisini algılayarak, bu iki noktadaki alan vektörleri de farklı açılarda olduğundan, her iki çubuğunda "farklı yönlere dönmek" istemesidir.
Bu manyetik bir faz farkıdır. Çubukların birbirini çektiği zannedilen şey, aslında her iki çubuğun birbirine zıt yönlenme isteği doğrultusunda oluşan, tepeden bakıldığında da ortada kesişme (çarpı) oluşması durumudur.
Manyetik/Enerjetik alanın dış kabuğunun vektör yönü, dıştan içe doğrudur. Bu durumda sağ çubuk, merkeze yönelen alanın sağ bileşenini alır. Sol çubuk merkeze yönelen alanın sol bileşenini alır. Her biri kendi yönüne "çekilir" gibi davranır ama çubukçu onları aynı anda tuttuğu için, bu iki kuvvet ortada kesişme açısı oluşturur. Sonuçta iki çubuk farklı doğrultularda dönmeye zorlanır.
Ve o farkın geometrik sonucu da çarpıdır.
Bu tanımlamaya, durup iki basamak yukarıdan bakarsanız, aslında çarpı işaretinin çok başka şeyler ifade etmesi gerektiği cikarimini yapabilirsiniz.
Senaryo A
En en en basitinden örneğin, yerin 1 metre derininde, 2x2x2 m ebatlarinda boşluk olduğunu farzedelim. İçinde hicbir metal olmayan bir boşluk olsun.
Metal olmasa bile, boşluğun kendine ait bir dış kabuğu vardır. Çünkü toprak ile boşluk arasındaki sınırda yoğunluk farkı, iyon dengesi farkı ve nem–basınç farkı oluşur.
Bu fark, tıpkı metal–toprak sınırında olduğu gibi, çubukların algıladığı elektrostatik–manyetik geçiş zonu oluşturur.
Yani:
Toprakta iyon yoğunluğu yüksektir.
Boşlukta (hava, nem, gaz karışımı) iyon yoğunluğu düşüktür.
Bu iki ortamın kesiştiği yerde yük dengesi bozulur ve doğal bir “kabuk” oluşur.
Bu yüzden çubuklar, boslugun sınırına yaklaştığında çarpi yapar. Bu çarpı, dış kabuğa çarpıdır. İçeri girdiğinde çarpı bozulmaz. Çünkü çubukçu halâ o zayıf iyon alanının içindedir.
Boşluğun öteki kenarına yaklaştığında çubuklar yoğun toprağa geçişe hazırlanır ve çarpı açılır.
Aslında, çubuklar boşluğun içindeyken zayıflayan iyon alanı nedeniyle carpida gevşeme başlar. Ancak yürüyüş/hareket devam ettiği için çarpı bir süre daha hayatını idame ettirir. Ama sönümlenmeye de başlamıştır.
Tıpkı bir ses yankısının yavaş yavaş sönmesi gibi.
Yani bu çarpı, "alanın boşlukta sürüklenmiş yankısı" dır.
Bu örnekte aslında olması gereken ve hatta olan;
Bosluk girişinde topraktaki iyon yoğunluğu bir anda düşer. Çubuklar bu geçişi "alan kırılması" olarak algılar. Her iki çubukta farklı yoğunlukta sinyal aldığı için birbirine yönelir çarpı oluşur. Bosluk icinde carpida gevşeme açılma veya salınım yapar. Boşluk çıkışında enerji akışı tekrar yükselir. Ve çubuklar tekrar yön farkı hisseder. Ve ikinci çarpı gelir.
Senaryo B
Aynı boşluğun içinde metâl olduğunu düşünelim.
Yine boşluk sınırında yani dış kabukta çarpı olur. Ama bu defa bu çarpı, "merkeze çekilme evresidir".
İçeri girdiğinde merkezdesindir. Ve enerji artık toplanma noktasına ulaşmıştır. Buradan sonra doğrudan merkeze akış biter. Çünkü enerji merkezde dengeye ulaşmıştır. Bu dengeyle enerji artık, "içten dışa" genislemeye başlar. Difüzyon gibi...
Alanın yönü merkezden dışa doğru olduğu için çubuklar "dışa açarlar".
Bu açılma tam ise, neredeyse düz çizgi gibiyse, bu merkezdeki rezonansın cok güçlü ve simetrik olduğunu gösterir.
Eğer çubuklar sadece V şeklinde açıyorsa, bu rezonansın yarı dengeli olduğunu gösterir.
Ya derinlik fazladır ya da yüzey iyon tabakası kısmen bozulmuştur.
Bunu, bir nefes alıp verme gibi düşünmelisiniz.
Alan önce içe doğru nefes alir.(çekilir)
Merkezde dengeye gelir.
Sonra dışa doğru nefes verir.(yayılır)
Metal içte sabit bir kutup gibi davranır.
Artık iki anten de aynı fazda sinyali almaya başlar. Yani birbirini itmez, aksine senkron olur.
Bu senkronizasyon çubukları dışa açılmış hale getirir. Çünkü sistemin merkezinde artık faz farkı kalmamıştır.
Peki boşluk çıkışında ne yapar?
Metalsiz boşluktaki gibi çıkışta tekrar çarpı yapacak mı?
Cevap hayır.
Çünkü çubukçu alanın içindeyken, çubuklar zaten metal merkezle aynı fazda kilitlenmiştir.
Boşluktan çıkarken artık “dış sınır” sinyali baskın değildir. Metal rezonansı halâ baskın gelir ve çubuklar paralel kalır.
Yani özetle, boşlukta metal varsa, dış sınırın etkisi metalin rezonansına karışır.
Bu nedenle, çıkışta tekrar çarpı değil, genellikle paralel veya dışa açık tepkiler görülür.
En basit iki senaryo üzerinden çarpının anlamlarını irdeledim.
Daha bunun derinlik çarpısı var, derinlik sınırı çarpısı var, iç yükseklik çarpısı var.
Açıkçası var da var.
Bir çarpı yüzünden insanın başına gelmeyen kalmaz.
Siz siz olun çarpılara dikkat edin.
Rast gelsin...
L çubuklarda çarpı işareti, her bir çubuğun diğer çubuğa doğru yön alması ile oluşur.
Bu yön almalar farklı açılar ile olabilir.
Örneğin her çubuk bir diğerine doğru 45⁰ açıyla dönerse, her yönden eşit bir çarpı olur.
Birçok durumda bu çarpı açıları değişkenlik gösterir ve farklı anlamlar içerebilir.
Peki bu çarpinin quantum fiziğinde anlamı nedir?
Çoğu kullanıcı, çarpı işaretini (farklı açılarda da olsa) hedefle buluşma olarak kabul etmiştir.
Sinyalin son bulduğu nokta.
Hedef ayaklarımın altında v.b.
Çarpinin, içinde bulunduğunuz duruma göre bir çok anlamı vardır. Bir çok anlamı olmakta zorundadır.
Ancak quantum fiziğinde tek bir anlamı vardır.
Çarpı: Manyetik/Enerjetik alanın, farklı iki noktasındaki faz bilgisini algılayarak, bu iki noktadaki alan vektörleri de farklı açılarda olduğundan, her iki çubuğunda "farklı yönlere dönmek" istemesidir.
Bu manyetik bir faz farkıdır. Çubukların birbirini çektiği zannedilen şey, aslında her iki çubuğun birbirine zıt yönlenme isteği doğrultusunda oluşan, tepeden bakıldığında da ortada kesişme (çarpı) oluşması durumudur.
Manyetik/Enerjetik alanın dış kabuğunun vektör yönü, dıştan içe doğrudur. Bu durumda sağ çubuk, merkeze yönelen alanın sağ bileşenini alır. Sol çubuk merkeze yönelen alanın sol bileşenini alır. Her biri kendi yönüne "çekilir" gibi davranır ama çubukçu onları aynı anda tuttuğu için, bu iki kuvvet ortada kesişme açısı oluşturur. Sonuçta iki çubuk farklı doğrultularda dönmeye zorlanır.
Ve o farkın geometrik sonucu da çarpıdır.
Bu tanımlamaya, durup iki basamak yukarıdan bakarsanız, aslında çarpı işaretinin çok başka şeyler ifade etmesi gerektiği cikarimini yapabilirsiniz.
Senaryo A
En en en basitinden örneğin, yerin 1 metre derininde, 2x2x2 m ebatlarinda boşluk olduğunu farzedelim. İçinde hicbir metal olmayan bir boşluk olsun.
Metal olmasa bile, boşluğun kendine ait bir dış kabuğu vardır. Çünkü toprak ile boşluk arasındaki sınırda yoğunluk farkı, iyon dengesi farkı ve nem–basınç farkı oluşur.
Bu fark, tıpkı metal–toprak sınırında olduğu gibi, çubukların algıladığı elektrostatik–manyetik geçiş zonu oluşturur.
Yani:
Toprakta iyon yoğunluğu yüksektir.
Boşlukta (hava, nem, gaz karışımı) iyon yoğunluğu düşüktür.
Bu iki ortamın kesiştiği yerde yük dengesi bozulur ve doğal bir “kabuk” oluşur.
Bu yüzden çubuklar, boslugun sınırına yaklaştığında çarpi yapar. Bu çarpı, dış kabuğa çarpıdır. İçeri girdiğinde çarpı bozulmaz. Çünkü çubukçu halâ o zayıf iyon alanının içindedir.
Boşluğun öteki kenarına yaklaştığında çubuklar yoğun toprağa geçişe hazırlanır ve çarpı açılır.
Aslında, çubuklar boşluğun içindeyken zayıflayan iyon alanı nedeniyle carpida gevşeme başlar. Ancak yürüyüş/hareket devam ettiği için çarpı bir süre daha hayatını idame ettirir. Ama sönümlenmeye de başlamıştır.
Tıpkı bir ses yankısının yavaş yavaş sönmesi gibi.
Yani bu çarpı, "alanın boşlukta sürüklenmiş yankısı" dır.
Bu örnekte aslında olması gereken ve hatta olan;
Bosluk girişinde topraktaki iyon yoğunluğu bir anda düşer. Çubuklar bu geçişi "alan kırılması" olarak algılar. Her iki çubukta farklı yoğunlukta sinyal aldığı için birbirine yönelir çarpı oluşur. Bosluk icinde carpida gevşeme açılma veya salınım yapar. Boşluk çıkışında enerji akışı tekrar yükselir. Ve çubuklar tekrar yön farkı hisseder. Ve ikinci çarpı gelir.
Senaryo B
Aynı boşluğun içinde metâl olduğunu düşünelim.
Yine boşluk sınırında yani dış kabukta çarpı olur. Ama bu defa bu çarpı, "merkeze çekilme evresidir".
İçeri girdiğinde merkezdesindir. Ve enerji artık toplanma noktasına ulaşmıştır. Buradan sonra doğrudan merkeze akış biter. Çünkü enerji merkezde dengeye ulaşmıştır. Bu dengeyle enerji artık, "içten dışa" genislemeye başlar. Difüzyon gibi...
Alanın yönü merkezden dışa doğru olduğu için çubuklar "dışa açarlar".
Bu açılma tam ise, neredeyse düz çizgi gibiyse, bu merkezdeki rezonansın cok güçlü ve simetrik olduğunu gösterir.
Eğer çubuklar sadece V şeklinde açıyorsa, bu rezonansın yarı dengeli olduğunu gösterir.
Ya derinlik fazladır ya da yüzey iyon tabakası kısmen bozulmuştur.
Bunu, bir nefes alıp verme gibi düşünmelisiniz.
Alan önce içe doğru nefes alir.(çekilir)
Merkezde dengeye gelir.
Sonra dışa doğru nefes verir.(yayılır)
Metal içte sabit bir kutup gibi davranır.
Artık iki anten de aynı fazda sinyali almaya başlar. Yani birbirini itmez, aksine senkron olur.
Bu senkronizasyon çubukları dışa açılmış hale getirir. Çünkü sistemin merkezinde artık faz farkı kalmamıştır.
Peki boşluk çıkışında ne yapar?
Metalsiz boşluktaki gibi çıkışta tekrar çarpı yapacak mı?
Cevap hayır.
Çünkü çubukçu alanın içindeyken, çubuklar zaten metal merkezle aynı fazda kilitlenmiştir.
Boşluktan çıkarken artık “dış sınır” sinyali baskın değildir. Metal rezonansı halâ baskın gelir ve çubuklar paralel kalır.
Yani özetle, boşlukta metal varsa, dış sınırın etkisi metalin rezonansına karışır.
Bu nedenle, çıkışta tekrar çarpı değil, genellikle paralel veya dışa açık tepkiler görülür.
En basit iki senaryo üzerinden çarpının anlamlarını irdeledim.
Daha bunun derinlik çarpısı var, derinlik sınırı çarpısı var, iç yükseklik çarpısı var.
Açıkçası var da var.
Bir çarpı yüzünden insanın başına gelmeyen kalmaz.
Siz siz olun çarpılara dikkat edin.
Rast gelsin...