MATURİDİ
Orta Asya’da doğmuş yaşamış bir Türk âlimidir. Kuran ilminin hem Türkler arasında hem tüm Müslüman ülkeler arasında yayılmasına öncülük etmiştir. 800’lü yıllarda yaşamıştır.
Aynı dönemde, bir Türk olan Buhari en sağlam hadis külliyatını yazmıştır.
En yaygın tasavvufi hareket olan Nakşibendi ekolünü sistemleştiren Bahauddin Nakşibendi ve ondan sonra bu ekolü öğreten talebeleri Türk’türler.
Anadolu’nun fethinden sonra Anadolu’ya İslamı ve Kuran’ı öğretmesi için Hacı Bektaş-ı Veli gibi binlerce halifesini gönderen Türk’ün ismi Ahmed Yesevi’dir.
Bu insanlara Horasan erenleri denirdi, Fars olduklarını iddia edenler olmuşsa da bu gerçek değildir. Türk topraklarında doğmuş, yaşamış ve ölmüş bu insanların hepsi Türk’tü. Türk olup olmamaları İslam açısından çok önemli değil ama ilk Türkler Kuran’ı bilmeden iman ettiler yalanını çürütmesi açısından önemli. Kuran’ın Türkçe’ye tercümesini daha 900’lü yıllarda yapmışlardı (İnan, Kur’ân-ı Kerîm’in Türkçe Tercemeleri, s. 4, Yine İslam âlimlerinin yazdıkları tefsirler de Türkçe’ye erken yıllarda tercüme edilmiştir.
Türkler Anadolu’ya girdikten sonra gerek Selçuklular ve gerekse de Osmanlılar eliyle Balkanlar’dan Afrika’ya kadar ülkenin her yerine her şehrine çil çil medreseler serpiştirmişlerdir. Bu medreselerde toplumun ihtiyacı olan pozitif bilimler ve İslami bilimlere ait âlimler yetiştirilmekteydi. İstanbul, medreseleriyle bu anlamda Bağdat ile birlikte İslami ilimlerin beşiği idi. Süleymaniye medresesi en saygın İslami ilim medreselerinden biridir.
Kısaca Türkler okumadıkları kitaba iman ettiler değil, doğrusu şöyle olacak; “Türkler Kuran ilimlerini Dünya’ya öğrettiler”.
Orta Asya’da doğmuş yaşamış bir Türk âlimidir. Kuran ilminin hem Türkler arasında hem tüm Müslüman ülkeler arasında yayılmasına öncülük etmiştir. 800’lü yıllarda yaşamıştır.
Aynı dönemde, bir Türk olan Buhari en sağlam hadis külliyatını yazmıştır.
En yaygın tasavvufi hareket olan Nakşibendi ekolünü sistemleştiren Bahauddin Nakşibendi ve ondan sonra bu ekolü öğreten talebeleri Türk’türler.
Anadolu’nun fethinden sonra Anadolu’ya İslamı ve Kuran’ı öğretmesi için Hacı Bektaş-ı Veli gibi binlerce halifesini gönderen Türk’ün ismi Ahmed Yesevi’dir.
Bu insanlara Horasan erenleri denirdi, Fars olduklarını iddia edenler olmuşsa da bu gerçek değildir. Türk topraklarında doğmuş, yaşamış ve ölmüş bu insanların hepsi Türk’tü. Türk olup olmamaları İslam açısından çok önemli değil ama ilk Türkler Kuran’ı bilmeden iman ettiler yalanını çürütmesi açısından önemli. Kuran’ın Türkçe’ye tercümesini daha 900’lü yıllarda yapmışlardı (İnan, Kur’ân-ı Kerîm’in Türkçe Tercemeleri, s. 4, Yine İslam âlimlerinin yazdıkları tefsirler de Türkçe’ye erken yıllarda tercüme edilmiştir.
Türkler Anadolu’ya girdikten sonra gerek Selçuklular ve gerekse de Osmanlılar eliyle Balkanlar’dan Afrika’ya kadar ülkenin her yerine her şehrine çil çil medreseler serpiştirmişlerdir. Bu medreselerde toplumun ihtiyacı olan pozitif bilimler ve İslami bilimlere ait âlimler yetiştirilmekteydi. İstanbul, medreseleriyle bu anlamda Bağdat ile birlikte İslami ilimlerin beşiği idi. Süleymaniye medresesi en saygın İslami ilim medreselerinden biridir.
Kısaca Türkler okumadıkları kitaba iman ettiler değil, doğrusu şöyle olacak; “Türkler Kuran ilimlerini Dünya’ya öğrettiler”.