Cevap: Meryem’in Ölümü (koimesis)
ustam,emin olmamakla birlikte bir çok araştırmacının izmirdeki bülbüldağı olarak belirttikleri bir yer var.ama ne kadar dogru bılmem.
Bozkurt ustama ek olarak:
Hz.İsa yanında bulunan annesi ve St.Jean'a dönerek "Anne, işte oğlun" St.Jean'a da "işte annen" diyerek onları birbirine emanet etmişti. İncil'e göre bundan sonra St.Jean, İsa'nın annesini kendi himayesine aldı.
1.yy'ın ilk yarısında Kudüs'te ilk Hristiyanlara karşı korkunç işkenceler yapılmakta ve artmaktaydı. Bu zulüm, İ.S.36 yılında havarilerin şakirtlerinden Stephanos'un taşlanarak öldürülmesi ile başlar ve bunu diğer olaylar izler.
İ.S.41 yıllarında krallığını ilan eden 1.Agrippa (Herodes), taraftarları arasında saygınlığını artırmak üzere St.Jean'ın kardeşi Yakub'u öldürtür ve St.Petros'u hapsettirir. Bu olaylar Hristiyanlar arasında büyük karışıklığa yol açar ve bunun üzerine Juda ve Samiriye'ye dağılmaya başlarlar.
İsa'nın ölümünden sonra, önceleri, her ikisi de bir süre büyük ihtimalle Kudüs'te kaldılar. Ama kardeşi St.Jakob'un da kafası kesilerek öldürülmesi üzerine bu Hristiyan katliamı karşısında artık Kudüs'te kalınamayacağını anlayan St.Jean, inançlarına göre Azize Meryem'i de yanına alarak Suriye ve Anadoluyu aşarak Efesos'a geldi.
Amacı bir yandan tehlikeden uzaklaşırken, diğer yandan nüfus yoğunluğu fazla, popüler batı Anadolu kentleri sayesinde Hristiyanlığın Roma dünyasına, batıya yayılmasını sağlamaktı. Bu kentlerin başında Efesos geliyordu.
Azize Meryem'in Efes'te St.Jean ile beraber bir "Ana" vasfı ile yakınlığı akıldan çıkmamalıdır.
St.Jean ile Meryem Ana'nın, Efes'e geldiklerinde kısa bir süre Konsil Kilisesinin yerinde, bugün bir bölümünün altında kalan eski yapıda konakladıkları 431 yılı Konsil tutanaklarında belirtilmektedir.
Bilindiği gibi St.Jean incilini Efesliler için yazmıştır ve konusu Efesli Hristiyanların sorunları, kendisine sordukları sorular ve kendisinin onlara verdiği yanıtları içerir.
Yazılarında Meryem Ana'nın Efes'e gelişinden açıkca bahsetmese bile, üstü kapalı bir dille sezdirir. Fakat günümüze kadar süren araştırmalara rağmen, Meryem Ana'nın hayatı ile ilgili ayrıntıları gün ışığına çıkarmak mümkün olmamıştır. Daha doğrusu bunun yorumundan kaçınılmıştır. İsa'nın ve öğretilerinin tanıtılması ve yayılması işini Havarilere bırakan Meryem, yaşantısındaki gizliliğe son derece önem vermiştir.
Efes'liler için Meryem Ana olgusunun ne kadar önemli olabileceği de bir gerçektir. incil'de Meryem'in Efes'te kaldığından direkt olarak bahsedilmemekle beraber IV.yy kilise yazarlarından St.Epifan "Panarion" adlı eserinde Efesteki St.Jean ve Azize Meryem'i örnek alan bazı kişilerin, inzivaya çekilmiş bazı kadınlarla, dini idealler ve himaye amacıyla beraber yaşadıklarından bahsetmektedir.
Yine IV.yy'ın Kudüs'ü ile ilgili araştırmalar yapmış olan Azize Jerome (347-419) bile Kudüs şehrinde veya civarında Meryem'e ait olan her hangi bir anıttan söz etmemektedir.
Eğer aynı yerde Meryem Ana'ya bir mezar bulunsaydı, her halde bir tarihçi olarak bundan söz etmesi gerekirdi. Ki Hristiyanlığın ilk dönemlerinde, dini kanunlara göre sadece azizlerin ve din uğrunda şehit olanların yaşadığı veya tanındığı yerlerde, onlar adına kilise kuruluyordu. Aziz Jerom hayatta iken Meryem'e ithaf edilmiş tek ve yegane kilise Efesteydi.
Hz.Meryem Ana hakkında size özetle zahiri ve batıni bilgiler sunduk. Hristiyanlığın kendine özgü kurallarında, sadece Azizlerin ve din uğruna şehid olanların yaşadığı ve tanındığı yerlerde onlar adına kilise kurulması söz konusu. Bu kilisenin Efes'te oluşu Hz.Meryem'in Efes'te yaşadığına ve orada ruhunun bedeninden ayrıldığına bir işarettir.
Hz. Meryem Efeste ölmüştür. Acaba mezarı Bülbül dağında dokuz Papaz Kilisesinin bulunduğu kesimde midir bu tartışılır. Bütün sorun burada yatmaktadır. Rahmani olmadığı her halinden belli olan bir rüya ile Kur'an'a geçmiş ve evladı Peygamberlik görevinde bulunmuş bir Veli'nin yerini tesbit etmek pek o kadar kolay olmasa gerek.