Mirac olayı | Define işaretleri ve anlamları
  • Hoş Geldin Ya Şehr-î Ramazan

Mirac olayı

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,440
Beğeni
16,681
Puanları
113
Konum
İstanbul
“Ebu Zerr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Mirac kıssasını şöyle anlatırdı:
‘Ben, Mekke’de iken evimin tavanı ansızın yarıldı. Cebrail Aleyhisselam indi. Göğsümü yardıktan sonra onu zemzem suyu ile yıkadı. Sonra hikmet ve iman ile dopdolu olan ahundan bir leğen getirdi de onu göğsümün içine boşalttı ve göğsümü kapattı. Sonra elimden tutup beni dünya semasına doğru çıkardı. Birinci semaya vardığımda Cebrail Aleyhisselam, o semanın bekçisine:
−Aç, dedi.
Bekçi:
−Kimdir o? dedi.
Cebrail’dir, dedi.
Bekçi:
−Beraberinde biri var mı? dedi.
Cebrail Aleyhisselam:
−Beraberimde Muhammed vardır, dedi.
Bekçi:
−O’na gelsin diye haber gönderildi mi? dedi.
Cebrail Aleyhisselam:
−Evet, dedi.
Kapı açılınca dünya semanın üstüne çıktık. Bir de gördüm ki bir kimse oturmuş, sağ tarafında bir takım karaltılar, sol tarafında da bir takım karaltılar var. O kimse sağ tarafına baktığında gülüyor ve sol tarafına baktığında da ağlıyor.
O kişi bana:
−Merhaba salih Nebi, hoş geldin salih oğul, dedi.
Ben, Cebrail Cebrail Aleyhisselam’a:
−Bu kim? diye sordum.
Cebrail Aleyhisselam:
−Bu, Allah’ın Nebisi Adem Aleyhisselam’dır. Sağında ve solunda olan bu karaltılar da çocuklarının ruhlarıdır. Sağında olanları cennetlikler, sol tarafında olan bu karaltılar da cehennemliklerdir. Sağına bakınca güler, sol tarafına bakınca ağlar, dedi.
Derken Cebrail Aleyhisselam beni ikinci semaya doğru çıkardı.
Oranın bekçisine de:
−Aç, dedi.
Oranın bekçisi de evvelkinin söyledikleri gibi söyledi ve kapıyı açtı’ dedi.”
Enes (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Ebu Zerr (Radiyallahu Anh), Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in semalarda Adem, İdris, Musa, İsa ve İbrahim (Aleyhisselam)’ın bulduğunu söyledi ise de, onlardan her binlerinin menzillerinin nasıl olduğunu tesbit etmedi. Yalnız Adem’i dünya semada, İbrahim (Aleyhisselam)’ı da altıncı semada bulmuş olduğunu söyledi.
Enes (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Cebrail Aleyhisselam ile birlikte İdris Aleyhisselam’a uğradık.
İdris Aleyhisselam:
−Hoş geldin salih Nebi, hoş geldin salih kardeş, dedi.
Ben:
−Bu kim? diye sordum.
Cebrail Aleyhisselam:
−Bu, Allah’ın Nebisi İdris Aleyhisselam’dır dedi. Sonra Musa Aleyhisselam’a uğradım.
O’da:
−Hoş geldin salih Nebi, hoş geldin salih kardeş, dedi.
Ben:
−Bu kim? diye sordum.
Cebrail Aleyhisselam:
–Bu, Allah’ın Nebisi Musa Aleyhisselam’dır dedi. Sonra İsa Aleyhisselam’a uğradım.
O’da:
−Hoş geldin salih kardeş, hoş geldin salih Nebi, dedi.
Ben:
−Bu kimdir? diye sordum.
Cebrail Aleyhisselam:
−Bu, Allah’ın Nebisi İsa Aleyhisselam’dır dedi. Sonra İbrahim Aleyhisselam’a uğradım.
O’da:
−Hoş geldin salih Nebi, hoş geldin salih oğul, dedi.
Ben:
−Bu kimdir? diye sordum.
Cebrail Aleyhisselam:
–Bu, İbrahim Aleyhisselam’dır dedi. Sonra ben çok yükseklere çıkarıldım, nihayet kalemlerin cızırtılarını işittiğim yüksek bir yere çıktım. Allah Azze ve Celle, ümmetime elli namaz farz etti. Bu farzı yüklenerek döndüm. Derken Musa Aleyhisselam’a rast geldim.
Musa Aleyhisselam bana:
−Allah Azze ve Celle ümmetine neyi farz etti? diye sordu.
Ben:
−Elli namaz farz etti, dedim.
Musa Aleyhisselam:
−Rabbine dön, çünkü senin ümmetin buna güç yetiremez, dedi.
Rabbime Müracaat ettim. Allah Azze ve Celle bir kısmını indirdi.
Ben yine Musa Aleyhisselam’ın yanına döndüm ve ona:
–Rabbim namazların bir kısmını indirdi, dedim.
Musa Aleyhisselam yine bana:
−Rabbine müracaat et, çünkü senin ümmetin buna güç yetiremez, dedi.
Ben bir daha Rabbime müracaat ettim. Allah Azze ve Celle namazların bir kısmını daha indirdi.
Tekrar Musa Aleyhisselam’ın yanına döndüm.
Musa Aleyhisselam bana yine:
−Rabbine dön! Zira senin ümmetin buna güç yetiremez, dedi.
Bunun üzerine ben tekrar Allah Azze ve Celle’ye müracaat ettim.
Allah Azze ve Celle bana:
−Onlar beştir ve yine onlar ellidir. Benim yanımda söz değiştirilmez buyurdu.
Ben Musa Aleyhisselam’ın yanına döndüm.
Musa Aleyhisselam bana yine:
−Rabbine müracaat et, dedi.
Ben de:
−Rabbimden utanır oldum, dedim.
Sonra Cebrail Aleyhisselam beni, Sidretu’l-Münteha’ya götürdü. Sidretu’l-Münteha’yı öyle acayib renkler kaplamıştı ki, onlar nedir bilemem. Sonra cennete girdirildim ki içinde birçok inci dizileri vardı ve toprağı da misk idi buyurdu.”
Buhari, Müslim
 

cesur58

Kullanıcı
Katılım
19 Mart 2015
Mesajlar
205
Beğeni
250
Puanları
43
Yaş
46
bozkurt ustam paylaştıgınız yazıyı tekrar okumanızı ve biraz düşünmenizi istiyorum bu anlatımda rabbimizin konumunu görün peygamberimizin durumunu düşünün vede musa peygamberimizin durumunu düşünün herşeyi akleden musa peygamber ümmetin kaç vakte güç yetirip yetiremiceni o biliyo burda bir yanlışlık yokmu dersiniz ?
 

cesur58

Kullanıcı
Katılım
19 Mart 2015
Mesajlar
205
Beğeni
250
Puanları
43
Yaş
46
yukardaki yazının temamı uydurmadır . allah aşkına aklımızı başımıza alalım.yazıda haşa rabbimiz kulunun neye güç yetirip yetiremeyeceğini bilmiyo musa kulu biliyo öylemi hele peygamberimiz hiç birşey düşünemiyo arada bir yukarı bir aşagı inip inip geri çıkıyo lütfen komikleşmeyelim bu islamiyete ayit bir yazı degil. bu müşrikler kafirler peygamberimizin vefatından sonra hemen işe koyuldular resulullah buyurdiki başlıgını atarak uydurdukça uydurdular müslümanın tek rehberi kuran olmalı ilk okuyacagı kelamda kuran olmaliki rivayetlerdeki yanlışlıkları görebilsin aksi taktirde böyle param parça olur hem ezilen hem sömürülen hemde ahlaksız bir toplum olur ki şuan öyle allaha emanet olun
 

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,440
Beğeni
16,681
Puanları
113
Konum
İstanbul
@cesur58 kardeşim, kurandaki din sitesinimi takip ediyorsun. öyle ise oradan her okudugunu sakın ola tatbik etme.
hadisdeki manalara gelince evet sana hak verıyorum, israilyat bir husus var. hem musa peygamberi üstün gösterip hem peygamberımız s.a.v kendinden aşağı gösteren bir husus doğuyor.
lakin husus sahih kaynaklarda gecıyor, bundan mütevellit, bu hadis bize şüpheli geldiği için heryerde anlatmamak gerekir.

gerekirse forumdan kaldırırım.
 

cesur58

Kullanıcı
Katılım
19 Mart 2015
Mesajlar
205
Beğeni
250
Puanları
43
Yaş
46
Bozkur abim ben kuranı takip ediyorum hadisleride kurana arz ediyorum eger kurana ters düşen bir durum var ise kabul etmiyorum olay sadece bu.allaha emanet olun
 

BoZKurT

"R@m@z@n"
Forum Düzeni
Katılım
22 Mart 2012
Mesajlar
9,440
Beğeni
16,681
Puanları
113
Konum
İstanbul
Bozkur abim ben kuranı takip ediyorum hadisleride kurana arz ediyorum eger kurana ters düşen bir durum var ise kabul etmiyorum olay sadece bu.allaha emanet olun


Allah c.c ilmini arttrısın inş.
umarım bu konuda yeteri kadar bilgi sahibisindir.
hangi ayet hangi olay üzerine vukuu buldu, hangi hadis o olayın öncesinde veya sonrasında vukuu buldugu önemli, aksi halde ayete veya hadise mana yüklerken büyük hatalara sebebiyet verebiliriz.

Allaha emanet ol inş.
 

MURATS44

Kullanıcı
Katılım
16 Mart 2013
Mesajlar
248
Beğeni
70
Puanları
28
Bu yazıya itiraz edenler şunu düşünsün...
Hz. Musa as , kulun güç yetiremeyeceğini biliyor da, Rabbimiz bilmiyor mu?
Bu cümlenin mantığı yok. Rabbimiz herşeyi bildiği halde , bütün ihtiyaçlarımızı bildiği halde neden ısrarla dua etmemizi istiyor? MAdem biliyor duaya ne gerek var?
Bazı şeyler insanın aklının alabileceği şeyler değildir. Bizler bu yazıya , bugüne kadar bize gelen hadis-i şerifler ve islam alimlerinin bize aktardıkları kadarını biliyoruz.
Belki konuşmalarda farklılık olabilir ama bu miraç olayının yaşandığını, ve Peygamber efendimizin Miraç olayını yaşayıp Rabbimizin katına çıktığınıda kimse inkar edemez heralde. Alemler yaratılmadan önce kendi adının yanına Peygamber efendimizin ismini yazan rabbimiz, Alemleri onun hatrına yaratan Rabbimiz heralde bunu yapmayada muktedirdir.
 

aliveli44

ONURSAL ÜYE
Forum Düzeni
Admin
Super Moderatör
Vip Üye
Katılım
12 Haziran 2012
Mesajlar
11,018
Beğeni
20,950
Puanları
426
Konum
Malatya
Bu rivayet bir çok kitap da aynen böyle geçer
Ben şu rivayette şunu görüyorum
Hz. Musa nın ümmeti üzerinde ki deneyimini
Hz. Peygambere aktarmasını görüyorum
Yoksa Hz. Musa nın burada üstünlüğünü ele alma
Haşa Allah c.c. huna akıl verme gibi bir şey görmüyorum
İsra suresini iyi anlamak ve Peygamberlerin din getiriciler değilde
Allah tarafından gönderilen dinin aracıları olduğunu unutmamamız lazım
Biz müslümanlar bu neden ile Hz. Adem den bu güne kadar gelen
Son Peygamber Hz. Muhammed e iman ederiz
Hepsini bu neden ile kendi peygamberimize verdiğimiz değer kadar değerli tutarız
Varsın yahudiler Hz. Musa yı üstün görsün
Bu bence önemli değil
Ne de olsa hak din son Elçi nin dinidir
Birde şu açıdan değerlendirmek istiyorum dostlar
Yahudiler ve hristiyanlar için en önemli sembol mescid-i aksa,
Müslümanlar içinse mescid i haram dır
Dolayısıyla peygamber geceleyin aksa dan haram a giderek
İki kıble arasında bağlılığı bildirmek istemektedir
Miraç işte budur
Dünyanın en büyük iki dinini açıklayan
Bu iki sembolün birleşmesidir
İsra ise İslam Peygamberi nin
Varlıksal iki rol ve boyutu olan tarihi ve sosyal bir konudur
Gaybı Allah biler
Ayrıca arkadaşlar
Miraç yani İsra olayının arka perdesinde kalan bir durum var
Nedense o güzel olayda gelen 12 emir hep arkalarda kalmış ve saklanmıştır
Peygamberlerini övdüğünü iddea ettiğimiz yahudi veletlerine sorsanız
10 emri istisnasız hepsi bilir
Ama biz neden ise 12 emiri duymuyoruz ve bahsetmiyoruz
Buyrun bu alıntı da benden olsun

MI’RAC YOLCULUĞU İLE GELEN 12 İLAHÎ EMİR

Allah-ü Teâla ve Tekaddes hazretleri, yüceler yücesi makam ve huzurda, habîb’i Muhammed Aleyhisselam’a vahiy ve hitâbında, O’nun Şahsında kıyâmete kadar Ümmet-i Muhammed’e hitâbında (Kur’an-i Kerim İsrâ Sûresi âyet 18- 39) Şöyle buyurmuştur.

(Habibim! Kullarıma haber ver!) Her kim acele (geçen dünya) yı isterse, dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar peşin (dünyâlık) veririz. Sonra da ona cehennemi tahsis ederiz. Yerilmiş ve kovulmuş olarak oraya girer.

Kim de mü’min olarak âhireti ister ve çalışmasını ona göre yaparsa, işte böylelerin çalışmaları şükranla karşılanır.

Rabbinin ihsanından her birine, hem onlara hem bunlara veririz. Rabbinin ihsânı yasaklanmış değilidr. (hayra çalışanlara karşılığında hayır, şerre, (kötülüğe) çalışanlara karşılığında mutlaka şer, cezâ verilecektir.)

Bak, bir kısmını, diğerlerine nasıl üstün kıldık. Ama elbette âhiret, dereceler itibariyle de daha büyük, üstünlük yönüyle de daha büyüktür.

1-Allah ile birlikte bir ilâh daha tanımayın! Sonra kınanmış ve kendi başına terkedilmiş olarak kalır ve cehenneme atılırsınız.

2-Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine "of!" bile deme; sakın onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle. Onları himaye ederek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: "Ey Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl himâye etmiŞlerse, Şimdi de Sen onlara (öyle) rahmet ve yardım et!" diyerek duâ et. Rabbiniz sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir. Eğer siz iyi olursanız, Şunu bilin ki Allah, kötülükten yüz çevirerek tevbeye yönelenleri son derece bağıŞlayıcıdır.

3-Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını verin. Gereksiz yere de saçıp savurmayın. Zira böylesine saçıp savuranlar Şeytanların dostlarıdırlar. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür. Eğer Rabbinden umduğun (beklemek durumunda olduğun) bir rahmet için onların yüzlerine bakamıyorsan, hiç olmazsa kendilerine gönül alıcı bir söz söyle.

4-Eli sıkı (cimri) olmayın; büsbütün eli açık (müsrif) de olmayın. Sonra kınanır, (kaybettiklerinizin) hasretini çeker durursunuz. Rabbin rızkı dilediğine bol verir, dilediğine daraltır. Şüphesiz ki O, kullarının her hâlinden haberdardır, (onları) çok iyi görür.

5-Sakın geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın. Biz, onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir suçtur.

6-Sakın zinâ’ya yaklaŞmayın. Zira o, büyük bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.

7-Haklı bir sebep olmadıkça, Allah'ın muhterem kıldığı cana kıymayın. Bir kimse zulmen öldürülürse, onun velîsine (hakkını alması için) yetki verdik. Ancak bu velî de kısasta ileri gitmesin. Zaten (kendisine bu yetki verilmekle) o, alacağını almıştır.

8-Yetimin malına, rüşdüne erinceye kadar, ancak en güzel bir niyetle yaklaŞın.

9-Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir.

10-Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın. Bu, hem daha iyidir hem de neticesi bakımından daha güzeldir.

11-Hakkında sağlam bilgi sahibi olmadığınız Şeyin ardına düşmeyin. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.

12-Yeryüzünde, kibir ve gururla, böbürlenerek yürümeyin. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin.

İşte bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdendir. O halde Allah ile birlikte başka ilâh edinmeyin; sonra kınanmış ve (Allah'ın rahmetinden) uzaklaştırılmış olarak cehenneme atılırsınız.
 

cesur58

Kullanıcı
Katılım
19 Mart 2015
Mesajlar
205
Beğeni
250
Puanları
43
Yaş
46
Bu yazıya itiraz edenler şunu düşünsün...
Hz. Musa as , kulun güç yetiremeyeceğini biliyor da, Rabbimiz bilmiyor mu?
Bu cümlenin mantığı yok. Rabbimiz herşeyi bildiği halde , bütün ihtiyaçlarımızı bildiği halde neden ısrarla dua etmemizi istiyor? MAdem biliyor duaya ne gerek var?
Bazı şeyler insanın aklının alabileceği şeyler değildir. Bizler bu yazıya , bugüne kadar bize gelen hadis-i şerifler ve islam alimlerinin bize aktardıkları kadarını biliyoruz.
Belki konuşmalarda farklılık olabilir ama bu miraç olayının yaşandığını, ve Peygamber efendimizin Miraç olayını yaşayıp Rabbimizin katına çıktığınıda kimse inkar edemez heralde. Alemler yaratılmadan önce kendi adının yanına Peygamber efendimizin ismini yazan rabbimiz, Alemleri onun hatrına yaratan Rabbimiz heralde bunu yapmayada muktedirdir.

(Bakara: 286) Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başka yük yüklemez. Herkesin kazandığı kendi yararına ve kendi yaptığı zararınadır .kehf 26. ayetin son bölümünde allah hiç kimseyi hükmüne ortak etmeyecgini söylüyor . kaf suresi 16.Ve andolsun insanı Biz oluşturduk. Nefsinin kendisine neler fısıldadığını da biliriz. Ve Biz ona şah damarından daha yakınız..lütfen kuran ışıgında düşünelim
 
Üst