Ramazana Özel 2021 | Define işaretleri ve anlamları
  • Hoş Geldin Ya Şehr-î Ramazan

Sessiz fırtına

Kullanıcı
Yasaklı
Katılım
24 Ağustos 2018
Mesajlar
229
Beğeni
426
Puanları
63
Yaş
42
İslâm'ın beş temelinden biri de Ramazan ayında oruç tutmaktır.
Oruç; niyet ederek tan yerinin ağarmaya başlamasından (imsak vaktinden) itibaren güneş batıncaya kadar yememek, içmemek ve cinsel ilişkiden uzak durmak suretiyle yerine getirilen bir ibadettir.
Oruç, hicretin ikinci yılında farz kılınmıştır.



1619220604629.png


Oruç tutmak suretiyle Allah'ın emrini seve seve yerine getiren mü'minlerin bağışlanacağını, günahlarının affedileceğini müjdeleyen Peygamberimiz şöyle buyuruyor:
"Bir kimse inanarak ve mükâfatını umarak Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır."

Oruç, bütün dinlerde (inanç sistemlerinde) meşru kılınmış önemli bir ibadettir.
İslam, orucun diğer semavi olan ve olmayan dinlerdeki ibadet dışı boyutuna son vermiştir.
İslam, orucun yalnız şekli ile yetinmeyip, onun manevi hakikatine de gereken önemi vermiştir.
İslam'da oruçla birlikte yalnızca; yemek yemek, cinsi yakınlıkta bulunmak gibi eylemler yasaklanmakla kalmamış, bununla birlikte; orucun gayesini, ruhi ve ahlaki kaidelerini bozan her türlü davranış da yasaklanmıştır.
 

Sessiz fırtına

Kullanıcı
Yasaklı
Katılım
24 Ağustos 2018
Mesajlar
229
Beğeni
426
Puanları
63
Yaş
42
Ecmain Cümlemiz den Dostlar
boyle bir ayda bu ayın önemini
hatırlamak ve hatırlatmak Tüm muminlerin görevi ve vazifesi
hala trajikomik gelebilir ama
orucun ve neden oruç tutulduğunu
bilmeyen ama sorunca Elhamdullillah Müslümanım diyen cok sayıda insan mevcut ...

buna dini vecizeleri kelimeyi Sahadetti
vs.vs vs. Bilmeyen cok sayıda insan var

bazen durup düşünüyorum..
islamiyetin önemini arz eden özel günler
olmasaydı?
cuma namazı
Ramazan Ayı veya kurban bayramı gibi
Peygamber efendimiz (s.a.s)
kutlu doğum haftası gibi özel hatırlatıcı günler olmamış olsay
olmasına rağmen dinden git bir cok insan gibi sapkınlık daha Hat safaya ulaşırdı mazallah ...

Allah c.c ıslah etsin
bazen sosyal deney videolarını izlerken
bu nesille aynı havayı tenefüs etmekten utanıyorum...
Allah yâr ve yardımcımız olsun
gidişat gercekten iyi deyil
zerdüştlük yolunda adım atanlar
günden güne çoğalıyor

o yuzden dostlar
başta ailelerimiz
çocuklarımız ve mümkünse toplumunda
bulunduğumuz çevre dostlarındaki
sohbetlerde...
muhabet ne olursa olsun
ne yapin ne edin
sohbetin konusunu dinî sohbete çevirip
hatırlatma yapin
bu her müslümanın Vazifesi ...
 

aliveli44

ONURSAL ÜYE
Forum Düzeni
Admin
Super Moderatör
Vip Üye
Katılım
12 Haziran 2012
Mesajlar
11,018
Beğeni
20,950
Puanları
426
Konum
Malatya
ORUÇ DA ACIKIR...
Alıntı
11.05.2019
Sezai Karakoç

Oruç, hiç gecikmeden, yolunu şaşırmadan, tam saatinde, dinç ve genç, tarihin dinamizmini de özünde gaybın bir üfleyişi gibi taşıyarak geldi.

Mademki geldi onu iyi tanımak gerek.
Oruç, boş bir çerçeve olarak veya bir mevsim gibi sadece tabiatın bir parçası olarak gelmedi. Tarihin bir parçası olarak geldi.

Dolu geldi. Kendindekini boşaltacak. Giderken de dolu gidecek. Dolu gitmeli.

Her yılın orucu, büyük "oruç kitabı"na, sabırla ve meleklerin üslubuyla işlenmiş bir sayfa, bir yaprak gibi eklenir.

Taşların, ağaç kovuklarının, toz zerrelerinin bile, en keskin bir hafızayla şahitlik yapacağı "Büyük Hesap Günü"nde, şüphesiz, "oruç kitabı", en büyük şahitler arasında, dosyasında en çok belge bulunduran suç ve sevap araştırıcıları arasında görünecektir.

Demek ki, oruç, çağımıza, göklere mahsus nişanlarla donanmış büyük ve yetkili bir şahit olarak geliyor ve geldi.

Siz sanmayın ki, oruç da yalnız siz susar, siz acıkırsınız. Oruç da susar, oruç da acıkır.

Çünkü: Oruç da canlıdır.

Sizin gibi. Hatta sizden fazla.

Çünkü: Onda, ölümün eriteceği et ve kemik de yok. İnsan, sağken bile ölüme karışıktır.

Biz, hayatla ölümün karıştığı bir terkibiz. Sağken, hayat ölüme baskındır ve ölümü kullanır.

Sonra yaşlandıkça, ölüm güçleri yavaş yavaş artar ve ölüm yüzdesi, hayat yüzdesinin üstüne çıkar bir gün. İşte o gün ölmüşüzdür, ölüm hayatı kullanmaya başlamıştır. Toplum yaşayışında da böyle. Ecel olarak gelen ölüm, bu hayat-ölüm çatışmasını kesin bir sonuca bağlar.

Ama oruç yüzde yüz diri, saf olarak diridir. Net diridir, insan gibi brüt değildir.

Bizden daha canlı, bizden daha cıvıl cıvıl olan bu gök varlığı orucun susadığı su, acıktığı yemek nedir öyleyse?

Şairin, şair için dediği:

"Cins şaire mahsus yiyecekler.

Deniz yosunları mavilik medüzaları tarzında,

Oruca, gök şahidi oruca mahsus besinler,

Yükseltilen dualar, derinleşen secdeler,

Kur'an sesiyle aydınlanan ikindiler,

Allah adıyla diriltilen geceler" diyebiliriz belki.

Evet. Oruç da susar, oruç da acıkır.

Orucun susadığı ve âb-ı hayat gibi kanamadığı su, Kur'ân sesi, acıktığı namaz, örtündüğü merhamet, kuşandığı giyindiği, Allah adının yükseltilmesi, yani cihattır.

Ve orucun da iftarı vardır. Oruç müminin kalbinde iftar eder. Onun sofrasında, işte saydığımız, göğe mahsus yiyecekler bulunur.

Yalnız, insan orucu özlemez, oruç ise insanı özler.

Ramazan ayı gelince sıla-ı rahim edenler gibi, meleklerin bile önünde eğildiği insana koşar. Oruç, insana acıkır ve koşar gelir.

Oruç geldi, öyleyse oruca yemek taşımalı, su sunmalı, orucun lambasını yakmalı, örtüler atmalı üzerine ki geldiğinden daha zengin gitsin. Verdiğinden daha çok alsın. Yanına gideceği eski oruçlara katacağı, söyleyeceği çok şeyler bulunsun.

Çağımız Müslümanlarının portresini eski çağ müminlerinin portrelerinin yanına çizecek ya, bizim öyle bir portremizi çizsin ki ilerde gün olur ki, o portreyi bize gösterirler, utanmayalım o zaman ondan.

Oruç geldi, ondan bize ölümsüz bir şeyler katılacak demektir.

Giderken, bizden de ona ölümsüzleşecek birkaç şey katılmalı.


Alıntı linki:
 

Sessiz fırtına

Kullanıcı
Yasaklı
Katılım
24 Ağustos 2018
Mesajlar
229
Beğeni
426
Puanları
63
Yaş
42
ORUÇ DA ACIKIR...
Alıntı
11.05.2019
Sezai Karakoç

Oruç, hiç gecikmeden, yolunu şaşırmadan, tam saatinde, dinç ve genç, tarihin dinamizmini de özünde gaybın bir üfleyişi gibi taşıyarak geldi.

Mademki geldi onu iyi tanımak gerek.
Oruç, boş bir çerçeve olarak veya bir mevsim gibi sadece tabiatın bir parçası olarak gelmedi. Tarihin bir parçası olarak geldi.

Dolu geldi. Kendindekini boşaltacak. Giderken de dolu gidecek. Dolu gitmeli.

Her yılın orucu, büyük "oruç kitabı"na, sabırla ve meleklerin üslubuyla işlenmiş bir sayfa, bir yaprak gibi eklenir.

Taşların, ağaç kovuklarının, toz zerrelerinin bile, en keskin bir hafızayla şahitlik yapacağı "Büyük Hesap Günü"nde, şüphesiz, "oruç kitabı", en büyük şahitler arasında, dosyasında en çok belge bulunduran suç ve sevap araştırıcıları arasında görünecektir.

Demek ki, oruç, çağımıza, göklere mahsus nişanlarla donanmış büyük ve yetkili bir şahit olarak geliyor ve geldi.

Siz sanmayın ki, oruç da yalnız siz susar, siz acıkırsınız. Oruç da susar, oruç da acıkır.

Çünkü: Oruç da canlıdır.

Sizin gibi. Hatta sizden fazla.

Çünkü: Onda, ölümün eriteceği et ve kemik de yok. İnsan, sağken bile ölüme karışıktır.

Biz, hayatla ölümün karıştığı bir terkibiz. Sağken, hayat ölüme baskındır ve ölümü kullanır.

Sonra yaşlandıkça, ölüm güçleri yavaş yavaş artar ve ölüm yüzdesi, hayat yüzdesinin üstüne çıkar bir gün. İşte o gün ölmüşüzdür, ölüm hayatı kullanmaya başlamıştır. Toplum yaşayışında da böyle. Ecel olarak gelen ölüm, bu hayat-ölüm çatışmasını kesin bir sonuca bağlar.

Ama oruç yüzde yüz diri, saf olarak diridir. Net diridir, insan gibi brüt değildir.

Bizden daha canlı, bizden daha cıvıl cıvıl olan bu gök varlığı orucun susadığı su, acıktığı yemek nedir öyleyse?

Şairin, şair için dediği:

"Cins şaire mahsus yiyecekler.

Deniz yosunları mavilik medüzaları tarzında,

Oruca, gök şahidi oruca mahsus besinler,

Yükseltilen dualar, derinleşen secdeler,

Kur'an sesiyle aydınlanan ikindiler,

Allah adıyla diriltilen geceler" diyebiliriz belki.

Evet. Oruç da susar, oruç da acıkır.

Orucun susadığı ve âb-ı hayat gibi kanamadığı su, Kur'ân sesi, acıktığı namaz, örtündüğü merhamet, kuşandığı giyindiği, Allah adının yükseltilmesi, yani cihattır.

Ve orucun da iftarı vardır. Oruç müminin kalbinde iftar eder. Onun sofrasında, işte saydığımız, göğe mahsus yiyecekler bulunur.

Yalnız, insan orucu özlemez, oruç ise insanı özler.

Ramazan ayı gelince sıla-ı rahim edenler gibi, meleklerin bile önünde eğildiği insana koşar. Oruç, insana acıkır ve koşar gelir.

Oruç geldi, öyleyse oruca yemek taşımalı, su sunmalı, orucun lambasını yakmalı, örtüler atmalı üzerine ki geldiğinden daha zengin gitsin. Verdiğinden daha çok alsın. Yanına gideceği eski oruçlara katacağı, söyleyeceği çok şeyler bulunsun.

Çağımız Müslümanlarının portresini eski çağ müminlerinin portrelerinin yanına çizecek ya, bizim öyle bir portremizi çizsin ki ilerde gün olur ki, o portreyi bize gösterirler, utanmayalım o zaman ondan.

Oruç geldi, ondan bize ölümsüz bir şeyler katılacak demektir.

Giderken, bizden de ona ölümsüzleşecek birkaç şey katılmalı.


Alıntı linki:
Allah c.c tüm müslümanlara
hz Ömer (r.a) imanından nasip etsin

 
Üst