Ruh Neyle Doyurulur? Ruhun Gıdaları Nelerdir? | Define işaretleri ve anlamları

Ruh Neyle Doyurulur? Ruhun Gıdaları Nelerdir?

Lacivert24

Extra/Dini Konular
Admin
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
7,767
Beğeni
22,134
Puanları
113
Konum
Erzincan
Ruh neyle doyurulur? Ruhun gıdaları nelerdir?



Bazen gazetelerde insanın tüylerini ürperten resimler görürüz. Çoğunlukla kuzey Afrikalı fakir ve perişan insanların resimleri... Her biri sanki canlı birer iskelet... Kemiklerle etler arasında nerdeyse mesâfe kalmamış. Bu halleriyle bize olanca güçleriyle haykırırlar: “biz açız, bize yardım elinizi uzatın!” Diye... İşte maddî açlık insanı böyle perişan, böyle zayıf, böyle güçsüz ediyor... Beride maddî problemleri yok denecek kadar az, ama mânen aç ve perişan bir hayli insan... Kendilerini eğlenceyle, sefahatle, içkiyle yahut uyuşturucuyla avutmak isteyen huzursuz kalabalıklar. Bunların dertleri öncekilerinden daha ileri... Ve bu hastalığın isimleri de daha ürpertici: bunalım!... Stres!... Ruh, beden ülkesinin sultanı... Açlıktan kıvranan insanlarda hizmetçi zayıf düşmüştür, streste ise sultan perişandır. Ve, birincilere her insaf ve vicdan sahibi acır, merhamet eder. İkincileri ise herkes kınar, herkes onlara düşman kesilir... Halbuki asıl acınmaya, el uzatılmaya muhtaç olanlar bunlardır... Çünkü bunlar hem hastadırlar, hem de ilâç düşmanıdırlar. Bunlara karşı, tedavi ehlinin çok sabırlı olması gerek. “fâsıklara ancak ârifler acır” abdulkadir geylâni (k.s.) Bugün huzur ve saadet arayanlar sadece bu insanlar değildir. Hemen herkes bu dertten bir iz taşımakta. Öyle ise biz öncelikle kendi nefsimize bir şeyler söylemeye çalışalım. Neden yer yer ruhî sıkıntılara giriyor, sabırsızlanıyor ve bir şeyler yapamamanın ıstırabıyla ruhumuzu kıvrandırıyoruz. Beden sıhhatimizden, mali durumumuza, toplumdaki itibarımızdan dünyevî zevklerimize kadar her şeyi kendimize dert ediniyor ve bunları çözemeyince de üzülüyor, rahatsız oluyoruz... Dünyanın üstünde gezeceğimize altına giriyor, bize hizmet etmesi gereken eşyaya biz hizmetçi oluyoruz. Bu ise ruhumuzu hayli yoruyor ve takatten düşürüyor. Bütün bu olup bitenlere karşı sabırla karşı koymayı da başaramıyoruz. Zira, üstad bediüzzaman hazretlerinin o güzel teşhisiyle, biz sabır kuvvetimizi maziye ve müstâkbele dağıtıyoruz; hâle karşı sabrımızda güç kalmıyor ve sonunda sıkıntıya, ümitsizliğe düşüyoruz. Bütün bunların kaynağına indiğimizde şu yanlışla karşılaşırız: “biz nefsin doymasıyla, kalbin tatmin olmasını birbirine karıştırmışız.” Yanlış yoldan giden yorulur. İşte bizi yoran, sıkıntıya düşüren ve sonunda perişan eden bu büyük hata... Bundan döndüğümüz an, istikameti bulmuş ve huzur ve saadete yönelmiş olacağız. Nefis şerle beslenir. Şer ise kalbi yaralar, vicdanı rahatsız eder ve huzuru kaçırır. İşte bu fasit daire, huzursuzluğun önemli bir kaynağıdır. Bu çemberi aşamayanlar, nefislerini besledikçe kalp ve vicdanlarında huzur melekesini kaybederler. Ve bunun çaresini yeniden nefsin tatmininde ararlar. Sadece birkaç misâl: Nefis cimrilikten yanadır. Para biriktirdikçe mesut olacağını zanneder. Halbuki, kalp ve vicdan muhtaçları doyurmaktan zevk alırlar. Nefis kibre aşıktır, büyüklenmekten hoşlanır... Kalp ve ruhun rahatı ise tevazu ve mahviyettedir. Nefis tembel talebeler gibi oyun ve eğlence düşkünüdür. Akıl ise çalışmayı ve gayreti emreder, onunla rahat bulur. Ve nihayet nefis, fâni ve geçici eşyanın meftunudur. Kalp ise bekâya, ebediyete aşıktır. İşte bu çelişkilerin insanın iç âleminde son bulması ancak “istikamet” dediğimiz ve her fâtiha okudukça rabbimizden ulaşmayı niyaz ettiğimiz çizgide mümkündür. Bu hattın dışında huzur arayanlar serapları kovalar ve sonunda halsiz ve baygın düşerler ve kendilerine şefkatli bir el uzanmazsa ölümleri mukadder olur. İnsan, nefsini beslemekle değil, kalbini tatmin ile saadet bulur.
 

ikizceli

çalışmalarınızı yasal yapınız.
Vip Üye
Katılım
11 Eylül 2013
Mesajlar
7,166
Beğeni
25,688
Puanları
113
Yaş
67
Konum
ORDU- SAMSUN-ANKARA
ALLAH razı olsun hocam. herkesin kendine pay çıkaracağı ,güzel bir konu ve çok güzel bir anlatım.
yüreğine emeğine sağlık.
 

Jet Lee

Kullanıcı
Katılım
13 Şubat 2015
Mesajlar
207
Beğeni
316
Puanları
63
Yaş
44
Konum
Bolu Beyi
Lacivert24 ustam tşk ler bilgi için "Kalp ise bekâya, ebediyete aşıktır. İşte bu çelişkilerin insanın iç âleminde son bulması ancak “istikamet” dediğimiz ve her fâtiha okudukça rabbimizden ulaşmayı niyaz ettiğimiz çizgide mümkündür."
Benim konuya eklemek istediğim
Ruh Allah'tan gelmiştir ve insana Allah'ın emirlerini iletir, Nefs de şeytanın ilhamlarını iletir içimizdeki çelişkinin kaynağı budur. Ruh sadece insan da vardır onun harici hiçbir canlıda yada varlık da yoktur. Allah Kur'an da buyurduğu gibi "Ben ruhumdan üfürdüğümde secde edin diyor" daha öncesinde Hz Adem e secde emri verilmemiştir Burdaki secde Hz Adem e değil Allah insana verdiği O Ruh a dır Yani Allah dır. günümüzde insan lar Ruh çağırma diye bildikleri olay aslında cin çağırmadır ki buda şeytanın bir oyunudur.
Her Fatiha yı okuduğumuzda Allah'tan bizi onun yoluna ulaştıracak mürşidi isteriz tabi bilmeden. bununla ilgili olarak da hangi ayet hatırlayamadım Allah ne diyor "onlar kalplerinde olmayanı ağızlarıyla istiyorlar" Kısaca DİN KALP de Başlar ve Kalp de biter, önce kalben Allah'tan Allah'ı istemeliyiz
Saygılarımla...
 

aliveli44

ONURSAL ÜYE
Forum Düzeni
Admin
Super Moderatör
Vip Üye
Katılım
12 Haziran 2012
Mesajlar
11,018
Beğeni
20,950
Puanları
426
Konum
Malatya
Allah razı olsun abi
...Nefis şerle beslenir. Şer ise kalbi yaralar, vicdanı rahatsız eder ve huzuru kaçırır...
 
Üst