"Sistem & İnsan & Standardizasyon" | Define işaretleri ve anlamları

"Sistem & İnsan & Standardizasyon"

_Trakyalı_

Vip Üye
Katılım
29 Mayıs 2024
Mesajlar
306
Beğeni
1,096
Puanları
93
Önce oyunun kuralları netleştirilmelidir. Hobi olarak ele çubuk alınıp nereye,nasıl, niye yönlendiğini anlamlandırma gayesi içindeysek buna bir insanın ömrü yetmez. Sanal bir ortamı realiteye dökmenin bir faydası olmayacaktır.

Değişen arazi şartları, mevsimler,hava sıcaklığı, rüzgâr, bulutlu hava,duygu durumu, yediğimiz içtiğimiz, değişen kilo,giydiğimiz ayakkabı, taktığımız kemer,dün olmayıpta bugün orada olan hayvan tezeğinden tutun da, içtiğimiz suyun ph'ına kadar binlerce farklı tetikleyicilerin arasında kaybolup gideriz.

Kontrolümüz dışında oluşan ve gelişen olaylara kendimizi bırakır ve yorumlamayı da buna göre yapmaya kalkarsak, "aynı çubuk-farklı insanda- farklı davranır" tezini ortaya atmamız gerekir.

Bünyesi farklı, kilosu farklı, yedigi içtiği farklı, iki kıvrık teli eline alıp, çektiği yere doğru giden insanların, farklı yönlere, farklı tepkilere maruz kaldığını görünce ajandamızı çıkarıp, "çubuk kişiye göre çalışır,kişiye hastır" diye yazarsak, bu "kuru bir evet" olur.

Otomobil bir ulaşım aracıdır. Bir kişiyi A noktasından B noktasına götürür.
Otomobil kullanan herkesin şahsına özel bir sürüş sitili var. Diyebiliriz ki, her ehliyeti olan sürücü, kendine has bir sürüş ile hedefine varıyor.

Telkari ustalari var. Hepsi kolye yapabiliyor. Ama aşina olan bir bakışta bu bizim Ahmet ustanın işçiliği diyebiliyor. Neden? Kendine has bir stili var. Üretmiş ve hedefine ulaşmış.

En basitinden her insanın kendine özel bir "yürüyüşü" var. 100 metre ileride yuruyenin Hasan amca oldugunu anlayabiliyorsun. Ayakları da bir ulaşım aracı olarak kullanıyor. Gündelik ihtiyaçlarını onlarla karşılıyor v.s.

Yani kalkıpta, cubuk her insanda farklı çalışır dendiğinde;
Eee ne var bunda? sorusunu sormak icap ediyor.
8 milyar insan bile birbirinden farklı yürürken, eline çubuk alan her kişinin farklı yön veya tepki alması kadar olağan bir şey yok bu dünyada. 2 fizik cümlesi zaten buna yetiyor. Üzerinde düşünmeye bile gerek yok.

Fakat çok küçük bir fark var bu örneklerde...

Otomobil kullananlar, el işçiliği ustalari, yürüyenler, hepsi amaç ve gayesine ulaşıyor.

Şahsına münasir olan her tip birey, diğer konularda hedefine ulastigi için sorun olmuyor ve kimse yadirganmiyor. Yani deniyor ki, kimse senin yolda karşılaştığın fırtınalarla ilgilenmiyor. Gemiyi limana getirip getirmediğine bakıyor.

Ama eline çubuğu alıp bir milyon sekizyüz bin altiyüz seksen altı, farklı tepki alan çubukçu hedefine ulaşabiliyor mu?

Ben öyle bir dünya görmüyorum. Hedefine ulaşamayan ve her biri birbirinden farklı tepkiler alan milyonlarca bireyi baz alıp, "yaz kızım - çubuk kişiye özeldir " lafını hafizamiza kazımaya gerek var mı peki?

Başarıya ulaşsaydilar çiviyle kazırdık elbette..

O zaman başarıya ulaşamayan, ulaşma şanslarının da yok denecek kadar az olan yalın çubuk kullanıcı kitlesinin, hepsinin kendine özel tepkilerinin olması hiçbir önem arzetmiyor.

Zira bu durum, zaten gidilmesi gereken yönü gösteriyor!

""DOĞRU YAPILAN BİR İŞİN, BİREYSEL KULLANICILARDA BİREBİR AYNI YAPILDIĞI HALDE FARKLI SONUÇLAR DOĞURUYORSA, o zaman "yaz kızım" diyebiliriz.

Elmayla armudu karıştırmamak gerekir.
Biri, otomobilin sürücü koltuğunda oturup, direksiyon elinde aracı kullanıyor.
Bir diğeri otomobilin tavanına çıkıp, motosikletteki kontra teknigi ile arabayı yönlendirmeye çalışıyor.

Ne diyeceğiz şimdi?
Otomobil her kullanıcı da kişiye göre özel hareket eder mi diyelim?

O yüzden işler dönüp dolaşıyor ve yer çekimi kanunu gibi asli karakterlere bürünmeyi gerektiriyor.

Yani? Manyetizma kanunlarına göre hareket etmez isek, çarkın dislilerinde heder olur gideriz. Bu benim düşüncem. Ve benim düşüncem de beni bağlıyor.

Sonuçta bu tip konuları benim gibi açanlar ve yazıya dökenler, kişisel tecrübelerini paylaşıyorlar.
Mühürletip onaylatılan bir merci maalesef yok.
Bende laf olsun torba dolsun diye yazıyorum zaten.

Bu kadar gevezelikten sonra konuyu getirmek istediğim nokta;
Otomobili, tavanına çıkıp kullanmak ve A noktasından B noktasına gitmeye çalışmak mı istenmeli, yoksa sürücü koltuguna oturup trafik kurallarına uygun bir şekilde, güvenle B noktasına mi gidilmeli sorusunun sorulmasını sağlamaktır.

Direksiyonu eline almak isteyen çubukçu, doğanın acımasız kanunlarına boyun eğmek ve kendini bu yasalara göre dizayn etmek zorunda kalacaktır. Her bir hız, her bir trafik ışığı ihlali;

Ben diğerlerinden farklıyım! Benim cubuklarim şöyle çeker, benim çubuklarim böyle gider, ben o çubuğu bir elime alayım var yaaa takla attırır sarının tepesine kondururum der.
Ama sadece der..

Eğer insan faktörü gerçekten bir faktör ise;
Bir sistem kurulmalı, sistemin yakınında bir hedef olmalı, bir çift cubuk verilmeli ve 10 farklı cubuk tutmasını bilene o çubuklar verilip "haydi yürü " bakalım denmeli.


Eğer 10 kişinin birinde bile farklı tepki alınır ise, o zaman şöyle denmeli. Vay beee. Dünyaya ve manyetizmaya kafa tutan kişi!
10 da 10 birebir aynı tepkiler alınırsa ne denecek?
Değiştirecek miyiz bazı şeyleri?
Quantuma teslim edecek miyiz bedenimizi?

Sistem ve insan, doğru kanunlar ile oluşturulmuş entegre bir yapıda, standardizasyonu sağlar.
İnsan, değişkenlik faktörü olmaktan çıkıp, iletkenligi ve devreyi tamamlayan "eleman" statüsüne girer.

Bu nasıl olur?
Aranan hedef ile sistem arasinda rezonans/etkileşim tüneli kurarsın. Bu enerji tüneli stabil ve kesintisiz olur. İkisi aynı frekansta konuşur. Zaten alandaki baskın güç ve galvenik hücre gibi davranan hedef kendini açığa çıkarır, çubukçu da gider, doğanın kanunlarına uyarak tepesine biner.
Ha yok ben rezonans hattı falan anlamam,çekerim çubuğu ararım sarıyı deniyorsa,görürsem söylerim olur.

Ancak bunu yapabilmek için, iliklerine kadar öğrenilmesi gereken onlarca fizik kuralı var.
Ve bu fizik kurallarının sıralamasına göre titizlikle oluşturulması gereken bir yapı var.
Sonra bu yapilarin davranış bicimlerinin isletilme süreci var. Var oğlu var.
Dünyanın, manyetizmanin, altin ve gümüşün kendi bünyesinde geçerli belirli kaide ve kuralları var. Bu kurallar öyle esnetilip bükülecek cinsten de hiç değil.

Çubukları dümdüz çekip kafaya göre hedefin üstüne gidiliyorsa, bazen sağından, bazen solundan,bazen ortasından kafa gösteriliyorsa, yüz çeşit tepki alınır. Alınmalıda. Almaya da devam edeceksin. Binbir gece masallarını dinlemek için en güzel yöntemlerdendir.

Şunu anlatmaya çalışıyorum!

Şartlar ve koşullar doğal haliyle asla ve asla uygun değildir. Ancak olumlu olan tarafı, şartlar ve koşullar değiştirilmeye cok müsaittir. Çünkü doğal hali hamdır. İşlenmemiş haldedir.

Ham hali üzerinden bir şeyi konuşmak veya tartışmak kadar anlamsız bir şey olduğunu düşünmüyorum.

X bir hedefi gömelim. X bir cubukcunun eline verelim çubukları. Hedefe yuruyeceği istikamete kırmızı kurdele çekelim şaşırmasın.5 derece bile kayma yapmasın.
Ayni kosullar altında hedefe yürüsün.
Cok basit koşul değişikliği ile cubukcunun ruhu bile duymadan, aynı yerde, aynı şekilde yürümesine rağmen, 1.de her iki cubugu sağa,2.de her iki cubugu sola, 3. De her iki cubugu disa, 4. De her iki cubugu kapattirabiliriz.
Zaten işlenmemiş bir ortam var. Nasıl işlersen öyle davranacak.

Bu örneğe göre hic müdahale etmeyelim. Hedefi bilmesin. Salalım kendi bildiğine, yüz farklı tepki almasini izleyelim. İzledikten sonra yüzünün de açıklaması var.

Ancak doğanın gercek kanunlarının sistemine göre ortamı bir defa olusturdugunda, ondan sonraki farklılıklar yok denecek kadar aza indirgenir.

Bende sağa, onda sola, ötekinde çarpı berikinde dışa açılma v.s. v.s.
Bunların hepsinin kapı gibi neden sonuç ilişkisi var.

Çubukla çalışan her birey, her gün illa bir şey ya öğrenir, ya fark eder. Eninde sonunda uyulması gerekecek tek şey dünyanın manyetik alanıyla ilişkili ve birbirine kenetli olan diyamanyatizma dayanacaktır.

Uzaya çıkacaksan ona göre tertibatin olacak. Ona göre giyim kusamin olacak. Orada oksijen yok. Hava tüpün sirtinda olacak. Yer çekimi yok. Kafana göre hoplayıp ziplayamazsin.

Uzaya çıkacağım desen 10 tane fizik kuralini arka arkaya 10 kişinin 6 si sıralar. Nasıl çıkacaksın? Diye sorarlar hemen.
Çubuk ile metal tespiti yapacağım desen "tık" yok. Fizik yasaları bağlamında tık yok.

E güzel kardeşim bence uzaya çıkmaktan pekte bir farkı yok! Orada bari değişkenler daha stabil.
Burada daha da çetrefilli durumlar var.

Kimse kimseye bunları eni kunu öğretmez.
Civciv mi yumurtadan, yumurta mı civcivden çıkar muhabbetleri kimseyi 1 adım öte de götürmez. Götüremez!

Oturup çalışıp kafa patlatirsan, her gün yol alırsın.
Ben biliyorum diye kenara çekilip "oldum" dedigin gün, bittigin yok olduğun gündür!


Rast gelsin...
 

wolçan30

Kullanıcı
Katılım
14 Haziran 2016
Mesajlar
72
Beğeni
59
Puanları
18
Yaş
36
Slm ustadim anlat dinliyelim bende çubuk kulaniyorum yardımcı herkes bilgilemsin
 

Kader25

Bildiğim kadar. Herşeyi bilmek imkansız.
Admin
Katılım
13 Nisan 2016
Mesajlar
4,885
Beğeni
17,284
Puanları
113
Yaş
55
Konum
Dünya küçük bir köy
Bu mektepliler ortaya çıkana kadar, biz alaylilar gayet mutluyduk, memnunduk.
Kendi yağımizda kavrulup gidiyorduk.
(kahkaha):cool:(kafam)(keyif)(kahkaha)

Şimdi fizik, kimya, gibi onlarca ilim işin içine girdi. Bu yaştan sonra da bunları öğrenmeye ne zamanımız var ne de azmimiz kaldi.

Biz alaylilar sebep-sonuç odaklı hiç olamadık. Hep sonuca baktık. Sebepleri bizi ilgilendirmedi, zaten bilmiyorduk. Alkol alınca dengemizin bozulduğunu, yalpalayarak yüründüğünü tecrübeyle biliyorduk, lakin alkolün bunu vücudumuzda nasıl yaptığını hiç merak etmedik, sormadık da araştirmadik da. Sarhoşa neden kahve içirildigi de bizim ilgi alanımız dışındaydı. Yalpalamadan yürümek için alkol almadık sadece. Bizim için önemli olan sonuçtu.

Biz alaylilarin da şöyle bir faydası oldu:
Bildiklerimizi söyledik, anladık zannettiklerimizi yazdık, başımızdan geçenleri hikaye ettik. Başarıya ulaştığımız ve ulaşamadığımız yerlerdeki yaşadıklarımızı ortaya koyduk. Bu eksik, yanlış ve standart olmayan veri ve sonuçlar, mekteplilerin dikkatini çekti. Yanlışlar düzeltilmeye, eksikler tamamlamaya başladı. Seviyenin yükselmesine bu açıdan katkı sunmuş olduk.

Bu düzeltme ve tamamlama gayretleri bu alanda birçok kendisini otorite sayan kimselerin sessizliğe burunmesine vesile oldu. Bu çok önemli bir sonuctu.

İlim, eninde sonunda hakimiyetini elbet ele alacaktı. Bu çerçeve de alaylilarin mekteplilere katkısını da önemsiyorum.
Geçmişte söylediğimiz bazı şeylerin bugün yanlisliğinin ispat edilmesi bizi mahcup etmiyor. Biz doğru bildiğimiz için yazdık söyledik, zira bizde artniyet hiç olmadı. Doğrusunu öğrendikçe de sevinmekteyiz. Her zaman hak (doğru) batıla (yanlışa) galip gelir eninde sonunda. Bu Adetullahtır.

Çubukla alakalı en kapsamlı yazı yazanlardan birisi de bendim. Yazılı hale gelmesine katkım olmustur. Bu yazıları okuyanlar bir şekilde istifade ettiler, eksik, yanlış ve hatalı yönleriyle birlikte olsa da.

Memleketin köstebek gibi kazilmasina, insanların çubuk satın alarak yaşadıkları kayiplara engel olduk. Cubukculuğun basit bir iş olmadığını anlatabildik. Bu yazıları okuduktan sonra çubuk işinden vazgeçen çok kimse oldu.
Ve bu aşamalarin yaşanmasına da define siteleri vesile oldu. Bu yazılar bu sitelerde yazılmamış olsaydı, memleketim insanlarından mağduriyet yaşayacaklar çok fazla olacaktı. Satın aldığı çubuğa soru sormaya baslayanlardan işi azıtıp,
"karım beni aldatıyor mu?"
"Cennetlik olacak mıyım?"
......
Sorusunu soranlara kadar vardı bu iş.
Bu tür saçmalıkların da önüne geçilmesine vesile oldu define sitelerinde çubukla alakalı yazılanlar.

Bugün görüyorum ki, çubukla alakalı 30 yıllık geçmişteki bilgi ve tecrubeler;
son 6-7 yıldır ilmi bilgiler ile katılım sağlayan çok kıymetli bilgiler sunan ağabey ve kardeşlerimizin vesilesi ile çağ atladı. Seviye çok yükseklere çıktı, herbir husus sağlam bir zemine oturmaya başladı. Bu çok büyük bir kazançtır.

Bu kazanç, gelecekte bu işe gönül verenlere de zaman açısından büyük avantajlar sağlayacaktır. Bizler merdivenin ilk basamağına basarak adım adım misal 100ncu basamağa gelebildik. Onlar 100ncu basamaktan başlayacaklar.

Bu vesile ile;
Çubuk, cubukçuluk işini akademik format içinde ele alan @bornovalı hocamıza,

Bıkmadan usanmadan devamlı çalışma yapan, bulduklarıyla, tespit ettikleriyle yetinmeyip devamlı sorgulayan, en doğrunun peşinden koşan, meselenin kimyasına, fiziğine dalan, kafa patlatan @_Trakyalı_ kardeşimize,

ve bıkmadan usanmadan devamlı doğru sorular sorarak bu bilgilerin sitemizde yazılı hale gelmesine vesile olan çok kıymetli çubuk kullanıcısı sitemizdeki çok kıymetli @Uyelerimize @Ustalarimiza teşekkür ve minnet borcumuz var. Sağolsunlar, varolsunlar.
Katkıları çok büyük. Allah cc razı olsun.

Son aylarda sitemize katılım sağlayan cubukculukla alakalı bilgilerini ve tecrübelerini aktarmaya başlayan @ARGE ustamiza da teşekkür ediyorum. İleride daha büyük katkılar sunacağına inanıyorum.

Bakî Selamlar.
 

_Trakyalı_

Vip Üye
Katılım
29 Mayıs 2024
Mesajlar
306
Beğeni
1,096
Puanları
93
Bu mektepliler ortaya çıkana kadar, biz alaylilar gayet mutluyduk, memnunduk.
Kendi yağımizda kavrulup gidiyorduk.
(kahkaha):cool:(kafam)(keyif)(kahkaha)

Şimdi fizik, kimya, gibi onlarca ilim işin içine girdi. Bu yaştan sonra da bunları öğrenmeye ne zamanımız var ne de azmimiz kaldi.

Biz alaylilar sebep-sonuç odaklı hiç olamadık. Hep sonuca baktık. Sebepleri bizi ilgilendirmedi, zaten bilmiyorduk. Alkol alınca dengemizin bozulduğunu, yalpalayarak yüründüğünü tecrübeyle biliyorduk, lakin alkolün bunu vücudumuzda nasıl yaptığını hiç merak etmedik, sormadık da araştirmadik da. Sarhoşa neden kahve içirildigi de bizim ilgi alanımız dışındaydı. Yalpalamadan yürümek için alkol almadık sadece. Bizim için önemli olan sonuçtu.

Biz alaylilarin da şöyle bir faydası oldu:
Bildiklerimizi söyledik, anladık zannettiklerimizi yazdık, başımızdan geçenleri hikaye ettik. Başarıya ulaştığımız ve ulaşamadığımız yerlerdeki yaşadıklarımızı ortaya koyduk. Bu eksik, yanlış ve standart olmayan veri ve sonuçlar, mekteplilerin dikkatini çekti. Yanlışlar düzeltilmeye, eksikler tamamlamaya başladı. Seviyenin yükselmesine bu açıdan katkı sunmuş olduk.

Bu düzeltme ve tamamlama gayretleri bu alanda birçok kendisini otorite sayan kimselerin sessizliğe burunmesine vesile oldu. Bu çok önemli bir sonuctu.

İlim, eninde sonunda hakimiyetini elbet ele alacaktı. Bu çerçeve de alaylilarin mekteplilere katkısını da önemsiyorum.
Geçmişte söylediğimiz bazı şeylerin bugün yanlisliğinin ispat edilmesi bizi mahcup etmiyor. Biz doğru bildiğimiz için yazdık söyledik, zira bizde artniyet hiç olmadı. Doğrusunu öğrendikçe de sevinmekteyiz. Her zaman hak (doğru) batıla (yanlışa) galip gelir eninde sonunda. Bu Adetullahtır.

Çubukla alakalı en kapsamlı yazı yazanlardan birisi de bendim. Yazılı hale gelmesine katkım olmustur. Bu yazıları okuyanlar bir şekilde istifade ettiler, eksik, yanlış ve hatalı yönleriyle birlikte olsa da.

Memleketin köstebek gibi kazilmasina, insanların çubuk satın alarak yaşadıkları kayiplara engel olduk. Cubukculuğun basit bir iş olmadığını anlatabildik. Bu yazıları okuduktan sonra çubuk işinden vazgeçen çok kimse oldu.
Ve bu aşamalarin yaşanmasına da define siteleri vesile oldu. Bu yazılar bu sitelerde yazılmamış olsaydı, memleketim insanlarından mağduriyet yaşayacaklar çok fazla olacaktı. Satın aldığı çubuğa soru sormaya baslayanlardan işi azıtıp,
"karım beni aldatıyor mu?"
"Cennetlik olacak mıyım?"
......
Sorusunu soranlara kadar vardı bu iş.
Bu tür saçmalıkların da önüne geçilmesine vesile oldu define sitelerinde çubukla alakalı yazılanlar.

Bugün görüyorum ki, çubukla alakalı 30 yıllık geçmişteki bilgi ve tecrubeler;
son 6-7 yıldır ilmi bilgiler ile katılım sağlayan çok kıymetli bilgiler sunan ağabey ve kardeşlerimizin vesilesi ile çağ atladı. Seviye çok yükseklere çıktı, herbir husus sağlam bir zemine oturmaya başladı. Bu çok büyük bir kazançtır.

Bu kazanç, gelecekte bu işe gönül verenlere de zaman açısından büyük avantajlar sağlayacaktır. Bizler merdivenin ilk basamağına basarak adım adım misal 100ncu basamağa gelebildik. Onlar 100ncu basamaktan başlayacaklar.

Bu vesile ile;
Çubuk, cubukçuluk işini akademik format içinde ele alan @bornovalı hocamıza,

Bıkmadan usanmadan devamlı çalışma yapan, bulduklarıyla, tespit ettikleriyle yetinmeyip devamlı sorgulayan, en doğrunun peşinden koşan, meselenin kimyasına, fiziğine dalan, kafa patlatan @_Trakyalı_ kardeşimize,

ve bıkmadan usanmadan devamlı doğru sorular sorarak bu bilgilerin sitemizde yazılı hale gelmesine vesile olan çok kıymetli çubuk kullanıcısı sitemizdeki çok kıymetli @Uyelerimize @Ustalarimiza teşekkür ve minnet borcumuz var. Sağolsunlar, varolsunlar.
Katkıları çok büyük. Allah cc razı olsun.

Son aylarda sitemize katılım sağlayan cubukculukla alakalı bilgilerini ve tecrübelerini aktarmaya başlayan @ARGE ustamiza da teşekkür ediyorum. İleride daha büyük katkılar sunacağına inanıyorum.

Bakî Selamlar.
Siz olmasaydınız, bizim gibi çaylaklar nereden bilecek ve sevecektik.
Temeli atan sizlersiniz.
Ömrün uzun olsun Abi.
Selâmlar, saygılar...
 

bornovalı

USTA
Super Moderatör
Katılım
20 Ekim 2014
Mesajlar
427
Beğeni
1,763
Puanları
93
Bu mektepliler ortaya çıkana kadar, biz alaylilar gayet mutluyduk, memnunduk.
Kendi yağımizda kavrulup gidiyorduk.
(kahkaha):cool:(kafam)(keyif)(kahkaha)

Şimdi fizik, kimya, gibi onlarca ilim işin içine girdi. Bu yaştan sonra da bunları öğrenmeye ne zamanımız var ne de azmimiz kaldi.

Biz alaylilar sebep-sonuç odaklı hiç olamadık. Hep sonuca baktık. Sebepleri bizi ilgilendirmedi, zaten bilmiyorduk. Alkol alınca dengemizin bozulduğunu, yalpalayarak yüründüğünü tecrübeyle biliyorduk, lakin alkolün bunu vücudumuzda nasıl yaptığını hiç merak etmedik, sormadık da araştirmadik da. Sarhoşa neden kahve içirildigi de bizim ilgi alanımız dışındaydı. Yalpalamadan yürümek için alkol almadık sadece. Bizim için önemli olan sonuçtu.

Biz alaylilarin da şöyle bir faydası oldu:
Bildiklerimizi söyledik, anladık zannettiklerimizi yazdık, başımızdan geçenleri hikaye ettik. Başarıya ulaştığımız ve ulaşamadığımız yerlerdeki yaşadıklarımızı ortaya koyduk. Bu eksik, yanlış ve standart olmayan veri ve sonuçlar, mekteplilerin dikkatini çekti. Yanlışlar düzeltilmeye, eksikler tamamlamaya başladı. Seviyenin yükselmesine bu açıdan katkı sunmuş olduk.

Bu düzeltme ve tamamlama gayretleri bu alanda birçok kendisini otorite sayan kimselerin sessizliğe burunmesine vesile oldu. Bu çok önemli bir sonuctu.

İlim, eninde sonunda hakimiyetini elbet ele alacaktı. Bu çerçeve de alaylilarin mekteplilere katkısını da önemsiyorum.
Geçmişte söylediğimiz bazı şeylerin bugün yanlisliğinin ispat edilmesi bizi mahcup etmiyor. Biz doğru bildiğimiz için yazdık söyledik, zira bizde artniyet hiç olmadı. Doğrusunu öğrendikçe de sevinmekteyiz. Her zaman hak (doğru) batıla (yanlışa) galip gelir eninde sonunda. Bu Adetullahtır.

Çubukla alakalı en kapsamlı yazı yazanlardan birisi de bendim. Yazılı hale gelmesine katkım olmustur. Bu yazıları okuyanlar bir şekilde istifade ettiler, eksik, yanlış ve hatalı yönleriyle birlikte olsa da.

Memleketin köstebek gibi kazilmasina, insanların çubuk satın alarak yaşadıkları kayiplara engel olduk. Cubukculuğun basit bir iş olmadığını anlatabildik. Bu yazıları okuduktan sonra çubuk işinden vazgeçen çok kimse oldu.
Ve bu aşamalarin yaşanmasına da define siteleri vesile oldu. Bu yazılar bu sitelerde yazılmamış olsaydı, memleketim insanlarından mağduriyet yaşayacaklar çok fazla olacaktı. Satın aldığı çubuğa soru sormaya baslayanlardan işi azıtıp,
"karım beni aldatıyor mu?"
"Cennetlik olacak mıyım?"
......
Sorusunu soranlara kadar vardı bu iş.
Bu tür saçmalıkların da önüne geçilmesine vesile oldu define sitelerinde çubukla alakalı yazılanlar.

Bugün görüyorum ki, çubukla alakalı 30 yıllık geçmişteki bilgi ve tecrubeler;
son 6-7 yıldır ilmi bilgiler ile katılım sağlayan çok kıymetli bilgiler sunan ağabey ve kardeşlerimizin vesilesi ile çağ atladı. Seviye çok yükseklere çıktı, herbir husus sağlam bir zemine oturmaya başladı. Bu çok büyük bir kazançtır.

Bu kazanç, gelecekte bu işe gönül verenlere de zaman açısından büyük avantajlar sağlayacaktır. Bizler merdivenin ilk basamağına basarak adım adım misal 100ncu basamağa gelebildik. Onlar 100ncu basamaktan başlayacaklar.

Bu vesile ile;
Çubuk, cubukçuluk işini akademik format içinde ele alan @bornovalı hocamıza,

Bıkmadan usanmadan devamlı çalışma yapan, bulduklarıyla, tespit ettikleriyle yetinmeyip devamlı sorgulayan, en doğrunun peşinden koşan, meselenin kimyasına, fiziğine dalan, kafa patlatan @_Trakyalı_ kardeşimize,

ve bıkmadan usanmadan devamlı doğru sorular sorarak bu bilgilerin sitemizde yazılı hale gelmesine vesile olan çok kıymetli çubuk kullanıcısı sitemizdeki çok kıymetli @Uyelerimize @Ustalarimiza teşekkür ve minnet borcumuz var. Sağolsunlar, varolsunlar.
Katkıları çok büyük. Allah cc razı olsun.

Son aylarda sitemize katılım sağlayan cubukculukla alakalı bilgilerini ve tecrübelerini aktarmaya başlayan @ARGE ustamiza da teşekkür ediyorum. İleride daha büyük katkılar sunacağına inanıyorum.

Bakî Selamlar.
Selamun Aleyküm
Merhaba kader25 ustam

“Geçmişte söylediğimiz bazı şeylerin bugün yanlisliğinin ispat edilmesi bizi mahcup etmiyor. Biz doğru bildiğimiz için yazdık söyledik, zira bizde artniyet hiç olmadı. Doğrusunu öğrendikçe de sevinmekteyiz. Her zaman hak (doğru) batıla (yanlışa) galip gelir eninde sonunda. Bu Adetullahtır.”

“Bildiklerimizi söyledik, anladık zannettiklerimizi yazdık, başımızdan geçenleri hikaye ettik. Başarıya ulaştığımız ve ulaşamadığımız yerlerdeki yaşadıklarımızı ortaya koyduk. Bu eksik, yanlış ve standart olmayan veri ve sonuçlar, mekteplilerin dikkatini çekti. Yanlışlar düzeltilmeye, eksikler tamamlamaya başladı. Seviyenin yükselmesine bu açıdan katkı sunmuş olduk.”


Eğer birisi bana haddini bilen birini veya bir şey göster dense; sizi ve bu yazınızı gösteririm.
En ufacık bir gocunma yok, küskünlük yok. Doğruya doğru - yanlışa yanlış.
En önemlisi de; kibir alameti hiç yok. Bizim için en önemli şey budur.

Biz yazdığımız yazılarda hep şunu vurguladık; kesin konuşma! Olabilir mi? de. Öyle video çekip; bu böyledir! şu böyledir! Gerisi boş deyip, parmak sallama. Diyoruz. Sanki bir tek bilen o.

Biz cahile kızmayız. Kızmak gerekirse kendimize kızmamız gerekir. Çünkü bizim vazifemiz öğretmek. Biz vazifemizi layıkıyla yapamamışız ki, bunlarla karşılaşıyoruz.

Ancak af edilmesi en zor olan şey kibirdir. En doğrusunu ben bilirim, en güzelini ben yaparım gibi davranıp insanlara tepeden bakanlara ne gerekiyorsa yaparız. Tepeden bakanları yerin dibine geçirmeyi iyi biliriz. Eğer böyle yapmaz isek; had bilmek ortadan kalkar. Herkes istediği gibi davranır ki; o zaman, ne düzen, ne nizam, ne ahlak, ne dürüstlük vb. şeyler kalır. Bunu önlemenin yolu …..

Bu ifadeleri yazan ellerine sağlık.
Kibir alameti bulunmayan yüreğine sağlık.

Sağlıcakla kal kardeşim
ALLAH(c.c) emanet ol
 
Üst Alt